ölüm

entry4139 galeri133 ses3
    1024.
  1. ince bir ipin ucuna bağlı yaşıyoruz.Bazen ölmek için yalvarmak bazen de yapmak istediğin her şey için ölmemeği arzulamak.Sevdiklerimizi de yanımızda istiyoruz.Hiç ölmiycekmiş gibi sonu yokmuş gibi yaşıyoruz.Biraz ölüme yaklaşınca her şeyin ne kadar anlamsız, ne kadar garip, ne kadar boş olduğunu anlıyoruz. Bir sürü soru sıralıyoruz arka arkaya... Bu geçici dünyada neden her şeyi bu kadar kafana taktığını ölümün nefes kadar yakınken nasıl bu kadar dünya zevklerine kapıldığını, sevdiklerine bu kadar yakınken neden onları kırdığını illa ki mezarında mı ağlaman gerektiğini düşünüp dururuz.Sonra ölüm korkusu geçer ve bir daha ölüme yaklaşana kadar bu düşündüklerimizi unuturuz.
    3 ...
  2. 1025.
  3. ya yaşarken ölenler ne yapsın dedirtir. (zombi diye buna denir!)
    3 ...
  4. 1026.
  5. damarlarının bir ucundan öteki ucuna yani yok'a akan irinli yaşam içkisi...

    masaya tek kelimelik pazarlık için oturulurken,
    akla uğramayan,
    hiç'liğin paslı kokusuz kancası.
    5 ...
  6. 1027.
  7. kimse ölümü tatmadı, tatmayacak; çünkü insanlar yaşadıkları hakkında bir şeyler hissetmeye ya da yaşadıklarının etkilerini görmeye anında başlamazlar. Hep yaşadıkları andan sonra hissederler bu olayla ilgili şeyleri. bu yüzden de ölümü tadamayacaksınız. öldüğünüzde bunun hissettirdiklerini anlayacak zamanınız olmayacak.
    4 ...
  8. 1028.
  9. mevlananın deyimiyle öldüğün gün düğün günüdür Allaha ulaştığın gündür.
    2 ...
  10. 1029.
  11. Madem ki ölümün önüne geçilemez, ne zaman gelirse gelsin. Sokrates'e; "Otuz zalimler seni ölüme mahkum ettiler," denildiği zaman: "Tabiat da onları!" demiş.

    Bütün dertlerin bittiği yere gideceğiz diye dertlenmek ne budalalık!

    Nasıl doğuşumuz bizim için her şeyin doğuşu olduysa, ölümümüz de herşeyin ölümü olacaktır. Öyle ise, yüz sene daha yaşamıyacağız diye ağlamak, yüz sene evvel yaşamadığımıza ağlamak kadar deliliktir. Bu hayata gelirken de ağladık, eziyet çektik, bu hayata da eski şeklimizden soyunarak girdik.

    Başımıza bir defa gelen şey, büyük bir dert sayılmaz. Bir anda olup biten bir şey için bu kadar zaman korku çekmek akıl karı mıdır? Ölüm, uzun ömürle kısa ömür arasındaki farkı kaldırır, çünkü yaşamıyanlar için zamanın uzunu kısası yoktur. Aristo, Hypanis ırmağının suları üstünde bir tek gün yaşıyan küçük hayvanlar bulunduğunu söyler. Bu hayvanlardan, sabahın saat sekizinde ölen genç, akşamın saat beşinde ölen ihtiyar sayılır. Bu kadarcık bir ömrün bahtlısını, bahtsızını hesaplamak hangimizi gülünç etmez? Ama edebiyetin yanında, dağların, şehirlerin, yıldızların, ağaçların, hatta bazı hayvanların ömrü yanında bizim hayatımızın uzunu, kısası da o kadar gülünçtür.

    Tabiat bunu böyle istiyor. Bize diyor ki: "Bu dünyaya nasıl geldiyseniz, öylece çıkıp gidin. Ölümden hayata geçerken duymadığımız kaygıyı ve korkuyu, hayattan ölüme geçerken de duymayın. Ölümünüz varlık düzeninin, dünya hayatının, şartlarının biridir. (insanlar birbirini yaşatarak yaşarlar ve hayat meşalesini, koşucular gibi, birbirlerine devrederler - Lucretius).

    Yaşadığınız her an, hayattan eksilmiş, harcanmış bir andır. Ömrünüzün her günkü işi, ölüm binasını kurmaktır. Hayatın içinde iken ölümün de içindesiniz, çünkü hayattan çıkınca ölümden de çıkmış oluyorsunuz. Yahut şöyle diyelim isterseniz; hayattan sonra ölümdesiniz, ama hayatta iken ölmektesiniz. Ölümün, ölmekte olana ettiği ise, ölmüş olana ettiğinden daha acı, daha derin, daha can yakıcıdır.

    Hayattan edeceğiniz kârı ettiyseniz, doya doya yaşadıysanız, güle güle gidin.

    "Niçin hayat sofrasından, karnı doymuş bir davetli gibi kalkıp gidemiyorsun? Niçin günlerine, yine sefalet içinde yaşanacak, yine boşuna geçip gidecek daha başka günler katmak istiyorsun? Lucretius."

    Hayat kendiliğinden ne iyi ne fenadır, ona iyiliği ve fenalığı katan sizsiniz.

    Bir gün yaşadıysanız her şeyi görmüş sayılırsınız. Bir gün bütün günlerin eşidir. Başka bir gündüz, başka bir gece yoktur. Atalarınızın gördüğü, torunlarınızın göreceği hep bu güneş, bu ay, bu yıldızlar, bu düzendir.
    2 ...
  12. 1030.
  13. Basitcesi ruhun bedenden ayrılmasıdır.
    3 ...
  14. 1031.
  15. O kadar soğuk bir şey ki o haberi aldığınızda , tüm vücudunuz kaskatı kesiliveriyor... Ebedıyete intikal ediyor, bu dünyada müthiş bir insansa eğer onun için sıcak bir ölüm oluyor, ama tersiyse...

    Ölüm en ciddi konu , olaydır. Bundan daha ciddi bir olay yok dünyada. Bir yakınınız, bir arkadaşınız öldüğünde herşey boş gelmeye başlar siz de birgün öleceğinizi düsünürsünüz. Ama bu belirli zamandan sonra normal hayatınıza dönersiniz, aynı tas aynı hamam!

    Ama o ölüm anındaki düşüncelerimizi hayatımızın her anına yansıtabilsek, huzurlu bir şekilde tadarız o duyguyu. Çünkü 3 günlük dünyada kimseyi kırmaya gerçekten değmez, herşey gelip geçici. ister ateist ol, ister sağcı ol, ister solcu ol ne olursan ol o toprağın altına gireceksin ve asıl hayat ordan sonra başlayacak.
    3 ...
  16. 1032.
  17. Ölüm, bir canlı varlığın (insan, hayvan ve bitkinin) hayati faaliyetlerinin kesin olarak sona ermesidir. Canlı varlıkların herhangi bir dokusunun canlılığını kaybetmesine de ölüm denir. Allah kimseye göstermesin.
    3 ...
  18. 1033.
  19. Dünya ile ilişkinin kesildiği diğer alemin başlangıcı.
    3 ...
  20. 1034.
  21. An itibariyle kpss hukuk kitabında gözüme çarpan tanımdır. ölüm; gerçek kişiliği sona erdiren hukuki olaydır. Bu kadar basitmiş yani.
    3 ...
  22. 1035.
  23. 1036.
  24. 1037.
  25. havaya atılan taşın yere düşmesidir.
    4 ...
  26. 1038.
  27. eğil önümde eğil, musalla taşım eğil,
    bu son yolculuğumdur aşka seyahat değil.
    3 ...
  28. 1039.
  29. eğer anneniz, babanız ya da sevdiğiniz biri ölmüşse kuyuya atılan taş gibi dipsizleşir beyninizde bu kelime. hem çok anlamlanmıştır hem de kocaman bir hiçtir. yokluktur; bir insan nasıl yok olur nasıl kokusunu bir daha alamazsınız, nasıl bir daha sarılamazsınız. ve sonra o kadar alışırız ki ölüme hiç var olmuş muydu bilemeyiz, zihnimizi zorlarız. anılarımızı çağırırız ihtiyacımız olduğunda yenileri eklenmeyeceğinden hep aynı kare mi diye düşünürüz. tekrar tekrar oynatırız zihnimizde bıkmadan usanmadan.. sayfalarca yazılabilir üstüne ama işte böyle düğümlenirsiniz, ölüm işte..
    5 ...
  30. 1040.
  31. her zaman dibimizde olan şey.
    3 ...
  32. 1041.
  33. beklenendir...
    beklenmeyen zamanda gelir.
    3 ...
  34. 1042.
  35. Başlangıç noktasına döndüğün an.
    4 ...
  36. 1043.
  37. kimisi için sonrası olan , kimisi için son nokta olan durumdur .
    3 ...
  38. 1044.
  39. tek kelimeyle ifade edilecek olursa
    KAVUŞMAK.
    3 ...
  40. 1045.
  41. 1046.
  42. Soğuk, karanlık, acı, kaçınılmaz son. ansızın gelen Tanrı misafiri. bazen de bile bile çağırılan, kurtuluş sanılan...
    4 ...
  43. 1047.
  44. fani bir sonun ardından gelen başlangıç.
    3 ...
  45. 1048.
  46. yıldızların prizmasından süzüldü
    milyonlarca renk.
    döküldü denizin üstüne üstüne.
    bak, ışıldıyor gökte asılı kristal avize.
    o çözülmeyen bir bilmece.
    kan, ateş ve duman bulutları gözüktü.
    haydi kaptan, vakit geldi; demir alalım.
    bu hüzünlü gece sıkıyor yorgun bedenimi,
    yola çıkalım.
    vira bismillah...
    azrail çekti ölümsüzlük kılıcını.
    alev! alev! kan damlıyor!
    şimdi karanlık sularda
    ölmenin tam zamanı.
    ölmek: ölümsüzlüğün ilk adımı.
    müjdelendi aydınlık;
    kurşuna dizildi karanlık.
    yavaş yavaş aydınlığa doğru
    yükseldikçe yükseldi ruhum,
    huzur içindeyim.
    bende bir ikarus um.

    umut engin deniz
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük