Türkiyede eğitim sistemi:
-Herkesin ilkokuldan itibaren ilgisine yönelik eğitim vermelidir.
-Yabancı eğitim tamamen yasaklanmalı, tamamen türkçe olmalıdır fakat herkesin 1 yabancı dili ileri düzey bilmesine yönelik eğitim verilmelidir.
-Özel üniversiteler devlet bünyesine girmelidir(Bu şekilde zengin çocuklarıda üniversiteye adam gibi çalışarak bölümlerine girebilir, ve bu şekilde özel üniversitelerdeki kültür çatışması önlenebilir.)
türkiye'de varmıymış bir eğitim sistemi dedirten olaydır. yıllardır bir türlü düzeltilemeyen, öğrencilerin, öğretmenlerin bir yaprak gibi etrafa savrulup durmasıyla devam eden durumdur. kurtuluşu pek kolay görünmez, kurtulsada yıllarca çaba göstermesi gerekir.
sorduğunda "aaaa benim üniverstem çok mükemmeldir, eğitim zordur, ciddidir" denilen, kimsenin okuluna toz kondurmadığı * ama almış olduğu eğitimle ilgili soru sorduğunda "hııım! ben onu unuttum", "hıım! o konuyu da bilmiyorum", diyebilen, ezbere eğitim sebepli, bomboş, hiç bir şey bilmeden, öğrenmeden ve hatırlamadan öğrenciler mezun eden ciddiyetsiz sistemdir.
öğrendiğini, okuduğunu yorumlama ve bunu ilerki araştırmalar için kullanma özelliği minumum olan öğrenciler yetiştiren sistemdir. şiir gibi ezberlersin herşeyi bu sistemde. yorumlama eleştirme yeteneği olmadığı için, her duyduğuna, okuduğuna koyun gibi inanan, beyni kolay yıkanan aptalların da yetiştirildiği sistemdir.
kaliteli eğitim veren çok az sayıda devlet ya da özel okul vardır, onların da kaliteleri, belirli bölümlerle sınırlıdır.
okul kendini geliştirme, öğrenme yeri ise ve mezun olduğunda hiç bir şey bilinmiyor ve hatırlamıyorsan, demekki bir sorun var bu sistemde. nerede senin eğitim sayesinde kendini geliştirmişliğin?
chp zihniyeti tarafından köküne dinamit konulan sistemdir. imam hatipler'in önünü keselim derken bütün meslek liselerini ve mesleki eğitimi yok etmişlerdir. halbuki bir bakın bakalım avrupa'da mesleki eğitim ne durumda.
türk, (eğitimde millilik kalmadığına göre,,,ki dünyada tek ülkeyiz.)
eğitim, (ülkemizdeki duruma bakarak eğitimsizlik diyebiliriz.)
sistemi, (kopya olayında ve yap-boz tahtasına dönen sınav-puanlama vb. saçmalamalara bakarsak sistemsizlik.)
Sistem hakkaten boktandır kollektif bir topluma tutup yapılandırmacı eğitim sistemi getirilmiştir. Öğretmenin hiç bir etkisi kalmamıştır ve öğretmenlerin suçlanıp durmasına bilip bilmeyenlerin öğretmenlerle ilgili boş boş atıp tutmasına neden olmuştur. Bu yapılandırmacı sistemin türkiyede uygulanması diyince aklıma hep yasemin yalçın gelir;
Surat dağılmış şekilde kendine tavsiyeler veren hanımı arar.
+Dedüklerünüzün hepsünü aynen uyguladum hanumum ancak bağa da sizünkü gibi bi goca gerek.
Not:Bununla birlikte disiplinsizlik had safhaya ulaşmıştır ve bu şekilde başarıyı ve olumlu kişiliği aynı anda beklemek saçmalıktır. Atatürk de başarılıdır Lloyd George da başarılıdır. Bize hem başarılısı hem kişiliklisi lazım.
(bkz: rezalet)
öncelikle 1. ve 5. sınıflar arası çocuklara çok yükleniyorlar, avrupa ve abd ye kıyasla çok hızlı ilerliyorlar ve çocuklar hiç birşey öğrenemeyince 6. sınıftan itibaren sıkıntı yaşıyorlar. tabii sbs rezaletinden ve 10-11 yaşındaki çocukların çocukluklarını yaşayamayıp dershaneye gitmek zorunda olmalarından bahsetmeme gerek yok sanırım.
lisede matematiğin teknik kısmına çok giriyorlar ve öğrenciler bu konuları anlamakta güçlük çekip dershane ve özel derslere yığınla para harcıyorlar. avrupa ve abd de ise lise de matematiğin bu kısımları gösterilmiyor, çünkü bunlar üniversitede mesleki eğitim için saklanıyor. ileride seçeceği meslekle alakası olmayan bir dersi, bir lise öğrencisine neden gösteriyorsunuz ki? boşu boşuna onu anlamaya çalışıyor; oysa gereksiz zor dersler olmasa öğrenci daha rahat olacak ve öbür derslere ayıracağı vakit bayağı bir artacağından performansı da artacak.
ingilizce eğitimi için de verdiğim bakınız geçerli. çocuklara çok zayıf eğitim verildiği için öğrenciler liseye ingilizce bilmiyor olarak gidiyorlar ve üniversite ile iş hayatları mahvoluyor.
dershane olayı için de verdiğim bakınız geçerli. dünyada 160 a yakın ülke var, herhalde bir tek türkiye de dershane denen şey vardır. dershane kelimesinin yabancı dillerde karşılığı yok ki! okullarda kalitesiz eğitim verildiği için dershane yüzünden öğrencilerin özgürlükleri ve hafta sonları heba oluyor ve ailelerin cebinden yığınla para çıkıyor. o para cepte kalsa...
öğrencilerin boş olarak girip çıktığı sistem. ilkokulda ve özellikle ortaöğretimde * öğrencilerin kendi kendilerini yetiştirmesi gerekiyor. o meziyet de sadece bir kaç bin öğrencide varsa vardır 15 milyon öğrenci içinde. onlar da zaten kendilerini hem okul derslerinde hem de girdikleri sınavlarda belli ediyorlar. ya gerisi nereye gitti? öğrenciler aslında çalıştıkları zaman yapacaklarını bilmiyorlar. ti'ye alıyorlar. genç sonuçta bunlar. bunları doğru yola getirmesi gereken bir okul bir de anne babaları var. okul görevini yapsa anne baba saldım çayıra diyor. veli toplantılarına gitmiyor. çocuğunun mesajlaşırken ders çalıştığını zannediyor. daha doğrusu ağaç yaşken eğilmiyor ülkemizde. çocuklar 4-5 yaşlarından itibaren, ya da en geç 6-7, bir yerlere yönlenmeye başlamalılar. çok büyük zeka geriliği olanlar hariç. onların sağlık problemleri var. elden bir şey gelmiyor maalesef onlara özel okullarda onları okutmaktan başka. ama diğer zekası düzgün olanlar için bu koşullar tanınmalı devlet tarafından. ne bileyim en azından bir anaokuluna gitmeli çocuk 1.sınıfa başlamadan önce. yani bu tarz şeyler sadece türkiye'nin batısına özgü zannediliyor. pekala doğu kesimlerimizde de bunlar yapılabilir. o insanlar da bu topraklarda doğmadı mı? bu toprakların vatandaşı değil mi? tek fark onlar daha bilinçsiz. bunda da onların hiçbir suçu yok. doğu görevini sürgün olarak gören batı'dakiler değil mi? ha canım pkk var oralarda, o adamlar da pkk yandaşıdır diyerek bakmayalım olaya. onların içinde hiç mi doğru düzgün adam yok. onlar da çocukluktan itibaren batıdakiler gibi yetişse veya yetiştirilse batıdaki nesildaşlarından pek bir farkları olmayacak.
özet geçmek gerekirse, her şey ailede bitiyor aslında. aile planlamasının ve aile kurmanın, aileyi idame ettirmenin gerekliliği çocuklara küçük yaşlardan itibaren yaşlarına uygun tarzda öğretilmeli. türk kültürünün ne olduğunu, şarkıların, türkülerin, gelenek ve göreneklerin ne olduğunu, en azından kendi yöresi için öğrenmeli. çocuk ufak yaşlardan itibaren ne bileyim düğünlere götürülmeli veya bir ölü varsa olaylara şahit edilmeli. çocuk bunları ufakken öğrenmeli. insanlarla ilişki kurmasını ve sıcakkanlı olmayı daha büyümeden öğrenmeli. çünkü bu toprakların insanları kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına sıcakkanlı insanlar. kişiler birbirlerine günaydın derler, muhabbet kurmayı severler, dedikodu yapmayı severler. insanı insan kılan dil olayını çözmüştür bizim milletimiz veya bu coğrafyadaki milletler. o yüzden almanya sistemi gibi robot yetiştirilmemeli. sonuçta çocuk büyüyüp bir yerlere geldiği zaman her yerde derdini anlatabilmeli ve toplum içinde kendini anlatabilmeli. bunu yapabilmek için de esas mesele en başta da dediğim gibi aileden geçiyor. ailede çocukla konuşulmalı. çocuk sohbetlere dahil edilmeli. evde bazı işler çocuğa yaptırılmalı. bazı ailelerde de bu var mesela. "aman çocuğum hasta olur, böyle dışarı çıkmasın, aman evladım tozda toprakta oynama" falan. ne gerek var bunlara? insan sadece o yaşlarda oynayabiliyor öyle mekanlarda. başka zaman vakit de bulamıyor, yaşına da uygun düşmüyor değil mi? e o zaman bırakın çocuğu yalın ayak karda yürüsün. en kötü hasta olur, ateşi çıkar. 1-2 gün hasta yatar. bu arada onun da ayrı zevki vardır onu da tadar. annesi başından ayrılmaz. çocuk anne sevgisine alışır. annesinin elinden çorba içer. ev halkı onunla ilgilenir. iyi olur çocuk için. sonra 1-2 günde ayağa kalkar, artık zaten bilir başına ne geleceğini bir daha onu yaparsa. isterse yapar, istemezse yapmaz. sonuçta baskıyla insanlara bir şey yaptırılamaz. insan istediği zaman istediği baskıdan bir boşluk bulup kaçabilir. önemli olan balık tutmak değil tutmayı öğretmek. yani çocuğa bunu yaparsa ne olacağı söylenmeli. ha çocuk yine de onun ne sonuçlar doğuracağını deneyecektir o ayrı mesele. bırakın denesin. tutup da dövmenin manası yok.
ve en son olarak da tam bir özet geçecek olursak; türk eğitim sistemi'yle hiçbir iş olmaz. liselerdeki türk edebiyatı kitaplarında sadece okuma parçaları ve alıştırmalar var. öğretmen olmadan hiçbir şey anlaşılamıyor kitaplardan. velhasıl-ı kelam; bu toprakların kültürüyle eğitildiği zaman çocuklarımız, inşallah güçlü ve dinamik bir türkiye çok yakındır.
en özet haliyle anlatmak gerekirse düz liselerin anadolu lisesi yapılıp içindeki öğretmenlerin aynı olması ve bu şekilde anadolu lisesi adı altında rezil bir eğitim veriliyo olması bi ton örnek arasından sadece bir tanesidir.