tutunamayanlar

entry781 galeri20 ses1
    331.
  1. Oğuz Atay'ın başyapıtıdır. Son zamanlarda Olric karakteri sosyal medyada bir hayli söz edilmektedir.
    Korkuyoruz. düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. insan olmaktan korkuyoruz. insana benzetirsek, onlara acımaktan korkuyoruz. işin içine bir kere acıma girerse, ondan bir daha kurtulamamaktan korkuyoruz. (sayfa 453)
    3 ...
  2. 330.
  3. aslında hepimizin bir şekilde selim ışık olduğunu, her satırda yüzümüze çarpan kitaptır. depresif , etkileyici şaheser kitaptır.
    2 ...
  4. 329.
  5. şu zamana kadar okuduğum ve hemen hemen her sayfasında kendimi bulduğum zeka pırıltuılıyla dolu cümlelerle bezenmiş büyük yazar oğuz atay ın türk edebiyatındaki sayılı başyapıtlardandır.
    1 ...
  6. 328.
  7. sıradan, vasat ve insana pek de bir şey katmayan daha çok ergenlerin ve ergen kalmış zihinlerin ve kendini özdeşleştirdiği kitaptır.
    1 ...
  8. 327.
  9. keşke finalde sorulacak kitap olması nedeniyle değilde, daha erkenden kendi isteğimle okusaymışım dediğim bir oğuz atay eseri. farkli bir uslüp kullanılmış. gerçekten okumaya değer.
    0 ...
  10. 326.
  11. "birçok meseleyi askıda bırakıp gittin. beni bıraktın bu makinenin çarkları arasında. ben de dişlilere ceketimi kaptırdım..."
    2 ...
  12. 325.
  13. Dayanamayıp ağladığım bazı yerlerinde de güldüğüm kısacası kendimi bulup kaybettiğim elden düşmeyecek bir Oğuz Atay baş yapıtıdır.
    1 ...
  14. 324.
  15. anlatınca olmaz. yaşamak diye bir problem yoktu bizim için. böyle bir problem
    çözmedi asistanlar tatbikatlarda. sonunda hepimizi kurt
    kaptı tabii. i̇nsan taklidi yaptığımız için, kurtlar bizi adam
    sandı. dünyanın hiçbir yerinde böyle bir rezalet görülmemiştir.
    az gelişmiş aşklar ülkesi olarak dünya milletleri arasında
    ön sıraları işgal ediyoruz. birleşmiş milletler istatistiklerine
    göre ancak nijerya ve gana bizden daha az gelişmiş.
    âşık olma oranı yüz binde kırk iki. beş yıllık plan yüzde
    yüz gerçekleştiği takdirde bu oran bin dokuz yüz seksende
    yüz binde seksen altı olacak. gene yeterli değil. planlama
    örgütünde herkes evli olduğu için, meselenin üzerinde
    çok durmuyorlar. beş yıllık planın uygulanmasına geçeli
    bizim sınıftan yalnız güner âşık oldu: o da bir bar artistine.
    cinsi aşk olduğu için sayılmadı. aşkta geriyiz de başka şey-
    lerde ileri miyiz sanki? yalnız trafik kazalarında birinciyiz.
    buyrun bakalım. binde dört onda iki. gururumuza dokunuyor.
    selim kadar olamıyoruz. ayrıca, büyük şehirlerde
    bir bakıma yüksek görünen bu oran, köylere doğru gittikçe
    azalıyor. milli gelirin dağılımı gibi. aşk sağlığı enstitüsünün
    bültenine göre, bir yıl içinde sadece on iki bin yedi yüz on
    altı muhallebicide buluşma, yedi bin sekiz durakta buluşma
    (bunun bin sekiz yüz yirmi beşi gerçekleşmemiş), bin dört
    yüz altmış iki çeşitli açık yer gezintisi (parklar, kırlar, adalar
    v.s.) ve yalnız altı yüz on iki sinema locası olayı tespit
    edilmiş. buna gizli aşkları da ekleyin (bültende selim’in
    adına rastlanmadığı için, bunu gizli aşk olayları arasında
    düşünebiliriz.) gizli aşk sayısının da, ihtimal hesaplarına
    göre dört bin altı yüz kadar olduğu tahmin ediliyor. emniyet
    genel müdürlüğünün tespit ettiğine göre de (yuvarlak
    olarak) yüz yirmi altı bin sekiz yüz bakıp da iç geçirme,
    kırk dört bin otobüs ya da dolmuşta hafifçe temas, dört bin
    iki yüz peşinden gidip de vazgeçme, sekiz yüz elli eve kadar
    izleme ve on beş bin yedi yüz uzaktan âşık olma ve sadece
    (bu sayı kesin) sekiz yüz on dört ümitsiz aşk olayı
    kaydedilmiş. bu arada, park bekçileri, seksen iki bin kadar
    çifti düdük çalarak, tabanca çekerek ve benzeri tehditlerle
    korkutmuş. parklar, bahçeler ve kırlar genel müdürlüğüne
    göre de, altmış bin papatya sevgi falı için koparılmış ve
    âşıkların üzerinde uzandığı yirmi sekiz bin metrekarelik bir
    sahanın çimleri ezilmiş. tahmini zarar, yarım milyon lira
    civarında. uzun sözün kısası, nefes alışın bile izleniyor selim.
    3 ...
  16. 323.
  17. bana kitap kurdu, boş hayaller kumkuması, hayatın cılız
    gölgesi gibi sıfatlar yakıştırılabilir. şövalye romanları okuya
    okuya kendini şövalye sanan don kişot’a benzetebilirsiniz
    beni. yalnız onunla bir fark var aramda: ben kendimi don
    kişot sanıyorum.
    “kitaplardan, yaşantılarım için yararlanamadığımı ve
    kendimi bir biçime sokamadığımı da yüzüme vurabilirsiniz.
    ne yapabilirim? kitap okumakla, manavın beni aldatmasına
    engel olamıyorum bir türlü. manava inanmadığım
    halde beni aldatıyor namussuz. ya inandığım dostalarımın
    beni aldatmasını önlemek: büsbütün imkânsız bu. dostlarım
    alay ediyor benimle. bu çocuğun sonu ne olacak, diyorlar.
    hiç olmazsa kitaplardan kitaplar çıkarmalıymışım
    bunu da yapamıyorum, yazamıyorum. kitapları, işimde
    kullanılacak bir mal gibi göremiyorum: kapılıyorum onlara.
    belki kitaplar da onlara karşı gösterdiğim aşırı ciddiyetimle
    alay ediyordur. biliyorum, kitaplar da beni adamdan saymıyorlar.
    fahişelerin, onlara barlarda para yediren tüccarları
    küçümsemesi gibi hor görüyorlar beni.
    ‘bütün bunları düşündükçe daha da tersleşiyorum, kendime
    daha çok zararım dokunuyor; benimle alay edenlerin
    gözünde daha da küçülüyorum. duvarlar duvarlar var çevremde.
    halsiz kalıncaya kadar başımı vuruyorum onlara.
    1 ...
  18. 322.
  19. ''bütün hayatımızı yersiz çekingenliklerle mi geçireceğiz olric? cesareti yalnız kafamızda mı yaşayacağız''
    4 ...
  20. 321.
  21. hakan günday'ın az isimli kitabını bitirenlerde okunmamışsa okuma, okunmuşsa tekrar okuma isteği uyandırabilecek oğuz atay eseridir.
    0 ...
  22. 320.
  23. insanlar bu romanı 30+ da okumalı. anlamak babında.*
    0 ...
  24. 319.
  25. insanlar bu romanı on yedisinde okumamalı.
    1 ...
  26. 318.
  27. bazı insanlar için çok ama çok özel bir kitaptır. ilk başlarda popüler olmasına sevinmiştim ama insanların bu kitabı günlük bayat esprilerine malzeme yapması beni çok üzdü. oysa ki bu kitap bir destandır. tutunamayan, ezilen, kendini güçsüz hisseden, korkuları olan, dünyanın pisliğini anlamış insanların destanıdır.

    ayrıca bu kitabı anlamak için dostoyevski, kafka, camus, yusuf atılgan gibi isimlerin eserlerini okumak lazım. dahası varoluşçu felsefenin ne olduğunu bilmek lazım.
    1 ...
  28. 317.
  29. nasıl olur da bu zamana kadar okumayı erteleyebildim dediğim güzide eser.

    önceki entry'lerde belirtilen kitabın can alıcı noktaları dışında aklımda kalanlarla alıntılar yapmak gerekirse;

    --spoiler--

    bir de vatan denen şey vardı ki, çok iyi korunması gerekiyordu. bizler, her sabah hep bir ağızdan onu özümüzden çok sevdiğimizi, ant denilen bir şey içerek haykırıyorduk.

    dünya tefekkür tarihine "durbakalımhelecilik" geçmezse babama yapılmış en büyük hakaret olacaktır bu.

    "çünkü öğrenmiştim en çok bağıranın en iyi şiir okumuş sayıldığını ve öğretmenin bu zayıf tarafını keşfeden tek akıllı öğrenciydim."

    --spoiler--

    onun dışında facebook sayfalarında ziyan edilen olric'le geçen diyaloglar durup düşündüren hatta bazıları adamı dağıtan cinsten.

    ve son olarak "bat, dünya bat." saygılar oğuz atay!
    3 ...
  30. 316.
  31. --spoiler--
    biz onlara cenneti sunacağız cennet muhallebiden duvarlar demek değildir sayın yetkili cennet insanların birbirlerini dinlemeleri demektir birbirlerine aldırmaları demektir birbirlerinin farkında olmaları demektir
    --spoiler--
    1 ...
  32. 315.
  33. "Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi, boş yere mağaramdan çıkarma beni... alışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna..." Oğuz Atay
    *
    3 ...
  34. 314.
  35. 1970 den bugüne fazla bir şeyin değişmediğini anlamamı sağlayan, çoğu zaman neşeli, bazen sıkıcı müthiş roman.
    1 ...
  36. 313.
  37. okunması sabır gerektiren kitaptır. kitap boyunca turgut un iç konuşmaları bayıp durur. 1 cümle ile anlatılacak şeyi 5 cümle ile anlatan ifadeler, iki kişi konuşurken her diyaloğa giren iç konuşmalar, kimin tarafından söylendiği,iç mi sesli konuşma mı olduğu anlaşılmayan diyaloglarla dolu karışık bir metin bu kitap. büyütmeye gerek yok.
    2 ...
  38. 312.
  39. benim canım insanlar'ım deyip, ölüp ölüp dirilen kitap.
    "selim öldü yaşasın selim!"
    Şahsen, "bat dünya, bat"çılardanım.
    1 ...
  40. 311.
  41. Sabah erken kalkarım
    Ne yüzümü yıkarım
    Ne sokağa çıkarım.
    Kışın soba yakarım
    Yazın camdan bakarım
    Hayattan yok çıkarım.

    Ne de güzel özetlemiştir kimsenin umrunda olmayan insanları, tutunamayanları. Annen, baban, belki birkaç arkadaşın, türkcell. Dahası yok.
    1 ...
  42. 310.
  43. Oğuz Atay'ın güzel bir kitabıdır. Fakat kitabın tuhaf yönleri de vardır.51. basımın kapağında yazarın tek gözlü bir resmi ve kitabın yayınevi olan iletişim yayınevinin logosunda güneş ve göz sembollerinin bulunması düşündürücüdür.
    1 ...
  44. 309.
  45. oğuz atay'ın eseridir. her ne kadar olric karakteri günümüzdeki ergenlerin kurbanı olsa da iyidir, candır.
    1 ...
  46. 308.
  47. her yeni ev kuran çiftin, kalın olduğundan kütüphanesine yer etmektedir.
    0 ...
  48. 307.
  49. bir insanın sevdiği bir eserden alıntı yapması kadar doğal bir durum yoktur. adam kitabı ya da kitabın ihtiva ettiğini okumuş, sevmiş. elbette bunu paylaşmak ister.
    bu yönden oğuz atay' ın bu unutulmaz eseri hakkında ergen merakı yorumunu yapmak tuhaf ve yanlıştır.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük