Özür dilerim birader.
Beni çokça uyardın, olmaz dedin, çanlar çaldın ama ben dinlemedim.
Pişman mıyım, hem evet, hem hayır.
Yeni bir tecrübe oldu ama, karşılığında ödediğim bedel daha ağır oldu.
Çok boş şeyleri sorun ediyoruz, birbirimize düşman oluyoruz.
Düşünüyorum en düşman olduğumuz kişi dahi ölmek üzere olsanız en azından elini uzatır.
Ekşide karısının cesedini arayan birisi var.
inşallah bulur.
Bugün belki kızdığınız birinin Allah korusun cenazesini arayıp bulamamak da var.
Enkazdaki cümleleri kalbime oturdu;
"binanın yıkılacağını anladığım an meralin üzerine kapaklandım ve birbirimize sarılır bir halde, büyük bir keyifle kurduğumuz evimizin betonlarının altında bulduk. sıkışmıştık ve küçük bir yaşam üçgeni oluşmuştu. ikimiz de yaşadığımızdan emin olduktan sonra yardım istemeye başladık. yardımın gelmeyeceğini anladığımızdaysa vedalaştık. muhtemelen iç kanamadan (ateşi çok yüksekti, sürekli midesinin bulandığını söylüyordu ve bir süre sonra sayıklayarak bilincini yitirdi.) 4 saat kadar sonra meral kollarımda son nefesini verdi. son nefesini verdikten 8 saat sonra da depremin 12. saatinde enkazdan yaralı olarak çıkartıldım.
..."
Dostum inşallah Meral'e ulaşırsın.
Şu yazı hissederek okuyana çok şey anlatıyor.
Nasılsın? Mutlu musun? Hayattan ne istediğini biliyor musun? Ee dile kolay, 35 yaşına geldin. Yolun yarısı demiş cahit sıtkı ama 42 yaşında ölmüş. Kim bilir belki de yolun tamamı...
Hayatının yarısını ilgisiz bir kadına verdin. Türlü fedakârlıklar yaptın hâlâ da yapıyorsun. Pekâlâ kıymetin biliniyor mu? Hiç sanmıyorum. Her fedakârlıkta saçlarından ve sakallarından on tel daha beyazlıyor. Farkında mısın?
Her gün etrafında aynı insanlar. Yıllardır aynı insanlar, aynı insanlar, aynı insanlar...
Sıkılmadın mı?
Yüreğini yeni dostluklara, yeni aşklara, yeni sevgilere neden açmıyorsun? Sence de denemeye değmez mi? Bunu hak etmediğini mi düşünüyorsun? Neden? Konfor alanından - yani her gün uyuduğun evinden, bira içtiğin kafeden, görüştüğün, sohbet ettiğin, selamlaştığın insanlardan, çalıştığın işten örülü o kafesten - çıkmaya korkuyor musun?
Korkma bitanem, korkma artık...
Yavaş yavaş iyileşiyorsun. Doktor antipsikotiğini 30 mg'den 20 mg'ye indirdi. Bu 2 yıllık sürecin ardından gelen bir başarı. Bunu sağlayan sensin. Tüm güç sende, içinde, beyninde, kalbinde.
Ama bir sorun var, Baban 14 yıl sonra sigaraya başladı ve göğsü ağrıyor. Onu çok seviyorsun, hayatta güvenebileceğin yegâne insan. Hastaneye gittiğinde ve kötü bir haber geldiğinde - Tanrı korusun - her şeyin alt üst olacağının farkındasın değil mi?
Bir gün en yakınlarının öleceğini, hayatta yalnız kalacağını da biliyorsundur umarım.
Güçlü bir insansın ama daha güçlü olmalısın. Kendi kendine yetebilmeyi öğrenmelisin.
Geçmiş 10 yılın zorluklarla geçti. Dedenin kanser süreci ve ölmesi, ninenin kanser süreci ve ölmesi, annenin kanser süreci, en sevdiğin, güvendiğin insanın seni en zor gününde yüz üstü bırakıp gitmesi, akıl hastanesine beş parasız yatman ve daha niceleri...
Toparlandın, iyileşiyorsun. Umarım önümüzdeki günlerde yeni bir hastalık haberiyle her şey alt üst olmaz. Şayet olursa - Tanrı korusun - tüm gücünle babanın yanında duracağını biliyorum.
Değişim istiyorsun ama hareket etmiyorsun. Nasıl olacak ? Ufak da olsa bir şeyleri değiştirmeye başla. Şimdi yapmazsan ileride daha zor olacağını biliyorsun.
naber lan? yaşıyorsun değil mi? muhahahha. (dalga geçmeli gülüş) yaşayacaksın tabi olum ölüp kurtulmak o kadar kolay mı? sorumlulukların var sike sike yaşayacaksın. yine buraya mı geldin? niye? yok değil mi o boşluğu tamamlayacak hiçbir şey veya hiç kimse. üzülüyorum aslında sana ama hayat böyle. herkes için böyle. nefes almaya devam et.
Bu aralar normal değilim. Etrafımdaki herkesi de kırıyorum bir şeylerin bedelini onlardan çıkarıyorum. Suçu olmayan şeylere de kızıyorum. Birkaç günlük taili hak ettim. Biraz uzaklaşmak bana çok iyi gelecek.
Hayatı kucaklarcasına tek başına,
Tüm görkemiyle çiçek açan bir badem ağacı gibi...
Arkasında karla kaplı dağlar
dallarımda baharın pembe çiçekleri. Hayatımı tüm güzellikleriyle kucaklamaya geldim. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2354069/+
uyuyan yaprakların çatısı altında
ve ağaçlar rüyalara daldığında
ormanlar yeşil ve serinken
ve rüzgar güçlüyken
bana geri dön.
ve de ki 'en güzeli senin ülken'
Gecmise duydugun ozlemi anliyorum. Simdiye donup, sahip olduklarina bak lutfen.
Ne sen gecmisteki sensin, ne de gecmisteki ozledigin yerler kisiler hala oyleler.
Hayat gunden gune degisiyor tek gercekse kendine yaptigin yatirimlar. Sev, affet, iyi ol.
Zaman zaman da kotu olmayi unutma, her duygu zittiyla var olmustur. Seni seviyorum.
2023 de yaz ayı b*k çuvalı gibi boşa geçiriyormuşum ama hiç bitmeyecek bir yaz gibi bilmiyorum kendimden sıkıldım amk.
Başımda çatlıyor uykuyu böldüler gene.
eee eylulsabahi bey..
pırlanta gibi insanları hayatından harcayan, onların seni düzeltme ısrarına rağmen inatçı keçiliğinden ödün vermeyen, yörük inadıyla direnen eylulsabahi bey.
işte öylece yazdığın şeyleri okuyamayacak insanlara yazar durursun böyle..
hayatından bu pırlanta gibi insanları ne için harcadın? cevap yok.
ne bekliyorsun? cevap yok.
yeni insanlar tanımaya hevesin var mı? bunun cevabı belli, hevesin de yok.
herkes yoluna gidiyor ve sen kendin bile isteye seninle yürümek isteyen herkesi yolcu ediyorsun.
sen nereye gidiyorsun eylulsabahi? bilmiyorsun.
ben gerçekten seni anlamıyorum.
napmaya çalışıyorsun, ne istiyorsun?
aslında istediğin şeyler basit..
mutlu, huzurlu, kendi halinde bir yuva. kimseye muhtaç olmadan, ailelerle bağını koparmadan yaşayıp gitmek. sevdiğin alanlarla ilgili araştırmalar yapmak..
peki bu basit hedefe ne kadar yakınsın?
söyleyeyim mi? o hedef yeni zelanda ise sen şili'sin, küba'sın eylulsabahi..
sevdiğin alanla ilgili olanın dışında her şeyde sınıfta kaldın.
mağlup oldun oğlum, yenildin.
tarihe kendi eliyle mağlup olan bir komutan olarak geçtin.
herhangi bir gönlün fatihi olup kalmak varken, sen gönülsüz topraksız kalmayı seçtin.
mutlu musun? değilsin.
hoş, sen kafandaki düzeltemediğin soru işaretlerinin yarın bela olup, onları da üzmekten korktun.
umarım doğru olanı yapmışsındır eylulsabahi.
umarım..
Yarım saat sonra hazırlanıp evden çık. Fabrikadan alacaklarını al ve ne kadar uzun gelse de o yola düş. Giderken durma, düşünme, pozitif ol. Sabah kalkınca işlerini halletmeyi düşün sadece ve ona yönel. Eğer hallolmaz gibi olursa aklındaki 2.planı devreye al en geç saat 12.00 gibi. O eşikten geçmek zor ama devamlılık için geçmek zorundasın. Öfkeni insanlara yönlendirme, maskeni tak ve bir şey olmamış gibi oynamaya devam et.
Dün ortaya çıkan diğer sorunla ilgili bekle ve izleyerek dinlemeye çalış. Yarını da atlattıktan sonra günü gelince ortağını karşına al ve konuş. Kademeli bir şekilde ayrılık planı sun. Bu yola beraber çıktınız tüm pasifliğine rağmen. Ne sen ne de o bir zarar görsün bu durumdan. Olması gereken ne ise o olsun.
Ama önce yarını hallet lütfen. Çok sefer geçtin bu zamanları. Gene halledebilirsin. Unutma ne yazık ki düşürmelisin yüzünü. Başka çaren yok çünkü. Çünkü yalnızsın. Ama başaracaksın.