bugün

ben eşimi çalıştırmam diyen erkek

bunu diyen erkek farkında olmadan çok büyük bir sorumluluğun altına giriyor demektir.

bir insanı eşiniz olarak kabul etmişseniz (benim gözümde) artık onu diğer bütün insanlardan ayrı bir kefeye koymak ve ilginizin, zamanınızın, kişisel mutluluk uğraşlarınızın vs. vs. kendiniz için olan çabalarınızın tamamını ikiye bölüp yarısını onun için kullanmak zorundasınız demektir. bakınız eğer evliliğinizin temelleri basit bir iş bölümü ve mantık evliliği üzerine kuruluysa ''yüzünü görmesemde olur'' gibi bir anlayışla evlendiyseniz orası ayrı ama sevgiye dayalı bir evlilikten bahsediyorsak sanırım herkesce kabul edilen yaklaşım bu olmalıdır.

şimdi söz konusu erkeğe gelirsek eşine çalışma izni vermedi ve bunu yaparak onun hem sosyalleşme enerjisini hemde beden enerjisini eve hapsetmiş demektir bu kaçınılmaz bir durum. şimdi bu fazlalığın sorumluluğu fazlalığın nedeni olan kararın sahibi yani erkeğin üzerindedir. açık konuşalım; sen eşine eğer çalışma izni vermiyorsan o halde o seni ve senin gelmeni çalışan kadınların kocalarını beklemelerine oranla daha bi ayrı bekleyecek çünkü o kadınlar iş yerinde güldü eğlendi yoruldu vs. vs. ama bu kadın tüm gün seni bekleyecek ve sende işte yorulup akşam eve geldiğinde ''çok yoruldum yemek hazır mı hemen yatacağım'' diyorsan saçmalıyorsun demektir. eğer o da çalışsaydı ve aynı yorgunluğu çekseydi 20 dakikalık sohbet bile bir akşama yetecek büyüklüktedir fakat sen tüm gün seni bekleyen insana bunun hediyesini ''yorgunum yatacağım'' gibi bir cümle ile ödüyorsan saçmalıyorsun demektir. eminim ki bazen eve para getiren insan olma onuruyla onu ezmeyede çalışıyorsundur. halbuki böyle bir evlilikteki tek eziklik yüzüğün kontrolünü sadece kendinde gören klasik ev reisi triplerindeki erkektir.

yüzüğün kontrolü ne bu erkekte ne sauron'da ne de frodo'dadır. yüzüğün kontrolü hoşgörü ve empatidedir. bilbo bagins gibi uzun yaşamanın sırrı budur.