bugün

sözlüğe dönmesini en çok istediğim yazar. en son entrysını 8 ay önce girmiş.
(bkz: miğfer halk seni istiyor)
baba dışarı çıkar, oğul bir adet headbang dergisi ister. evet headbang dergisi ehuehue.

saatler sonra baba evladına telefon eder. kızgındır.

"baban da mı rammstein dinliyodu pezevenk blue jean desene"

Yemekte ağzı dolu olan babamın; el hareketiyle şunu uzatır mısın demesi, benim anlamamam. babamın işaret diliyle senin kafanı kırarım köpek demesi benimde kelime kelime söylemem.

baba-(işaret ederek şunu uzatır mısın diyor)
nane- iki kelime birinciyi anlatıyorsun? * *
b- (okan'ın şovunu izlemiş babanın işaret diliyle kelimeleri tek tek anlatması)
n- senin?
b- (başını işaret eder)
n- kafanı?
b- (iki eliyle kırmak eylemini anlatır)
n- kırarım köpek!

akabinde ev halkında film kopar.
ben daha küçük bir çocukken mahallede top oynuyorduk. ben gaza gelip topa öyle bir abandım ki top füze gibi gitti. sonra o top sokakta yürümekte olan yaşlı bir teyzeye geldi. yanına gidip özür dilemek için koştum. teyze ise başını tutmuş sokağın ortasında sap gibi dikiliyordu. öldü mü lan yoksa? diye düşündüm bir an. sonra yanına vardım tam özür dileyecekken teyze atağa kalktı ve ''naha amuna godumun tohumları sekterin gidin evinizin önünde oynayın cavırın enikleri'' diye bağırdı. bu lafları duyar duymaz ters istikamete koşmaya başladım. buda böyle bir anım. *
(bkz: based on a true story)lan. yazsam mı ki. utanıyorum da. şöyle yazıyım bari.

arkadaşla yürümek. yürürken susamak. sonra bir kutu kola almak istemek. aldıktan sonra, her nasıl olduysa o hani açmak için metal çengelimsi şeler varya heh. işte onu ikimizin de kırması(elimizde kaldı mına koyim). sonra artık iyice insanlıktan çıkıp taşla vurarak açmaya çalışmak. mına koduğumun şeylerinin bi türlü açılmaması. bu sırada ordan geçen yabancıların bize tuhaf bakışlarla süzmesi. susuzluktan doğru düzgün düşünememek. sonunda iki kutu kolayı çöpe atarak mekandan hızla uzaklaşmak. uzaklaşırken bu olayı aramızda kimseye anlatmamaya söz vermek.

sonra da benim döneklik yapıp sözlükte anlatmam. nasıl olsa tanımıyonuz olum. anlatsam nolur. :(((
lise 1 diye bilinen 9. sınıfta. her ergen gibi basketbol oynuyoruz okuldaki kızlara hava atmak için ve boyumuzun uzamasına yardımcı olsun, danino denen meyveli yoğurta takviye olsun diye. eşyalarımız okulun bahçesinde. okul çantası her şey. yayılmış. avrupa birliği marşının dayanılmaz cazibesine kapıldık ve sınıflara doluştuk. terli terli derse başladık. kısa bir süre sonra sıra arkadaşımdan bir ses.

- aaaaa. bu ne ya. anneeeeeeee.

ayağa kalktık ikimiz de. ne olduğunu anlamadım. o da anlamamış ama resmen penisini tutuyor.

- hocaaaaaaam, deyip koşmaya başladı.

tabi ben de. tuvalete girdik pantolonu çıkardık ve işte o sahne. bir fare. arkadaşın bacağından çıkmış ve tam penisinin üzerinde yakalamış, boğmuş. her yer kan. bizim berkan resmen yeni regl olan genç kız gibiydi. her yer kıpkırmızı. anam anam. allah kimsenin başına vermesin. okulun ortasında cerenden tokat yemeği tercih ederdim o an. beden eğitimi için getirilen eşofmanı giyip doğru hastaneye. malumunuz ısırmış olabilir değil mi?*
yurt odasında tek basına oturulmaktadır.daha sonra bir yerlerden boğuk bir telefon sesi gelir ve bi süre susmaz.lan yeter kiminse su telefon açsın artık diye isyan edilir. sesin kaynagını aramak üzere kalkınca fark edilir ki o boğuk telefon sesi kıçımın altından gelmektedir.sonra da saskınlıkla kendi mallığına gülünür.
arkadaşımdan birisi borç istedi. arkadaşımın da cebinde 20 lirası var. a:arkadaşım b:borç isteyen
a:vallaha cebimde son 20 lira var ben de çok üzüldüm senin durumuna.
b:sen 20 lirayı ver, ben seni parasız bırakmam.
bizzat annem tarafından meydana getirilmiş hadise. anne kişisi yolda giderken, hemen arkamızdan gelen aceleci ve eceleci vatandaşın dayanamayarak annemi sollaması akabininde girdiği virajı alamayarak, sağa sola yalpalayıp durmasının hemen ardından, anne kişisi pencereyi hafif aralayarak şöyle bir nidada bulunur:

ehliyeti migros'tan mı aldın p.......?

evet, öz annem.
(bkz: seni seviyorum anne)
fifa 09 oynandığı sırada babaya oda girer. der meister, bundesliga takımlarından werder bremen ile almanya illerinde terör estirmektedir. rakip vfl bochum'dur. maçın başında, canı sıkkın baba odaya girer, oğlunun yanına oturur ve maçı takip etmeye başlar.

meister yorulan oyuncularını dinlendirdiği için pek de iyi bir kadroyla çıkmamıştır maça. aslında kadroyu bozmamıştır da en sağlam 4 oyuncusunu yedek kulübesinde bekletmiştir. beklenen gol 25'te gelir, bremen 1-0 öne geçer. baba sessiz sedasız maçı izlemektedir. ilk yarı 1-0 sona erer.

ikinci yarı ne olduğunu meister de anlamaz. 54, 60 ve 67'de gelen gollerle fark dörde çıkar. golden 3 dakika sonra, 70'te skor 4-1'e gelir. seri çalımlarla bochum defansını folloş eden rosenberg, 80. dakikaya girilmeden iki gol daha sallar ve fark 5 olur. bu galibiyet bremen'in ligdeki en farklı galibiyeti olarak da kayıtlara geçecektir 6-1'lik skorla.

duraklama dakikalarında yine bir tehlike yaratılır. savunmacının kontrolünde yere yatıp topu alır kaleci ve spiker bir heyecanla "keeper shows great reflexes there!" gibisinden bir cümle kurar, sanırsam tam buydu. maç başından beri ağzını açmayan, öylece bilgisayar ekranına bakan baba "hassiktir ordan" der ve bombayı patlatır,

- göstereceğini göstermiş ibne bu takımdan 6 yenir mi be?

yarar.
ikinci vize notları açıklanmış; sınıfta bir matem havası.
Herkes dertli, vizeler çok düşük. düşünceli düşünceli birbirine bakmakta millet.
Elemanın birinden ses yükselir;

Arkadaşlar yapmayın ama.. bu daha şemsiyenin açılmamış hali..
-Ulan belli bir raddeden sonra istesen de açılmaz ki ..

Bir iki dakika birbirine bakar herkes, ardından kahkaha kopar.
minibüsteki yoğun tütün kokulu kadın nedeniyle bir teyze bana:

-evladım şu camı azcık açsan?..
-teyzecim kilitli..
-ama bir denesen kızım?.
-teyzecim açılmıyor denedim.
-hadi bir kuvvet açıver be kızım..
-teyze insanüstü varlık muamelesi yapmasan..

şöföre sorar:

-evladım bir açsın ya açılır bak cidden denemedi..
-teyze kilitli ya..
-ama denese açar belki..

gibi..
alışveriş yaparken mağazadaki kalabalıktan bunalan er kişi bir hışımla kendisini dışarı atar. demirlere yaslanarak avm'nin alt katındaki buz pateninde arz-ı endam hatun kişileri inceden kesmeye başlar. tam o anda arkasında bir elin sıcaklığını hisseder. meraklı ve aptal gülümsemesiyle kafasını yavaşça elin uzandığı noktaya çevirir. bir de ne görsün 50-55 yaşlarında bir kadındır olayın kahramanı. er kişi durumun vehametini tam idrak edemeyerek nineye ne ayaksın dermişçesine bir bakış atar. teyze pardon nine de, kırkayağım yavrum dermişçesine cevap verir bakışlarıyla ve hiç istifini bozmadan tacize devam eder. çevrede olaya tanık olan az sayıdaki insan ise önce neye uğradığını şaşırır, ardından da kahkahayı koyverir . bu arada sıcak temas giderek artmaktadır. zira nine genç adama bir nefes kadar yakındır ve giderek daha da yaklaşmaktadır. takribi 2-3 dakika sonra er kişi; kıçını kurtarma çabasıyla bir sağa, iki sola sallayarak taciz olayını bertaraf eder. bunun üzerine nine olay yerinden yavaş yavaş uzaklaşmaya başlar; ama giderken bile arkasını dönüp marilyn monroe edasıyla gözlerini kırpıştırmaktan da geri kalmaz.
lisede bilgisayar dersinde bir öğrencinin klavyeye 3 tane çekirdek koyarak bilgisayar hocasına:3 çekirdekli bilgisayar demesidir.
internet cafe diye tabir edilen bir mekana bir arkadaşla beraber gitmek, cep telefonu için oyun, program vs indirmek için bir siteye girmek, oraya arkadaşın üyeliğinin olduğunu bilmek ve her yerde kullandığı nickini yazmak, arkadaşın yandan kafayı uzatması, kulağında kulaklık olmasından mütevellit şifreyi istemsiz olarak bağırarak söylemesi, ve şifrenin "domalt beni büyük aşkım" olmasıdır.
Birinin bana anlattığı liseli hoca diyoloğu

Din kültürü hocasına:
-hocam camı açabilir miyiz, içerisi çok sıcak?
-Cehennem daha sıcak.
-?????!!!!!!
lisede analitik geometri sınavında sorulardan bir tanesi kitaptakinin aynısı olan ispat sorusudur ve bende kitabı acmıs harıl harıl gecirmekteyim taki;
hoca:(yanımdaki arkadasa) bilal mrasil cok calısmıs heralde baksana sınav sorularını bitirmis kitaptaki soruları cözmeye baslamıs
ben: (üstümde gereksiz bir rahatlık ve suratımdaki sırıtma ifadesiyle) evet hocam gece hic uyumadım
sonuc: insaflı hocamız sınav kagıdımı bırakıp kitabı almıstır ama yinede 22 almayı basardım
evde film izlemek için toplanılmıstır
filmden önce cıkan frangmanlara bakılmaktadır frangman sonunda doğal olarak coming soon yazdı ve
bombacan: ooo film güzel heralde
ben: nerden anladın olm film daha baslamadı bile
bombacan: olm cooming soon ın filmleri süper oluyo
ev ahali: mavi ekran
arkadaşın yalancıyım
azerbaycan da okumakta olan arkadasın telefonu çalar, arayan annesidir. arkadaş yurdun kantinine indiği için telefonu azeri arkadaşı açar ve "salam men ehmed in yoldaşıyam. sizin oğlan 4. kattan aşağıya düştü" der.
anne kalp krizi geçirir.
arkadaşın annesi telefonda tüp siparişi vermektedir.
anne: merhaba ben mustfa bla bla adına tüp isticektim adres şöyle...
tüpçü: şişman mı yoksa uzun mu? (bkz: şişman tüp veya uzun(mavi) tüp)
anne: eh işte orta boylu hafif göbekli(kocasından bahsetmektedir)
biz: mavi ekran
turuncu saçlı renkli kişilik olan bir arkadaşla gezmekteyiz.
5-6 yaşlarında bir çocuk: abi siz power rangers mısınız
renkli kişilik: evet ben turuncusuyum
76 yaşında olan dedemin cep telefonuna mesaj gelir. mesajı atan her zamanki gibi avea'dır. ancak; motorolla marka cep telefonu kullananlar bilecektir, "metin mesajlarını göster" diye yazı çıkar ekranda. tabii, yaşlı adam nerden bilsin;

+ peynirciks koş oğlum metin mesaj atmış..
+ ımm, yok dede o metin öyle değil...

yarılsam mı açıklasam mı bilemeyerek "yok dede şey ya" "ulan nasıl anlatılır bu"...

dip not: dedemin dükkan kiracısının ismi de metin'dir. kiracı niye mesaj göndermiş, parayı mı yatırmış? diye üsteledikçe yarılmaktan olaylar açıklanamamaktadır.
bir tanıdığımdan dinlediğim olayı anlatıcam.

bizim bu tanıdığın kaynanası biraz kafadanmış. bir gün yolda yürürken bir araba bunu çarpmış. sonra karakola gitmişler, şikayetçi olmuşlar. ama teyzemiz olayı tam anlatamamış ve ceza yemişler. bizim tanıdıklarda bunu azarlamış. sonra başka bir gün bu gene yolda giderken gene bunu araba çarpmış. araba az çok yamulmuş. karakola gitmişler ve bu teyzemiz ''geçen sefer araba bana çarptı, ceza aldık'' diye düşünmüş. sonra ''araba bana çarpmadı, ben arabaya çarptım.'' demiş ve gene ceza almışlar. *
alışveriş merkezinde mp3'lere bakan kadının ilgilenen görevliye;

-ne tür şarkılar var bu empiüçtee?

diye sorması.
sarıyer-beşiktaş hattındaki dolmuşta bizzat yaşanılan hadise. dolmuş seyir halindeyken gene o bilindik trafik kurallarını birebir ihlal eden hareketle sağa yanaşır ve yaşlı amca biner. amca şöföre;

-angaraya gidecedim yavrum ben.

der. herkes şaşkınlıkla olayı izlerken, şöför her zamanki soğuk kanlılığıyla yanıtlar;

-beşiktaşa atarım gerisine karışmam.

(bkz: based on a true story)