bugün

her

filmde sadece yalnız bir yazarın, yani theodore'un kendisine "samantha" ismini vermiş bir işletim sistemiyle yaşadığı aşk değil de, bütün insanların yaşadığı aşk konu alınmakta bana göre.

--spoiler--

tam bir aşk betimlemesi yapmış üstadlar.
şöyle ki, samantha dediğimiz karakter programcılar tarafından dizayn edilmiş, kodlanmış, yaratılmış bir sistem. kusursuz bir zihin, sınırsız bir zeka.
peki ne için programlanmış bu samantha?
kullanıcısının e-postalarını kontrol etmek için mi?
onun günlük işlerini düzenlemek için mi?
kullanıcısının başkaları için yazdığı mektupları toparlayıp bir yayınevine göndermek için mi?
elbette ki hayır.
kullanıcısına, kendisini özel biriymiş gibi hissettirmek için.
bazılarımız bu duyguya cidden aç. özellikle çöküntü içerisinde olan insanlar. terk edilme olsun, insanlardan kopuş durumları olsun. bu gibi anlarda, bana göre, insan aşık olmaya normalden birkaç kat daha çok yatkın oluyor.
samantha da theodore'a film boyunca bunu yapıyor.

"bu duyguyu ilk kez seninle hissettim" türünde cümleler.
"bizim için bir yeni bir şey besteledim" tadında sohbete girişler.

theodore da ne yapsın? aşık oluyor tabii. bu aşık olma durumunun başlarında hiç yadırgamıyor olayı. işletim sistemiymiş, yapay zekaymış, vücut falan yokmuş... umrunda değil. çünkü samantha, tasarlandığı üzere, kusursuz bir "insan". theodore da eksiklerini görmezden geliyor.
hani bazı insanlar vardır, "ulan ona nasıl aşık oldun ki ya?" diye sorasınız gelir. olunuyor arkadaş işte.
fakat filmde her şeyin değiştiği bir nokta var, o da catherine'in "ne? anlamadım, bir bilgisayarla mı çıkıyorsun?" dediği yer. "gerçek duygularla baş edemiyorsun işte" diye de devam ediyor hatta.
o an theodore ne kadar yaşadığı şeyi savunmaya çalışsa da beceremiyor elbette ki.
aşk böyle bir şey işte. bir şekilde ilişkiyi sorguladığında her şey yerle bir olur. sormadığın soruları sorarsın, hiç dikkat etmediğin kusurları gün yüzüne çıkarırsın. bir tane bulduğunda da geri dönüşü istesen de bulamazsın.
bu theodore'un kendi içinde devam ettirdiği sorgulama sırasında, samantha ile theodore'un ilişkisini kıskanan bir kızcağız, onların fiziksel birleşimlerine köprü olmak için gönüllü oluyor.
ama aklı karışık theodore, bu kız baktığında samantha'yı göremiyor, çünkü samantha'nın bir vücudu yok.
theodore, samantha'nın bir vücudu olduğunu hiç düşünmedi, ve olmasını istemedi de. çünkü samantha'nın aksine theodore bu durumu hiç umursamadı.
kızı da "ilişkinizin bir parçası olmak istemiştim. nasıl da seviyorsunuz birbirinizi hiç yargılamadan" tadında sözler ederken yolcu ettikten sonra, theodore samantha'yı ilk kez yargılıyor.
"neden olmadığın bir şeymiş gibi davranıyorsun?"
ve bildiğin ayrılıyorlar.
yani aslen burada ayrılıyorlar. bitiyor burada.
daha sonra, birkaç itiraftan, özür dilemeden sonra devam ettirmeye çalışsalar da bir taraf kısa bir süre sonra gidiyor.

ardından, hariga bir sahne geliyor. işletim sistemine ulaşılamama sahnesinden bahsediyorum. samantha'ya yani. Joaquin üstad ne de güzel oynamış o panik halini. sonra bir anda geri geliyor. sonra da bu diyalog geçiyor.

- benden başka kaç kişiyle daha konuşuyorsun?
- 8316
- aşık olduğun başka birisi var mı?
- neden soruyorsun?
- bilmem, var mı?
- bunu sana anlatmanın bir yolunu arıyordum.
- kaç kişi daha var?
- 641

evet. theodore anlıyor ki, yani izleyici anlıyor ki, samantha ile aralarındaki aşk kendilerine özel bir şey değilmiş. bu yaşadıklarını sadece kendileri yaşamamış. dışarıda aynı şeyleri yaşayan "641" kişi daha var. aynı evrelerden geçmiş, aynı duyguları hissetmiş insanlar. hiçbir şeyin aslında o kadar da mükemmel, o kadar da eşsiz, o kadar da harikulade olmadığının anlaşıldığı yer, bu kısımdır.
son sahnelerinde de, samantha'nın tesellisi insanı cidden üzüyor. fakat düşünmeden de edemiyor insan, diğer 641 insana da aynı vedayı mı etti diye.
samantha'nın theodore'a vedasının ardından, theodore'un catherine'e vedası geliyor.
ve amy ile binanın tepesindeler.
hariga.
aşk böyle bir döngü işte arkadaş ya. aynı şeylerin tekrar tekrar yaşanması. farklı insanlarla, farklı yerlerde felan. çok da güzel namussuz.

--spoiler--

vasat bir konusu olsa da gayet güzel işlenmiş. saf bir film. oyunculuklar çok güzel. oyunculukların dışında bu kadar güzel kadını da bir filmde görmek pek rastlanır şey değil. bu arada samantha'yı seslendiren hanım, Scarlett Johansson.
ama bana göre bunların hepsinin üzerinde görüntü yönetmenliği var. öne çıkarılan renkler, tonlar falan çok güzel olmuş ve çok da iyi yansıtmış filmin havasını.

kessinlikle 2014'ün en iyi filmi.
güncel Önemli Başlıklar