bugün

Hakan günday dan çalıntı yapacağım ama kendimce yapacağım bu işi...

Az kelimesi alfabenin başlangıcı ve bitişi olmakla birlikte,arasında binlerce kelime tonlarca cümle barındırıyor. Benimse söylemek istediğim tek bir cümle var bu hayatta;

Gerçekten bu kadar az olan bir insan ömründe, bir insan hiç mi yüzünü güldürecek her şeyi unutturacak birine rastlayamaz?

Konuşacak o kadar şey, söyleyecek o kadar söz var ki ama ben az söyleyeyim siz benim derdimi anlayın işte.

Garibin yüzü gülür mü bee...
Bu hayatta kimseye hiçbir şeyi tam olarak anlatamayacağımı anlamıştım. Biri için ölüm kalım meselesi olan, diğerinin gözünde toz kalırdı.
Oğuz atay'a atıf niteliğindeki hakan günday romanı.

içeriğe değinmek gerekirse: Türkiye
öldüm mü
beni az örtünüz
kuşları uçabilsin
gövdemin

gelirseniz
az durunuz gömütümde
ki siz gider gitmez başlasın
saklayabildiğim yaşamalar

n’olur
küçümsemeyiniz ölüleri
yok sayılmaz ki
az olmak

Fazıl hüsnü dağlarca.
zitti coktur.
kitabın iyi taraflarını anlatsam herhalde 30 dakikamı alır, o yüzden ben tek eleştirimi yazmak istiyorum.

tesadüfleri izleyicide, okuyucuda çok sever. ama bir kararı, bir oranı olması lazım. kitapta bu oranın biraz aşıldığını düşünüyorum sevgili hakan günday.

velhasılı kelam kesinlikle okunmalı. emeğine sağlık.
hiç anlaşılmayı beklememiş gözlerle, çocuk gibi ruhumun dalgalarında senden bahsedilir mi..

yaşam kadar gerçek , yaşamayı bilmek kadar sahte yapıtlarının ardında boynu bükük gülümsenebilir mi..

yokluğun varlığın kadar az olabilir mi..

tanım: miktarı ufak anlamındaki kelime..
tanıtım kısmı beni çok etkileyen bir hakan günday kitabı, henüz okuyamadım ama okumayı düşünüyorum. az ama a dan z ye...
Manzaradan değildi cam kenarını sevmesi. Yanında bir insan az olması demekti. Öğreniyordu Derdâ. Ne kadar az, o kadar iyi.
(bkz: Az Alkmaar)
hakan günday kitabıdır efenim... sıkıntınız varsa okumayınız
Belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir...

görsel
Kısa bir sürede okuduğum, çok beğendiğim hakan günday romanı.

"Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z.
Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var.

O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.

Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar.

Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.

Senin ve benim gibi..."

herkesin z'sini bulması dileği ile.
karadenizde bütün fiilerin başına ve sonuna getirilebilen sıfattır.
Bir hakan günday romanı. (bkz: #36457439).
kısa bir sürede okuyup bitirdiğim, hakan günday kitabı. bu kitapla birlikte yazarın tüm kitaplarını okumuş oldum. içlerinde beni en çok huzursuz eden kitap oldu diyebilirim. kulağımıza çalınan var olduğunu bildiğimiz acı gerçekleri birden yüzümüze tokat gibi çarpıyor. bu kadar da olmaz ama diyorsunuz. ama bu kadarının da olduğunu malesef biliyorsunuz. kinyas ve kayranın üzerine çıkamasa da farklı bir tad barındırıyor içinde. bu kadar çok tesadüfün olması biraz gerçekliğine gölge düşürebiliyor. ayrıca okuduktan sonra insanda bir doz oğuz atay okuma hissi uyandırıyor.
--spoiler--
"Manzaradan değildi cam kenarını sevmesi. Yanında bir insan az olması demekti. Öğreniyordu Derda. Ne kadar az, o kadar iyi."
--spoiler--
amerikalı bir rapçidir. Rapçi Nas'ın uzun süreli partneri ve hiphop süpergrubu The Firm'ün bir üyesi olmasıyla tanınır. Rap yaparken hece ölçüsü kullanır ve konularını da derin Five Percenter teolojileri oluşturur.

https://tr.wikipedia.org/wiki/AZ_(m%C3%BCzisyen)
Kimi zaman eksik anlamında olan şeydir.
"Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az. O zaman şöyle demeliyim: seniz az tanıyorum... Az...
Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece a ve z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi..."
Hakan Günday kitabi.

--spoiler--
Alti yasindaydi ve alti yasinda ölecekti
--spoiler--

Guzel basla fena da gitmiyor.
mükemmel bir hakan günday eseri.

efenim kitaba gelirsek; başta iyi başladı. güzel bir konuyu ele almış, güzel bir şeyler çıkacak bundan dedim. sonra işin rengi değişmeye başladı. afedersiniz de fantazilerin bokunu çıkarmış. bir ara "yanlışlıkla grinin elli tonu mu aldım amk hakan günday kitabı diye?" dedim kendi kendime. bayağı da sıktı. kinyas ve kayra gibi bir şaheserden sonra bu sefer büyük bir hayal kırıklığıyla "olmamış güzel kardeşim" dedim. neyse ki okuduğum kitabı hiç beğenmesem de sonuna kadar okumak gibi bir huyum var. birinci bölümün sonlarına doğru güzelleşmeye başladı.

sonra ikinci bölüme geldim, derda'nın hikayesi yani. olay tam da burada başlıyor işte. klasik olarak okudukça gelen "vay amına koyim"ler başladı. git gide daha da güzelleşti. işin içine oğuz atay da girince hepten uçuşa geçtim. gerisini tarif edemiyorum.

bir de gözüme batan bir nokta şu: özellikle birinci bölümde rastlantıların boku çıkarılmış biraz. yine de kitabın güzelliğini gölgeleyemiyor.
çoğun zıddı olan kelimedir. çok olmayanı ifade eder.
' a ve z. sadece iki harf. ama aralarinda koca bir alfabe var. o alfabeyle yazilmis onbinlerce kelime ve yuzbinlerce cumle var. sana soylemek isteyip de yazamadigim sozler bile o iki harf arasinda.'

herkesin z'sini bulma umuduyla...
Bir Hakan Günday romanı.

--spoiler--
Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az...

O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az...

Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z.
Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var.

O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.

Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar.

Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.

Senin ve benim gibi...
--spoiler--
Hakan Günday'ın bir nefeste okunabilecek kitabıdır.