Ülkemizdeki ilk corona vakasının Ocak sonu gibi izmir'de, manisa fabrikalarda çalışan uzakdoğulu bir eleman vesilesiyle görüldüğünü, kayda geçirildiğini zannediyorum. Öyle bir bilgi dolaşmıştı şehirde yanılmıyorsam.
Raskolnikov'u şimdiden özlemeye başladım. Yerine hiçbir roman karakterini koyamadığımdan, canım roman okumak istemiyor. Yılmaz özdil'in son cüret adlı kitabına geçtim. 65 sayfasını okudum. Bakalım. (bkz: son cüret) (bkz: Yılmaz özdil)
CSI miami'de üç buçuk sene görev yaptıktan sonra FBI'a geçtim. FBI beni kaldıramadı. Tek başıma operasyonlara gitmeme bir türlü alışamadılar. Beni masabaşı bir işe vermek istediler, rest çekip ruslarla çalışmaya başladım. Sonra FBI hakkımda kırmızı bülten çıkarmış. ABD başkanını arayıp "Oğlum peşimi bırakmazlarsa çok kötü olur." dedim. "Sen kimsin lan?" dedi. "Köyün delisiyim abi sen kimsin?" dedim. Hasta bakıcı nusret abiymiş. "Gel" dedim "bir sakinleştirici vur, ben fena oldum gene.".
Bir akrabamızın kızı yeni doğum yapmıştı fakat bebeği teşhis edilemeyen bir hastalıktan ötürü doğduğu günden itibaren hastanede ve annesinden ayrı. Geçenlerde ilk kez emzirmesi için annesine vermişler ve o minicik bebek kısacık sürede annesinin kokusunu ezberlemiş, gittiği günden beri ağlıyormuş.
Duyduktan sonra kalbimin orta yerine bir şey oturdu. ben de O küçük yavrunun annesini özleyişini, o kısa sürede kurduğu bağı ve ondan ayrıldıktan sonra hissettiği korkuyu-güvensizliği düşündükçe ağlıyorum. Kim bilir ne kadar özlüyorlardır birbirlerini, kokularını.. küçücük bebeğin anne kucağında hissettiği güvenden ayrı düşüp minik kalbinin korkuyla attığını düşledikçe kahroluyorum.
Söz konusu çocuklar ve annelik olunca dağılıyorum sahiden; o acı kalbime işledi, etkisinden çıkamıyorum.
Ece Ayhan diyor ya: " Hafız ! Sence çocuklar/Çiçeklerin koynunda uyumalıydı değil mi ! " Diye, çocuklar annelerinin koynunda uyumalı ve orası her daim bir çocuğun en güvenli yeri olmalı; Yaşı kaç olursa olsun..
Sene 2020, iki çocuk sahibi bir anne ikinci el sobaya muhtaç ve instagram vasıtasıyla Birileri bu sorununu çözmeye çalışıyor.
vatandaşına sahip çıkmayan, Türk yurdunda çocuklar aç uyurken, O çocukların geleceklerini çalıp, kendi şımarık piçlerinin ikbali için memleketin bütün kaynaklarını sömürenlerin adaletini sikeyim.
doğum gününüz kimsenin umrunda değil. kimse siz doğduğunuz için mutlulukla yanıp tutuşmuyor. değerli veya özel değilsiniz. bu yüzden sizin doğum günüzü kutlayan insanları story atarak paylaşmayınız.
29 yaşına girdim ve bu yıl gülhane sağlık bilimleri fakültesinde fizyoterapi ve rehabilitasyon bölümüne başladım. öncesinde biyoloji mezunuydum. biyoloji okurken bir çok eğitime katıldım, yabancı dil eğitimi aldım vs vs cv mi doldurdum anlayacağınız. ama hiç bir geri dönüşü olmadı ve küstüm biyolojiye. oysa hayalimdi. küçüklük hayalim, ilkokula giderken bile her karne hediyemde mikroskop isterdim. şu an biyolojiden tek beklentim kpssden atanabilmek.
her neyse velhasıl küstüm işsizlikten dolayı biyolojiye. ve ftrye başladım. olur mu bu iş be? bu yaştan sonra yapılır mı?