bugün

geleceğinden emin olunan tek şey.
Bu konuda çok sıradanım. Herkes gibi ben de hem korkuyorum, hem merak ediyorum. Ama daha çok korktuğum bir şey varsa o da bir konuda herkes gibi düşünmek. Çünkü asıl o zaman bir problem vardır. Ben ne zaman herkes gibi düşünsem kesin ne düşünyorsam negatif şeyler olup bitmiştir. Zaten üç metre toprağa girmenin nesi pozitif olabilir bilmiyorum ama merak da ediyorum tabi. Hades’e sorasım geliyor, Azrail’e de ve en çok ölülere…
Mutlu musunuz sonsuz karanlıkta, yoksa hayal ettiğimizden de mi aydınlık aslında? Mesela cehennem… Cezanız sizi eğitiyor mu? Veya eğitmesinin bir önemi kalmış mı artık? Ruhlarınız leş gibi kokuyor mu? Yoksa en temiz kokan en günahsızınız mı?

Ölmeden olmaz tabi, bilemezsin. Bir de nasıl öleceğin var… Kurşunlanmak, boğulmak, kalp krizi, beyin kanaması, yanarak, donarak vs… Evet, çok huzur görünmüyor fiillerden bahsedince. Ama bir umuttur ki tanrının o sımsıcak kollarında uzuun bir uyku olsun. Artık düşünmeden, yemeden, içmeden, sevmeden, ağlamadan… Uzunca bir uyku, acı çekmeden. Her gün bedeller ödüyorsak eğer… Başka başka sebeplerden annemiz ağlıyorsa eğer… insanlara şahit olmak zorunda bırakıldıysak eğer… Günaydın demeyi unuttuysak eğer… Sevişmek formaliteye dönüşmüşse eğer… Bir sebep söylesenize yaşamak için?
Veya petrolleri için kirlettiğiniz toplumları, insanları… Öldürdüğünüz bebekleri ve susturduğunuz şarkıları… Onların öcünü alamıyorsa ne yapayım cenneti, cehennemi?

Yağmur yağdığında toprağı koklayamadığım dünyada, ölümün ne önemi var ki?
her ne kadar insan yaşamının sonu diye bilinsede aslında her şeyin başlangıcıdır.
(bkz: karıncalar güzel vücudumuzu yedi)
kaybettirmek mi istedin kendini?
tek yol muydu bu?
keşke diyorum,
uzaklara düşseydik,
mesafeler girseydi aramıza.
ben bu acıyı hiç yaşamasaydım.

ben ölseydim deriz ya bazen,
ben bunu tüm kalbimle söylerdim sana.
ben alacağımı aldım bu dünyadan,
yaşadım yaşayabildiğim kadar,
pişman olmadan,
yaptığım hatalara tövbe ederek,
hiç acı çekmedim,
yaşadım.
ölmek kolaydı bana.

senin gibi,
bilmem ben ölümü, bilemem,
kaybetmedim ki senden başka kimsemi.
şimdi diyorum,
sen gittin, ben kaldım
en kötüsü bu galiba,
benim kalmam.

zamanı geliyor bir çoğunun,
farkındayım.
daha çok acıyacak içim,
daha çok yanacak kalbim.
hep keşke diyeceğim artık.
keşke kavga etseydik ,
keşke birbirimizin yüzüne bile bakamasaydık,
ama ben seni bu şeklide hiç kaybetmeseydim.
keşke,
keşke hep yanımda olsaydın.

kaybetmek ne zor şeymiş.
artık sesini duyamamak dünyada,
görememek seni,
varlığını bilememek,
nefesini duyamamak,
kokunu alamamak,
ellerine, yüzüne dokunamamak,
çok zormuş böyle,
kaybetmek seni.

birde yalanmış biliyor musun?
hep kalbimizdesin derler ya,
işte o!
yalanmış, en büyük yalan.
her şey o kadar çabuk değişiyor ki,
unutuluyorsun sende,
alışıyorum sensizliği sonra.
ona üzülüyorum en çok,
sensizliğe alışmak.
sen olmadan yaşamak
ve en acısı buna alışmak.

seni benden alan
ölüm,
daha hiç hissetmediğim,
her an peşimde olan,
ama hiç korkmadığım.
ölüm,
korkmazdım senden,
ama sen kazandın.
hep dedikleri gibi.
ben bittim,
sen kazandın.
Ölüm bizler için haktır. inananlar, onun bir son değil ama başka bir başlangıç olduğunu bilirler. Ölüm, hazırlık yapan için korkulacak bir şey değildir.
bir başlangıç olabilir ama öncesinde bir sondur.

maddi olarak dünyadan kopuştur. ölümsüz eserler bıraksan da ardında, güneş senin üzerine doğmuyorsa hepsi boştur.

yıllar önce vefat etmiş dedeni düşünüp duygulanıyorsan sana koyan bir ayrılıktır , etrafından kaçıp kurtulmak bir daha dönmek istemiyorsan kurtuluştur ölüm.
eğlencenin son bulması halidir.
ölüm; bir gün, güneşin yüzünü göstermediği bir kış gününde, sınava gitmek için ayaklanan bedene ve kaçan uykuya küfrederek uyanılan bir günde, annenizin yanınıza gelip, "babaannen öldü, haydi yukarı gel" demesiyle içimizde derin yarıklar açan bir davadır.
Arkasında birçok sevenini bırakarak hayata veda eden kişilerin eylemi.
Birinin ölümünden sonra kişinin yakınlarını bir keder kaplar. Bir süre bu böyle sürer. ilerleyen zamanlarda ölen kişi günden güne daha az anılmaya başlar.
ruhun bedenden kaçışıdır yalnızca.
bakterilerin, karıncaların en sonunda vücudumuzda dolaşıp bizi öldürmesidir!!!
-evet öldürmesi

yoksa, vücumuzdan akan damlardır gerisi!!!

-ölüm, ölüm, ölümdür

tek çaresizliğn anlamıdır

onca yıldan sonrasıdır...

doğarken ölmektir...
aldığın nefes kadar yakın. yaşa, başa bakmıyor geldimi seni yada en sevdiğini alıp götürüyor. adınada ecel diyorlar.
ölen için düğün, arkasındakiler için yas günüdür.
ÖLÜMÜN OLDUĞU YERDE DAHA CiDDi NE OLABiLiR ? (bkz: kaybedenler klübü)
evrenin fatal error'udur.
hiç beklenmeyendir.

http://www.swfcabin.com/swf-files/1339773718.swf
Doğum günlerinde daha çok hatırlanan gerçek... boşuna ölmeyecek gibi yaşamayın her geçen gün daha da yaklaşıyoruz ....
en büyük sır.
sıradan bir günün bitiminde, her şey doğal seyrinde giderken saçma sapan şeylere gülüp, saçma sapan kaygılar taşırken gecenin bi yarısı tüm apartmanı saran alt komşunun çığlığıyla ansızın karşıma çıkan gidiştir. ne yapacağınızı bilemez sadece bakakalırsınız. iki saat önce apartman girişinde karşılaşılan kişi, biraz önce ölmüş salonun orta yerinde yatıyordur. yarım kalan çayı, hemen kenarda duran fırlatılmış terlikleri, artık et yığınından ibaret bedeni ve yarım kalmış hayalleri, yaşadıkları, yaşayacakları, yapacakları...
-neden ölüyorsun anne?
-vaktim doldu, sıram geldi, ahh hayır sakın korkma
bitanem ölümde hayatın bir parçası, hepimizin
kaderinde olan birşey

forrest gump
Bitiş Ve Yeniden Doğuş... Ölüm Bir Başlangıç... Her nefis ölümü tadacaktır...
cem babanın da dediği gibidir.
(bkz: cahar atıp şeş oynasam gene yenersin beni)
Yeni bir baslangıÇ. Yaptıgın fuhusların cezasını cekmek.
Hepimizin eninde sonunda yaşayacağı ama bilmezden gelmekten bıkmadığımız gerçek.