görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
bir adet yandaş holding..

(bkz: renaissance construction)

rusyada uçak krizinden sonra ilk tepik yiyen bunlardı..
bu çağda karanlık güçlere karşın, bir aydınlanma çağı oldu. ortaçağda egemen olan filozof aristo iken, rönensans’a egemen filozofun platon olması; platonun kötülüğün bilgisizlikten geldiğini ve erdem’in her insana öğretilebileceğini savunması hümanistlerin eğitime olan inancını arttırdı.
Rönesans sanatın yeniden doğuşu değil ölümü oldu… ve daha bir çok şeyin! Rönesans’ın fikir dünyamızda açtığı yaralar bugün dahi kapanmış değil. Maddenin mânâyı tahakküm aldığı, adına “Aydınlanma” dediğimiz karanlık çağların miladı hiç şüphesiz bu dönem. Güzel ahlâk ile güzel sanatın irtibatının kopuşudur Rönesans. Bu kopuş yüzündendir ki insanlık sadece sanatta değil siyaset, bilim, felsefe, iktisatta lâdini dünya görüşünü Hakikat’in yerine koydu. Sonradan bütün dünyaya dayatılacak olan Avrupa sanatı Rönesans’tan itibaren bilimselleşti. Anatomi, optik, matematik kuralları ve özellikle de merkezî perspektif sanatta insanî ifade imkânını sınırladı. Sömürgeciliği, dünya savaşlarını ve insanları homo-economicus zanneden ideolojileri doğuran işte bu zihniyet oldu. insanlık asırlardır hapsolduğu Rönesansçı perspektiften kurtulabilir; kurtulmalıdır da. Bu kurtuluşun neticeleri ise sadece sanatla sınırlı kalmayacak, ahlâkî, siyasî, felsefî tekâmüllere kapı açacaktır. 

Biz “modernler” teknolojiyle şekillenen modern dünyada giderek kayboluyoruz. insan’a has nitelikleri makinelere, bürokrasiye ve piyasaya aktardıkça geriye niteliksiz bir Ben’lik kalıyor. istatistiksel bir yaratık derekesine düşen insan artık sadece kendine verilen rolleri oynayabildiği kadar saygı görüyor: Vatandaş, müşteri, işçi, asker…

Makinelerin dişli çarkları arasında kaybettiğimiz insan’ı arıyoruz. Çünkü bilimsel ya da ekonomik düşünce kalıplarına sığmayan, müteâl / aşkın bir insan tasavvuruna ihtiyacımız var. Homo-economicus ya da homo-scientificus değil. Aradığımız, sorumluluk şuuruyla yaşayan hür insan.
Tarık bin Ziyad ve Endülüs emevilerinin büyük payının olduğudur.
Bizim bu devrimlere ihtiyacımız var
Aksi halde sonumuz iran ve Afganistan gibi olur.