willam shakespeare diyor ki;
''sevgisini bağıra çağıra anlatmıyor diye sevgisiz diyemezsin kimseye.'' ve turgut uyar da şöyle der; gizlenen gösterilmeyen, hissettirilmeyen sevginin zerre değeri kıymeti yok gözümde.
bu duvarda beni çok seviyor olabilir, bilemem.
işte budur be işte budur. Aradığım sözlük buydu. Samimi küçük bir ortam. Ne kutup gibi tamamıyla terkedilmiş ne de ekşi gibi suyu çıkmış. Hem okuduğum okul hem de sözlüğüm Uludağ. Dubledik.
Söylemek istediklerimden çok 'söylememiş olmak' istediklerim oldu. Söylediklerimle mutlu ettiğimi - emin olamasam da- düşündüğüm, çok daha fazla kişi olmasına rağmen, 'keşke söylemeseydim' dediklerim yüzünden, kendimi asla affetmeyeceğim. Hiçbir şey maalesef göz yaşının bende bıraktığı lekeyi temizleyemez, bunu biliyorum ve bu beni çok derinden üzüyor. Umarım bir gün azalır.
Sözlerime başlamadan önce başlığı açan yazarımıza sonsuz teşekkürler . Söylemek istediklerim çok , başlayayım bir yerden . Kişileri ayrı ayrı entryler olarak girerim . Bugünkü kişimiz “ hoşlandım “ kız … ( Irmak sana canım bu yazı ) .
Evet ! Bir nisan günü , cuma günü okul çıkışı sırada yanımda duran -12 idim bitti artık , şu an ay Ağustos- kıza gözüm çarpmasıylan olan oldu . ilk önce inceleme ile geçiştirilen günün ardından günler birbirini kovalerken göz teması kurmaya çalışmalar , sırada kesmeler ve onun farketmesi kaçınılmazdı .Tabi her görünce kelebek uçuşması , suratına bakarak donuk kalmam, yüz hatlarına bakmam ama keşfetmemek için , hepten öğrenmemek için (tabi birazda heyecandan ) suratına tam bakamamam…Ama hala henüz konuşma yoktu , zaten suskun, sessiz biriydim . Hala öyleyim tabi , değişmeye çalışıyorum ama . O da zaten böyle olmasını istiyordu (sonradan anlarsınız ). Her teneffüs kesmeye çalışmalar derkene , bir gün cesaretle kızın sınıfına gidip “ 5 dakika konuşabilir miyiz ? “ dememle konuşmaya başlamış bulundum . O da “tabii ki “ demesiyle okulun bahçesinde turlarken , dilimin tutulması ve çenemin açılmamasıyla hiç bir şey diyemedim . Sadece “ senden hoşlanıyorum “ ve adımı heceleyerek söylemeyle kaldım(bir de çok güzelsin demiştim hatırladım ) . Sonra da son derse girdik ve çıkışta hiç ona uğramadan eve gittim . O da arkadaşıma demiş “ arkadaşın hakkında olumsuzum “diye . iyi de ben bir şey teklif etmedim ki .
Aslında sadece “ arkadaş olabilir miyiz ? “gibisinden bir şey söyleyecektim . Eve gelince arkadaş öyle dediğini söyledi . Sonra düşündüm . Sosyal medyadan - daha ilk sosyal medya hesabım (instagramdan bahsediyorum ) - yazdım . Oradan da engel vs. yedik .
işin başka tarafı “monogamist” bir kafadayım ben . Yani tek hakkım vardı kullandım . Bitti .
Irmak , seni seviyorum . Bunu söyleyememiştim . iyi oldu söylediğim . “ Hoşlanıyorum “ kolay söyleniyor diye demiştim . “ Seviyorum “ demesi zor . Valla nereden başlayayım Irmak ? 6 aydır aynıyım . Hiç değişiklik yok . Herhalde 10 sene geçse de böyle olacağım . 0.5 yıl geçti şimdiden .
Arkadaşlar Valla tüm söyleyeceklerim kaçtı . Aslında biri görür diye yazamıyorum rahat .
buraya kadar okuyan varsa hatırlatsın , hala seviyor musun diye . Ne kadar süre geçtiği fark etmez 5 yıl - 10 yıl hiç farketmez .
Sabahtan akşama kadar saçma bir gün geçirdim. Bir ara marketten su çalan köpek gördüm. Su şişesini çalıp kaçtı.
Gecenin sürprizi ise kazı kazan oynamak için sayısal bayisine gittim. Kumarbaz Bi dayıyla kanki olduk. Kendisi tövbe etmiş böyle işlere ama sayısal için sayı versene diyor. Kazı kazan oynayalım diyorum tövbe ettim diyor. Adam istanbul'daki bütün şans oyunu oynanan yerleri geziyormuş, dün Kadıköy'de Bi adam 10.000 TL kazanmış. Ben bu bilgileri en azından burada kullanayım dedim dostlarım ve düşmanlarım.
Yeni bir işe girmeden önce tedirginlik yaşıyorum sanırım bende ergofobi var. Patronun ciddi göz süzmelerinden rahatsız oldum. Umarım içime siner bu iş. Virabismillah diyeceğiz bakalım.