kar yağmayan istanbul'a, kara alternatif olabilen, taşkınlar olmadığı sürece de yakışan şey. yağsın, durmasın. kokusu buram buram sarsın her yanı, pencereyi açtığınızda girsin odanızdan içeri. büyülesin odanızın her köşesini. alsın sizi, güzel bir dünyaya götürsün. istanbul'un kirini de alsın götürsün.
baharın vazgeçilmezi...aynı zamanda benimde..
fakat bazıları yağınca çile der yne aynı kişiler yağmayınca hasretle dua edip yağmasını bekler.yağarken çile deyipte yağmayınca hasretle beklenmesi garip... o yüzden herşeyin varken değerini bilmeliyiz.
en üst katta oturuyorsanız ve çevrenizde rüzgarı kesecek yakın bir bina yoksa ayrıca pencereleriniz benimkiler gibi dandikse, evin içini tesisat patlamışcasına su doldurabilecek hadise.
yağmur sesiyle uyandım, ya da bacaklarımın ağrısıyla, ikisinden biri işte. şehrime kış gelmiş.
gökyüzü karanlık. yataktan kalkmamalıydım. bir daha böyle firsatı nereden bulurum. iş güç yok bugün. yatmalı, tadına varmalı havanın ama dedim ya bacaklarım ağrıyor.
Şu bacak ağrısı bırakmadı yakamı.
yine de yağmur güzel, kış güzel.
niyeyse hüzün basmadı daha.!
iyi iyi, böyle iyi...
sıcak kahve, güzel bir müzik, yağmur sesi ve toprak kokusu...
ben bu sabah anladım, meğer nasıl da çaktırmadan dönüyormuş, ne güzel kokuyormuş dünya.!
bir gece arabayla gezerken yağmur yağmaya başlamasından sonra radyoda bertuğ cemil'in yağmur şarkısının çalmasını hatırlatır bana hep. zaten gece arabayla gezmek harika bir şey, bir de yağmur ve bu şarkıyla birlikte tadından yenmez olmuştur.
içinde bir çok hissi barındırandır yağmur. o kadar çok anlam taşır ki içinde, ne zaman ne ifade ettiğini duygularınız belirler. siz ne hissediyorsanız, yağmur o hissi arttırır. çünkü o yağmurdur. bazen gülümsetir, bazen ise ağlatır. öylesine güzel bir şeydir ki bu.