usta işi bi filmdir. romanından daha iyidir filmi. Francois Truffaut'un ilk ingilizce filmidir. örgütteki her birey bir kitabı ezberleyip birbirine anlatır böylece kitapların yakılması amacın ulaşamamış olur. Oscar Werner'in tek yumurta ikizlerine dönüp siz neden aynı kitabı ezberlediniz cümlesine ikizleri ben 1. ciltim bende 2. ciltim diye cevap vermesi gülmekten kanepeden düşmeme neden olmuştur.
Fahrenheit 451 kavramı kağıdın tutuşma derecesinin karşılığıdır, başka bir deyişle kitapların yanarken ulaştığı maksimum sıcaklığı anlatır.
Adından da anlaşılacağı gibi, filmimiz, kitapların yakılmasıyla ilgili. Fahrenheit 451'i Fançois Truffaut 1966 tarihinde filme aktarmış. Filme kaynaklık eden aynı adlı roman ise Ray Bradbury'nin 1953 tarihli eseridir.
Film bize kara bir gelecek sunar. Bu kara gelecekte yazılı olan herşey yasaklanmıştır. Ve tüm yaşam başta televizyon olmak üzere görselliğin merkezinde sürdürülmektedir. Görünüşte son derece steril ve varsıl bir hayat sürdürülürken, aslında insanlar televizyon-ilaç-yalnızlık üçgenine hapsolmuşlardır. Bu hayattaki en önemli görevi ise (günümüzde yangınları söndürüp insanların hayatını kutaran) itfaiyeciler üstlenmiştir. Fahrenheit 451'de itfaiyeciler gelen ihbarları değerlendirerek evleri basıp kitapları yakmaktadırlar. Dostoyevski'ler, Nietzche'ler, Tolstoy'lar ve hatta Hitler'in Kavgam'ına kadar tüm kitaplar gelişmiş bir gelecekte bir ilkel araçla gazyağıyla yok edilmektedir.
Öykü, kendisi de bir itfaiyeci olan ve üstün başarıları! Nedeniyle terfi etmeye hazırlanan Montag'ın etrafında gelişir. Montag bir gün trende tanıştığı bir öğretmenin yönlendirmesiyle yaktığı kitapları merak etmeye başlar ve birini (David Copperfiel) alıp okumaya başlar.Bu ilk okumanın ardından, Montag artık geri dönülemez bir yola girmiştir. Bu yolun sonunda filmdeki tabirle "kitap insana" dönüşecektir.
Fazla uzatmadan Ray Bradbury'nin kitabının 40. yılındaki baskısına yazdığı önsözden bir alıntı yapmak istiyorum: "Eğer dünya kitap okumayanlarla, öğrenmeyenlerle, bilgisizlerle dolmaya başlarsa, kitapları yakmak zorunda kalmazsınız değil mi? Eğer dünyanın geniş ekranı basketbolla ve futbolla dolar ve MTV içinde boğulursa, gazyağını ateşlemek veya okuyucuyu avlamak için Beatty'lere gerek kalmaz. Eğer ön bilgiler, okul odalarının çatlakları ve vantilatörleri arasında eriyip yok olursa, bir süre sonra bunları kim bulur ve umursar?"
michael moore'un fahrenheit 9 11 filminin ismi fahrenheit 451'e gönderme olarak seçilmiştir. tekrar tekrar okumaktan bıkmadığım, her okuduğumda duygusallaştığım, faber'in kitapların kokusundan söz ettiği kısımda her okuyuşumda durup, kitabın o muhteşem kokusunu içime çektiğim, beatty'nin kısmen kendi isteğiyle ölümüyle dark side'a farklı bir bakış kazandığım kitaptır.
ilginçtir ki ray bradbury kitabın tutuşma sıcaklığı olan 451 fahrenheiti * hiç teyit etmeden rasgele bir itfaiye şefine sormuş ve 451 fahrenheit cevabını almıştır, fahrenheit 451 lafı ray bradbury'nin hoşuna gitmiş ve doğruluğunu hiç araştırmadan kitabın ismini koymuştur. * kitap, 1966 yılında francois truffaut yönetmenliğinde beyaz perdeye aktarılmıştır. vasatın fazla üstüne çıkan bir film olduğunu söyleyemeyeceğim. guy montag rolündeki Oskar Werner'in donuk bakışlarıyla iyi bir oyunculuk çıkardığını söyleyebilirm. fireman captain'in da filmde dediği gibi "montag has one quality i'd appreciate quickly, he says very little" ayrıca francois truffaut'la oscar werner'in filmin çekimleri sırasında birbirlerine uyuz olduklarındandır ki filmin son sahnesinde oscar werner saçlarını kestirmiş olarak gözükür. fabian karekteri ve mekanik tazının *olmaması büyük bir eksikliktir. filmin bir özelliği de traffaut'un ilk renkli ve de ilk ve tek ingilizce filmi olmasıdır. 2007'de çekilecek olan yeni film ise merak konusu.
malesef hollywood bu filme de el atmaya geliyor. duygu sömürüsünün 1 numaralı adamı frank darabont***un yöneteceği film 2007 yılında vizyona girecek imiş. şimdilik sadece başrol için brad pitt'in oynayacağı dedikoduları var...
bir ray bradbury yapıtı alternatif dünya* kurgusu kitaptır. Kitapların ve eskiye dayalı bilgi verici olayların yasak olduğu bir dünyada, kendini yanlışlıkla bir kitabı okuyan bir itfaiyeci üzerine odaklanır. Aslında vakt-i zamanında hitlerin kitapları berlinin ortasında yakmasından esinlenmiştir. Aynı benzer konu * filminde de geçer.
--spoiler--
Evler artık yanmayan bir madde ile kaplandığı için, itfaiye yandır söndürmez, ama kitap yakar.
--spoiler--
Ray Bradbury'nin bir bilimkurgu romanı. 1988'de operası 1966'da filmi yapılmıştır. Romanın geçtiği dönemde binalar yanmaz kılıflarla kaplandığı için itfaiyenin görevi artık yangın söndürmek değil, kitap yakmaktır. Montag'da bir itfaiye eridir ve yıllarca kitap yakmıştır taa ki 17 yaşındaki genç nir kız olan komşusuyla tanışana dek. o günden sonra hayatı değişir. Yakmaya gittiği kitapları çalar ve okur. Bir örgüte üye olur. Bu örgütte herkes bir kitap ezberleyip birbirine anlatır böylece kitaplar sonsuza dek var olacaktır. Kitabın sonunda Montag'ın karısı itfaiyeye kocasının evde kitap sakladığını ihbar eder ve kitapları yaktırır, Montag'da bir kaçak olur dağlarda örgüt üyeleriyleriyle yaşar.
Ray Bradbury'de eski bir itfaiye eridir. Fahrenheit 451 ise kağıdın ateşe gerek duymadan tutuşacağı sıcaklıktır. Ray Bradbury bu sıcaklığı düşüncenin yok olma sıcaklığı olarak görmektedir. Kitaplar yanınca düşünce de yanmaktadır. Michael Moore da Fahrenheit 9 11'in ismini burdan esinlenmiştir. Hatta Ray Bradbury telif melif davasına girmişti de kaybetmişti davayı.