rolu calinan buyuk subayimiz.
yaptigi hatalarin temelinde vatan sevgisi vardir. hirsinin nedeni mevki sevdasi degil vatan sevdasidir. keske diyorum, keske alman hayrani olmasaydi. bugun onu aniyor olurduk belki de, kimbilir.
1881 doğumlu Osmanlı komutanı, tam adı ismail Enver'dir. Tarihimize baktıgımızda Enver paşa 1907 de hurriyet kahramanı , 1908 de eşkiya ,1914 de başkomutan vekili , 1917 de mağlup bir komutan ve 1923 yılında vatan hainidir.
sayesinde birinci dünya savaşına girdiğimiz muhteris kifayetsiz tarihi figür.
gerek mustafa kemal'e duyduğu derin haset, gerek almanların gereğinden fazla dümen suyuna girmesi, gerek çapsızlık ve vizyonsuzluk ile imparatorluğun kalanının da elden çıkmasına neden olmuştur. her konuda olduğu gibi "hain" damgasını seven faşistler var ama padişah vahdettin gibi, enver paşa'ya da hain demek doğru olmaz; ama hain olmadığı binlerce vatan evladının kırımından sorumlu olmadığı anlamına gelmiyor tabi.
bir de eklemek gerekirse her ne kadar mustafa kemal bilahare tarih sahnesinde öne çıktıysa da bugün kemalizm olarak bildiğimiz vesayet, enver paşa zamanından kalmadır, atatürk'den miras değildir.
milyonlarca vatan evladının ve devasa bir bölgenin kaybedilmesine sebep olan, 600 yıllık osmanlının yok oluşunu resmen hazırlayan, koca bir imparatorluğu felaketlerden felaketlere sürükleyen bir kişi. tarih kahraman zannedilen nice hainlerle doludur.
kurduğu hayaller bir gün gerçek olduğunda, kendisini hayalperest olarak nitelendirenlerin yüzlerinin kızarışı tüm türk dünyasını aydınlatmaya yetecektir.
ölüm yıldönümünde kimse tarafından hatırlanmamış eski ama eskimeyecek şehit osmanlı paşası.
belkide en iyi özet:
‎''Acizler icin imkansiz, Korkaklar için muthiş gözüken şeyler, Kahramanlar için idealdir'' Şahadetinin 90'ıncı Yılında Ruhun şaad olsun ''TURAN SOYLU YiĞiT SAVAŞÇI'' Ruhun şaad olsun ismail Enver Paşa.
Türk genci tarafından çoğunlukla hayalperest(!) ve maceracı(!) olarak nitelendirilen kahramandır. Bunun sebebi asla bilinmez ama Türk genci ona karşı gereksiz bir kin içerisindedir. Tarihte başarılı olamamış komutanların da olabileceği Enver Paşa'yı suçlayanlara öğretilmelidir. Enver Paşa hayalperest değil, idealisttir. Enver Paşa maceracı değil, idealleri ülküsü vatan sevgisi uğruna kendini defalarca kez ölüme atmış bir kahramandır.
Sarıkamış ise tamamen talihsizliktir. Sarıkamış için Enver Paşa'yı suçlayanlar hiçbir zaman unutmamalıdır ki Enver Paşa, onların kahraman olarak nitelendirdiği çoğu liderin aksine bu zorlu sefere kendisi de katılmış, masa başından yönetmemiştir.Ve eğer bu sefer başarılı olmuş olsaydı, şuan onu suçlayanların hiçbiri ona bu sözleri söyleyecek gücü bulamayacak, aynı Atatürk gibi onu da bir kahraman onu da bir kurucu olarak göreceklerdi. Bu noktada Atatürk ve Enver Paşa'nın tek farkı şudur: Biri başarmış diğeri ise başaramamıştır. Biri başardığı için yüce bir kişilik olarak anılmakta (doğal olarak) , diğeri ise başarısız olduğu için aşağılanmaktadır ki Enver Paşa hiçbir zaman bunu haketmemiştir. Onu suçlayanlar ellerini vicdanın koyup birkez düşünmelidir. Aynı zamanda aynı şartlarda yaşıyor olsalardı onca askere komutanlık edip ömrünü Türk insanı için harcamayı bırak, o koca kıçlarını kaldırıp bu vatan için en ufak bir şey yaparlar mıydı???
90 sene olmuş geberip gideli. keşke hiç doğmasaydı, hiç olmasaydı.
birileri kötü politikacı, iyi asker demiş;
ezberden sıyrılıp özellikle yaşamının son 10 yılını okuyun anlayın hak vereceksiniz... politikacılığı bile (ki hiç anlamazdı) askerliğinden 3-5 gömlek üstündü. bugünkü dincilerin attığına tuttuğuna bakmayın dedelerinin abdülhamid'den gelen avantaları kesildiğinden beri bir nevi gelenek olarak ittihad ve terakki'ye sallarlar ancak ittihad ve terakki denen melanet bugünün akp'sinin aynısı bir oluşumdu (orijininin asker olması hariç ki sonra büyük bir hızla sivlleşmiştir) taşralı, yerleşik devlet geleneklerine düşman, kaynakların yağması için siyasi nüfuz kullanan, seçimlerde hile yapan, gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış, adam kayırmacı bir oluşumdur. en büyük numaraları ise türk düşmanı güya islamcılar olmalarıydı. size de tanıdık gelmedi mi?
ittihad terakki iktidarında partiden uzaklaşmış ve/veya gözden düşmüş b takımının kurduğu cumhuriyete ittihadçı demek de anca mısıroğlu gibi bunaklara veya the altans gibi satılmış cahillere özgüdür. ittihadçı kimdi biliyor musunuz? menderes ve demokrat partiydi...
şu tarihi okusak, okuduğumuzu anlasak zaten bu durumda olmazdık...
iyi bir asker kötü bir politikacı çok çok kötü bir komutan. iyi niyetli bir vatansever. bu adamı düşününce bunlar geliyor aklıma. bir de karşısında düşman olmayan yeni kurulmuş türkiye cumhuriyetinin ilk elitlerinin yarattıkları düşman.
milleti için yaşamış, ve milleti için ölmüş değerli bir insan. hakkında ileri geri yorumlar yapılır. hep taraflı tarih okumuş, yanlış eğitim sisteminin yanlış tarih bilgisiyle tahsilini tamamlamış bir toplumdan da başka bir şey beklenemezdi zaten. onlara cevabım: enver paşa'yı iyi tanımak istiyorlarsa, onu dağıstanlılara, başkırtlara, azerbaycanlılara sorsunlar. enver'in, yaşamasının roman, ölümünün de şiir gibi olduğu vatansever bir osmanlı paşası olduğunu duyacaklardır.
mustafa kemal atatürk ile aralarında olan kişisel husûmetten faydalanıp, böyle değerli bir şahsiyeti kötülemek çok saçmadır. evet, atatürk ile birbirlerini çekemezlerdi fakat ikisi de vatanını canından çok seven insanlardı. onu kötülemelerinin asıl sebebi, ne sarıkamış yenilgisi, ne de mustafa kemal ile aralarında bulunan husûmettir. bunun tek sebebi, ismail enver'in tûrancı oluşudur.
tûrancılık'tan en az sscb'nin tarihte korktuğu kadar korkan, gayrı-türk etnik artıkların enver'i kötülemesini zaten umursamıyorum.
eğer ismail enver vatan haini olsaydı, dağıstan'da âdeta ölüme yürüyüp, bağrını rus mitralyözüne siper ederek şehit olur muydu?
biraz mantık, biraz mantık...
ek: "Enver bir güneş gibi doğmuş, bir gurûb ihtişâhımıyla batmıştır; arasını tarihe bırakalım." mustafa kemâl atatürk (enver paşa'nın şehit olduğu haberini alınca)
Türk Cihan Devleti, dünyanın üçte ikisine karşı savaş veriyordu. iki milyon 900 bin kişiden oluşan 9 ordu ve 63 tümenimiz, savaş alanlarında idi. Ramazan gelmişti. Askerin oruç tutmaması için fetva çıkmıştı.
Başkumandan Enver Paşa, seferberlik durumundaki bu ordu mensuplarına vekâleten oruç tuttu.
Bugün artık bütün belgeleriyle anlaşılmıştır ki, Birinci Dünya Savaşı, Türk cihan devleti Osmanlı imparatorluğu'nun bölüşülmesi için çıkarılmıştır.
Denilebir ki, dünyada hiçbir devlet, Osmanlı imparatorluğu kadar kuruluşu bir destan, yıkılışı bir destan olarak tarihte yaşamamıştır.
Devletimizin yıkılışında bile her biri yükselme çağlarındaki zaferlerimize eş değerde zaferler kazandık. Bunların en ünlüleri, Çanakkale'de ingiliz gururunu yere serdiğimiz zaferdir ki, burada aynı zamanda Batı'nın da haçlı zihniyetini mağlup etmiştik.
Kut - ul Ammare zaferinde ise, tam teşkilatlı bir ingiliz ordusunu, Başkumandanları General Tawsend ile beraber esir etmiştik. Sonra Selman - ı Pak zaferi gelir. Bunların benzeri daha pek çok savaşlarda oluk gibi Mehmetçik kanı akmıştı. Bu orduların Başkumandanı, Türklerin hakanı Mehmed Reşad'tı.
Başkumandan vekili, fakat gerçekte fiilen Başkumandan Enver Paşa idi. O sıralarda 34 yaşında bir Paşa idi.
Ali Fuat Erden Paşa, onun hakkında hatıralarında şunları yazıyor:
" Enver Paşa dindardı. Berlin'de ataşemiliter iken, Alman imparatorluğu'nun sofrasında, imparator ona şarap ikram ettiği vakit, kadehi dudaklarına kadar götürür, şarabın yalnız merasimini yapardı.
Savaş sırasında Enver Paşa, Suriye'ye bir teftiş gezisindeydi. Aylardan Temmuz'du. Çok sıcaktı. Ve Ramazan ayı idi. Enver Paşa, sabah çok erkenden öğleye kadar teftiş yapmıştı. Öğleyin, bir bahçede, şeftali ağaçlarının altına, yemek hazırlanmıştı. Buz gibi sular, limonatalar, rengarenk yemişler, rengarenk çiçeklerle süslenmiş olan sofranın üstüne, şeftali ağaçlarının iri pembe - kırmızı şeftalileri sarkıyordu.
Paşa oruçlu idi
Enver Paşa sofraya davet edildi. Hep beraber sofraya oturduk. Yemek dağıtılırken, Enver Paşa, oruçlu olduğunu söyledi.
Ordu, seferi durumunda olduğu için oruç tutulmamasına fetva çıkmıştı. Fakat Başkumandan, bütün orduya vekaleten oruç tutuyordu.
Bir saat yedik ve içtik. Enver Paşa neşeli neşeli konuşuyor; herkesin buzlu suları, limonataları bardak bardak nasıl içtiğini, şeftalileri ağaçtan koparıp şapur şupur nasıl yediğini sadece seyrediyor ve hiç imrenmiyordu. O kendi iradesini imtihan etmekte idi; şeftali yemekten ve buzlu su içmekten çok, oruçlu olduğu halde sofrada oturup, yemeyerek, içmeyerek, kendi iradesinin şiddetini tatmaktan büyük bir haz ve zevk duyuyor gibi idi. Enver Paşa'nın kendine hakimiyetine hayran kalmıştım ... "
büyük turancı. turan ülküsünü gerçeklestirmek amacıyla orta asyada rus mitralyözlerine karşı süngü savası yapan babayiğit. bazıları gibi asker arkasına saklanmamıs savasta inandıkları ugruna can vermiştir.
(bkz: turan)
kemal tahir'in yorgun savaşçı isimli romanında şu şekilde adı geçer:
''biz subay milleti iki bölüğüz...çoğunluğumuz paşa da olsak aslında teğmenlikten yukarı çıkmamış sayılırız. komutan olmak başka şey...enver paşa'nın sarıkamış'ta gözcü kollarının başına geçmeye kalktığını söylerler. bunu korkmazlığına tanık gösterirler. aslında, teğmen kaldığını ispatlar. başkomutan vekili olmuş ama, komutan olamamış.''
ne kadar büyük hataları olursa olsun bir hayin değil, bir korkak hiç değil. hain veya korkak olsa italyan gemisiyle yine italyanlara karşı savaşmak için trablusagaba gitmezdi. ne yaparsa yapsın o büyük idealleri olan biriydi ve bir şehittir. ondan bahsederken saygılı olunması gerekir.
şu an kaynak veremem ama hatırladığım kadarıyla sarıkamışTA DAnARAK ÖLEN ASKERLERin başındaydı, ve aklımda kalan ise, donmamak için geri gelen askerleri savaştan kaçtıkları için ölüm cezasına çarptırmasıdır, ve bu yüzlerce askerinde bu şekilde öldürülmesidir. bu ceza önce kurşuna dizilme daha sonra ise asılma olarak gerçekleşmiştir. kendisi aşağda karargahta kaldığı için donmamıştır.