françois truffaut; 1950'lerden 1980'lere kadar uzanan siyah beyaz, renkli, uzun ve kısa metrajlı filmler çekmiştir.
senarist, oyunculuk, sinema eleştirmenliği dışında truffaut'nun yönettiği ve yapımcısı olduğu bir çok film vardır. fransız sinemasının çıkardığı en önemli kişilerden birisidir. okulu bıraktıktan sonra 21 yaşında "Les Cahiers de Cinema" (Sinema Defteri)'nde eleştirilerde bulunmaya başladı. bu zamanlarda kısa metrajlı filmler yapmaya başladı.
Alfred Hitchcock'dan etkilenmiş, "tirez sur le pianiste"(piyanisti vurun), "jules et jim" gibi önemli filmlere imza atmıştı. les quatre-cents coups(1958-1959) ile ilk deneyimi atmıştır yönetmenlik anlamında. otobiyografik çalışması olduğunu kendisi dile getirmişti. bu filmle; avrupa'da büyük ses getirmiş, ayrıca truffaut'nun önemli bir kimlik kazanmasına da neden olmuştu.
le dernier metro(son metro)'da catherine deneuve, gerard depardieu gibi fransız sinemasının en önemli oyuncularını ağırlaması da gözlerden kaçmamalıdır. bu truffaut'nun son filmidir. françois truffaut, filmlerinde genel olarak; çocukluk, kadınlar, aile, ihtiras, toplumsal sıkıntılar konularını ele almaktadır.
1932 paris doğumlu olan truffaut 1947'de fransız eleştirmen andre bazin'le tanışmış, bazin truffaut'u himayesi altına almıştır. 1953'te "Les Cahiers de Cinema" * dergisinde film eleştirileri yazmaya başlayan truffaut, 1954'te ilk kısa filmini çekmiş, iki yıl sonra da Roberto Rossellini'nin asistanı olarak çalışmıştır. kadınlar, çocukluk, sadakat ve ihtiras truffaut filmlerinin ana temasını oluşturur. truffaut'un senaryosunu yazdığı, 1959'da jean-luc godard tarafından çekilen serseri aşıklar filmi, yeni dalga akımının başyapıtlarından biri olarak kabul edilir. 1966'da yönettiği fahrenheit 451, truffaut'un ilk ve tek ingilizce filmi olma özelliği taşır.
godard kadar hatırlanmaması büyük ayıp olan yönetmen. godard ile girdiği kavgalarla hatırlanmıştır genellikle. öldüğü gün sinema da ölmüştür. godard'ın öldüğü gün geldiğinde ise sadece sinema değil, sanat da ölecektir. karizmatik adamdır.