Beterin beteri var, gerçeği göz önüne alındığında başımıza gelenler allahın bize hayır murad etmesinden başka bir şey değildir aslında.
Evet insanın başına gelenler, evvel hayatında eliyle ve kendi işlediği hatalarıdır çoğunlukla. hatta ve hatta çoğu zaman mevla küçük bir musibetle başımızdan büyük bir belayı defeder de biz yine de aymayız, anlamayız bile meseleyi.
birde bu meselenin kırılma noktası var. o da şu ki; Sabredersek eğer, imtihanı geçebilirsek rabbimiz akabinde gelişen olayları lehimize çevirecek imkanları emrimize sanki seferber eder. işte tam da sanki bu söylenen sözdeki sır meydana gelir.
sanki Hayrı söyleyen, dillendiren, çağıran, bekleyen, ümit eden isteyen olalım. işte o taktirde tüm şartlar şerden hayra çevrilir.
ilahi olarak bakmadım hiçbir zaman ama hayatta bir çok defa gördüm bunu.
Kaybettiğimde üzülüp ah ettiğim şeyler günü geldiğinde çok farklı durumlarla telafi olmuştur genelde.
Bir kapı kapınır başka bir bir kapı açılır buna da şükür vs. gibi sözler içerir oysa değişen bir şey yok o kapı açılmayacak hacım [sad but true mod : on]
"her işte bir hayır!
bunalımlı evre? yapıtlarıma yansıması?
çoğu zaman erinçle bunalım, acıyla mutluluk, umutla umutsuzluk içice yaşar insanda. işte, yaşadığım bir sürü ikilemden yalnızca birini anlatmak istiyorum ben de.
1954 yılında çıkan büyük kapalıçarşı yangınında dükkânım tamamen yandı. sigortadan aldığım para, yeniden bir işyeri açamayacak kadar azdı. günler, haftalar geçti. sonunda bir dükkân buldumsa da, dükkânın satış değeri elimdeki paranın hemen hemen iki katıydı. kendime bir ortak aradım. buldum da. her neyse, küçük bir anaparayla dükkânı açtık. yeniden bir geçim yolu tutturmak önemliydi elbette. ama daha önemlisi şuydu: birkaç ay sonra ortağım bana, alım satımla kendisinin uğraşabileceğini, benimse yukarıdaki asma katta istediğim gibi çalışabileceğimi, saatlerimin de kısıtlı olmadığını müjdeledi. işte, kitaplarımdan dokuzunu bu asma katta yazdım. tam yirmi yıl. bugün düşünüyorum da, ya o yangın olmasaydı?" *
bir kral varmış. ava gitmeyi çok severmiş. her ava gittiğinde yanına yardımcısı ahmeti alırmış. kral ve ahmet ava gittikleri bir gün kralın işaret parmağı tüfeğin tetiğine sıkışır ve ucundan kopar. kral sinirlenir üzülür. ahmet üzülmeyin kralım her işte bir hayır vardır der. kral daha çok sinirlenir ve saraya gider gitmez askerlere seslenir. askerler alın lan şu ahmeti atın zindana a.q. benim parmak kopmuş bu hayırdan falan bahsediyo der. atarlar ahmeti zindana. sonra kral mehmet diye başka bir yardımcı alır ve onla beraber ormana ava giderler. ormanda bunları yamyamlar kaçırır. mehmeti ve kralı kazana koyarlar. mehmeti yerler ama kralı yemezler. senin parmağın kopuk biz defolu mal yemeyiz diye azad ederler. kral o an ki göt korkusuylan koşa koşa saraya gelir. ahmet ahmet haklıymışsın yaa çok özür dilerim zindana tıktığım için. gerçekten de parmağımın kopmasında bir hayır varmış der. ahmette evet kralım eğer sizin parmağınız kopmasaydı, ben bir hayır var demeseydim ve siz beni zindana atmasaydınız o gün yamyamlar beni de yiyecekti demiş. krala kal gelmiş. gerçekten de vardır herşeyde bir hayır.