bugün

(bkz: maresal fevzi cakmak)
1948 yılında millet partisini kurmuş kurtuluş kahramanıdır. bu hareket günümüzdeki MHP'nin tohumu olarak kabul edilir.
Mustafa Fevzi Çakmak (d. 12 Ocak 1876 istanbul ; ö. 10 Nisan 1950 istanbul, lakapları: Müşir, (Mareşal), Osmanlı paşası ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci ve son mareşalidir. Türkiye'nin Mustafa Kemal Paşa'dan sonraki ikinci Başbakanı, ilk Milli Savunma Bakanı ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Cumhuriyet dönemindeki ilk Genelkurmay Başkanı'dır.

Mareşal Fevzi Çakmak, 12 Ocak 1876'da istanbul Anadolu Kavağı'nda Çakmakoğullarından Topçu Albayı Ali Sırrı ile Hesna Hanım'ın oğlu olarak dünyaya geldi. ilk ve orta öğrenimini Kuleli Askeri Lisesi'nde tamamladıktan sonra 29 Nisan 1893'te Harp Okuluna kaydolarak 28 Ocak 1896'da Piyade Teğmen rütbesiyle mezun oldu (1311-c-P.7). Akabinde "Mekteb-i Erkân-ı Harbiye"ye girerek 25 Aralık 1898'de Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle bitirdi.

Bir süre Erkan-ı Harbiye (Genelkurmay) 4. Şube'de görev yaptıktan sonra 1899'da 3. Ordu'ya bağlı Metroviçe'deki 18. Fırka'nın kurmay heyetinde görevlendirildi. Balkanlar'daki Sırp ve Arnavut çetelere karşı verilen mücadeleye katıldı. Kısa aralıklarla terfi ederek 1907'de miralaylığa (albay) yükseldi. 1908 yılında ikinci Meşrutiyet ilan edildiğinde 35. Fırka Komutanı ve Taşlıca Mutasarrıfıydı. 1910'da Arnavutluk'ta çıkan ayaklanmayı bastırmakla görevlendirilen Kosova Kolordusu'nun kurmay başkanlığı'na atandı. 1911'de Trablusgarp Savaşı başlayınca Rumeli'nin savunmasıyla görevli Garp (Vardar) ordusunun kurmay başkanlığına getirildi. Balkan Savaşı (1912-1913) sırasında 21. Fırka Komutan Vekilliği ve Vardar Ordusu 1. Şube (Harekat Şubesi) Müdürlüğünü yaptı.

Fevzi Çakmak'ın, Balkan Savaşları çıktığı dönemde 21. Yakova Nizamiye Fırkası K. Vekilliği 'nde; 6 Ağustos 1912'de Kosova Kuvay-ı Umumiye Kurmay Başkanlığ ı'nda; 29 Ekim 1912'de de Balkan Harbi Seferberliği'nin başlangıcında Vardar Ordusu K. I. Şube Müdürlüğü 'nde görevlendirildiğini daha öncede belirtmiştik. Sırp Cephesi'nde Vardar Ordusu Harekât Şube Müdürü olarak bulunan Fevzi Paşa'nın başarılı askerî faaliyetlerine rağmen, Garp Vilayetleri'nde 10 Mayıs 1913'den itibaren Türk Hakimiyeti sona ermiştir.

1913'te 5. Kolordu Komutanlığı'na atandı. Mart 1915'de rütbesi mirlivalığa yükseltildi.
Dünya Savaşı
I. Dünya Savaşı'nda Çanakkale, Kafkas ve Suriye cephelerinde savaştı. 1918'de ferikliğe yükseldi.

Çanakkale Cephesi
Daha çok bilgi için: V Kolordu (Osmanlı) ve Çanakkale Savaşları
Fevzi Paşa, V Kolordu (Osmanlı) Komutanı olarak 6 Ağustos ve 13 Ağustos 1915 tarihindeki muharebelere katılmıştır. Fevzi Paşa'nın komutasındaki XIII. ve XIV. Tümenler muharebeye katılmamış fakat 21 Temmuz'dan itibaren cepheye gelerek, I. Tümen hariç yıpranmış ve yorulmuş eski tümenleri değiştirmişlerdir. Ayrıca ikinci Ordu (Osmanlı) Tümenleri'nin bölgeye (Kereviz Dere-Zığın Dere) gelmeleri üzerine VI. ve VII. Tümenler, Saros Gurubuna gönderilmiştir.

Düşman Kirte istikametinde yapacağı taarruzlar doğrultusunda Alçıtepe'yi almayı planlıyordu. Fakat Türk direnişi karşısında amacına ulaşamayan düşman çok fazla ilerleyememiştir. 6 Ağustos'ta düşmanın taarruz ettiği Arıburnu - Conkbayırı bölgesine gönderilen VIII. ve IV. Tüm. ile yetinmeyen Vehip Paşa, 9 Ağustos'ta Fevzi Paşa'nın komuta ettiği V. Kolordu Komutanlığına bağlı V. ve XIV. Kolorduların son ihtiyatları olan 41. ve 28. Alayları da bu bölgeye gönderdi. Bölgeye gönderilen bu iki alay Conkbayırı'nın düşman eline geçmemesine ve Albay Mustafa Kemal Bey'in 10 Ağustos tarihinde Conkbayırı taarruzuna yardımcı oldu. Mustafa Kemal Bey'in rahatsızlığı nedeniyle 10 Aralık 1915'te Fevzi Paşa 5. Kolordu Komutanlığı kendisinde kalmak üzere, ek görev olarak Anafartalar Grubu komutan Vekilliğine görevlendirildi (Mustafa Kemal Bey ise 16 Aralık 1915'de cepheden ayrıldı). Bu muharebelerde V. Kolordu Komutanı olarak görev alan Fevzi Bey'in komutasındaki XIII. Tüm. 21 Ekim 1915'te Keşan'a hareket etti. XIV. Tümen ise 12 Ocak 1916'da bölgeden ayrıldı.


Kurtuluş Savaşı
Mondros Mütarekesi imzalandığında sağlık nedenleri ile istanbul'da bulunuyordu. 24 Aralık 1918'den 14 Mayıs 1919'a kadar Ferik rütbesiyle Osmanlı Devleti'nin Erkan-ı Harbiye Reisliği (bugünkü Genelkurmay Başkanlığı) görevinde bulundu. 1. Ordu Müfettişliği, Askeri Şura üyeliği, Ali Rıza Paşa ve Salih Hulusi Paşa hükümetlerinde harbiye nazırlığı (savaş bakanı, milli savunma bakanı) (Şubat - Nisan 1920) yaptı. Harbiye nazırlığı sırasında Anadolu'daki ulusal harekete silah ve cephane gönderilmesini kolaylaştırıcı bir tutum izledi. istanbul'un itilaf Devletleri tarafından resmen işgalinin (16 Mart 1920) ardından Anadolu'ya geçmeye karar veren Fevzi Paşa, Nisan 1920'de Ankara'ya ulaştı. istasyonda Mustafa Kemal Paşa tarafından törenle karşılandı. Birinci dönem TBMM'ye Kozan milletvekili olarak katıldı. 26 Mayıs 1920'de istanbul Hükümeti tarafından ulusal hareketin önderlerinden biri olarak rütbesinin kaldırılmasına, nişanlarının geri alınmasına ve idamına karar verildi.

3 Mayıs 1920'de Milli Müdafaa Vekilliğine (Milli Savunma Bakanlığı) getirildi. 24 Ocak 1921'de Milli Müdafaa Vekilliği üzerinde kalmak üzere icra Vekilleri Heyeti Reisliğini (Başbakanlık) de üstlendi. ikinci inönü Muharebesi'nin zaferle neticelenmesinin ardından 3 Nisan 1921'de rütbesi TBMM kararıyla birinci ferikliğe (orgeneral) yükseltildi. Kütahya-Eskişehir Muharebeleri'nde mirliva ismet Paşa komutasındaki Garp Cephesi ordularının mağlup olup Yunanlıların Temmuz 1921'de Kütahya, Afyon ve Eskişehir'i ele geçirmelerinden sonra ismet Paşa'nın (inönü) yerine TBMM tarafından Genelkurmay Başkanlığı görevine de getirildi. 3 Ağustos 1921'de Başvekillik, Milli Müdafaa Vekilliği ve Erkan-ı Harbiye Reisliği görevlerini hep birlikte yürütmeye başladı ve Sakarya Savaşı sırasında TBMM Reisi ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ile birlikte bizzat cephede harekatı yönetti. Kazım Karabekir'in hatıralarında anlatıldığına göre, Mustafa Kemal Paşa 9 Eylül 1921'de geri çekilme emrini verip, Alagöz köyündeki karargahından Ankara'ya dönmesine[1] rağmen, o sırada Başvekil, Milli Müdafaa Vekili ve Genelkurmay Başkanı olan Fevzi Çakmak Başkomutan'ın kesin emrine karşı çıkarak ricat emrini vermedi, ve ertesi gün 10 Eylül 1921'de TBMM ordusunu karşı hücuma çıkartarak, işgalci Yunan Ordusunu geri çekilmek zorunda bıraktı[2].

14 Ocak 1922'de milli müdafaa vekilliği, 9 Temmuz 1922'de icra vekilleri heyeti reisliği görevlerinden ayrıldı ve Genelkurmay Başkanı olarak Büyük Taarruz'un askeri planlarını hazırladı[3]. Zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Savaşı'nın (30 Ağustos 1922) ardından 31 Ağustos'ta rütbesi Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın tavsiyesi üzerine TBMM tarafından Müşirliğe (Mareşal) terfi ettirildi.

Cumhuriyet dönemi

Mustafa Kemal ve Fevzi Çakmak "Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekilliği"nin kaldırılmasıyla; "Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği"ne atanan Mareşal Fevzi Çakmak, 30 Ekim 1924'e kadar TBMM'de istanbul Milletvekilliği görevine devam etti. Mustafa Kemal Paşa'nın askerlik yapanların siyasete karışmamaları gerektiğine dair talimatından sonra, 31 Ekim 1924'te askerlik görevini, siyasete tercih ederek istanbul Milletvekilliği'nden istifa etti.

Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği görevini 23 yıl yaptıktan sonra 12 Ocak 1944'de 68 yaşında Askerî ve Mülkî Tekaüt Yasası'na göre Tahdit-i Sin yani yaş haddinden dolayı emekliye ayrıldı.

1946 seçimlerinde Demokrat Parti listesinden bağımsız aday olarak TBMM'de VIII. Dönem istanbul Milletvekili seçildi. 5 Ağustos 1946'da milletvekili seçilerek 22 sene sonra tekrar Meclise katılan Fevzi Paşa, Demokrat Parti genel başkanı Celal Bayar'ın dönemin Cumhurbaşkanı'nın demokratik seçimlere izin vermesi için söylediği "Devr-i Sabık yaratmayacağız" (yani iktidara geldikten sonra yapılan yanlışların ve yolsuzlukların hesabını sormayacağız) demesinden sonra partisinden istifa ederek, 19 Temmuz 1948'de Osman Bölükbaşı ile birlikte Millet Partisi'nin kurucu üyeleri arasında yer aldı.

10 Nisan 1950 tarihinde vefat etti. Cenazesi 12 Nisan 1950'de Eyüp Sultan Camiinden kaldırılırken, cenaze namazında yüzbinlerce vatandaş bulundu[4][5]. Cenazesi istanbul'daki Eyüp Sultan Mezarlığında Küçük Hüseyin Efendi dergahı türbesine defnedildi ve ailesinin isteğiyle Ankara'daki Devlet Mezarlığı'na nakledilmedi.Mareşal Çakmak, Fitnat Çakmak (1892-1969) ile evli ve Nigar (1909-21 Ocak 1982) ile Muazzez adlarında iki kız çocuk babasıydı.

Kaynakça
1- http://www.tsk.tr/8_TARIH...rya_Meydan_Muharebesi.htm
2- http://www.taraf.com.tr/makale/10427.htm
3- http://www.sabah.com.tr/Y...ize_doktuk_mu_dokmedik_mi
4- http://www.sabah.com.tr/Y...alk_maresali_cok_sevmisti
5- http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2001/08/31/22653.asp

(kaynak : wikipedia)
bahçelievler, bağcılar ve güngören'de birbirine yakın 3 mahalleye ismini vermiş şahıs.
türkiyede mareşallik ünvanını hakkıyla alan tek kumandan.

heykellerinin, büstlerinin olmamasının nedeni 5 vakit namaz kılmasıdır.

ve ne yazık ki kazım karabekir gibi o da satılmıştır.

ve ne yazık ki, o öldüğünde trt de oyun havası çalmaya başlamıştır.
Atatürk ün en sağdık arkadaşlarından . Atatürk ölünceye kadar kesintisiz genelkurmay başkanı olmuştur.
vefat ettiği gün, atatürk'le olan sıkı dostluğu sebebiyle kendisini bir türlü sevmeyen ismet inönü'nün emri ile sabaha kadar radyoda müzik yayın yapılmıştır. tabi bu davranış halk tarafından iyi karşılanmamış ve radyoevi büyük bir kalabalık tarafından işgal edilmiştir. cenazesinde de türkçe ezan yerine halk tarafından hep bir ağızdan arapça ezan okununca, arapça ezan yasağı da ilk olarak çiğnenmiş oldu. cenazesi sonrası göz altına alınan kişi sayısının haddi hesabı yoktur.
8 dil bilen efsane komutan.
ingilizce, almanca, fransızca, rusça, farsça, arapça, arnavutça ve sırpça bilmektedir.

http://www.tsk.tr/1_TSK_H.../konular/fevzi_cakmak.htm
heybetli adam, mareşal. tam da 'Türkiye tarihinin ilk demokratik seçimlerinin' yapıldığı 1950 senesinde ölmesi çok acı..

edit: millet partisi'nin de kurucularından imiş.
dün ölüm yıldönümü olsada kimse tarafında hatırlanmayan türkiye cumhuriyetinin 2 mareşalından biri. türkiye için bu kadar önemli bir insanın hatırlanması çok acı.*
Mustafa Kemal ile birlikte Türkiye Cumhuriyetinin tek mareşal rütbesindeki askeri. Vatansever bir komutan.
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
bugün doğum günü olan paşamız.
görsel
eskişehir-kütahya savaşı kaybedildikten sonra atatürk'e: paşam ben size zaten doğu da bir devlet kurdum diyerek ermenilerin anasını ağlatan büyük bir komutandır.
ayrıca çukurova üniversitesinde kampüsün içindeki yurdun ismidir.
adı şimdilerde "fomara" olarak bilinen caddenin esas adıdır.
harbiye nazırlığı sırasında kuvay- ı milliye aleyhine emir veren, yeni türk hükümetinin ilk genelkurmay başkanı. istanbul' un işgalinden sonra lefke' deki ali fuat cebesoy' un karagahına gelmiş ve iyi niyetini göstermiştir. lakin ankara' da bizzat telgraf başında bulunan mustafa kemalce ilk seferde tavır konmuştur. sonunda ali fuat paşa' nın gayretiyle ara yumuşatılmış ve ankara' da mustafa kemal tarafından bizzat karşılanarak genelkurmay başkanı yapılmıştır.
genel olarak herkesle iyi geçinen, görevini yapan bir karakterdeydi. ülkemizin kurulmasında büyük emekleri geçmiş, mareşalliği hak eden değerli bir komutandır. iki kişiye büyük saygı duymaktaydı. biri (bkz: mustafa kemal atatürk) diğeri hocaları orgeneral (bkz: yakup şevki subaşı)
Gazi paşadan sonra cumhurbaşkanı olması gereken kişiydi.

belki çok farklı olurdu her şey.

38'e kadar olan dönem gibi yükselmeye devam ederdi genç cumhuriyet.
dindar paşa.
Kendisi hakkındaki değerlendirmelerin ve türk siyasetine etkisinin yeterince anlatılamadığını düşündüğüm mareşal. Herkes Mustafa Kemal Atatürk döneminde ikinci adamın ismet inönü olduğunu söyler; ancak gözden kaçırılan Fevzi Çakmak'tır. Siyasete atılmayı kabul etmemesi ve ordunun başında kalması, siyasete müdahalesini hangi ölçüde engellemiştir, bu konuda detaylı bir araştırmanın yapılmasını canı gönülden istiyorum. Ancak bir ikinci adam mevcutsa bu Fevzi Çakmak'tır. Örneğin, Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatından sonra "cumhurbaşkanı" kim olacak mevzusunda masaya yumruğunu vurmuş ve "ismet inönü" demiştir. Şükrü Kaya ve diğerleri başını öne eğmekten başka yol bulamamıştır. Bunları darbe korkusuyla yaptıklarını da zannetmiyorum; zira mareşal'in darbe yanlısı bir tutumu yoktur. Kendisine çok büyük bir saygının beslendiği bir gerçek. Bu ve benzeri birçok olay söz konusu. Mustafa Kemal'in 1930 sonrasın Türk siyasetine etkisinin neredeyse hiç olmadığını göz önünde bulunduracak olursak; ismet inönü - Şükrü Kaya ve Fevzi Çakmak türk siyasetinde 1930 sonrası sac ayaklarını oluşturduğunu düşünmek yanlış olmaz. Tartışmaya açığım...

Şunu da belirteyim, ülkedeki komünist avını başlatan isimdir. Nazım Hikmet'in de dahil olduğu birçok kişinin yargılanmasına ve hatta hüküm giymesine neden olmuştur.
(bkz: #23050893)

doğrudur aslında ikinci adama ismet inönü demek ne kadar doğrudur tartışılır.... mesela ismet inönü görünen yüzdür, görevden de alınması epey kolaydı. iki numaraya fevzi çakmak'ta denilemez. ancak atatürk ile birlikte asıl güçler yakup şevki subaşı, cevat çobanlı ve fevzi çakmak'tır. fevzi çakmak ve cevat çobanlı osmanlı'da genel kurmay başkanlığı da hatta harbiye nazırlığıda yapmışlardır. ismet inönü o dönem yarbay falandı... yani fevzi çakmak ve cevat çobanlı kurucu kadronun komutanlarıdır. yakup şevki subaşı ise bu kadronun komutanları ve harbiye'den hocalarıdır. kurucu kısıtlı kadro tarafından kendisine büyük saygı duyulmakta ve hocam diye hitap edilmekteydi. büyük taarruzun da ordu komutanıydı. kurtuluş dizisinde atatürk'te kendisine hocam diye hitap etmekteydi. bu saygı pek tabii hep korunmuştur. mesela aslında cumhuriyetin kurulumunda, ülkeye türk ismi verilmesinde, ülkenin tesis edilmesinde temel olarak en üst kadro 4 kişidir. başta atatürk, yakup şevki subaşı, fevzi çakmak ve cevat çobanlı'dır. bunlardan ikisi yakup şevki subaşı ve cevat çobanlı harput kökenli türklerdendir. harputlular bir kısım ermeni nüfus haricinde (bkz: balak gazi)'nin torunlarıdırlar, yani bu ikisi elazığlıdırlar. cevat çobanlı kısa bir elazığ vekilliği dışında orgeneral olarak görevine devam etmiştir. yakup şevki subaşı ise cumhuriyetin kurulumundan ölümü olan 20 aralık 1939'a kadar orgeneral ve yüksek askeri şura üyesi olarak aralıksız görev yapmıştır. elazığ'ı bunun için çok severim geçmişi gibi bugünde elazığ gakgoşları ve erzurum dadaşları ile gaziantep yine gazileriyle yine bir türk kalesidir. tsk'nın interenet sitesinde zaten başkahramanlar bölümünde de ilk sırada atatürk devamında sırayla fevzi çakmak, cevat çobanlı ve yakup şevki subaşı diye gidiyor;

http://www.tsk.tr/12_anitkabir/baskahramanlar_3.html
http://www.tsk.tr/12_anitkabir/baskahramanlar_4.html
Atatürk'ten sonra ismet inönü'nün hırsı yüzünden, yok yere giden ilk kurbanlardan biri.

Fevzi Çakmak gibi adamlar lazım bu ülkeye.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar