bugün
- artificialintelligence12
- icardi1905 silik olsun kampanyası28
- bik bik'in balona binmesi26
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar9
- icardi190518
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- bir kadının yemek ısmarlaması12
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- futbolcu ismiyle nick almak9
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- anın görüntüsü19
- kanınıza rengini verir misiniz16
- abır nerede sorunsalı8
- arkadaşlar biri var11
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır32
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri14
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- nickli başlık açanlar çaylak yapılacaktır8
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak13
- uzağı göremeyen insan18
- türkiyede çok abartılan arabalar15
- alınan en güzel iltifat8
- vatandaşlık farkı alan otel10
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım28
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- ideal duş alma sıklığı12
- integralin müfredettan kaldırılması15
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı11
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı48
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olsun8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- istanbul suriyenin başkentidir12
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- aristoteles'in orta yolu10
geçtiğimiz hafta iş seyahatindeydim ve doğum günüm seyahate denk gelmişti.
seyahatim esnasında uğrayacağım adreslerden bir tanesi söke'ydi.
söke'deki müşterimle aram iyi olduğu için iki üç saat boyunca ofisinde misafir oldum. laf lafı açınca doğum günümü kutlamak için organizasyon planladı. plan, kuşadası'nda rakı içmekti. kendisi sağ olsun, otelime kadar ayarladı. akabinde vaziyet aldık.
akşam oldu ve biz istanköy balıkçısı'na oturduk. yarım saat sonra arkadaşları da dahil oldu. kuşadası, sezonda olmamasına rağmen kadınlar günü münasebetiyle ziyadesiyle kalabalıktı yani mekan da kalabalıktı. neyse, masaya teşrif edenlerle bir bir tanıştım. her sene olduğu gibi yine, yeni ve yeniden kadınlar günüm kutlandı. kahkaha tufanı zannedilen bu kutlama merasimi, zannımca pek sıkıcıydı. zira her sene başıma gelendi. kutlama bittikten sonra işten güçten konu açıldı. bölgedeki yağış oranından tutun da, tohumlama belgesine, gübre fiyatlarına, tarımsal araziye vs değinildi. değinildi değinilmesine ama, iyiden iyiye kafalar da güzelleşti.
biri çıktı meydana, çağırdı garson beyefendiyi, herkese acı kahve söyledi. hemen atladım; kahvenin alkolün etkisini daha da arttıracağını söyleyerek olaya müdahil oldum ve garson beyefendiden çay getirmesini rica ettim. masadaki arkadaşlardan biri bu çıkışıma kulak verdi: "rakıyla çay iyi gider mi ki?" diye, sordu. esasen bu kültürün ankara pavyonlarına has olduğunu, çayın, alkolün etkisini azaltacağını uzun uzun anlattım. kahvenin de alkolle olan etkileşiminden bahsettim pek tabii. arkadaş, dikkatle beni dinledi. dinledi, dinledi, dinledi... ve dedi ki:
- çayla alakalı bir şeyi dinlerken bu kadar meraklanacağımı düşünmezdim.
haliyle bütün masanın dikkati üstüme toplandı. herkes kadehini kaldırdı ve yeniden doğum günüm kutlandı. kafam hafiften bulanıktı ama içim kıpır kıpırdı. kendimi o an inanılmaz ateşli hissetmiştim. havsalada tutulan basit bilgilerin doğru anda doğru şekilde sunulması bazen çok etkili olabiliyor diye düşünmüştüm. halbuki çaydı bahsettiğim, rembrandt'ın aydınlatma ve gölgeleme sanatı gibi derin değildi yani.
velhasıl boş bilgiler bakanı olaraktan, kendimi pek havalı hissetmiştim.
zira fenolik madde önemli.
seyahatim esnasında uğrayacağım adreslerden bir tanesi söke'ydi.
söke'deki müşterimle aram iyi olduğu için iki üç saat boyunca ofisinde misafir oldum. laf lafı açınca doğum günümü kutlamak için organizasyon planladı. plan, kuşadası'nda rakı içmekti. kendisi sağ olsun, otelime kadar ayarladı. akabinde vaziyet aldık.
akşam oldu ve biz istanköy balıkçısı'na oturduk. yarım saat sonra arkadaşları da dahil oldu. kuşadası, sezonda olmamasına rağmen kadınlar günü münasebetiyle ziyadesiyle kalabalıktı yani mekan da kalabalıktı. neyse, masaya teşrif edenlerle bir bir tanıştım. her sene olduğu gibi yine, yeni ve yeniden kadınlar günüm kutlandı. kahkaha tufanı zannedilen bu kutlama merasimi, zannımca pek sıkıcıydı. zira her sene başıma gelendi. kutlama bittikten sonra işten güçten konu açıldı. bölgedeki yağış oranından tutun da, tohumlama belgesine, gübre fiyatlarına, tarımsal araziye vs değinildi. değinildi değinilmesine ama, iyiden iyiye kafalar da güzelleşti.
biri çıktı meydana, çağırdı garson beyefendiyi, herkese acı kahve söyledi. hemen atladım; kahvenin alkolün etkisini daha da arttıracağını söyleyerek olaya müdahil oldum ve garson beyefendiden çay getirmesini rica ettim. masadaki arkadaşlardan biri bu çıkışıma kulak verdi: "rakıyla çay iyi gider mi ki?" diye, sordu. esasen bu kültürün ankara pavyonlarına has olduğunu, çayın, alkolün etkisini azaltacağını uzun uzun anlattım. kahvenin de alkolle olan etkileşiminden bahsettim pek tabii. arkadaş, dikkatle beni dinledi. dinledi, dinledi, dinledi... ve dedi ki:
- çayla alakalı bir şeyi dinlerken bu kadar meraklanacağımı düşünmezdim.
haliyle bütün masanın dikkati üstüme toplandı. herkes kadehini kaldırdı ve yeniden doğum günüm kutlandı. kafam hafiften bulanıktı ama içim kıpır kıpırdı. kendimi o an inanılmaz ateşli hissetmiştim. havsalada tutulan basit bilgilerin doğru anda doğru şekilde sunulması bazen çok etkili olabiliyor diye düşünmüştüm. halbuki çaydı bahsettiğim, rembrandt'ın aydınlatma ve gölgeleme sanatı gibi derin değildi yani.
velhasıl boş bilgiler bakanı olaraktan, kendimi pek havalı hissetmiştim.
zira fenolik madde önemli.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar