bugün

varlik ve yokluk aslinda ayni paydaya sahip olan, ozunde ayni olan kavramlardir.
varlik, yokluga sahip potansiyelin harekete gecmesiyle ortaya cikandir. potansiyeli harekete geciren de bir varliktir, aslinda o yokluktur. dolayisiyla potansiyele hareket verebilecek olan tek kavram yokluktur. yoklugun olmadigi alanda potansiyel yer almaz ve potansiyelsiz varlik ancak metafiziksel dogmalara dayanilarak aciklanabilir. ancak kavramsal acidan varlik ve yokluk birbiriyle butunluk ili$kisi icindedir.
bu butunluk, varligin sinirsiz olmasiyla yakalanabilir. eger varligin bir siniri olsaydi, butunluk saglanamaz, belli bir noktaya gelindiginde her $ey tikanirdi.

varligin siniri olmadigi icin yokluktan bir farki yoktur, varligi sinirlandirabilecek bir olgu yoktur. yokluk ise varligin olmadigi her yerdedir.
bu iki gorunmez kavram, yani yoklugun gorunmezligi ve varligin gorunmez siniri, ayni noktada bulu$maktadirlar. zaten farkinda olamadigimiz yoklugun ve sinirina ula$amayacagimiz varligin cok uzaginda olmamizdan dolayi bu iki kavramin birbirinde apayri oldugunu ya da azligini / coklugunu sorgulamamiz anlamsiz olur.

yoklugu "sifir" olarak betimleyelim. varligi ise birden ba$layip sonsuza uzanan bir sayi dizisi olarak betimleyelim.
elimizde neler var? "sifir" gibi icine hicbir $ey dolduramadigimiz, ancak ayni zamanda sonsuzlugu doldurabilecegimiz bir kavram var.
bir de, ba$layip sonsuzluga ilerleyen, ucu bucagi gorunmeyen ba$ka bir kavram var.
bu durumda ozunde bu iki kavramin birbirinden bir farki olmamaktadir. algilayabildigimiz hayatta sayamayacagimiz derecede "varlik" yukunu ta$iyan oge oldugundan, ancak ayni duzeyse sonsuz duzeyde algilayamayacagimiz derecede "yokluk" oldugundan ikisini ayirt etmek icin sadece fiziksel belirtilerden yararlanabiliriz.
varlik ve yokluk aynidir, sadece birbirinden ayri duran iki kavramdir.
(bkz: varlık bugün var yarın yok)
(#4232047)
yaşanılan bir hayat, çınar gibi ya da gölgedeki eğreti otlar gibi yanında yöresinde olmak... yerimizi biz belirliyoruz; kim olduğumuzu... nerede duracağımızı... omuza konan şal ya da sevdiceğin yüzündeki al olmak... kiminin yüreğinde iç titreten ya da endişe olmak.... ne kadar çok sevildik ya ne kadar çok vazgeçildik....

ne sevmeyi becerebildik; ne kalmayı ne gitmeyi... net olamadık, dürtülerimize kurban ettik duygularımızı... ne evet diyebildik mertçe ne de hayır... kaçak savaştık hep...

alelacele yaşanmamış bir ömür... akıl saatte evde kapıda; olmadan tadına varılmış bir opücük... içine yürek düşen, önce gönülden sonra dilden geçen sohbetler.. kendini kapatıp dinlenebileceğin senin dısında atan bir kalp... nerde olduğunu bilmediğin bir sokak, hiç duymadığın bir koku.. bir şarkı, bir söz.. yarısı ısırılmış bir çikolata..
bir gunaydın, bir tunaydın, bir iyi geceler...

Ve .. "iyi ki" duygusu...

iyiyiz, iyi oluruz... ama ne cok yoksunuz... bu hayatta var mıyız yok muyuz? aslında Hep ertelenen bir an, hiç yaşanmamaya mahkumdur. Düşlerin bekleyişini yalnızca bir hüsran karşılayacaktır. Mevsimleri sayarsak, ömür baharsız tükenir gider. Karşımızdakinin çabasına ihtiyacı yoktur mutluluğun ve yollar hiç bitmez. Sonuna geldiğin, zannettiğin yerler birer duraktır aslında.
e. hemingway e ait kitap. dünya klasikleri arasındadır
büdüt: bunun neyini eksiledin acaba?