bugün

rönesans

aslında eskiye nazaran yeniden doğuş, fırlama falan değildir.

sınıfsal olgular geçişleri tetikler ve bu tetiklenmeyle birlikte o geçişi meşrulaştıracak yeni fikirler lazımdır. o fikirler eskinin önünde engel olması gerektiğinden onunla paralel değil ona zıt gitmesi de gerekmektedir.

işte bu yüzden feodal yapının desteklediği ya da onu ayakta tutan ne varsa burjuva buna karşı çıkmıştır.

katolik mezhebi o zamanlar çok güçlü ve feodalizmin saltanatı konumundadır. katolik mezhebinin yara almasının altında yatan şey işte bu yapıyı desteklemesidir.

avrupada ticaretle zenginleşen burjuva dediğimiz halk zamanla güçlenir ve doğal olarak bunu kullanmaya başlar. önünde olan en büyük engel feodalizmdir, işte bunu yıkma girişimleri olmuştur.

dinsel açıdan bakarsak; protestanlık denen yeni bir mezhep çıkmıştır ortaya ve hep luther bildiri astı yok incil türkçeye çevrildi falan filan diye anlatırlar.

bunlar kısmi doğru olsa bile asla tam açıklayıcı değildir. bir kere luther katolik reformcusu olmaktan öteye gidemez, ikincisi ise hiçbir zaman ileriye dönük, ayrı bir mezhep kurmak gibi amaç gütmemiştir.

burjuva bu yeni ayaklanmayı çok iyi kullanmıştır nedeni ise katolikliğe karşı yeni bir güç unsuru oluşturmaktır. feodalizmi destekleyen katolik mezhebinin güçünü kırmak çünkü işine gelendir.

ayrıca luther thomas münzer in işçi direnişine destek vermemiş hatta ayaklanın yanlış olduğunu söylemiştir.

fikirsel tabanın da ise katolikliğin skolastik düşüncesine karşı( her şeyi dine dayandırıp din üzerinden açıklama) rönesansçı denen kesim bilimselliği hedef almış ve onun üzerinden açıklama yoluna gitmiştir.

sanat alanında zaten, potre, perspektif, manzara resmi, dini konularda gerçekçilik, heykellerde güçlü hatlar( burada insan öne çıkarma ve onun gücünü vurgulama var)

ayrıca din dışı konulara yönelme, dini konuları gerçekçi resmetme gibi durumlar da var.

sanatçılarına bakınca biz: leonardo da vinci, micheleangelo ve rafaello gibi dev isimleri görüyoruz.

siyasi olarak bakarsa: merkezi otorite güçlendirilmeye çalışmıştır, derebeyliklerin kapalı ekonomik anlayışı ve kendine yetebilme üzerine günü kurtarma derdi bitmiş.

artık küreselleşme başlamıştır. ( merkezi otoritenin güçlü olması güvenliğin olması demek olduğundan burjuvanın ticareti için bu çok önemlidir)