kişiye rastlantısal bakımdan olağandan farklı veya o anda ihtiyaç olunana rastlama olasılığının çok düşük olması sebebiyle bazı olaylar paranormal gelebilir ama bu olaylar doğa yasalarına aykırı gerçekleşmez. benim başımdan çok geçti ama anlatmamak en iyisidir bu tür olayları.
bundan yaklaşık 23 sene önceydi. istanbul'da bir gece vakti yatağımda uyuyordum. lise öğrencisiyim o dönem. bir tane kol saatim vardı casio. hem analog hem dijital. üst taraf analog alt tarafta dijital göstergeleri olan. ve bu saatin her iki göstergesinin ayarlanması için sağ tarafında gömülü tuşu vardı. bu tuşa özellikle basmadığınız sürece basılmazdı.
işte bu şekilde başladı mevzu. bir gece sanırım haziran ortası ya da temmuz başı olmalı. gece 3 gibi uyandım. kol saatime baktım saat 14:00 pm şeklinde gösteriyordu ve analog kısmı da öğlen 2'yi gösteriyordu. oysa gecenin 3'üydü. uyku sersemiyim sanırım diye kalktım mutfağa gittim. su içtim. sonra tuvalete girdim. tekrar yatağıma döndüm. tek derdim uyumaktı. ve saate baktım 14:00'ı gösteriyordu. hem analog hem dijital. bu mekanik olarak imkansız.
1-2 ay kadar önce, rüyamda küçük bir çocuk görmüştüm. 2-3 yaşlarındaydı, bir duvarın yanında birilerinden saklanıyorduk. sonra çocuk benim suratıma bakıp kolumdan dürtmeye çalıştı. beni dürttükten hemen sonra korkarak uyanmıştım. saat gece 02:10 civarıydı. ben uyumaya çalıştığımda saat 01:50 olması lazımdı. hayatımda bu kadar kısa sürede sızıp da bu kadar korkunç olabilecek bir rüya gördüğümü hatırlamıyorum.
birgün uyudum sabah bir kalktım iki parmağım kına yakmış gibi renkte ve kokladım bildiğin kına kokuyor. bir tırstım neyse cildiye gittim. doktora anlattım mercek gibi birşeyle baktı boya bu dedi.
hocam nasıl olsun yattığımda elimde birşey yoktu boya bulaşacak birşeyde yok resmen kına gibi kokuyor yok bu boya önemli birşey değil dedi.
acayip tırstım kendiliğinden geçti ömrü hayatımda böyle boktan bir durumla karşılaşmamıştım.
Biri pandemi daha ülkeye girmemişken rüyamda mezarlık gördüm kepçeler ile mezarlar kazılıyordu.
Digeri babamı kaybetmeden 10 gün kadar önce yeni kaybettiğimiz Bi yakınımızın mezarını gördüm yanımda babam vardı ama mezar mermerleri zarar görmüş kırılmıştı babama dedim ustalar ne boktan iş yapmış gidelim söyleyelim tekrardan yapsınlar dedim.
Sabaha karşı uyandığımda yaşanan olaydır.
Gözlerimi açtığımda bir ateş çemberi ve içinden uzun siyah saçlı bir varlık elini bana doğru uzatıyordu...
Hayal değildi. Tükürdüm ona. Bu sefer nefesim kesildi.
Beni tutup ateş çemberine doğru çekti. O esnada Allah-u Ekber dedim. Beni bıraktı.
Sonra mutfağa gidip su içtim. Yatağa dönüp ayetel kürsi okudum.
Sabah uyandığımda parkenin üzerinde tükürük gördüm.
Evet rüya değildi yaşanan.
Sonra hatırladım o gece dua okumadan uyumuşum.
Dün akşam oğlumla koltukta, telefonda oyun oynuyoruz. Bir an gözü kapıya takıldı. Uzun uzun oraya baktı ve sonra dönüp bana "anne biri kafasını uzatıp bize baktı" dedi. Nereden geldiğimi şaşırdım. Ilk kez böyle bir şey söyledi ve kapıya doğru bakışları çok acayipti, tedirgin olmuştu aşırı.
Nasıl biriydi? dedim. Pembe bir kafaydı, çok tatlıydı, dedi ama çok korkmuştu. Bir an bende titremeye başladım istemsizce. Sonra eşimi görüntülü aradık. Oğlum uyuduktan sonra da evde 3.5 atarak dolaştım bir süre.
Neyseki bugün annem bize geldi. Bolca dua okusun o neyse artık gelmesin bir daha.
Çocukların beyin gelişimini tamamlayana kadar şizofreni belirtileri gösterdiğini okumuştum. Halüsinasyonlar görme gibi durumlar oluyormuş. Çok ta şey edilcek durumlar değil.
Bir keresinde karşı balkona bakarken uzun boylu bir erkek bana bakıyordu. Yani ben orda öyle bir şey gördüm. Sonra gözümü bir kırpıp açtığımda yavaş yavaş görüntüsü kayboldu.
Gecenin bir yarısı uyanıp tuvalete gidince yaşadığım olaylardır.
Çeşmeyi çevirmeden su akıyor. Tuvalet kağıdı rulousu kendi kendine çözülüp aşağı doğru uzuyor.
En felaketi bir kez elektrikler kesilmişti işerken.
Buna bir açıklama getirmek istiyorum ve şöyle bir teorim var.
Uykuya dalma anında insan zihni çalışmaya devam ediyor. Kafamızdan türlü türlü düşünceler daldan dala atlayarak geçiyor ve bir süre sonra bu düşünceler bilinçsizce devam ediyor çünkü işi düşünmek olan organımız beyin biz uyuyarak kendimizden geçsek de mantığı bir kenara bırakmış şekilde bilinçaltımızda yer alan ürünlerle çalışmaya devam ediyor.
Örneğin önce bugün gördüğümüz arkadaşımız aklımıza geliyor, sonra onun arabası, sonra onun arabasının lastiği, sonra lastiğin plastiği, sonra plastiğin siyah rengi, siyah renkten aklımıza karanlık geliyor, karanlıktan aklımıza uzay boşluğu, uzay boşluğundan bir uzay mekiği, uzay mekiğinden uçak, uçaktan paraşüt, paraşütten yükseklik, yükseklikten gökdelen, gökdelenden new York, New York tan dümdüz caddeler, caddelerden kanalizasyon kapağı, kanalizasyon kapağından ninja kaplumbağalar, ninja kaplumbağalardan leonardo, leonardodan leonardo da vinci, leonardo DaVinci den monalisa, monalisa dan louvre müzesi, louvre müzesinden cam piramit, piramitten illuminati, illuminati den Rihanna, rihannadan seks, seksten....
işleyiş sanırım böyle oluyor.
Ve rüyalarını hatırlayabilen biri iseniz elbette hergün gördüğümüz düşlerden ara ara hayatımızla uyum gösteren bazı hayaller denk geliyor.
Gecenin bir vakti sokaktan evime doğru ilerlerken gerçekten karanlığın içinden biri adımı söyledi. Eve nasıl koştuğumu hatırlamıyorum. Gördüğüm kadarıyla kimse de yoktu bulunduğum konumda uyanık olan veya balkonda duran.
Arkadaşım kaybolmuştu kimse nerede olduğunu bilmiyordu . Bende dahil neyse kızın en son konuştuğu kişide benim götüm götümüm , telefonu falanda kapalı çaresiz odada dönüp duruyorum gözüme perde indi ve bir görüntü gördüm sahilde kayalıkların arasında sonra kalkıp sahile gittim ve arkadaşım oradaydı ... ürktüm sürekli birlikte gittiğimiz bir yer değildi
bundan 10-12 yıl önce falan. lisedeydim.
yazıcım habire gürültü çıkarıyordu kartuş yerleşme sesi bilen bilir. bilgisayarım kendi kendine açılıyordu uykularım kaçar oldu.
korktum falan baya bi, neler oluyor derken kısa devre yapıyormuş şerefsiz.
cin min yok yatın uyuyun aşkolar kesin bilgi.
Küçükken yazları köye giderdik. Abimle ben rahmetli ninemin dağın yamacındaki evinde kalırdık. Geceleri dışarıdan ve harabe evlerden ağlama sesleri gelirdi. Ninem aşırı bilgili bir kadındı bir nevi büyücülük tarzı işleride vardı. Gece ağlama sesi gelince eyvah gene cenazeleri var derdi. Çocuk olduğumuz için geceleri bizi tuvalete kaldırırdı tuvalet evin dışındaydı. Bir gece çıktığımızda köpek boyunda kuyruğu dik kediler etrafımızı sardı. Ninem geri geri dualar okuyarak bizi eve soktu ve kapıyı kitledi. Allah rahmet eylesin.