bugün

karısının elin yanında ezilmesini istemeyen erkektir.
aylık geliri 10 bin liranın üstünde olan erkektir.
yetişkin bir kadının hayatı üzerine karar veren ikinci kişilerin mesleği bilindiği için cemiyette pek de hoş anılmayacak erkektir.
taşşaksız erkektir. ne kendi taşağına güveni vardır nede karısına.
Evi arabası kendinindir.
Bunun çok farklı nedenleri olabilir. Kıskançlık, eşinin maddi anlamda sadece kendisine bağımlı olmasını istemek, evde herşeyin dört dörtlük eksiksiz olmasını istemek...
erkek gibi erkek. (bkz: ben)

edit: tek artı almadan onlarca eksi aldığım enteresan bir entry oldu bu. dönüp dönüp okuyorum ne var lan bunda? finlandiya sözlük mü burası?
Nasil da dusunceli erkektir. *
doğru olanı diyen erkektir.
Kendine guvenmeyen erkektir.
sadece düz koşulara izin veren erkektir.
bize ne amuğa goyim erkeğidir. O da zaten sizene amuğa goyim diyebilir.
ilerde olacağım erkek. manga'nın şarkısında dediği gibi;

(bkz: saklayıp gömeceksin ki senden başka kimseler sevemeyecek)
eşini çalıştırmayıp döven erkektir muhtemelen..
aylık kazancıyla bir evi rahatça geçindirebileceğine yürekten inanan erkektir. ha geçindiremeyeceği halde diyorsa, andavaldır.
eşini fişe takmak istemeyen erkektir.
ben eşimi çalıştırırım diyen kadınla mutlu olucaktır.
Tipik bir Türk kafasına sahiptir. O kadının bileceği iştir. Bana göre kadın kesinlikle çalışmalı. Erkekten beklemesin parayı. Çalış ayaklarının üstünde dur. Evde oturup napıcaksın git iş hayatında hiç değilde sosyal hayatın olur. Bütün gün evde izdivaç izlemekle olmaz bu işler..
eşinin çalışmasını istemeyen erkeklere insanlarının bakışının cahil, kıskanç, güvensiz, despot olduğu düşünüldüğünde çok haklı olan erkektir. zira bu kadar laik geçinen, dindar olduğunu iddia eden örümcek beyinlilerin arasına gözü gibi baktığı, çok güvendiği hayat arkadaşını bırakabilmesi bir erkek için zordur. fırsat bulduğunda ve kadın sammiyetle de olsa yüzüne güldüğünde ırzına geçmeye hazır olan çakma modernlerin, çakma atatürkçülerin, çakma laiklerin, çakma dincilerin, bizim kardeşimizdir diyen çakma şeriatçilerin arasına, cananını bırakmak zoruna gider, eğer mecbur değilse. o yüzden bu götüm ayaklarını bırakında azıcık adam olun. en azından çürük beynininizden geçebilen kokuşmuş düşünceleri kabullenebilin. fırsatınız olsa hepsini nefessiz sikersiniz. sözüm burda sammi olan adam veya insan olma erdemini gösterebilmiş insanlara değil. asıp kesen çakma bütün ideoloji insanlarına, hadi bi siktirin gidin.
Yobazdır.
bir klasik olarak; ben eşime değil etrafa güvenmiyorum.
kadın hiç çalışırmı aysel, adamı hasta etme.
ver ver ben faturaları yatırırım, yine zor çıkardık bu ayı.
eve erkek tesisatçı alma demedim mi ben sana.
benden habersiz annenlere dahi gitmiceksin.
dur aysel dur, bir iki üç diyeyim öyle nefes al.
bunu diyen erkek farkında olmadan çok büyük bir sorumluluğun altına giriyor demektir.

bir insanı eşiniz olarak kabul etmişseniz (benim gözümde) artık onu diğer bütün insanlardan ayrı bir kefeye koymak ve ilginizin, zamanınızın, kişisel mutluluk uğraşlarınızın vs. vs. kendiniz için olan çabalarınızın tamamını ikiye bölüp yarısını onun için kullanmak zorundasınız demektir. bakınız eğer evliliğinizin temelleri basit bir iş bölümü ve mantık evliliği üzerine kuruluysa ''yüzünü görmesemde olur'' gibi bir anlayışla evlendiyseniz orası ayrı ama sevgiye dayalı bir evlilikten bahsediyorsak sanırım herkesce kabul edilen yaklaşım bu olmalıdır.

şimdi söz konusu erkeğe gelirsek eşine çalışma izni vermedi ve bunu yaparak onun hem sosyalleşme enerjisini hemde beden enerjisini eve hapsetmiş demektir bu kaçınılmaz bir durum. şimdi bu fazlalığın sorumluluğu fazlalığın nedeni olan kararın sahibi yani erkeğin üzerindedir. açık konuşalım; sen eşine eğer çalışma izni vermiyorsan o halde o seni ve senin gelmeni çalışan kadınların kocalarını beklemelerine oranla daha bi ayrı bekleyecek çünkü o kadınlar iş yerinde güldü eğlendi yoruldu vs. vs. ama bu kadın tüm gün seni bekleyecek ve sende işte yorulup akşam eve geldiğinde ''çok yoruldum yemek hazır mı hemen yatacağım'' diyorsan saçmalıyorsun demektir. eğer o da çalışsaydı ve aynı yorgunluğu çekseydi 20 dakikalık sohbet bile bir akşama yetecek büyüklüktedir fakat sen tüm gün seni bekleyen insana bunun hediyesini ''yorgunum yatacağım'' gibi bir cümle ile ödüyorsan saçmalıyorsun demektir. eminim ki bazen eve para getiren insan olma onuruyla onu ezmeyede çalışıyorsundur. halbuki böyle bir evlilikteki tek eziklik yüzüğün kontrolünü sadece kendinde gören klasik ev reisi triplerindeki erkektir.

yüzüğün kontrolü ne bu erkekte ne sauron'da ne de frodo'dadır. yüzüğün kontrolü hoşgörü ve empatidedir. bilbo bagins gibi uzun yaşamanın sırrı budur.
böyleleri bizi bulmaz ki anasına gelin olduklarımın evlatları.
"benim kazancım ikimize de yeter. Otursun evinde kur'an'ını okusun, ibadetini yapsın, eşiyle dostuyla vakit geçirsin. Çocuklarıyla oynasın" diyen erkeğin düşüncesidir.

Kadınlar çalışıyor diye, çocukları kreşlere veriyorlar, çocuk da büyüyünce ana babasını yurda veriyor. Çocuğa aile sevgisi çok küçükken aşılanır. Bunu da anası yapar.
En iyisini yapan erkektir.hanımın parasindan Hâyır gelmez.