türk eğitim sistemi

entry1269 galeri73
    1147.
  1. 1148.
  2. Zaruri olarak içerisinde bulunduğum lanet sistemdir. Toplumun sadece sınav olgusuyla yetiştirildiği, insani değerlerin hiçe sayıldığı bir sistemdir.
    1 ...
  3. 1149.
  4. Başarılı olanları hayattan kopuk bir inek başarısız olanları eğitimden yoksun birer serseri yapar.
    0 ...
  5. 1150.
  6. -Devlet elini çeker çekmez yükselişe geçecek olan eğitim sistemidir.

    -Bu yıl meb 93 milyar tl bütçe aldı. Bu paralar vergilerle oluşuyor.

    -eğitimde başarı ortalamamız çok gerilerde. Uluslararası bilim ödülü alan üç beş öğrenci var onlar da özel okullarda eğitim görenler.devlet okulları var olan başarı ortalamasını daha da aşağı çekiyor.

    Şimdi herkes şu soruya cevap arasın ; bizlerden alınan vergilerle milyarlarca lira bütce ayrilan bir kurum olan meb in bunca başarısızlığa rağmen hala varligini sürdürmesi hak mıdır ?
    4 ...
  7. 1151.
  8. her seviyesinde durumun içler acısı olduğuna kanaat getirdim...

    aslında her yıl yaz aylarında bu fikrimden emin olduğumu anlıyorum zira 3-4 stajyer mühendis adayının yolu bizim işletmeye düşer, bende gözlemlerim tabi kendilerini.

    hiç unutmuyorum geçen sene 3 üniversite öğrencisi tanıdım, staj yapacak dıngıllar, daha ilk gün ha, gelin gezdireyim size üretimi dedim.

    bir an durduk gezerken ve içlerinden en dıngılı, freze'yi gösterip "abi bu makine ne? ne işe yarıyor?" diye sordu... (dikkat çekmek isterim son sınıf makine mühendisliği öğrencisi bunlar, mezun olacaklar ve üretip bilim yapacaklar güya)

    daha ilk günden sikmeyeyim şimdi sülaleni soğukkanlılığı ile cevap verdim; "freze".

    bunun üzerine dangalak cebinden, kendisinden daha akıllı olan telefonunu çıkardı ve aynen şöyle dedi; "abi şu makinenin yanında bi fotomu çeker misin?"

    devamını anlatmayacağım çünkü kendilerine hiç hoş şeyler yaşatmadım... yoo beyin ölümü gerçekleşmiş şuursuz embesillere iki tokat aşk etmem ama gereken cevabı veririm!

    aslında bu zibideler ne kadar şuçlu, içinde bulundukları laçkalaşmış eğitim sistemi içerisinde diye sık sık düşünürüm...

    bize okulda "Birinci Dünya Savaşı'nda müttefikimiz olan Almanya yenilince bizim de yenik sayıldığımız" öğretilmişti. Ders kitabının yakın tarih kısmı son sınıfın son haftalarına denk geldiği için çoğunlukla kısa geçilir, laf bir an önce "Atatürk devrimlerine" getirilmeye bakılırdı.

    Kuşbazlık edip kendimizi roman okumaya vermeseydik, ne iki Kanal Seferi'nden haberimiz olacaktı, ne Galiçya cephesinden, ne Allenby saldırısından, ne de Kafkasya serüvenimizden...

    Varsa yoksa, birçok sersemin bugün bile "kurtuluş savaşımızın bir parçası" sandığı Çanakkale...

    Osmanlı imparatorluğu, padişahlar kendilerini "zevk ve safaya" verdikleri için batmıştı. Oysa cumhuriyet yöneticileri asla zevk ve safa nedir bilmezlerdi!

    Ha, bir de, "alacak yer kalmamıştı" da ondan!

    Bizim Bursa'dan başlayıp Edirne'yi, istanbul'u, Belgrad'ı, Budapeşte'yi almamız, Viyana kapılarına dayanmamız çok doğaldı.

    Fakat Yunanistan'ın, Sırbistan'ın, Bulgaristan'ın, hatta Arnavutluk'un, hele hele Arabistan'ın bize karşı ayaklanması kurtuluş savaşı falan değil, düpedüz "isyandı" ... Nankör herifler...

    Çünkü tarihte ilk kurtuluş savaşını biz vermiştik, bu şerefi kimseye bırakmazdık!

    Üstelik o savaşta da "yedi düveli" yenmiştik ha... iki düvel kalmıştı bize bulaşmayan...

    işimize geldiği zaman zalim oluyorduk, işimize gelmediği zaman mazlum.

    Üç kıtaya yayılmış bir imparatorluğun çocuklarıydık ama o imparatorluk aynı zamanda geri, çağdışı, aşağılık, berbat bir yerdi... nedense bundan hiç bahsetmezlerdi!

    Eski yazı da "kargacık burgacıktı" tabii...

    Herhangi bir üniversitenin herhangi bir tarih bölümünde bunu söylese hocadan dayak yiyecek herif, başımıza ders kitabı yazarı olarak konulmuş, sallıyordu: "Osmanlı'da toprak onu işleyeninmiş, herkes toprağını özgürce eker ve biçermiş"... (at yalanını sikeyim)

    Bizden sonra da "milli tarih, milli coğrafya" gibi birtakım zırvalar okutuldu çocuklara. "Akkoyunlu devletinin" vezirinin kayınçosunu tanıyorlar, Avrupa'da feodaliteden merkantilizme nasıl geçildiğini bilmiyorlardı.

    Zaten, "batı" dediğin, "França eyaletinin kralı Françesko'ydu" alt tarafı!

    ya o değil de, bir makine mühendisi adayı nasıl bilmez freze'yi hala aklım almıyor...
    15 ...
  9. 1152.
  10. hangi sistem? ortada bir sistem mi? var.
    3 ...
  11. 1153.
  12. Olmadığı için değerlendirmesini yapmaya da gerek yok kanımca.

    (bkz: Sistemsizliği sistem edinmek)
    0 ...
  13. 1154.
  14. iki sorunu içinde barındıran kavramdır. Bir eğitim, iki sistem.
    0 ...
  15. 1155.
  16. Makina mühendisinin freze aletini bilememesi çok mu sorun..? Üniversitede doçent ünvanına sahip hoca kendi alanı olan tarih konusunu bilmiyor. Üniversite hocaları bir şey bilmiyor ki öğrenci nasıl bilsin..? Siz tüm üniversite hocalarının hepsini çok ama çok üstün, değerli bilgilere sahip kişi olarak mı görüyorsunuz..?
    0 ...
  17. 1156.
  18. Herkesin bas bas bağırdığı, eleştirdiği,fakat iş elini taşın altına sokmaya gelince hiç bir icraatın gerçekleşmediği yetim kalmış girdabımız.
    3 ...
  19. 1157.
  20. bizdekine "sistem" demek ne kadar doğru acaba? "türk eğitim sostomo" desek daha az kavram kargaşası yaşarız.
    0 ...
  21. 1158.
  22. kendi vatandaşları tarafından istenmeyen sistemdir.

    sorsak herkes oo eğitim önemli oo şöle böle atar tutar falan geldiğimiz noktada; tanıdık, bilgiden değerli bu topraklarda. bu durumu daha tetikleyen bir zihniyeti yönetime hala daha seçiyorsa vatandaş, bu durumu destekliyor demektir. okumuş müdür değil, akraba müdür lazım bize.

    hiç boşa romantizm yapmayın.
    2 ...
  23. 1159.
  24. Okulun eğitiminizi engellemesine asla izin vermeyin.
    1 ...
  25. 1160.
  26. çocuklarla iletişimi en iyi olanı, dersini en iyi şekilde anlatabileni değil de kpss den en yüksek puan alanı öğretmen yapan sistem.
    0 ...
  27. 1161.
  28. Vasat(!) kimin hangi bölümde yeteneği olduğunu gözetmeksizin her konuda başarılı olması bekleniyor. Üstüne üstlük öğretmenlerin yetersizliği bu kadar barizken. Öğrenci dikkati toplayabilmek sıfır. Sadece maaşı ve tatilleri için o okulda barınıyorlar dersler daima boş. Sokakta onca işini mükemmel yapabilecek öğretmen adayları duruyorken. Sürekli bir şeyler zoraki yapılıyor. Beden eğitimi dersi müfredatta var iken bu dersin hocaları çay içerken öğrenciler arka bahçede sigara içiyor, geziyorlar bahçede kaçabilen kaçıyor. Çünkü eğitimcinin bile umursamadığı bir dersi eğitimi alan kişi neden önemsesin? Din hocaları öğrencilere islamdan ya da diğer dinleri - bence tüm detayıyla- anlatmak için orada bulunurken her ders bir dua ezberletmeyle geçiriliyor dersler sorulan sorulara cevap bile veremiyorlar. Çünkü adam atmış kapağı devlete alanında neden bir şeyler okuyup kendine bir şeyler katsın ki?

    Ps: benim zamanımda böyleydi, sanıyorum ki hala böyle.. umarım değildir.
    0 ...
  29. 1162.
  30. Her gelenin değiştirdiği, gelenlerin bile kendi içinde defalarca değiştirdiği sistem.
    Baştan ele almak gerekirse, el kadar bebeler yüzlerce soru çözmeye mahkum bırakılıyor. El kadar dediğim 2-3-4’e gidenler, yani gerçekten el kadarlar.

    O yaştaki çocukların gözünde ödev yalnızca bir külfet olarak görünüyor. Çocuklar okulda oyun oynayamıyorlar, artık dışarıda oynama olayı da pek kalmadığı için çocuklukları ne yazık ki tv tabletten ibaret olmaya başlıyor.

    Liselere geçişi arapsaçına çevirdiler.
    geçenlerde oturuyorduk, birimiz lgs birimiz oks birimiz sbs ile girmiş liseye, büyük küçükten sadece 4 yaş büyük. Binlerce birinci binlerce ikinci çıktı teoglarda. Her yere (her yer derken gerçekten her yer) anadolu ve fen liseleri açıldı, meslek liseleri büyük ölçüde itibarsızlaştırıldı ve insanların gözünde tabiri caizse bir baltaya sap olamayanların gittiği bir yer haline geldi.

    Herkes ama herkes üniversite okumalıymış gibi bir hava oluşturuldu. Üniversite okuyanların hatırı sayılır bir kısmı, okudukları bölümün türkiye şartlarında ne yazık ki bir işe yaramadığını yine ne yazık ki mezuniyet sonrası öğrendiler ve bu esnada bir zanaat edinmek için en değerli zamanlarını da üniversitede harcadılar.

    Oy kaygısı güderek Var olan üniversiteleri ıslah etmek yerine her yere ama her yere üniversite açtılar, ilçelere yüksekokullar açtılar ve üniversite okumayı -insanları tembelliğe iterek- kolaylaştırdılar. Önceden büyük fedakarlıklar gerektiren üniversite eğitimi pürgerizekalı insanları dahi üniversite okumaya yöneltti. Kesinlikle yanlış anlaşılmasın, pürgerizekalıdan kastım ders yönünden, derse harcanılan zamanın çok daha küçük kısmını zanaat edinmeye harcadığı takdirde hem kendine hem millete daha faydalı olacak insanlardan bahsediyorum.

    işin en önemli kısmı, öğretmenler. Pilotlar 6 ayda bir teste sokuluyor, uçuş yetkinliğini koruyor mu diye ancak cidden okulu bitirmiş olmak haricinde öğretmenlik vasfını en ufak bir şekilde taşımayan insanların eline bu vatanın çocukları emanet ediliyor. Bir kısmını aynelyakin gördüğüm için rahat konuşuyorum. ilkokul/anaokulu öğretmeni ama içinde çocuk sevgisi yok. Bir öğretmen, öğrencilerini yaz tatili sonrasında bile gördüğünde içi kıpır kıpır olmuyorsa kusura bakılmasın o öğretmen o öğrencilere hiçbir şey katamaz. bir öğretmen gelip selam verdiğinde o selamı almayan öğretmen, eğitime en ufak bir katkıda bulunamaz. Pilotlara insanlar emanet ediliyor ancak öğretmenlere geleceğimiz emanet ediliyor, sadece diplomaya değil, bunlara da bakılmalı.

    Önerilerim neler derseniz,
    -en başta yapılması gereken hamle şu, yetkililer çıkıp ‘bundan dört yıl sonra öğretmen olanların maaşı %100 zamlı olacak.’ demeli. Bakın o zaman zehir gibi çocuklar nasıl öğretmenliğe yönelecekler. Zeki ve çalışkan öğretmen zekş ve çalışkan öğrenci yetiştirir.
    -belki marjinal gelecek ancak müdürler öğretmenler arasından değil profesyonel yöneticiler arasından seçilmeli. Zira ne yazık ki istisnalar haricinde günümüz öğretmenleri sistemin kötülüğünün de etkisiyle dar bakmaya başlıyor ve makamlarını aşırı biçimde kendi menfaatlerine göre kullanıyor. Ben öğretmenlere yalakalık yapmak için diğer öğretmenlerinin hakkını alenen yiyen müdürler bile gördüm.
    -mesleki eğitim çekicileştirilmeli ve gerçekten herkes ama herkes üniversiteye yönlendirilmemeli. Mesela bunun için 7-8.Sınıflardan itibaren yazları 2 hafta bile olsa öğrenciler zanaat kurslarına vesaire yönledirilmeli ve hatta zorunlu tutulmalı. Alt düzey bir memur olacağına üst düzey bir zanaatkar olabilecek öğrenciler kendilerindeki cevheri keşfedebilmeli.
    -eğitim sistemi iktidarlar/partiler üstü olmalı ve ayaküstü değiştirilememeli.
    -öğretmenler en azından yılda bir kontrol edilmeli. Klasik müfettiş kontrolü değil, zira gelip birkaç evraka bakıp çekip gidiyorlar, hiçbir şey umurlarında değil. istisnai durumlar haricinde Bir öğrenci 4.sınıfa gelmişse ve adını soyadını yazamıyorsa o öğretmende kesinlikle bir sıkıntı vardır diye düşünüyorum.

    Özetle, iyi eğitim sistemi iyi öğretmen iyi öğrenci.
    1 ...
  31. 1163.
  32. tek kelimeyle (bkz: berbutt) bir şeydir..

    ama tabii hepimiz süperiz, o yüzden bizim eğitim sistemi (bkz: berbutt) olmakta..
    0 ...
  33. 1164.
  34. öyle birşey varmı ki ya olmayan şey için başlık açılmış.Gerçek olan şu ki derhal bir sistem oluşturup dikkatlice takip edilmeli.Çünkü bu sistem değişikliğinin olumlu sonuçları 20 sene sonra alırız.
    1 ...
  35. 1165.
  36. Yıkıktır. Fakat yakında yeni Türkiye ile bir reforma gidilecektir eğitimde de.
    1 ...
  37. 1166.
  38. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1690761/+
    Finlandiya eğitim sisteminden bir şeyler öğenmesi gereken sistemdir. Finlandiya eğitim sistemi şu anki şartlarla türk eğitim sistemine uygulanamaz, bu doğru, fakat bu bir yerlerden başlanılamayacağı anlamına da gelmemeli.
    0 ...
  39. 1167.
  40. test diye bir şey olduğu sürece ilerlemek mümkün değil.
    0 ...
  41. 1168.
  42. Sistemi olmayan, başa gelen her kişinin tekrar düzenlediği saçma sistemsiz bir yapıdır.

    Anasınıfında sözleşmeli öğretmenim tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete uğradım. Annem fark etti, lanet kadın yüzünden hala karakter ve sosyal hayatımda etkilerini yaşıyorum. Kendimi toplum içinde ifade ederken kızarıp bozarıyorum, çekiniyorum.
    Annem ilk dönem fark etmiş de allahtan daha da beter olmadan almış, ilkokul hayatım ilk 4 yıl boyunca bu şekilde berbat geçti. “Okumaz bu” dedi çoğu öğretmenim, okula gitmek istemeyen biri için çok güzel bir tespit.
    Ailem okulumu değiştirdi, köy okulunda okudum 4 yıl, sonra il merkezindeki okulumda öğretmenim beni anladı ve sonraki dört yıllık ilkokul dönemimde takdir alarak dereceye girdim.
    Hala daha görüşür, bayramlarda arar halini hatrını sorarım.
    Sonra lisede sağlık meslek lisesinde hemşirelik okudum, yine bakan değişti ek puan kalktı dershaneler kapandı derken üniversite sınavına boş boş girdim.
    4 yıl boyunca sadece 9.sınıfta 4 saat aldığım matematik ile de olmadı tabii ama ona rağmen önlisans sağlık bölümüne bölüm birincisi olarak girdim. 3.16 ile mezun oldum.
    Atamam Yok, görev tanımım Yok ve iş bulamadım.
    Neyse şimdi bölümümü lisansa tamamlamam için ailemin 20k para vermesi gerekiyor çünkü Türkiye’de yalnızca 1 kişi alıyor lisans bölümü tam burslu ve ben o bir kişi olmayacağım büyük ihtimalle.
    Böyle saçma sapan bir sistem...
    4 ...
  43. 1169.
  44. akp döneminde buram buram kalite olmuş sistemdir. evet...
    2 ...
  45. 1170.
  46. türk eğitim sistemi tüm bileşenleriyle zamanla yozlaşmaktadır. bu bileşenlerden kasıt
    1- öğrenciler
    asıl hedef kitleyi (esnaf ağzıyla velinimet) temsil eden gruptur. öğrenciler genç yaşta okullara alındıkları için okulda en çok öğretmenlerini, müdür ve müdür yardımcılarını ve hizmetlileri görürler. çevresinde gördükleri hep taklit ederek öğrenmeleri diğer öğrenmelere nazaran daha sık gerçekleştiği için gördükleri öğrencide derin izler bırakır. örneğin öğretmenlerin şık ve güzel giyinmelerinin öğrencinin temizlik duygusunun yerleşmesine katkısı olur, öğretmenleri demokratik bir ortamda öğrencilerini dinleyerek ders işlerlerse öğrenciler değerli olduğunu hissederler bu nedenle hem öğretmenlerine hem de okula bağlılık gösterirler ve okulu çile değil eğlence olarak görürler.

    yine öğretmenlerin ruh halleri öğrencilere yansır. (bu kısmı öğretmenler başlığında detaylı işleyeceğim). okulun fiziki durumu gene öğrencilere iyi/kötü yansır. okulun yakınlarında iyi bir kampüsün olması, ildeki etkinlikler ve yetkili mercilerin okulu ziyaretleri, velilerin öğrencilere saygı göstermesi gibi buraya yaz yaz bitmeyecek bilimum şeyden etkilenen masum kitleyi temsil eden gruptur.

    2- veliler
    velilerin asli görevi çocuklarının fiziki/manevi ihtiyaçlarını yerine getirmek çocuğuna saygı göstermek, başka çocuklarla yarıştırmamak, barışçıl bir ortamda öğrencilerin hata yapmalarına izin verip onların gelişimini çocuklara hissettirmeyecek kadar uzak ama çocuktan kopmayacak kadar yakın olacak ince bir çizgide takip etmeleri gerekir. evladı birisiyle (öğretmen/öğrenci vs.) ile tartıştıysa direk hey höyt sen kimsin ? benim kim olduğumu biliyor musun ? diye karşı tarafa saldırıp, zarar vermeden veya şiddete başvurmadan her iki tarafı da dinleyip uzlaşma yolunu tercih etmeli, gerçekten bir sıkıntı varsa davasını açmalıdır. öğrenciye parasını suyunu gönderip başarılı olmasını beklememeli. öğrencinin sadece parayla çalışmadığını ayrıca öğrencilerin ruh halleri, hayat hedefleri, film dizi izlemek satranç oynamak gibi keyifleri olduğunu belki de farklı görüşlere meyil edip heveslenebileceğini unutmamalı ve öğrenciyi yarış atı gibi görmeyip mümkün olduğunca çocuğu özerk bırakmalı, çocuğun ihtiyacı olduğu zamanlarda sıkmadan yakından ilgilenmelidir.

    3- öğretmenler
    maalesef an itibariyle en zavallı bırakılmış grubu temsil eder bu kitle. neden mi ? öğretmenlerin asli görevi vatana millete hayırlı bilimsel okur yazarlığa sahip anayasaya bağlı Türk gençliği yetiştirmektir. öğretmenlik plan isteyen bir iştir. sürekli planların değişmesi iptal edilmesi bir yere kadar esnekliktir. ancak bu esneklik balon zannedilip şiştikçe esnetilir ve şiştikçe şişirilirse patlar. öğretmenler an itibariyle 1 yıllık plan bile yapamıyorlar bırakınız 1 yıllık planı 1 aylık plan bile artık Türk eğitim sisteminin değişmesine ayak uyduramıyor. bu nedenle plansız yetişen bir gençliğin tek başına sorumlusu olamazlar.

    öğretmenler maalesef yeterli miktarda maaş alamıyorlar. Şöyle ki öğretmenlik çuval taşımaya benzemez. Çuvalı attın mı gider. Ama ayakta durmuş mu büyüyecek mi acaba şurdan dokunsam taciz etmiş olur muyum ? bu çuvalı nasıl daha kaliteli yaparız ? bu çuval bana itaat etmediğinde naparım gibi sorunlarınız olmaz. çuval gitti mi sizden gitmiştir. hele hele yıllar sonra o çuval başka çuvallarla gelip sizin elinizi öpmez. Öğretmen kişilerin maaşlarının düşük olması en kabaca onların mutsuz olmalarına neden olur ve bu da onların bu ruh hallerini öğrencilere yansıtmasıyla ve öğrencilerin de umutsuzluğa kapılmasına neden olur.

    öğretmenlere yeterince itibar verilmiyor maalesef. en başta öğretmenlerin "sadece" üniversite okumuş gençler olarak görülmesi sıkıntı ve aslında doğru şu an ki politikalar üniversite öğrenimi yaşamış herkesin öğretmen yetkinliğini sağladığını gösteriyor. her ile üniversite her ile eğitim fakültesi açılırsa maalesef ki durum böyle olur.

    burayı biraz özet geçeyim malum sıkıldım dert yazmaktan: öğretmenlere özerklik verilmiyor bu nedenle öğretmen de öğrenciye yeterli özerkliği göstermiyor. özürlü veliler öğretmenlerin hayatına kastedecek kadar ileri gidebiliyor. öğretmenlerin öğrenciler hakkında "not" dışında bir yaptırım gücü yok. (burada dayak gibi çağ dışı hareketlerden bahsetmiyorum) öğretmenler an itibariyle en az puanlı kişiler tarafından seçiliyor. sözleşmeli ve mülakatlı öğretmen olma gibi durumlar da öğretmenlere bir eksi not olarak karşımıza çıkıyor. eşeledikçe daha çok çıkar burada kapatalım.

    4- okullar
    evet okulların bazıları yeterli fiziki imkanlara sahip değil, bazıları ise hiç bir donanıma sahip değil ve okul binalarının sıvası düşebiliyor. okullarda pislikler bulunabiliyor. bazı okullara hizmetli verilmiyor. okullarda rutubet ortamı da olabiliyor zaman zaman.

    5- toplumsal düzen
    insanlar birbirine saygı göstermediği için, çeşitli nedenlerle mutlu olamadıkları için, çarşı pazarın durumu, çocuğa ceket,hanıma manto kendine bir ayakkabı lazımken ilkokul terk babadan miras patronun ağız kokusunu çekmek, yaşça küçüğünden sert emir almak gibi durumların olması, ülkenin durumu, kişilerin bireysel ekonomik ve kişisel özgürlükler, siyasal durum da (son zamanlarda cılkı çıktığı için ayrı bir başlık açtım ona) akıllara zarar çözümler getirdiği için insanlar hileye hırsızlığa yöneliyor. toplum ve ahlak kuralları gibi kurallar batı etkisiyle sosyal hayatın zorluğuyla yozlaşmaya başlıyor.

    6- siyasi düzen
    özellikle her yönetimin kendi ideolojisini yansıtması sebebiyle öğrencilerin beyni yer çekimsiz ortamdaki çilekten gelen muz tadı gibi oluyor. çok şey yazılır da buraya herkes kendine göre pay biçsin artık. sonra terörist, hain olabiliyoruz çok sıkıntı yaptıysam 155'i ara veya vatan hayini yaz 155155'e gönder.

    7- müdürler ve müfettişler
    buraya tam bir veresiye veren ile nakit veren karikatürü yakışır. zira müdürler okulu,okulun ihtiyaçlarını, öğrencileri, öğretmenleri, okuldaki yıkığın döküğün, sorunların kısacası aklınıza gelmeyecek pek çok şeyden sorumlular ve eğitim sisteminde dönüt verecek en önemli yer burası ayrıca yetkileri de çok kısıtlı. bu adamı müfettiş de denetliyor ancak geri dönüt almıyor. eğitim sistemi öğrenci (merkezden) >> öğretmen >> müdür >> müfettiş >> bakanlık diye değil ek bir makam daha çıkıyor cumhurbaşkanlığı/başbakanlık olmak üzere tam tepeden iniyor. halbuki eğitimi alacak adama eğitimi bilmeyen bazı şeyleri dikte etmek isteyen kişi/kişiler tarafından hazırlanan sistemi sıkarsan çocuklarda rastgele sıkılmış ketçap gibi olur.

    8- bakanlık
    başıma bir şey gelmeyecekse an itibariyle direkt olarak cumhurbaşkanlığına bağlıdır ve fiilen çalışmamaktadır. sadece gelen emir ve görevlere kılıf uyduran bir merci haline gelmiştir.

    9- hizmetliler
    bu insanların da yeterli itibar ve yeterli ekonomik özgürlüğe kavuşması ve özellikle neşeli kişilerin seçilmesi öğrencilere bir nevi maskot gibi olacaktır.

    10- ders kitapları
    4. sınıf çocuğuna 400 sayfalık kitabı verirsen çocuk hem bu aletten korkar hem de okumaya olan şevki kaçar. eskiden dergi dergi fasikül fasikül giderdi orta okula kadar. şimdi 2.sınıfta okuma yazma ve sayıları yüzeysel öğrenince iş bitiyor ve yerini hadi ağır sanayi kitaplarını kaldıralım, okuyalım, çalışalıma dönüyor. kitaplar az sayfadan oluşan ve ilginç bilgiler içeren ve sadece çocuklara yararlı olabilecek ihtiyacını giderebilecek içeriklerden oluşmalı ayrıca ve ayrıca öğrencilere türev integral gibi ağır meslek bilgisi konuları şak diye gösterilmemelidir.

    11- yukarıdaki tüm konulara diğerlerine göre daha az katkısı olan diğer kişiler ve unsurlar
    burada öğretmenin park yeri bulamamasından trafiğe kadar pek çok şey konuşulabilir. ya zaman kaybıdır, ya masraftır ya da israftır.

    benden bu kadar sevgilerle
    - bir öğretmen adayı
    0 ...
  47. 1171.
  48. 18 milyon öğrencinin ortalama 13-14 milyonuna takdir/teşekkür belgesi dağıtılan sistemdir..

    ulan madem çocuklar bu kadar zeki o zaman niçin sınavlarda yüzbinlerce öğrenci 0 (sıfır)puan alıyor yada kıçı kırık barajı bile geçemiyor.

    yada dünyada en iyi üniversiteler listesinde ilk 500 de niçin bizim üniversitesiler dereceye giremiyor yada birkaçı giriyor..
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük