En zor günlerin hep tek başına atlandigini bilirim ve söylerim.
Çok arkadaşım dediğim insanlar oldu, zor günlerde ne aile ne akraba ne de arkadaş dediğin insanları yanında bulamazsın. işte tam karşında olurlar ve seni yamyam gibi yemek için fırsat kollarlar.
Ayakta kalmak zorundasın, çünkü gerçekleri gördün. Sıra gerçeklerle yüzleşmek te.
kendinizi boş yere üzmeyin, hayat kısa ama şunuda unutmayın: yaşadığınız sorun her ne olursa olsun, büyük ihtimalle sizin suçunuz. sorumluluk almayı öğrenin ve kendi sorunlarınızı başkalarının sorunu haline getirmeyin.
öldürmeyen şey güçlendirmiyor, sertleştiriyor sadece... kabuk üstüne kabuk bağlayan yara mı güçlüymüş? taşıdığı yükün altında iki büklüm kalmış beden mi kuvvetli? feri sönene kadar ağlayan gözler bir daha aynı dirayetle parlar mı dersiniz?
maruz kaldığı basınç her fosili elmasa dönüştürmüyor. bazılarımızın, onları ezen yeryüzü tabakalarında kemiklerinin izi kalıyor o kadar...
nasır tutmuş olmak sizi daha güçlü değil daha hissiz kılıyor.
“acı geçiyor
acı geçiyor
acı elbette geçiyor
acı çekmiş olmak geçmiyor.”
yalnız kaldığında bile güçlü olduğunu, sorunlarla baş edebildiğini anlayan insandır ve bu insana paha biçilemez bir özgüven kazandırır. o yüzdendir ki her insanın zor günlerden geçmesi, tek başına ayaklarının üzerinde durabileceğini kendine kanıtlaması gerekir. bu insanı ilerideki hayatında daha cesur, daha kendi kararlarını alabilen, daha kendine güvenen ve donanımlı bir birey yapar.
bunalan ölmezmiş. beklersen yaşamaya devam edeceksin. hem musibetler ömrü bereketlendirir. 1 saat musubet saati belki 1 yıldan daha uzun gelir insana. oysa iyi geçen günler hemen akşam olur daha çabuk ölürüz.
kimse kazık çakmadı. hepimiz mecburen öleceğiz. bu işin başka şekli yok.
ölümün kabullenildiği yerde de hayatta olan bitene o kadar takılıp kalmanın manası yok.
yani düşününce mesela, 2 ay önce güzel paralar kazandığım bir işim vardı.
bugün işsizim, el elde baş başta oturuyorum. iş görüşmelerine gidip gerzek ötesi sorulara mecburen gülümseyerek mantıklı cevaplar vermeye çalışıyorum.
ama şunu biliyorum... hem herkesin, hem de her şeyin sonu var. bu son gelene kadar da onlarca kelebek etkisiyle insanların kaderleri sürekli bir şekilde devinecek.
benimki de öyle.
uzun zamandır bu kadar sıfır noktasına indiğimi pek hatırlamıyorum. aynı anda bu kadar güçlü hissettiğimi de.
bazen düşünüyorum, acaba bir şansım olsa yine de işi bırakır mıydım diye?
evet, yine bırakırdım. kendime göre doğrularım var.
Seni öldürmeyen şey seni güçlendirir diye diye atlatılan zor günlerin ardından gelen güzel günlerde daha güçlü olmuyor insan. Ama zor gunler öyle ya da böyle geçiyor.
Zor günlerden geçenlerin bildiği en iyi şey önce sabırdır.
Kinin nefretin boş olduğunu o günlerde görür, öğrenir. Yani bir nevi pişer hayatın kazanında.
Bunları öğrenmeyen zor görmemiştir.