Ülkenin başına ne çoraplar örülüyor... doğalgaz rezervleri bulundu diye günlerce millete yalan söyleyip, gidip abd ile 2 katı fiyatına doğalgaz anlaşması yapıyorlar.
Uçak anlaşması yapıyorlar. Peki türk milletinin eline ne geçti?
Millet vergilerin hesabını biraz olsun sorabilse, biraz olsa hakkını arayabilse, iş işten geçmeden çocuklarının, geleceğini kurtaracak...
daha önce defalarca yazmıştım.
fazla teknik taktik konulara girmeden her insanın anlayacağı basitlikte konuya yaklaşalım.
bir şirket veya aile yönetin ya da bir küçük işletme olsun, arkadaşlık-akraba ilişkisi olsun veya pazarda limon satıyor olun, isterse devlet yönetiyor olun; bir sorun, kriz, problem olunca...
1- çözüm için ilk önce sorunu kabul ederek kaynağını bilmelisiniz.
sonra ortaya çıkan zararın analizini yapmalısınız.
2- bu zarar analiziyle ortaya çıkacak sorun için kaynak bulup zararı sübvanse ederek sistemin işlerliğini sağlamalısınız.
aynı zamanda da sorunu gidermede çare üretip, bu sorunun bir daha yaşanmaması için çözüm ve önlemlerin araştırılması eşgüdüm içinde yürütülmeli.
3- tüm bunların sonucunda elde ettiğiniz veriler ve ortaya çıkan sonuçla ya sistemin devamını sağlar ya da elde olan sonuç ve kaynaklarla sistemi değiştirip yeni bir sistem - düzen kurarsınız.
hayatın ve yaşamın içinde daha da somut bir örnek vermek için, örn; evlilikte bir sorun mu yaşıyorsunuz?
yapacağınız ilk şey kim haklı-haksız bakmadan tüm tutkulardan egodan sıyrılarak dışarıdan bakan bir göz ile ilk önce sorunu kabul ederek sorunun kaynağını bulmalısınız.
bu sorunu gidermek için oturduğunuz evi, bulunduğunuz çevreyi mi değiştirmek veya yaşam kalitesi ve insan aile olma ilişkinizi yeniden mi yapılandırmak mı ya da ortak bir konsensüsü yeniden mi sağlamak seçeneklerini değerlendirip elinizde olan kaynağı evliliği kurtarmaya harcar ya da boşanmada nafaka olarak verir yeni bir hayat kurarsınız.
bu ülkede halkın yarısı bir sorun olduğunu kabul etmiyor. eşlerden birinin evlilikte sorun yok demesi gibi.
bu ülkede bir sorun olduğunu kabul eden iktidar veya muhalefet kesiminden halkın çoğunluğu toplumsal yozlaşma aşamasını geçip ülkeyi çöküşe götüren sorunun kaynağı kendileri olduğunu görmüyor. evlilikte çocukların "her ailede olur böyle şeyler" diyerek boşanma, aile şiddeti-cinayetine dönüşecek durumda "annem haklı babam haklı tartışması" içinde olması gibi.
bu yüzden ne çare üretebiliyoruz ne de sorunları yok edecek bir adım atabiliyoruz ki bir daha bunların yaşanmaması için alınacak önlemleri bırakın düşünmeyi hayal bile edemiyoruz.
Sistematik bir biçimde halk fakirleştirilirken, birileri servetine servet katıyor.
Ulan bundan 20 sene önce araba alabilmek kolaydı be. 16-17 bin liralara sıfır arabalar vardı. Sıfır ya da komik peşinatlarla taksitlerle bir şekilde araba alabiliyordu insanlar. Şimdi arabamı değiştirmek istesem servet dökmem gerekecek. Ölürüm de borca girmem amk 13 yaşındaki arabayla yola devam…
sorun sistem değil.
sorun rejim değil.
sorun idare veya partiler, yöneticiler değil.
sorunumuz liyakat ve bu sorunun kaynağı da sen, ben, hepimiz bu soruna yol açıyoruz.
45 kişilik bir yolcu otobüsünde kim arabayı kullansın diye seçtiğimiz veya daha az aylığa çalışıyor diye işe aldığımız deneyimsiz ve sicili temiz olmayan; üçüncü kez alacağı 100 puan ile ehliyeti süresiz iptal olmasına sadece 10 puanı kalmış sürücüye aracı verir de araç kaza yapar hurdaya çıkar, insanlar ölürse bunun nedenini trafik yol durumuna, trafik kurallarının cezalarının yetersiz olmasına, başka bir araç sürücüsüne, havanın karlı-yağmurlu olmasına, aracın yetersiz bakımsız olmasına vb durumlara bağlamak, başka suçlu aramak cahillik veya zeka özürlü olmaktır.
cahil değil ve zeka özürlü değilseniz kötü niyetli olup bu facianın bilerek ve isteyerek olmasına neden olacak ruh hastasısınız.
iyi veya kötü, eksik ya da tam olsun; bir ülkede demokrasi ve seçme seçilme özgürlüğü varsa ve ülkede yaşanan bir kriz kaos vb durumun istikrarlı bir şekilde sürmesiyle her geçen günün bir önceki günü aratıyorsa, sistemin idaresi aynı hataları yapmasına rağmen iktidarda kalıyorsa çıkıp sistemi, rejimi, partileri, siyaseti, iktidarı eleştirmek için aptal veya kötü niyetli olmam lazım.
canlı örneği ffilistin ile israil, ukrayna ile rusya arasında savaş.
bu savaşı isteyen ve destekleyen kim diye kendinize soru sorduğunuzda gidin yıkıntılar arasında ezilmiş, parçalanmış, yanmış insan cesetlerine bakın. savaşın sürmesine neden olan ölülerdir.
o cesetlerin katili o cesetlerin başında göz yaşı dökenlerdir.
o ölüler ve o ölülerin akrabaları, anne-babaları, hemşerileri, din ve ırk kardeşleri o savaşı isteyen destekleyenlerdir.
rusya ukrayna savaşında veya filistin israil savaşında hiç alman veya fransız ya da amerikalı asker sivil ölüyor mu?
gördünüz mü?
bu savaşlarda ölen birleşmiş milletler çalışanı, basın yayın çalışanı, insani yardım kuruluşu çalışanı bile bu savaşlarda öldüğünde ölenin kimliğine bakın bu ölenler bile o toprakların insanı.
her toplum, her insan yaşam denen süreçte tercihlerinin sonucunu yaşar.
bunun için aptalca duygusal hezeyanla siyaset, ideoloji, din, kimlik, rejim, sistem, parti, kişiler-liderler vs diye saçmalayıp falanca ülke, filanca kişi diye suçlu aramayın.
suçlu sen, ben, hepimiz olduğunu bilin.