yaran olaylar

entry2148 galeri87
    323.
  1. arkadaşın birinin parası yoktur. ailesinden para istemiş, ancak annesi yirmi ytl yatırabilmiştir. sigarası dahi kalmamıştır.
    pizzacı aranır. konuşma şöyle gerçekleşir:
    arkadaş: a pizzacı: p
    a: iyi günler. ben pizza siparişi verecektim.
    p: buyrun efendim.
    a: bir tane medium mix pizza getirebilir misiniz? ayrıca ben biraz rahatsızım da gelirken de bir tane kısa vigor alabilir misiniz?
    p: tabii. ultimate mi?
    a: evet ultimate. adres, helecan apartmanı daire 5. teşekkür ederim. iyi günler.
    p: iyi günler.
    (pizzacıya sigara siparişi veren ilk ve tek insan benim bir tanecik numunelik arkadaşım olsa gerek)
    (bkz: oha dedirten anlar)
    işin tuhaf tarafı, adamın bu isteği tuhaf karşılamaması. *
    3 ...
  2. 322.
  3. mahalleden çocuğun biri m29 modelindeki minibüse biner şehirden. (neden m29 birazdan) köye geldiğinde inmek üzereyken ücretini minibüsçüye uzatır. minibüsçü de ne kadar ücret alacağına karar verebilmek için çocuğa nereden, hangi semtten bindiğini sormaya çalışır.

    - abi alır mısın ücreti?
    + nereden binmiştin sen oğlum.
    - arka kapıdan...
    9 ...
  4. 321.
  5. bir gün niyazi ye bir telefon sapığı musallat olur. ona sürekli mesaj atar. sevil senin olduğunu biliyorum, baban vefat etmiş duyduğuma göre, geçmiş olsun diyecektim tarzı mesajlardan gına gelir. niyazi de sürekli der ki ona, ben sevil değilim, hatta ben bir bayan değilim diye. ama o zat-ı muhterem anlamaz. biliyorum senin olduğunu sevil yalan söyleme der durur. niyazi, bu mesajlardan kurtulamaz, en sonunda o kişiyi arayıp konuşmaya karar verir. der ki ona, benim adım niyazi bilader, bak sesimi de duydun ben sevil olamam değil mi der. zat-ı muhterem anlamamakta ısrar eder, hala mesaj atar. sevil, senin olduğunu biliyorum başkalarına beni aratma falan der. bu niyazi, olayı bana bu noktada anlatır. artık olayda üç kişi vardır.
    1. zat-ı muhterem sapık
    2. niyazi
    3. kardiyak

    niyazi bana bu olayı anlatırken, ilginç bir detaya da dikkat çeker. zat-ı muhteremin bir de ringası varmış. yurtseven kardeşler den "ölmek var dönmek yok".
    niyazi, topu bana atar sen ara diye. ben de dedim neymiş bu şarkı daha önce duymadım bir dinleyeyim diye. hem de konuşayım dedim belki etkili olur sanmıştım.

    zat-ı muhterem aranır:
    k: merhaba.
    z: merhaba. kiminle görüşüyorum?
    k: ben demin mesaj atıp rahatsız ettiğiniz kişinin kız arkadaşıyım. o sevil değil, ben de lezbiyen değilim takdir edersiniz. bir daha aramayın, rahatsız etmeyin lütfen.
    z: kem.. kümm...
    k: ayrıca, babası ölmüş bir kişiye geçmiş olsun denmez, başın sağolsun denir.
    z: tamam teşekkür ederim.
    k: iyi günler.

    telefon kapatılır. olayın da bu telefon gibi kapancağı sanılır ama nafile.
    zat-ı muhterem hala mesaj atar niyazi ye. niyazi artık hayattan bezer. her gün günde dört-beş defa mesaj gelir.
    sevil senin olduğunu biliyorum ne olur bir cevap ver tarzında.
    birkaç gün sonra ben ve niyazi aynı ortamda bulunuruz. bu zat-ı muhteremden hala mesajlar gelir. onunla başa çıkamayacağını anlayan niyazi, olayı bana devreder. artık oyun başlamıştır.
    yine sevil senin olduğunu biliyorum tarzı bir mesaj ve olanlar:
    z: sevil senin olduğunu biliyorum. ben sadece baban için mesaj atmıştım sana. gerçekten çok üzüldüm. ne olur bir cevap ver.
    (biz bu sevil in, zat-ı muhteremdeki sıfatını eski sevgilisi olarak tahmin edip ona göre mesaj yazdık)
    k: tamam, itiraf ediyorum. ben sevil. ama seninle konuşmak istemiyorum. bir daha mesaj atma lütfen. bye.
    z: niye öyle diyorsun zaten şuan serap sana mesaj attığımı bilse beni siler. ben onları göze aldım.
    k: ben seni babam yerine koymuştum, sen bana neler neler yaptın. seni çok sevmiştim, ama bitti... affedemem seni.
    z: hadi yaa. baban yerine mi koydun? çok duygulandım ağlıyorum şu an :( (o smiley mesaja dahil)
    k: zırlamayı kes. sen kendi salaklığına ağla. ben sevil değilim.
    z: ne diyorsun sen yaa, madem sevil değilsin niye mesaj atıyorsun? hem sevil benim sevgilim değil, dostum!
    k: bunu sen istedin.
    z: sevil değilim desen anlardım. oyun oynamana gerek yoktu.

    "oradaki sevil değilim desen anlardım" yazısını gördüğümüz gibi koptuk. acaba eksik mi söyledik? daha 200 e ulaşmamıştı. *
    bu zat-ı muhteremin ilk ve son mesajı arasında yaklaşık iki haftalık süre var. bu sürede günde ortalama beş defa "ben sevil değilim" dendiyse de anlamamıştır.
    zat-ı muhterem, buradaysan ses ver. merak ettim ulaşabildin mi sevil e? geçmiş olsun dileklerini iletebildin mi?
    *
    7 ...
  6. 320.
  7. bir arkadaşın cep telefonundaki kişilere gönderdiği kandil mesajını yanlışlıkla telefon rehberinde bulunan bir orospuya da göndermesi.*
    4 ...
  8. 319.
  9. internet kafe tıklım tıklımdır. genç yer aramaktadır.

    g:genç............kg:kafe görevlisi

    g:abi boşalan varmı?
    kg:yok ama ilk kalkana seni oturtucam.
    43 ...
  10. 318.
  11. annesiyle alışverişe çıkan talihsiz bir kızın hikayesidir
    bikini denenecektir annesi kızının eline birkaç tane tutuşturur ve kabine gönderir. talihsizliktir ki bikininin üst kısmı ne yapıldıysa kapatılamamıştır anneye ihtiyaç duyulmaktadır. ve olaylar gelişir
    + orda mısın anne
    - burdayım
    + ee bi gelsene kapatamadım şunu
    + geldim hayatımmm
    evet bu son ses duyulduktan sonra içeri giren anne değil tezgahtar kızdır alelacele bikiniyi üstüne örtmeye çalışan talihsiz kızımızı * ise çoktan görmüştür. içeri girenin anne olmadığını anlayan talihsiz kız bikini askısını içeri girenin kafasına gözüne burnuna vurarak onu kaçırmış ve yarı çıplak bir şekilde dışarı çıkarak ağzına s.çtığımın lezi diye bağırmıştır. tam o anda anneyle göz göze gelinir anne kızının küfrettiğine mi sinirlensindir kabinde bir lezbiyene çattığına gülsün müdür bilememektedir. *
    6 ...
  12. 317.
  13. istanbulda taksimin arka sokaklarından birinde kuzenle park edilen araba aranmaktadır o sırada nerden geldigi bilinmeyen bir sekilde kuzenin ayak dibine kırmızı dolgulu koca bir sutyen duser kuzen kafayı kaldırıp "icinde ki nerde ulan bunun" diye bagırır, onun bagırmasıyla birlikte sanırım ucuncu kattan yarı beline kadar sarkmıs sarı lepiska saclı sesinden travesti oldugu anlasılan ablamız bagırır "teselli ikramiyesi hayatımm bonusu kapmak istersen bekliyorum" der ve sırıtır.
    4 ...
  14. 316.
  15. 315.
  16. ispanyadan tatil amaçlı gelmiş olan bayan bir tıp öğrencisi arkadaşlarıyla buluşacakları günden bir gün önce istanbula gelmiştir. gerekli bağlantılar kurulup havaalanından alınmış ve kalacakları eve gidilmiştir. ingilizce anlaşılmaktadır fakat uzun süredir kullanılmayan nankör ingilizce biraz sıkıntı yaşatmaktadır. yatma vakti geldiğinde kızımıza:
    -hımmm you can wear relax clothes denmiştir. ne de olsa nuri alço yla büyüyen bir kuşağız.
    28 ...
  17. 314.
  18. 313.
  19. dinle diyanetle alakası olmayan dayımın, sahibi olduğu cep telefonu dükkanının camına "cumaya gittim dönecem" yazması, tüm tanıdıkların şaşırması, adam sonunda doğru yolu bulmuş diye sevinilmesi, sonunda "cuma" nın yeni açılan bir meyhane adı olduğu anlaşılması, akrabaların dayıma "allah belanı versin " şeklinde sitem etmesi, akabinde kopulması.
    8 ...
  20. 312.
  21. basketbol coach'unun idmandan sonra duşta en bet sesiyle bağıra bağıra demet akalın şarkıları söylemesi.
    3 ...
  22. 311.
  23. yaşanmış bir mevzudur. hastanede gözlem altında yatmakta olan yaslı bi teyzemiz * (ayıptır solemesı) kucuk aptesını ordek kabın ıcıne yapar *. amcamız da ordegı alır klozete dokmeye gider. akabinde bayanlar wc'sine giriş yaparken temizlikçi kadın tarafından uyarılır:
    -dur amca bayanlara burası. erkekler yanda bak.
    +bilirem... (hala içeriye girme çabaları)
    -e tamam işte amca git oraya dok bak orda bak...
    +hanımlara ahan burası degilmidir?
    -hee de amca b... (sozu amca tarafından yarıda kesılır)
    +hee iştee bu benim garımındır...

    ben bu olayı yasayandan dınledım yarıldım tabir-i caizse... siz de yasayandan dinleyenden okumus bulundunuz... yarılmanız dileğiyle...
    24 ...
  24. 310.
  25. yağmurlu bir günde beşiktaşta motor iskelesinin orda kırmızı bir lagunayla gelcek olan arkadaşımı beklemekteyim. yarım saat olmasına rağmen hala gelmemiş olan arkadaşıma ateş püskürürken karşıdan gelen kırmızı lagunayı görür ve sinirle arabaya giderim. trafiğin durması nedeniyle duran kırmızı lagunanın kapısını açar ve binerim. üstümü başımı temizlerken bir yandan da arkadaşıma sitem etmekteyim tabi.(a: ayyash maghanda, klya: kırmızı lagunalı yabancı adam)

    a: nerdesin lan sen yarım saattir seni bekliyorum dallama!
    klya: (ses yok)
    a: mna koyim yaa su gibi oldum şurda beklerken ne mal herifsin sen yaa bi saat söylüyosun gel bari o saatte!
    klya: be..ben...
    a: ya sus mna koyim buğra çıldırttın zaten beni yaa!

    der ve kafamı yana çeviririm

    a: ananı s.kim! çok pardon! gerçekten çok özürdilerim ben sizi arkadaşım sandım!
    klya: (korku dolu gözlerle bakar)...
    a: ya beyefendi gerçekten çok özüdilerim kırmızı laguna görünce ben arkadaşım sandım bindim araca sizde bişey demeyince
    klya: anlamadım ki bende bişey
    a: ahh tekrar çok pardon yaa iniyim ben bari.
    klya: yok artık önemli değil oldu işte. bende karımı bekliyorum üsküdardan gelcek çok yağmur yağıyo dışarda içerde bekleyin isterseniz arkadaşınızı.(oha yaa adam hala iyi niyet hala iyi niyet helal valla)
    a: yok ben iniyim şurda köşede beklerim çok teşekkür ederim.
    klya: oturun oturun önemli değil beklemeyin dışarda çok pis yağmur yağıyor.
    a: ee iyi teşekkür ederim.

    adamın önce karısı geldi olayı ona anlattı ve birlikte bir posta yarıldık. daha sonra arkadaşım gelince arabasından indi benle birlikte arkadaşın yanına gelip ona da anlattı bir postada öyle yarıldık. sonra tekar binbir teşekkürle özürle uğurladık abiyi.
    *
    14 ...
  26. 309.
  27. 308.
  28. arkadaşın cmylmz ı cem yalamaz diye okuması.
    4 ...
  29. 307.
  30. köydeyim ve sikindrik bir 37 ekran ile (ki çok kötüledim ama o olmasa maçları izleyemeyecektim, sağol sikindrik) türkiye- almanya maçını izlemeye çalışıyor. ve hacı amcaların "eskiden lefter vardı"lı, "bu rüştü'den bir bok olmaz en iyisi turgay şeren"li, "hakan şükür nerde bıraktı mı" lı iğrenç muabbeti dinliyordum. arkadaşlarımın hepsinin bursa'ya inmiş olması veya evinden atv ile takip etmesinden (biz kırdırmadık şifreyi, evet manyağız) dolayı yanlız gibiydim. ben, hacı amcalar, bir kaç orta yaş konuşkan abi... durum bu...

    sonra maç başladı... gol attık hacı amcalar takribi 15 saniye sonra sevindi...

    1-1 oldu. 2-1 oldu. ve nihayet 2-2 oldu. dakika 86 mıydı neydi.

    sonra sohbet harlandı. son dakikalarda orta yaşlardan biri "almanya fen geliyor" dedi.
    yanındaki de almanya'yı kastederek "bu maç dönsün ben de dönerim" dedi, o saniye lahm maçı döndürdü, ben o sinirle çıktım, abiye ne oldu bilinmez.

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)
    6 ...
  31. 306.
  32. var mısın yok musun'a başvurmak isteyen elemanın formdaki ilk fotografınız bölümüne doğduktan hemen sonra çekilmiş pipili fotografını koyması.

    *
    13 ...
  33. 305.
  34. bear henüz 4-5 yaşlarındadır.yanındaki piskopat ablasıyla beraber kaldıkların otelin bahçesinde oturmaktadırlar.o sırada bear'ın piskopat ablası bear'a bağırır:
    -kolunun altında arı var,dur kovayım,der.ablasının manyakça şakalarından bıkmış olan bear:
    -hııı!!der ve kolunu büyük bir hızla kapar ve bear'ın ablasının onu keklemek için kullandığını sandığı arıcık bear'ı sokar.
    5 ...
  35. 304.
  36. bir okulun tanıtımında
    türkiye 1.bursa 2. denilmektedr.
    5 ...
  37. 303.
  38. minibüse binip maltepe carrefour a gideceğiz, istikamet yönünü bulamıyoruz ve minübüscüye danışıyoruz ,

    "biz carrefour a gitcez. kartal'da ama maltepe carrefour diyolar...."
    kartal daymışda adı maltepe carrefour muşda muş muş...
    **
    edit: maltepe carrefour, kartal l.k. eğitim hastanesini karşısında.
    3 ...
  39. 302.
  40. taksim meydanı'nda duraklayan taksiye arkadan gelen trafik ekip otosu anons geçer,

    - ticari bekleme yapma!

    bunun üzerine taksici kafasını da hafiften çıkararak, eliyle "1 dk." işareti yapınca, ekip otosundan muhteşem anons gelir.

    - ticari benle polemiğe girme!
    12 ...
  41. 301.
  42. bir gineli tarafından reddedilmem.
    şöyle ki;

    bir arkadaşın dükkanına uğradığım bir gün, koltukta oturan simsiyah bir zenci gördüm. (simsiyah zenci ne lan? diyenler için açıklama; ton ton oluyor ya bunlar [patlıcan sanki bahsettiğim şey anasını satayım]) gittim yanına oturup arkadaşımı beklemeye başladım. içeri giren arkadaş önce bana selam verdi, ardından zenciye "nağber ibo?" dedi. böyle ibo mu olur lan!! diye sinirlendiysem de belli etmedim. aksanı çok az bozuk bu zenciye "nerelisin hacı sen?" dedim. gineliymiş. "afrika'nın neresinde kalıyo bakem gine?" dedim "içindenim(batı afrika)" dedi. yok dilleri nedir, yok fransa sömürgesi miymiş, konuştuk az biraz, sonra döndüm evime.

    vel hasılı kelam, bu ibo'ya demişler ki "sana bir formalite evlilik yaptıralım vatandaşlık alırsın, bak, tarih ve saat'i alalım sana" allah'ın zencisi istememiş beni, fazla baskın görünmüşüm, sanki sonsuza kadar bağlılık yemini edecektik pezemekle, sanki çok meraklıydım gineye gelin gitmeye. yeminlen aklıma geldikçe yarılıyorum sinirden. ne acıymış reddedilmek!!! heyhat!!!
    6 ...
  43. 300.
  44. güzel yaz akşamında kordonda yol alınırkene muhabbetin etkisiyle sakıza basılır. ayakkabı yapış yapış olduğundan kurtulmak istenir. kankilere yoruldum hadi oturalım sahile denir. oturulur. derken muhabbet devam eder ve kalkarken sakız aklıma gelir. köşedeki betona ayakkabıdan sakızı sıyırmak suretiyle sürtünülür. aniden ayakkabı havaya fırlar ve izmir körfezinin serin sularında kaybolur.
    7 ...
  45. 299.
  46. bir gece yarısı öğrenci evinde yaşanmıştır:

    gece yarısı haşlama yumurta yendikten sonra çay faslına geçilir. çay dediysem de öyle demleme çay değil. önce kettel'da su ısıtılır. sonra kettle'ın içine bir kaç tane poşet çay sallanır, yemek kaşığı ile çorba gibi karıştırılmak suretiyle çayın renk alması beklenir ardından bir süre dinlendirilmeye bırakılır. bu nedenir hiç bilinmez, sorgulanmaz. ardından biri tamamdır, dolduruyorum çayları der ve çay faslı başlar.

    bu girizgahtan sonra gelelim aslolan meseleye. iki arkadaş ( b ve c) bu şekilde çay keyfi yaparken içeriye a kişisi gelir.

    a: ooo moruk ortam yapmışız. çay var mı ya?
    b: var var gel otur.
    a: dur bardak getireyim kendime.
    b: gel lan kamil'in bardağı var ondan içersin.
    a: kirli lan bu.
    b: lan bir bardak içip sittir oldu gitti bi şey olmaz.
    a: iyi tamam.
    b: ama ılımıştır çay.
    c: aga imamın abdest suyu gibi olmuş, içilmiyo. ısıtmak lazım.
    b: ısıtalım o zaman. ben de içemeyecem bunu.
    a: olum fazla su yok lan. hepimize yetmez bu.
    b: o zaman bardaktakileri de dökelim kettle'ın içine.
    c: olur mu lan öyle?
    b: olur lan ne olacak sanki.
    a: şeker atmışmıydınız çaylara?
    c: he üçer tane.
    b: ne olcak olum ya. bi şey olmaz. sen de şekerli içmiyon mu zaten.

    bardaktaki çaylar kettle'ın içine boşaltılır. tekrar kaynatılır. odaya sonradan gelen arkadaş kaynayan suyu masaya getirir ve çayları doldurmaya başlar. bir ara gözü yumurta kabuklarına takılır:

    a: olum siz çaydan önce yumurta mı yediniz..
    b: he ikişer tane yuvarladık. ekmek arası.
    a: hem de haşlama. üstüne de çay. sonra çaylar kettle'a.
    b: he ne olcak ki?
    a: olum ya çok iğrenç insanlar olduk biz ya!.
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük