berceste beyitler

entry60 galeri1
    35.
  1. hâhi ki genc-i aşk konî levh-i sîne-râ
    ez-dil beşûy âyine sân gird-i kîne-râ

    (eğer gönül levhasını aşk hazinesi yapmak istiyorsan, aynanın üzerinden toz siler gibi gönlün üzerinden de düşmanlık tozunu sil süpür.)

    selîmî/ yavuz sultân selîm
    13 ...
  2. 34.
  3. mehabbet míhrí tâbından vücûdün mahv kılmış yok
    ararsan gülşen-í dehrí benímle jâleden* gayrı

    (bkz: hayâlî bey)

    (aşk güneşinin parlaklığı vücudu mahvetti eritti
    zamanın bahçesinde bulamazsın benimle jâleden gayrı)

    *jale çiy damlası demektir, şair aşkını güneş karşısında eriyen çiy damlasının buhar olmasına benzetiyor.
    7 ...
  4. 33.
  5. payın sadası gelse de hiç gelmesen
    men dinlesem kıyamete dek, vuslat istemen
    bulsam izinle semtini, ol semte ermesem
    aşsam zamanı hasretin encamı gelmeden

    (bkz: ismail hami danişmend)
    5 ...
  6. 32.
  7. "yerin od etmedik kim vardır erbâb-ı mehabbete
    semenderler* gibi uşşâk da sükkân-ı âteşdir"

    (aşka gönül düşürüp de yeri ateş olmayan, yanmayan olur mu hiç. âşık için yanmak mukadderdir.*âşık, efsaneye göre ateşte yaşayıp ancak orada rahat eden semendere benzer..)

    "seni bu hallere koyan gülün aşkıdır ey bülbül
    neye düşse anı yakıp kül etmek şân-ı âteşdír"

    (ey bülbül! düştüğü yeri yakıp kül etmek ateşin şanındandır, hâlinde şaşılacak şey yok.)

    (bkz: şeyhülislam yahya)
    11 ...
  8. 31.
  9. Âşık ifnâ-yı vücûd eylemeden kasdı budur
    istemez yârânına bar olduğunu tâbutun

    (bkz: Nâbî)

    (bilir misiniz âşık neden vücudunu yok etmek istercesine gayret içerisindedir? tabutunu taşıyan dostlarına yük olmak istemez de ondan...)
    9 ...
  10. 30.
  11. Ders-i aşkın müşkilin Yahyâ nice halleylesin

    Söyleyenler kendini bilmez bilenler söylemez

    Ş.Yahyâ.
    1 ...
  12. 29.
  13. "bıraktı yok hesâbına felek ben zâr u bîmârı
    hele gâhî gelir yoklar gam-ı dil-dâr var olsun"

    (bkz: baki)

    (felek, ben gibi hasta ve inleyeni yok hesabına bıraktı, bazen gönül alan gam yoklar beni -o- var olsun.)
    7 ...
  14. 28.
  15. Müge anlı’nın programında çıkan ad soyad kombinasyonu gibi.
    0 ...
  16. 27.
  17. didüm itün gibi olam mı ki kûyunda azîz
    didi bizi ko yüri var mısıra sultân ol

    (bkz: mesihi)

    “senin bulunduğun yerde köpeğin gibi değerli, yüce olabilir miyim ki dedim.
    sevgili de bizi bırak yürü git mısır'a sultan ol dedi"
    8 ...
  18. 26.
  19. ahmed'in cânına zahm urdu ezelde tîr-i aşk
    bir avuç ten toprağıyla gizlenir mi yarası

    ahmed paşa)

    .
    4 ...
  20. 25.
  21. "bilinse aşk-ı mutlak kimse olmaz izzetâ âşık
    koyup nâmın muhabbet hüsn-i ta’bîr eylemişlerdir"

    (bkz: keçecizâde izzet molla)

    (mutlak aşkın ne olduğu bilinse ortada aşık falan kalmaz, -insanlar küçük duygu ve eğilimlerine- güzel bir tabirle muhabbet adını vermişler.)
    5 ...
  22. 24.
  23. sâye-i cehlinde nâdân dâimâ âsûde-hâl
    cây-ı râhat bulamaz dânâ çeker derd ü taab

    (bkz: şeyhülislam yahya)

    (cahil, cehalet gölgesinde rahat bir haldedir. bilgili ise dinlenecek yer bile bulamaz, hep dert ve yorgunluk çeker.)
    5 ...
  24. 23.
  25. der-neyâbed hâl-i puhte hîç hâm
    pes suhan kûtâh bâyed ve’s-selâm

    (ruhen yükselmemiş, ham kalmış kişi, yetişkin, olgun kişinin hâlinden anlamaz. 
    öyle ise sözü kısa kesmek gerektir, vesselâm.)

    mevlânâ/
    4 ...
  26. 22.
  27. Aşket resed be feryâd er hod besân-i Hâfiz
    Kur’ân zi ber behânî der çârdeh rivâyet

    (Hâfiz gibi Kur’ân’ı on dört rivayet üzerinden
    ezbere okusan dahi, imdadına ancak aşkın koşar.)

    Hafız-ı Şirazi/
    2 ...
  28. 21.
  29. yüzünün hayâli göz gülşenine uğrayınca gönül bakmak için göz penceresine gelir.

    hâfız/ 349. gazel.
    4 ...
  30. 20.
  31. Ez-to hem beched to dil ber-vey me-nih
    Pîş ez-ân gû bechet ez-vey to becih

    (Dünya sana da vefalı olmaz, seni de terk edip gider; ona meyletme.
    O senden vazgeçmeden, sen ondan vazgeçmeye çalış)

    mevlana/
    7 ...
  32. 19.
  33. fikr-i müstakbel ü maziyi bırak ârif isen
    böyledir hâl-i zaman, bir var imiş bir yoğ imiş

    (EĞER ARiF iSEN BIRAK GEÇMiŞ VE GELECEK ENDiŞESiNi
    ZAMANIN HALi BÖYLEDiR, BiR VARMIŞ BiR YOKMUŞ)

    (bkz: koca ragıp paşa)
    5 ...
  34. 18.
  35. her rind bu bezmin nedir encâmı bilir
    dünyâmızı nâ-gâh zalâm örtebilir
    bir bitmeyecek şevk verirken beste
    bir tel kopar âheng ebediyyen kesilir

    (bkz: yahya kemal beyatlı)

    (üstadın rind dediği kimse gönül eridir, kalenderdir. gönül eri odur ki, dünya meclisin nedir? yolun başını bilir sonunu bilir.

    dünyamızı ansızın karanlık örtebilir, sözünde ise hususen bir anlamla ele alır ki, dünyamızdan kasıt herkesin kendi iç alemidir. (bkz: insan alemden bir surettir.)

    bestemiz çalar, şevke dalar insan! hiç bitmeyecekmiş gibi keyfinden keyif bulur. insanın bu dünyadaki hayatıda böyledir, hiç bitmeyecekmiş gibi yaşar ve dalar hayatın hengamesi içine...

    ve o çalan beste en güzel yerinden kopar... alemde ahenk vardır. her şey ahenk içinde akar ve yolunu bulur! ama o da ne? insanın ahengi ebediyyen kopar. üz-er hepimizi...)

    bir insanın hayatının seyri böyle devran eylerken, şairimiz 2. dizede uyarır bizi nâ-gâh zalâm örtebilir bu şevketli hülyada... ölümün soğukluğu ve yaşamın sıcaklığını hatırlatır bize yahya kemal. hayatın neden değerli olduğunu zıttıyla birlikte tekerrürle izah eder, karamsarlık yüklemez tam aksi der ki;

    birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.

    bonus;

    Ölüm âsude bahar ülkesidir bir rinde,
    Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
    Ve serin serviler altında kalan kabrinde
    Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter.
    7 ...
  36. 17.
  37. Hoş hırâmân mî-revî ey cân-ı cân bî-men me-rov
    Ey hayât-ı dûstân der-bûstân bî-men me-rov

    (Ey canımın canı! Beni bırakıp böyle salına salına gidiyorsun.
    Ey dostların canına can katan! Gül bahçesine bensiz gitme, istemem)

    Mevlânâ/
    10 ...
  38. 16.
  39. ba'd-ı nevmidî besî ümmid hâst
    ez-pes-i zulmet besî hurşid hâst

    (ümitsizlikten sonra nice ümitler var...
    karanlığın ardında nice güneşler var!)

    hüdâvendigâr/
    8 ...
  40. 15.
  41. eyyâm-i gul çu omr be reften şitâb kerd
    sâkî be dovr-i bâde-i gul-gûn şitâb kun

    hâfız-ı şirâzî/

    (geçmekte gül mevsimi, ömür gibi aceleyle
    saki, gül renkli şarabı döndürmede aceleyle)
    7 ...
  42. 14.
  43. istanbul'dan ankara'ya giderken kahvaltı yaptığım yer geldi aklıma. Kahvaltısı güzeldir.
    0 ...
  44. 13.
  45. Berceste deyince aklıma Bolu'daki berceste geliyor.

    Her an önceliğim yemektir arkadaşlar. Beni şu dünyada mutlu eden tek şey.
    4 ...
  46. 12.
  47. Âvâzeyi bu ‘âleme Dâvûd gibi sal
    Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş

    (bkz: Baki)

    beyitleri severim, hele ki bu dizeler bana beni hatırlatıyor bilenler bilir, insan her zaman yaşadığı bir sürelik kısımda hayırla yad edilecek eserler bırakması ancak "hoş bir sada" ile (güzel olan ile) mümkündür, bu kubbeye(sözlükte) de hoş sada bırakmış isem ne mutlu bana, kendinize iyi bakın efendim...

    iyi geceler!
    11 ...
  48. 11.
  49. Yok dilimden anlayan bir hemdemim, bir mahremim
    Sanki zât-i pâk-i Hakk'la olmuşum râ'nâ garîb

    Abdülbaki Gölpınarlı
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük