bugün

ilginçtir ama türkçenin direği olan "ben" zamirinin farsça olmasıdır.
Bu bile farsça diye şaşırdım açıkcası.

Şöyle ki, ben zamirin doğudaki, azerice, özbekçe, kazakça vs de kullanılanı, kısaca türkiye şivesi dışındaki kullanımı "men" şeklindedir.
Yani öztürkçe ben aslında men'dir.

Farsça'da da ben zamirinin karşılığı men'dir. (Men: ben, to: sen, u: o)

Ha türkçeden farsçaya geçmiş olamaz mı derseniz, farsça türkçeden daha eski bir dildir.

Böyle de ilginçtir işte konuştuğumuz türkçe....
min,, men ve ben şeklinde kullanımı vardır mevzubahis zamirin. iranı 1000 yıl türkler yönettiğine göre bittabi bizden geçmiş olabilir farsça'ya. sonuçta dilin eskiliği veya yeniliği bu tür etkileşimlerde pek de önemli olmuyor.
iranı 1.000 yıl yöneten türklerin dilinden farsçaya 1.500 kelime, 1.000 yıl Yönetilen farsların dilinden türkçeye yaklaşık 7.000 kelime geçtiği düşünülürse kimden geçmiş olabileceği daha net görülebilir.
farsçanın türkçeden eski olduğuna inananların iddiasıdır. sanırım türkler sonradan dünyaya indi! yada ne bileyim sonradan farklı konuşalım biz yeaaa dediler... arkadaş ben (men) kelimesi katıksız türkçedir. türkçeden farsçaya geçmiştir ki türkçeden farsçaya geçen kelime azımsanmayacak kadardır. aksini düşünen eziklik komplekslidir.
Dil ailelerinden geçiş yapmış olabilir. New - nev hem ingilizce hem farsça da "yeni "anlamına gelir.
nişanyan sözlükte "ETü: men [ Orhun Yazıtları, 735] ETü ben/men birinci tekil şahıs zamiri" yazıyor.

zeki eyuboğlu'nun etimoloji sözlüğünde de es. tr. men'den ben (fars. men/ben yakınlığı) diye bahsetmiş (2004 baskısı)

benim anlamadığım şurada geçen tartışmanın derinliği. yani etimoloji sözlüklerinden bir tane kaynak/referans vermeksizin böyle bir tartışmayı yürütebileceğini zanneden arkadaşlar umarım üniversiteyi bitirmiş, tarihçi, sosyolog, dil bilimci vs olmamıştır.

sevgili kardeşlerim, bir dilin diğer dillerle etkileşimi incelenirken sadece hangi dilin daha eskiye dayandığına falan bakılmaz. ben kelimesi orhun yazıtlarında bile rastlanılan bir kelime. farsçadan geçmiş de olabilir. belki bambaşka bir dilden hem türkçeye hem farsçaya geçmiş de olabilir. gösterdiğim kaynaklar bu kelimeyi eski türkçe olarak almış.

öte yandan bir dilin başka dillerden pek çok kelime alması da kötü bir şey olarak görülmemeli. neticede gelişmiş dillerin hepsi etrafındaki dillerden pek çok kelime ve gramer kuralı almıştır. çünkü bir dilin gelişmiş dil olabilmesi için ufak anlam farklılıklarına karşı yeni kelimeler ve söz kalıpları bulundurması gerekir. bu da her zaman kelime türetmekle olmaz. bazen de başka dillerden kelime alırsınız.

son olarak da, fars dili ve kültürünü hafife almayın. tam bir girdap gibidir farklı diller ve kültürler için. irani kavimler bizden çok daha uzun süre önce de yerleşik medeniyetler kurdukları için, çok geniş bir kültür ve medeniyet havuzuna sahip oldular. "biz onları bin sene yönettik, elbette bizden etkilenirler" tarzındaki bakış açısı tek taraftan bakınca doğru olsa bile, bütüne bakıldığında fazla milliyetçi ve irrasyonel duruyor. neticede şurası bir gerçek ki, irana yerleşmiş ve hatta uzunca bir dönem yönetime geçmiş olan türk kavimler, farsları etkilediklerinden çok daha fazla farslaşmışlardır.
farsça'dan bu zamiri almış olsaydık muhtemelen çekimini de almış olurduk. ayrıca antik farsça'da ben zamiri mam, mane ve maiy şeklinde geçmektedir. antik farsça dediğim dil de bizim hunlar zamanında kullanılan bir dil.

hunlar'da birinci tekil kişinin iyelik eki -m'dir, bizde de -im'dir. bunun da kökünün men zamirinden geldiği bilinir. örnek: kalem-men. buradaki men kapalı e ile okunur, hızlıca okursanız kalemmén(kalemmin) şeklinde bir şeyle karşılaşırsınız. o sondaki in de im olmuş zamanla. örneğin tengri biz menen sözünde olduğu gibi. sondaki men-endeki ilk e yi kapalı olarak okursak tengri bizménen(bizminen) olur. yani anadolu'da da kullanılan bizimlen sözüne ulaşırız.

velhasıl, ben zamiri türkçe'dir.
hun diline antik farsça'dan geçtiyse bile zaten hunlardan beri kullanılan ben sözünü türkçe olarak kabul etmemek zaten akılsızlıktır.
farsçanın türkçeden eski olmasını savunan yazarın saçma-sapan sözleri.

azerbaycanınlıların yaşadıkları coğrafi araziye 1ci minilliyin sonlarında göçmüş ve türk medeniyyetini menimsemeye çalışmışlardır.

bu arada, arkadaş azeri türklerinin farsaları 1000 yıl idare ettiğini iddia etmektedir. midiya devletinden başlayıp, salari, saci, revvadi, şeddadi, şirvanşah, karakoyunlu akkoyunlu, sefeviler devleti tarafından ki, hepsinin devlet başçıları, en büyüğünden, en küçüyünedek türkdür, 2000 yıldan fazla bir tarih karşımıza çıkıyor. lakin farsların idare ettikleri devr ise 700-800 yıl arasıdır.

sefeviler devleti türk oğlu türk devletidir. şah ismayılından, şah ııı abbasına kadar, dağıldıkdan sonra kurulan iran devletinin de başında türkler durmuşlar. sadece son 100 yıldır farsların hakimiyyetde olduğu bir devletin farsların olmasını kabul etmiyorum. çünkü, devletin ahalisinin 30-40 milyonu azeri türküdür ve cenubi azerbaycan topraklarında yaşarlar.

fars dilinden ve etkisinden bahsetmek gerekirse, sadece, sasani ve şimdiki fars rejimli iran devletinden başka bu topraklarda resmi olarak farsça konuşulmamıştır. son devir sefevileri ziyaret eden politikacı, seyyah ve ticaretçiler de aynı şey söylemişlerdir, yani "eğer şaha yakın olmak istiyorsanız türk dilinde konuşmalısınız", "resmi yazışmalar türk dilinde yapılıyor" vs.

yani farsları savunmak, esas da türklerden üstün tutmak abesdir, gereksizdir.
ben Türkçede ben Azeri türkçesinde men olarak yazılır okunur. Hadi bunlar etkileşim içinde olabilirde Kazakçadan uygurcaya kadar men sözünün aynı şekilde aynı anlamda aynı amaç için kullanılır okunur yazılır. yani ben öztürkçe bir kelimedir.
ben zamiri farsça değildir, öntürkçe'de de var olan bir türkçe zamirdir. ilk kullanışı ise "men"dir. Zamanla e'nin "m" sesine yaptığı baskı dolayısıyla türkiye türkçesi'nde "m" sesi, "b" sesine dönüşmüştür. hala azeri türkçesi'nde ve farslarla alakası bile olmayan bazı şivelerde "men" olarak kullanılır.

bir dilin diğer dile olan üstünlüğü ise şu şekilde bazı dil bilimciler tarafından kabul edilmektedir. Eğer bir dil yabancı bir dilden ek alıyorsa, artık yabancı bir dilden ek alan dilin baskı altında kaldığı görülür. mesela üretmekte yetersiz kalan ingilizce dilinin fransızca'dan birçok ek alması gibi. yabancı bir dilden kelime alınması o dilin zayıflığına veya zengin olmadığına işaret etmez. ancak ekler yetersiz kalıyorsa dilin zenginliği de oldukça zayıf olur. çünkü dil üretken olmaz. Türkçe ekler bakımından en zengin dillerden biridir. Türkçe, cumhuriyet tarihine kadar hiç yabancı dilden de ek almamıştır. Cumhuriyetten sonra hiç gereği yok iken sırf şamata olsun diye -sal, -sel ekleri dilimize girmiştir. hatta birçok dilbilimci bu eklerin kullanılmasının Türkçe açısından zararlı olduğunu da bildirmiştir. yani varsayalım ki "ben" kelimesi farsça (kaldı ki değil), öyle olsa bile bunu dil zenginliği ile karşılaştıramazsınız.
Gece saat iki buçuk, yazarın biri "Ural-Altay" falan diyor.

işin ilginç tarafı yalnız da değil.

Allah başka dert vermesin.
Öyle büyük hayallerim vardı ama heyhat ola ola zamir olmuşum. Yada Ben sadece bir zamir imişim meğerse.