bugün

Aşırı yorgunum beynim resmen sıvı olmuş durumda sanki kafamın içinde oynuyor. 1,5 saat uykuyla işe gitme saçmalığı. işte fazla düşünmelerin acısını yine beyin çekiyor. Sanırım öldürmez ama süründürür
insanlar konuşamaz bazen. Boğazına batan acılar vardır çünkü, oraya bir cam parçası dayanmıştır sanki; Biraz Konuşsa boğazını kesecekmiş gibi hissettiren.

işte bu yüzden Anlaşılmayı beklerler. Onu anlasınlar isterler. Gözlerinden, mimiklerinden, suskunluklarından. Ne şekilde anlaşılıyor olmaları fark etmez. Yeter ki bir defa anlaşılsınlar.

Ancak Genellikle istemekle kalırlar.
Onlara böyle bir son bahşedilmiştir.
Bazen sessiz çığlıklar duyulur. Dokunur bir kalbe.

içinden hiç eksik olmayan bulutlar gibi, yağar durur üzerine.

Anlaşılır ve hissedilir ama sessiz kafiyelere dönüşür kelimeler sürüsü.
Ne oldu arkadaşlar yoksa sizin de mi günü geçmiş kredi borçlarınız var.
Burada çaylakların mesaj atma hakkı bile yokmuş. Ben ekşi köyüme geri dönüyorum
sanma şahım herkesi sen sadıkane yar olur...
rüyamda gögüs kafesim bütün boynum yaniyor. elimle elliyorum hiçbir şey yok.koştum aynaya bütün boynum gögüs kafesime dövme yaptırmışım.bir krem buluyorum her tarafına sürüyorum. sürdükçe alev aldı sanki.bir uyandım yine son saniyeler.
geri sayım çoktan başlamış
son 2 kala uyandım. bütün boğaz gögüs kafesim yanıyor.solunum sıfır.
arada kalmış bir kuklaydım.

ne siyah ne de beyaz. bir gri. ne cehennem için fazla günahkârdım ne de cennet için seçilebilecek bir melek. bir araf.

hiçbir zaman kendim olamamıştım sanki, iplerimi çoktan ellerine geçirmişlerdi ve kurtuluşum için sonunda hareket edemeyeceğimi bile bile o ipleri kesmeliydim.

kurtuluşum ölümümdü. suskunluğumsa en konuştuğum andı. duygularım yalnızca kabzasını kullanabileceğim bir silah, mantığım hançer.
elimdeki her şey değersizdi. hayat denilen savaş alanında bunlarla hayatta kalamazdım.
mahkumluğa mahkumdum.

ben o tertemiz sayfadaki göz zevkini bozan noktaydım. belki de bomboş bir defterde sayfanın herhangi köşesine sıkıştırılmış ve büyük harflerle yazılmaya değmeyecek o kelime. Bir şairin çöpe attığı, yarım kalmış şiir de olabilirdi insan. Öyleydim belki de, Bilmiyorum.

Her şey bir saçmalıktı, Dünya ise kurallarını bilmediğimiz ve oynamaya zorlandığımız oyunun sahibi.
Püü dünyaya.
akışına bırak her şey olacağına varır nasıl olsa.
Çivisi çıkan bir dünyada bir filmin başrolüydüm ama ne başrol. Figüranlıktan hallice kmsadece kendimce.

Silik bir matemin aldıydım, gülümsemesi eksik olmayan ama içi kan ağlayan bir saftım.

Uzayıp giden gecelerde, zamansız cümlelerde.. boğulurken kimi zaman kalbimin içinde tutsaktım.

Avunduğum kendi sorularımla bir nefestim, yarım kalan bir ses ve belki de unutulan bir gülümseme.
Özür dilemek de gerek; ara sıra, bazı bazı.
Duymalı, titreşmeli yürek; kara kıştır çirkinleşir, buz tutar yazı.
- 13 şubatta istanbul-toronto seferi yapan thy uçağı 7000 feet düşüş yaşadı..
- rusya gözünü transdnyester işgaline diktiğini açıkça söyledi.
- aynı rusya karabağ'dan vatandaşlarını çekme kararı aldı..
- isveç, temmuz ayında nato'ya üyelik izni alabileceğinden çok emin duruyor.
- milli muharip uçak yıl sonunda uçuyor olacak.
- insansız uçağımız kızılelma'nın uçuş yapan son iki prototipi, aesa radarları ile birlikte uçtu.
Çok dindar biri değilim ancak şu hadis beni çok etkiliyor.

“Utanmadıktan sonra dilediğini yap”
Onu bende bitiren bir şeyler olmuş sanki.
Günden güne, sezdirmeden, yavaş yavaş...
Bitirmişim işte.
Bitmiş.
Akıntıya karşı yüzen bir balık gibiyim. Hayatı fırtınalı sulardan ibaret ve yalnız bir balık gibi..

Koca okyanusta yapayalnız, kaçmanın ve korkmanın klavuz olduğu dünyada..
Tarzımı değiştirmem lazım çok standart bi adam oldum.
sevdiğin insanları olduğundan daha iyi daha masum sanmak.. kusursuz ve mükemmel görmek.. sonra o insanın aslında o kadar da kusursuz ve iyi olmadığını farketme, hayal kırıklığı, kapanış.. hiçbirimiz mükemmel değiliz ama neden karşı tarafı böyle sanıyoruz acaba.

ilk başlarda insanlar için beklentimi olumlu anlamda çok yüksek tutup sonrasında hayal kırıklığı yaşıyorum hep.. bu özelliğimi aşmam hatta yok etmem lazım. bana bazen çok zarar veriyor bu huy.. dünyadayız ve kendimiz dahil içindeki hiçbir şey mükemmel değil.
Sözlükte birkaç tane deyyus var, aynı çamur gibi millete yapışıyor, müdahale etmesen kuruyup gitmeyeceği için ilk senin elini kirletiyor. Bu da burda dursun da profilimde gezerken okur da belki feyz alır.
Hissizim kaç gündür. ne uyuyabiliyorum ne de ayılabiliyorum! karmaşa, kasvet, hüzün, endişe gidin artık…
iki kapılı bir han ve gece gündüz gidilen uzun ince bir yol. rahmetli aşık veysel ne güzel özetlemiş.
açık konuşmak istiyorum artık. bundan sonra hayatımızda vereceğimiz tüm kararlar gri. bazıları açık gri bazıları koyu gri. ama hiçbir kararımızın kesin beyaz ya da kesin siyah gibi keskin bir ayrımı da yok. hepsinin iyi bir tarafı ve kötü bir tarafı var. hangisinin sizin için açık ya da koyu olduğuna yine siz karar vereceksiniz.
bu kizi delirttim demezsiniz, yazik deli dersiniz.
senin bana ihtiyacın yok olduğunu sanıyorsun.
yedeklerinle oyna.
heyecan biter heves biter toz olurum.
Ben bilardoya gidiyorum hahaha siz uyuyun. Saat hala akşam olmadı.
başkasının bizim hayatımıza iyi veya kötü yön vermesine izin vermeyelim sözlük.
bu hayat bizim doğru ya da yanlış seçim bizim olmalı, bunun seçimini kendimiz karar vermeli ve varsa bedeli ne olursa olsun ödemeliyiz..

elbetde bir fikir , alacağımız bir dost, bir büyük olmalı hayatımız da .

şahsi düşüncemdir , teşhir amaclı değildir. yazdığım.