Hayatım boyunca ailemle ya da tek yasadım artık 30 oldum, vucudum yaslanmamaya calıssa da ruhum yas almakta ısrarcı oldu... bakıslarım derinleşti... simdi ben bir sevdiceğin iri ve kucaklayıcı kollarının özlemindeyim... olmayacak dualar peşindeyim.
derin düşüncelere dalabilmeyi mümkün kılar. ben en çok, hasta olsam kim bi kase çorba verecek diye düşünürüm. tamam, özgürlük var, serbestiz, ama neşe, sıcaklık, paylaşma yok. bizi 125 metrekare evde yalnız yaşamaya mahkum edenler utansın.
Birincisi topluluk içindeyken yalnız olmak. Bu iyidir çünkü hakikat budur.
ikincisi tehlikeli olanıdır, başlıkta kastedilen yalnızlık türü bu olsa gerektir. Başlarda iyi gibi görünür ama bu bir tür kişinin kendisini aldatmasıdır. Zamanla insan canlı olan bir şeylerle irtibata girme ihtiyacı duyar. Ölü olan her şey (bilgisayar, televizyon, telefon vb..) ilgisini yitirmeye başlar. Kişi yavaş yavaş bir kara delik gibi kendi içine çöker. Buradan çıkmanın pek çok yolu vardır, genelde çıkılınca daha güçlü çıkılır. Diğer türlüsü akıl hastalığı, bağımlılık ve daha da telafisiz olanı intihardır.
belli bir yaştan sonra bazı insanlar için biriyle eve çıkmak zor. karakter meselesi biraz da. ama Yalnızlık Allaha mahsus derler ya. hakketen öyle. biz de gündüz çalışıyoruz zaten insan içindeyiz akşamları da bazen dışarı çıkıyoruz derken bir şekilde sürdürüyoruz bakalım nereye kadar.
Her ne kadar bazan cazip gözükse de Orhan Veli’ye bile
“Bir insan daha var, çok şükür, evde;
Nefes var,
Ayak sesi var;
Çok şükür, çok şükür” dedirtmiştir. Zordur velhâsıl.
Bir yandan kafayı dinleyeyim diyorum, bir yandan anneme kıyamıyorum. Ama yalnız yaşadığım dönemlerde çok dingin bir ruh haline, psikolojik olarak iyi bir döneme sahiptim.
Yapabilirsem yanıma arkadaş olarak görme engelli bir de kedi alacağım.
En zekice karar, dünyanın en güçlü olayı, omega,beta hüngürmeden gerçekler ayyuka çıkmalı, bir alfa için asıl gerçek budur zaten kesrette de vahdettir.
Yalnızlıkla bi alıp veremediğiniz yoksa, hatta nerdeyse sempati duyuyorsanız birbirinize, kendi cumhuriyetinizi kurmak, kendi kurallarınızla yaşamak iyi geliyorsa, her an evinizi dolduracak onlarca dostunuz ve sevdikleriniz, aileniz varsa, yani yalnız olmadığınızı biliyorsanız, dünyanın en büyük konforudur.
Siz ve size ait her şeyle daima başbaşasınız.daha ne olsun?!
Kendi dünyanızı yaratmak, hayal gücünüzü sınırsız kullanmak için harika durum. Tüm gün sizin. Bağıra çağıra şarkılar söyleyin, garip danslarınızı yapın, günlük tutun, şiirler yazın, şarkılar yazın, istediğiniz kadar tembellik yapın. Yalnızlık insanın kendi olabilmesi için verilmiş harika bir hediye. Bu hediyeyi gününün tamamında veya en azından yarısında kullanmak ise insana kendini bulma şansı tanıyor. Güven sağlıyor.
Bazen gelen o ağlayacak omuz bulma durumu ise bir kedi miyavlaması ile halloluyor. Hatta bazen o yalnızlık sancıları mazoşist bir zevk veriyor.
Yorucu yanları bazen çekilmez yalnızca. Biri damacana taşırken size yardım edince dahi oturup ağlamak da geliyor tabii içinizden zaman zaman. Ancak her zevkin bir çekilen çilesi var.
iyidir hoştur ama işten yorgun geldikten sonra ev işlerine ayıracak mental enerjiyi bulamamak kötü bu sorun olmasa yıllarca yaşarsın tabii hastalık ve bakım durumları da dezavantajlarından.
Her daim tercih ettiğim hadiseydi bu. Aşağı yukarı 7-8 aydır yalnız yaşıyorum ve hiç dezavantajını görmedim. Hiç yalnız yaşamamış insan bir anda dumur olabilir “yav bu ne sessizlik??” Falan filan.
He arada misafirciklerim geliyor iki laklak ediyoruz gidiyorlar.