hastalıklı bir fısıltıyla söylenmiş, sadece xsilofon* ve piyano ile çalınmış a perfect circle şarkısı. sözlerini de yazayım, tam olsun:

From dehumanization to arms production,
For the benefit of the nation or its destruction

Power is power, the law of the land,
Those living for death will die by their own hand,
Life's no ordeal if you come to terms,
Reject the system dictating the norms

From dehumanization to arms production,
To hasten the nation towards its destruction

Power is power, the law of the land,
Those living for death will die by their own hand,
Life's no ordeal if you come to terms,
Reject the system dictating the norms

From dehumanization to arms production,
To hasten the nation towards its destruction

Power is power, the law of the land,
Those living for death will die by their own hand,
Life's no ordeal if you come to terms,
Reject the system dictating the norms

From dehumanization to arms production,
To hasten this nation towards its destruction,
It's your choice, your choice, your choice, your choice,
Peace or annihilation
ingilizce'de, karşıtını kullanarak ya da ifade ederek sıfırlama anlamına gelir.. a perfect circle eseri ise piskopat derecesinde korku salar,lezizdir..
A.B.D., Oakland, California'dan çıkan punk, rock metal grubudur.

Wink-Gitar
Gremlin-Bass
Denim Yeti-Davul
Westicle-Gitar
Jondus Brown-Vokal
Fossinator-Sketchy Roommate

http://profile.myspace.co...ile&friendid=15865214

http://profile.myspace.co...ile&friendid=15865214
ing. imha, yok etmek.
insanın içine korku salan şarkı. büyü mü yapıyor? lanetliyor mu? belli değil.

ama sonunda söylüyor bazı gerçekleri. your choice. sizin seçiminiz.

http://www.youtube.com/watch?v=vq7BHogAmHg
a perfect circle'ın fısıldadığı şarkısı. kendinizi masal diyarında hissediyorsunuz müziğiyle..
(bkz: annihilator)
hastalıklı şarkı. bir garip hissediyor insan kendisini..
hergün sabah 2-3 saat dinlediğim nadide şarkı.
başrolünde natalie portman'ın oynadığı yeni bir bilimkurgu filmi. Alex Garland yönetmenlik koltuğunda. Jeff VanderMeer üçlü roman serisin olan Reachden uyarlanmış. valla bu saydıklarımdan natalie portman dışında kimseyi tanımıyorum ama fragman da aşağıda.

https://www.youtube.com/watch?v=ufaDurSCKOk
"Yaşlanmayı doğal bir süreç sanırız; ama aslında genlerimizdeki bir kusurdur."

görsel
bu entryim, Jeff Vandermee'nin Southern Reach üçlemesinden uyarlanmış Netflix filmi "Yok Oluş - Annihilation" hakkındaki kişisel yorumlarımı aktarırken spoiler de içerebilir uyarmadan yorumlarıma başlamak istemedim *
izleyen için yorum, izlemeyene ise öneri olsun...

Yaşam formları değişebilir, değiştirilebilir. Bu, insan hükmünün ötesinde başka şekillerde olunca da -insan bu! doğası gereği- bunu sorgular-araştırır.
Bu değişimin güzel olması ya da olmaması da tamamen kendi türünün tehlikede olup olmaması ile ilgilidir ve bunu bilmesi lazımdır.

Yaşam bizden önce vardı ve bizden sonra da veya bizi bile dahil edeceği -bir takım değişik formlarda da olsak- her şekilde yaşam devam edecek diyebilir miyiz?

Tüm mutasyon değişimler aslında yaşamın devam etmesine mi hizmet eder?

Garip bir şekilde “Area X” bölgesi benim düşmanım olmadı mesela film boyunca

Ters bakışla "Timsah, ayı n'olacak! insanlar öldü, ölmeyen ağaç oldu-çiçek açtı" falan diyeniniz çıkabilir; yapmayın kuzum sanki insan bu tarafta da ölmüyor daha beteri öldürüyor kendi türünü bile hatta...

Filmdeki gibi dış etken (daha detay vermiyim) ya da dünya içi değişimlerin hepsi yaşamın kendine yeni bir yol bulması dışında bir şey değil asılnda..

Bir tür gider, yeni bir tür gelir, hatta belki var olan bir tür bile gelişir ama dünya dönmeye devam ettikçe önemli olan yaşamdır.

insan ilk var olduğundan bu yana; insanla yok olan türlere bakacak, insanın yapısında meydana gelen değişimi, insan evrimini inceleyecek olursak biz de o yaşamın devam ettiği yaşam formlarından sadece birisiyiz, hepsi bu...
Herkes övüyor popüler olmadan izlemeliyim. Imdb'si 7.2'di en son.
görsel efekt kalitesini düşük bulduğum fragman. bir under the dome havası da var.
finali tam bir hayal kırıklığı maalesef! spoiler vermeyeyim...
jeff vandermeer'in kitabından uyarlanan ve ex machina'nın yönetmeni alex garland tarafından yönetilen bilim kurgu- gerilim filmi. paramount"çok fazla entellektüel" buluyor filmi ve sınırlı sayıda yerde vizyona sokuyor. Sonra zaten netflix tarafından satın alınıyor film. Natalie Portman karakterin duygu- durumlarını iyi yansıtmış. Filmin yıldızı kendisi zaten. Lsd tarzı saykodelik görselliği, sahnelere uygun gerilim dozu yüksek müzikleri, bolcana teoriye sebep veren alt metni falan her şey harika. stalker kopyası olması dışında kusuru olmayan bir sci-fi. Uyarlandığı kitap bir üçleme umarım devam filmleri gelir.
Güzel ama formülize bir film annihilation. Güzel bir fikir ortaya atılmış, zamanında güzel ama çokça kullanılan bir formülün üzerine oturtulmuş gibi hissettiriyor. The Thing filmini çok sevmişseniz zamanında ve bir farklı varyasyonunu tekrar izlemek istiyorsanız izleyin. Ama yeter noktasındaysanız çok tavsiye etmeyebilirim.

--spoiler--

Filmde bir kaç zayıf nokta var açıkçası. Birincisi biraz sübjektif ama neden bunlar oluyor sorusunun bir cevabı yok. Direkt şöyle girişiyor film size, bir gün bir anda dünyanın orta yerinde bu bulundu. Nasıl sorusunun cevabı yok. Olması gerekli mi, bilmiyorum. Bu dediğim gibi çok sübjektif bir durum, kimi için daha etkileyici olabilir.
ikincisi, karakterler. Ekip 5 kişi başlıyor ve ekipteki kişilerin bir karakteri yok. Bir özellikleri yok. Oyuncunun verememesi falan gibi bir durum söz konusu değil, zaten verme şansları da yok, öyle bir fırsatı yok filmin. Herhangi 5 kişi birleşmiş ve bir sorunu çözmeye yola çıkıyorlar kıvamında başlıyor. Belki filme ekstra bir 10-15 dk ekleyecekti dediğim şey ama filmi bence çok daha etkileyici bir hale getirebilirdi bu durum. Çünkü bu durumdayken karakterler bu tarz konulardaki jenerik karakterler olmaktan öte gidemiyorlar. Ne bileyim mesela bir karakteri sadece şeker hastası yapmaları bile konunun temposunu yüksek tutabilecek ayrıntı olabilirmiş. Şu durumdayken gerçekten kim ölmüş, kim kalmış, kim niye bunu yapıyor, motivasyonu ne falan hiç bir şekilde umursamıyorsunuz.
Üçüncüsü yine muhtemelen filmin süresini kısaltmak amaçlı, giriş kısmındaki olan biten her şey çok koşturarak ilerliyor ve altyapıyı kötü hale getiriyor. Yine aslında ilk bahsettiğim şeyle de bağlantılı, neden sorusunu sormanıza izin vermiyor film. Neden o kadının eşi seçildi, tesadüf. Bilim insanı olması sırf konuya bir şekilde dahil olması amaçlı mı, evet. Onca insanın olduğu yerde sırf kadının kocasını kurtarması için ekibe bir anda dahil olmasının sebebi ne, öyle işte karıştırma. Bunlar kafaya takılmalı mı ayrı bir soru işareti bırakıyorum bunun için ama hani filmi gerçekten ucuzlaştıran bir hareket olmuş. Keşke ta en başta Netflix gibi bir platforma satılacağı belli olsaymış ve şu gişe için saçma sapan hareketler yapılmasaymış. Bir klon olsa da iyi bir klon, çok çok daha iyi olabilirmiş, biraz bu sebeplerden harcanmış bana göre.

--spoiler--
fena değil bence, izlenebilir. He izlemezseniz de bir şey kaybetmezsiniz.

kitabı varmış, kitabı çok daha güzelmiş. hatta ekşici sığırlar yine her zamanki gibi hepsi kitabını okumuş ve aynı hazzı alamamışlar. siktir git amk eziği!
Natalie portman'in basrolde oldugu bilimkurgu konulu netflix filmi. Dunyada bir denizfenerine carpan goktasinin zamanla parilti olusturup etrafa yayilarak cevre ve cevredeki canlilarin mutasyona ugratmasi sorununu(aslinda basta cevrenin yok edildigi dusunuluyor ve yayildikca her seyi icine yutacagi) cozmek amaciyla bir grup kadinin bu pariltiya girmesini anlatiyor.

Spoiler alert!
Bu kadinlarin hepsi biliminsani fakat her birinin sorunu var. Birisi kocasini aldattigi icin sucluluk duyuyor, birisi kanser, birisi kendini sevmiyor uyusturucu kullanip bileklerini kesip duruyor, birininde hayatinda deger verdigi kimse kalmamis. Kisacasi suicide mission olarak gordukleri bu goreve gonullu oluyorlar. Film bana daha cok kendini yok etme metaforunu isliyormus gibi geldi. Hatta bir replik geciyordu bununla ilgili tam hatirlamasamda "hepimiz iyi giden bir seyleri bozar kendimize zarar veririz" seklindeydi sanirim. Filmin sonlarina dogru lena da kendisiyle bir nevi savasir ve en sonunda kendisini yani suclulugunu yok etmeye calisir. Suclulugunu yok ettigi vakitte kocasi iyilesmeye baslar. Ve geri donup kocasina sarildiginda gozlerindeki pariltilarla bence "gecmisten her zaman bir parca kalir" denmek istenmis olabilir. Ya da duz mantik onlar artik uzaylidirlar ve yeni bir neslin baslangicidir. Bilemiyorum.
Begendim ben bu filmi.
Bir hevesle açmıştım ama sonuna doğru sıkmaya başladı. Güzel bağlayamamışlar. Sıkıcıydı. Kesinlikle beğenmedim. Nataliciğim bile kurtarmadı. Zaten yaşlanmış çökmüş kadın.
Artık mutasyon bazlı kurgular görmek birçok film ve oyun adına normal karşılanıyor ve fazlasıylada ilgi çekici bir noktada anatomimiz ile ilintili çünkü jeotermal felaketleri baz alan birtakım hikayeler. herşey acı çektim,öğrendim,değiştim üçlemesinde gidiyor.
Çağımız dünyasıda bu hipotezi destekler nitelikte doğrusu.internette bizi değiştiriyor her ne kadar mutasyona uğramasakta zihnimizi ve bedenimizi yönlendiriyor bu bağlamda bir kohezhona ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum. inanç,sevgi,öfke gibi duyguları her türlü değiştirebilen yönlendirebilen bir dünya ağından bahsediyoruz ne denli zararlı zararsız olabileceği fazlasıyla açık uçlu doğrusu.
bu ilerleme üçkeninde sirküle olan binlerce çelişkili fikir,bilgi,görsel payansız bir arşiv bir depo. *
Düşündürücü bir temel üzerinden birçok konuya değinmesi açısından ufku açıcı nitelikte olmuş bu kesin,ama rasyonellikten uzak çok sahneye yer verilmiş yinede bir göz atılmalı diye düşünüyorum. *
Gittikçe daha kalitesiz bilim kurgu filmlerinin yapıldığını kanıtlayan bir başka film.
oldukça etkileyici bir şekilde başlayıp, bok gibi biten film. kitaptan beyazperdeye aktarıldığı için sonu anlaşılmamış da olabilir ancak filmler sonları ile hatırlanır ve bu yüzden bu film de bir çöp olmaktan kurtulamıyor. natalie portman bile kurtarmıyor.

5.5/10

edit: ayı sahnesi filmin kendinden daha iyiydi.
çok farklı bir kafası olan film. görülmeli.

https://www.imdb.com/title/tt2798920/?ref_=rvi_tt
başlarda ilgi çekse de sonlara doğru sıkan, kaliteli diyemeyeceğim film.

natalie portman için izleyin diyeceğim, o da kurtaramamış.

gerçi gerçekten vasat nice filmler varken haksızlık etmeyeyim.
yine de izleyin, bir şey kaybetmezsiniz. puanım eh işte 10 üzeri 5.5-6.

natalie portman'a selam. *