ölüm ne saçma lan! kesinlikle insanlar ne zaman öleceğini bilmeli. sen git bu boktan hayatta güzel bir şekilde yaşamak için çaba sarfet, sonra aniden yaşama veda et. ee ne olacak o uğruna harcadığın çabalar? hepsi yalan oluyor seninle beraber. ne zaman öleceğimizi bilelim ki, ona göre yaşamaya bakalım şu salak dünyada. boş işlerle uğraşmış olmayalım...
...
Ölünün hiç kanının akmadığını anlatmasınlar yine bana
dağılan ağzın su için nasıl yalvardığını
Çimlerin yataklık ettiği işkence seanslarını da duymayayım
`ne de ayın işini nasıl şafaktan önce gördüğünü
yılan gibi burnuyla
gerçekleşinceye kadar bilinemeyen birçok şeyi anlayacağımız,göreceğimiz şey.belki yakın belki uzak ama her dakika ona doğru ilerliyoruz,çoğu zaman bu gerçeği beynimizin en dip kısımlarına sıkıştırsak da ..
sonlu bir yok oluşu tatmak. lao tzu nun öğretisini doğrulayan olaydır ölüm, varlığı yaşayan en sonunda yokluğuda hissedecktir. lakin bu sonlu bir yok oluştur.
ardında ağlayanların aslında ölen kişiye üzüldükleri için değil de kendilerini düşündükleri için ağlatan olay. şöyle ki birinin annesi babası ya da herhangi birisi ölse o öldü şimdi napıcak oralarda diye ağlamaz. annesi babası artık o kişinin hayatında olmayacağı için kendinin düştüğü boşluğa ağlar. ama bu engellenemez duygudur tabi. kolay değildir mecburen yaşanandır. neticede herkes doğar yaşar ve ölür.
15 yaşındaki kardeşinin boğularak can vermesi. ne yazayım sözlük ne söyleyeyim. kime ne söylesem kim anlar halimi, durumumu. Çıldırmamak içten mi? artık yok artık kardeşin yok evden 1 tabak eksik. ev hep sessiz. duvarlar boş geliyor. çıldırdığımı hissediyorum. Bunaldım sözlük. Bu da geçicek denmesini istemiyorum.
onu her şeyden ayıran, her şeyin sonunun olması, ama onun olmamasıdır. uyursun, uyanırsın... rüya görürsün, biter...
ama ölüm öyle değildir. kara toprak seni içine aldığında, senden geriye kalan tek şey üstünde çiçekler olan beyaz bir mermerdir. geri dönüşü olmayan bir yola girmişsindir.
azraili görünce ''bende aslında sizi arıyordum..yahu nerelerdesiniz yıllardır beni bu dünya adlı gezegende bırakıp gittiniz'' şeklinde espiri yapılarak, ortamın hemencik yumuşatılması gereken kaçınılmaz biyolojik hadise..eğer ortam yumuşamazsa ''maaşallah pek hızlı geldiniz..trafik yoktu anlaşılan..sabah boğaziçi köprüsü tıkalıydı ama'' şeklinde iğrenç bir espiri de patlatılabilir hani..
buz gibi olandır. giden gözlerini son kez kapattığında bir daha açmamacasına, kalanların soğukluğu sarar dört bir yanı. ateş düştüğü yeri yakmaz aslında. o hissizliğin, tükenmişliğin içinde o bile koruyamaz sıcaklığını; buz tutar.
diğer tarafa hiç bir şey götüremeyiz, kefenin cebi yoktur derlerdi ölümle ilgili.anatomi salonunda geçirdiğim onca zamandan sonra şunu anladım ki kendi bedenini bile götüremiyor insan. birileri bir şeyler öğreniyor üzerinde ama yine de kolay hazmedilir değil. ölümle yüzleşmek insanoğlunun yapacağı en zor iş olsa gerek şu dünyadaki. görülmesi, duyulması bile ürpertiyor insanı.kaçılması ise imkansız. ne zaman olacağı belli değil, nasıl olacağı. en iyisi bir köşede saklayalım bu ölümü. her hileli işimizde karşımıza çıksın, her yalanımızda. psikopata da bağlamadan.
ve ölüm,
+ büyüyünce bisikletim olacaktı, bigisayar alacaktım..
hüzünlendim yine..
ilk defa tanıdığım brinin göçüp gidişiyle tanıştığım düşünce.. Aklıma bile gelmezdi bugüne kadar.. Boş dünya işlerine dertlenip tasalanıp duruyordum. Kendimden çok başkalarını düşünüyordum.. Ama gereksizmiş.. Bu kazanmak için uğraşılan sınavlar.. Üzüntüler.. Hepsi boş.. Dökülen göz yaşları.. Kaç günlük yer ki şu dünya. 50 yıl, 60 yıl, 70 yıl, 80 yıl.. Off ne kadar çok derdim.. Hep daha şu kadar yıl var derdim.. Ama anladım ki zamansızmış.. Birlikte zaman geçirdiğin birinin gitmesi.. Eşyaları filan.. O kadar acı ki.. Anneannem dedi geçenlerde.. "Bir bez parçası kadar ömrümüz yok." "Saçmalama anneanne" dedim. Kaç kuşağın kullandığını anlattı bana o örtüyü.. Yeni anladım ne demek istediğini. Kitabın birinde okumuştum.. "Gençken yıllar çok uzun gelir insana, ama yaşlandıkça günler uzun gelmeye başlar. Çünkü vaktinin azaldığını bilirsin ve ne zaman geleceğini merak edersin.." Adi, sefil bir bez parçası.. Ondan bile az vakit..