cevat çapan

entry35 galeri4
    1.
  1. cambridge üniversitesi'nde türk dili lektörlüğü, istanbul üniversitesi'nde ingiliz edebiyatı okutmanlığı yapmış olan şair. Çağdaş ingiliz Şiiri Antolojisi'nde yirminci yüzyıl ingiliz şiirinin başlıca akımlarını ve en seçkin ustalarının eserlerine yer vermiştir.

    "Usulca gir kapıdan, zile basma.
    Hiç telaşlanma, ben daha dönmemişsem.
    Yoldayımdır, nerdeyse yokuşun dibinde,
    Suların kararmasını bekliyorumdur,
    Tuğla harmanlarından gelen yanık havanın
    Bahçedeki akşamsefalarına sinmesini.
    Güç bela dizginliyorumdur içimde
    Dörtnala sana koşan küheylanları."
    6 ...
  2. 2.
  3. Ne zaman
    bir masa başına otursam
    sana birşeyler yazmak için
    çocukluğumda seyrettiğim
    cambazlar geliyor aklıma
    elimdeki kalem
    birden
    o sırık terazi gibi uzuyor
    ve ben
    çok geçmeden
    o usta cambazdan uzak
    acemi bir palyonço gibi
    boşluğa yuvarlanıyorum
    düşlerin yaylanan ağında.
    Sonra,
    görünmeyen seyircilerimin
    kahkahaları çınlarken
    kulaklarımda,
    kulaç atmaya çalışıyorum
    kurumuş bir gözyaşı denizinde.

    *
    4 ...
  4. 3.
  5. Babam iki tek atınca oğlum hadi seni karpuzlara götüreyim derdi..
    (karpuzlar Gebze´de oturan kızlardı)
    Annem kızarır kızar "Bey çocuk daha küçük" diye çıkışır mutfağa gider ağlardı...
    Babam karpuzdan anlardı.
    6 ...
  6. 4.
  7. vakti zamanında 'süper baba' dizisinde alim'e edebiyat konusunda yol gösteren, sakallarıyla ve babacan tavırlarıyla bir şekilde hafızamda yer etmiş, aradan yıllar geçtikten sonra 'kavafisten kırk şiir' adlı (bkz: kavafis) şiir çevirileriyle yeniden karşıma çıkan şair.
    1 ...
  8. 5.
  9. zamanında oğuz atay'ın en önemli kankalarından bir tanesiydi. hatta tehlikeli oyunlar romanının önsözünü kendisi yazmıştır.
    2 ...
  10. 6.
  11. 1986 Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü kazanmıştır...
    2 ...
  12. 7.
  13. "bana düşlerini anlat" isimli yeni bir şiir kitabı çıkmış olan üstadtır. kitap yky den çıkmış olup, şairin 1985 ila 2006 yıllarında kaleme aldığı şiirlerinden oluşuyor.
    0 ...
  14. 8.
  15. adını duyunca aklıma hep süper baba, alim, orta okul yılları, cuma akşamının o harika hissi gelen ve sırf bu sebeple daima gülümsememi sağlayan, hep bir sıcaklık hissi yayan insan.
    1 ...
  16. 9.
  17. 10.
  18. önsöz yazmaktan hiç anlamayan beyefendi. tehlikeli oyunlar'ın önsözünü kendisi yazmış ve önsözde kitabın sonunda ne olacağını açıkça söylemiş.

    --spoiler--
    hikmet benol'un kitap sonunda intihar edeceğini yazmıştır. zaten okurken de intihar edeceğini anlayabilirsiniz ama hikmet'in yaşamı çok sevdiğinden, asla intihar etmeyeceğinden bahsettiği bazı bölümler vardır ve bunlardan yola çıkarak farklı bir son da düşünebilirsiniz, yani önsözü okumasaydınız böyle olabilirdi...
    --spoiler--
    0 ...
  19. 11.
  20. 18 Ocak 1933'te istanbul Darıca'da doğdu. 1953'te Robert Kolej'i bitirdi. ingiltere'de Cambridge Üniversitesi ingiliz Edebiyatı bölümünü 1956'den mezun oldu. istanbul Üniversitesi'nde 1968'de doçentliğe, 1975'te profesörlüğe yükseldi. Çeşitli üniversitelerde görev yaptı. 1981-1982 arasında Amerika'da bulundu.
    0 ...
  21. 12.
  22. 13.
  23. bir ingiliz şiiri antolojisi hazırlamışır. verimli bir eserdir.
    2 ...
  24. 14.
  25. 15.
  26. neruda'nın 'matilde'ye sone' sini türkçeye cevirmiştir:

    seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman,
    çünkü iki yüzüyle çıkar karşına hayat.
    bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın,
    ateş de pay alır kendine soğuktan.

    seni sevmeye başlamak için seviyorum seni,
    sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak
    bir yolculuğa yenidenbaşlamak için:
    bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni.

    sanki ellerindeymiş gibi mutluluğun,
    ve hüzün dolu belirsiz bi yarınan anahtarları
    hem seviyorum seni, hemde sevmiyorum seni.

    sevgimin iki canı var seni sevmeye .
    bu yüzden sevmezken seviyorum seni
    ve bu yüzden severken seviyorum seni..
    1 ...
  27. 16.
  28. "bir gün sana yine yollarda rastlasam
    birlikte kır kahvelerine gitsek
    konuşmasak."
    3 ...
  29. 17.
  30. - Dağın eteklerinde orman -
    çam , sedir , ulu çınarlar ...
    Birbirini seyrediyor aynasında denizin .
    Çamlar pürleriyle suskun ,
    sedirlerin gözleri uzakta ,
    " ölünceye kadar seninim , " diyor denize
    kendi gölgesinde yana bir çınar . -
    0 ...
  31. 18.
  32. "Sana
    bir zamanlar
    birlikte yürüdüğümüz o sokakların
    serinliğini getirdim bu kez .
    Elimden tutarsan ,
    altından geçtiğimiz saçakların gölesi ,
    saksı saksı fesleğenlerin kokusu
    sinecek bakışlarına ve soluklarına .
    Her şeyin yitirildiği
    ve yeniden bulunduğu
    bu yol kavşağında
    bütün o kalabalıkla karşılastığımızda ,
    seni benden uzaklaştıran zamanın
    beni sana ne kadar yakınlaştırdığını
    anlayacaksın . "
    0 ...
  33. 19.
  34. KıŞ BiTTi

    "Vedalaşmaların ilmini yaptım ben,"
    Sürgünlerin uzmanlığını.
    Bir vapur nasıl kalkar bir limandan.
    Tren nasıl acı acı öter, öğrendim.

    Yıllarca mektuplarla yaşadım.
    Kaçak tütün,yasak yayın
    Larla beslendim.
    Unutmadım. Unutmadım.

    En çok yelkenleri özledim
    Bozkırın buzlu yalnızlığında.
    Dağlar yoktu, dağlar yoktu,
    Rüzgârlara yaslandım.

    Çılgın mıydım, tutsak mıydım
    Yüreğinde karanlığın?
    Kan kurudu -
    Ben gül oldum açıldım.
    0 ...
  35. 20.
  36. SOLUKSOLUĞA

    Uzun, karanlık bir çığlığın da ardına düşebilir insan,
    Titrek, eğri büğrü bir yazının çağrısına da uyar.
    Bırakıp her şeyi döner -
    Aşk bir buluşmadır çünkü,
    Her zaman gecikmiş bir buluşma.

    Bitmeyen bir kavuşmadır da aşk -
    Araya her zaman bir şeyler girer:
    Bazen kendi sevincinin kanat gölgesi,
    Bazen nabzın hızı, yüreğin titreyişi,
    Tüylerin telaşıyla besleniyor gibidir -
    Araya her zaman bir şeyler girer:
    Çalışma saatleri, karşılıksız sorular.
    Nereden bilebilir insan
    Bunların hepsinin de aşk olabileceğini?

    Çoğu kez aldatıcıdır da,
    Bakarsın, herkes onun askeri, onun şehidi.
    Oysa aşk hiçbir zaman bir yarış değildir ki.
    Bu yüzden yanılır hep
    Sayın muhbir vatandaş, köftehor okur, arsız yetkili.
    Sararmış bir fotoğraf olarak da çıkabilir karşına,
    Borulu bir fonoğraf kılığıyla da.
    Bakarsın, ona da dadanmış
    Gündelik hayatın sosyolojisi.

    Yeniden duyulur bazen o uzun ve karanlık çığlık.
    Çağıran o titrek yazı yeniden belirir -
    Çünkü aşk en eski köprüsüdür Balkanların, en eski.
    2 ...
  37. 21.
  38. eski açık hava sinemalarında -eskimeyen ne var ki?- seni görür gibi oldum perdede aşkın gözyaşları dökülürken

    cevat çapan
    0 ...
  39. 22.
  40. soluksoluğa

    Uzun, karanlık bir çığlığın da ardına düşebilir insan,
    Titrek, eğri büğrü bir yazının çağrısına da uyar.
    Bırakıp her şeyi döner
    Aşk bir buluşmadır çünkü,
    Her zaman gecikmiş bir buluşma.

    Bitmeyen bir kavuşmadır da aşk
    Araya her zaman bir şeyler girer:
    Bazen kendi sevincinin kanat gölgesi,
    Bazen nabzın hızı, yüreğin titreyişi,
    Tüylerin telaşıyla besleniyor gibidir
    Araya her zaman bir şeyler girer:
    Çalışma saatleri, karşılıksız sorular.
    Nereden bilebilir insan
    Bunların hepsinin de aşk olabileceğini?

    Çoğu kez aldatıcıdır da,
    Bakarsın, herkes onun askeri, onun şehidi.
    Oysa aşk hiçbir zaman bir yarış değildir ki.
    Bu yüzden yanılır hep
    Sayın muhbir vatandaş, köftehor okur, arsız yetkili.
    Sararmış bir fotoğraf olarak da çıkabilir karşına,
    Borulu bir fonoğraf kılığıyla da.
    Bakarsın, ona da dadanmış
    Gündelik hayatın sosyolojisi.

    Yeniden duyulur bazen o uzun ve karanlık çığlık.
    Çağıran o titrek yazı yeniden belirir
    Çünkü aşk en eski köprüsüdür Balkanların, en eski.
    0 ...
  41. 23.
  42. O kız orada dururken
    Ben nasıl bütün dikkatimle
    RomaNın, yok RusyaNın
    Ya da ispanyaNın
    Politikaları üzerinde durayım?
    Oysa gezmiş görmüş bir adam bu
    Ne söylediğini bilen.
    Öbürü de mürekkep yalamış
    Bir politikacı,
    Belki de söyledikleri doğru
    Savaş ve savaşın belalarıyla ilgili,
    Ama ah, genç olsaydım da yeniden
    Kollarıma alabilseydim o kızı!
    0 ...
  43. 24.
  44. iyidir hoşdur da oğuz atayın tehlikeli oyunlarının önsözünde harbiden sıçan adamdır. yazıklar olsundur ayıplanasıdır.
    (bkz: önsözde kitabın sonunu yazmak)
    3 ...
  45. 25.
  46. sabah

    son yağmurlar da dindi dinecek,
    yazın habercisi kırlangıç
    saçakta
    senin o atlıkarınca gülümseyişinle.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük