bugün kitap okurken bir ara kafamı kaldırıp çevreme baktım ve tam karşıda oturan bir kızın da kitap okuduğunu ve bana baktığını gördüm. ara sıra baktım, o da ara sıra baktı ama geçmiş tecrübelerin verdiği cesaret eksikliğinden ötürü herhangi bir adım atmadım.
bugün metroda ya da otobüste kadınları rahatsız etmemek için iyice bir köşeye sıkışıyorum. saat ya da adres bilgisi için bir kadına yaklaşmaktan korkuyorum. bunda hem kibarlığı, nezaketi, centilmenliği, saygıyı hemen meriç diye yaftalayan ön yargılı kesimin hem de aşk ve cinsellik konusunda iç güzelliği değil dış güzelliği ve güldürecek adamı seçip reddeden, hatta birkaç kere de aşağılayan geçmişimdeki kadınların da payı var.
kadınlarla göz teması kurmamak, onlara yakın durmamak, çok hoşlansak da çıkma teklifinde bulunmamak için kendimi yırtıyorsam hem '' her erkek potansiyel sapıktır '' şeklindeki çirkin ön yargının hem de reddedilme ve aşağılanma korkusunun büyük payı var.
yani saygıdeğer kadınlar şunu bilin ki bir erkek size bakmaktan ve sizinle yakınlaşmaktan korkuyorsa bunda yukarıda bahsettiklerimin payı büyüktür. ayrıca kalbi çatır çatır kırılmış erkek sayısının da ciddi derecede fazla olduğunu bilin.
Asıl mesele çalışma ortamı aslında. Şayet sanayi veya şantiye gibi yerlerde çalışan bir insanın, bir kadınla tanışması epey zordur. Buna mukabil, bir büro çalışanı ve veya bir taksici (musadenizle kendime de çıkarımda bulunayim) daha basittir. çünkü kadinlarla sohbet imkanlari daha olasidir.
cannes valeranga jardel: geçmişte ne olduysa oldu bitti. olanla ölene çare yok. şimdi kendine acımayı ve çekingenliğin için ikide bir mazeret uydurmayı bırak .
güvenli limanınından çık, dümeni kır ve kadınlara doğru yelken aç. yelkenini dolduracak kadını elbet bulacaksın.