bugün

mehmet okuyan

Ülkemizde özellikle son yıllarda dine yöneliş hızla artıyor. Bu birçok müslümana göre güzel bişey.

O müslümanlar durumu göremiyolar. Çünkü popüler kültürün yarattığı değer yargılarıyla dine yönelen gençler maalesef popüler kültürün bir çöplüğü olarak kalıcaklar...

Biz gibi modernleşme mağduru ve kafası karışık ülkelerde bu durumu anlatmak çok zor. Büyük ihtimal mehmet okuyan hakkında attığım bu girişi bu hocanın fanları, yada sevmeyenleri artımı atsam eksimi atsam karar vermek için okuyodur. Neyse onları yormayayım okuyana geleyim...

mehmet okuyan gibi şahıslar aslında hizipçilikten beslenen şahıslardır. Bu adamlar kendilerine bir düşman yaratmadan ortaya bişey koyamazlar. Çünkü ortaya koyacakları hiçbir yeni şey yok.

kurancılık akımı içinde yeşeren bütün düşünceler bunun üzerine bina edilir. düşmanlık beslenecek şeyi bulurlar. Bu şey kimsenin umursamadığı geçmiştir...
Yanlış anlaşılmasın kuran asrın idrakine söyletilmeli. Yani kuranın her zamana özellikle bu zamana verdiği bir mesaj olmalı. Yani geçmişten gayrı.

Problem modernleşme yani geçmişten kopmanın fikri düşüncelerini kurana dayamakta!!!..

Bilimsel keşifleri, parlatılan siyasi ve ideolojik eğilimleri, modernist entelektüel fikirleri kurana dayamak yanlış olduğu kadar yanıltıcıdır.

Birçok insan bu yanıltıcı cazibeye kapılıyor. Örneğin evrenin genişlemesini bir ifadeden çok rahatlıkla kurana dayayan zihniyet, hırsızın elinin kesilmesi ayetini gizliyor ve çarpıtıyor... Kadını dövün ayetini çarpıtıyor...

Bu adamların kafalarındaki problem batılıların doğu karşısında güçlü olmasıdır. Bu yüzden geçmişe takıktırlar. Geçmişe takık oldukları için bu adamlardan bazıları Sünnileri müşrik ilan ederler bunu söylerken batılı hoşgörü pıtırcığı olmak için hristiyanlarda cennete gidecek diyebilirler.
Yani müslümanların neredeyse tamamı cehennemlikken hristiyanlar cennetlik olur.

Embriyo denir bir ayetteki ifadeye, evrim teorisi kurana uygun hale getirilir, zorlama mucizeler uydurulur duruma göre, birisi sosyalizmi dayar, ötekisi liberalizmi dayar, mehmet okuyanda mezhepsizliği dayar.
Dayamalar giderek arttığı için eski mealler ve tefsirlerdeki tüm ifadeler bunlar hadis, uydurma denilerek kurtulunur.

Ve devam batıya ve popüler kültüre ait ne varsa kuranda kendine yol bulur.
Kuranın ontolojik ve epistemolojik tüm değerleri tahrif edilerek yok edilir. Daha sonrada binyıllık bir ilim sahası uydurmacılıkla suçlanır halbuki uydurucular kendileridir.

Putları yıkıyoruz, şirkliği ve hurafeleri kaldırıyoruz diyerek Allahın kelamını ucuz sloganların esiri haline getirdiler. Kurandan çıkmış fıkhı, kelamı, tasavvufu şirkle itham etmeyide o körcahillikle ele aldıkları kurandan çıkardılar.
Fıkıh yani hukuk silindi, kelam yani felsefe silindi, tasavvuf yani irfan silindi....

Geriyede slogan müslümanlığı bırakıldı. inanın bana bu adamların verdiği zararı kimse vermiyor sizin dininize dindar karındaşlarım...

Ve bir alıntıyla bu mesajımı bitireyim;

müslümanların sorunları sanıldığından daha fazla derinlerde. Bu sorunları aşmak için üç özelliğe birden sahip olunması gerekir: siyaset, samimiyet, cehd.
Tek başına cehd kapının içeriden açılmasını engelleyemez.
Tek başına samimiyet başka kapıların açılmasını sağlayamaz.
Tek başına siyaset ise sizi komik duruma düşürür.
Üçü birden olursa ne mi olur?
Elbette tarih tekerrür eder.