sirada yemenliler var hazir olun, 160 yemenli ozel ucakla turkiyeye getirilip tedavi ettirildi,
akp bu multecileri laiklige karsi ayaklanmada kullanacak yazin bir tarafa, neo osmanlicilik amaci kapsaminda ne kadar arap varsa turkiyeye dolduruyorlar kac senedir, yardim etmeyin demiyorum, edin ama orada kalsinlar gelip turkiyede sehirlere yayilip demografik yapiyi sikip biraktilar resmen.
tez vakitte doğum kontrolü diye bir şeyin varlığından haberdar edilmeleri gerek.
çevremde kiminle konuşsam bu suriyelilerden şikayetçi ama devlet sanki bu durumun farkında değil gibi hareket ediyor. hatta bir ara kilis belediyesi övünülecek bir bok yemiş gibi şehirde kilislilerden daha çok suriyeli olduğuyla ilgili bir reklam hazırlamıştı. yok suriyelilerle barış içinde yaşıyorlarmış da tüm dünyaya örnek oluyorlarmış. o kadar seviyorsanız suriyeli kardeşlerinizi benim memleketimdekileri de oraya alıverin.
aslında bazıları iyi. bugün sel çekildikten sonra eve doğru giderken çamurlara battık, bataklık gibi olmuş yollar. kurtulmaya çalışırken elektirik direğine tutunayım dedim hemen beni durdurdular çat pat türkçeyle açık kabloyu gösterdiler sağolsunlar ordan çıkmamada yardım ettiler.
bursa inegölde; sikini sallasan, illa ki birine çarpacak kadar çokturlar. yoğunlukla ağaç işleri mobilya sanayindeki yüzlerce atölye ve fabrikada çalışırlar. ucuza iş yaparlar ama aynı aileden olan birden fazla kişi hep beraber çalışınca; aile bütçelerine sağlam katkıda bulunurlar.
bir evde en az 10, en fazla 25 kişi kalırlar ve bu yüzden de genelde 130-150 metrekare dairelerde otururlar ve de tahmin edeceğiniz gibi ilçedeki kira bedellerinin anormal yükselişinde büyük pay sahibidirler zira kalabalık oluşlarından gözü korkan ev sahiplerine uçuk rakamlar teklif ederler..
öyle ki bir ay ev arayan bize bile emlakçıların, ev sahiplerinin mütemâ söylediği : suriyeler dışındakilere ev kiralamaya sıcak bakmıyoruz, iyi para veriyorlar, yerli halka 600e vereceğime suriyeliye 1300-1500e veririm; şeklindeki sözler durumu iyi özetliyor ve böyle böyle ederi maksimum 700 olan bir eve 1500e kadar kira isteniyor!?
bir başka ayrıntı da ; ilçe içinde son zamanlarda açılan lokanta, spotçu, berber, tütüncü, telefoncu, bakkal, tamirci gibi işyerlerinin büyük yüzdesinde onların imzası vardır.
toplum yaşantılarına değinecek olursak;
genelde kendi halkından olanlardan alışveriş yapıp onlardan hizmet alırlar. yollarda yüksek sesle konuşup gür kahkahalarla dolanırlar.
kadınları çalışmayıp paso bebek doğurup çocuk bakarlar, adamlar çok çalışkandır, gerektiğinde uzun saatler boyu fazla mesai yaparlar, altlarında hemen hepsinin ya motor ya şarjlı bisiklet ya da en olmadı normal vitessiz bisiklet vardır.
genç erkekler filinta gibi fit; boğazına düşkün ama zayıf, genç kızlar ise bakımdan bihaber, full tesettür, burka ve ferace ile kuşanmayı severler; okul ve iş ile falan da alakaları yoktur..
bendeki analizler bu kadar, hepsi de tastamam doğrudur, fazlası yok eksiği vardır, zira her gün onlarla içiçe yaşayan. bir inegöllü olmak hiç de kolay değil.
son olarak da bol yağlı ve baharatlı yemek severler, çayı da şekeriyle dökme çayıyla suyuyla beraber demleyip ravak gibi içerler, içkiyle araları pek yoktur ama kendi halkından olan araplarla çok sık tartışıp; bir anda köpek sürüsüne dönüşür, geniş katılimlı dövüşürler..
aslında mülteci olanların yeri turkiye, lübnan, urdün gibi ülkeler değil, Kuveyt, birleşik arap emirlikleri gibi petrol zengini ülkeler. bu tip ülkelerde kişi başına düşen gelir onları alan 3 ülkeden daha yüksek. türkiye'nin nüfusu zaten kalabalık, 2 milyondan fazla suriyeliyi kaldıramaz. lübnan geçmişte 15 yıl iç savaş yaşamış, savaştan sonra zar zor toparlanmış, kırılgan yapıya sahip bir ülke, kaldıramaz nüfusunun yarısı kadar suriyeliyi. mısır, türkiye ile lübnan'dan fakir, kalabalık ve risk altında, suriyeli almaması normal. birleşik arap emirlikleri petrol ve turizm zengini, nüfusunun % 80'ini faslı, suudi, pakistanlı, başka yerlerden göçmenlerin oluşturduğu ve nüfusu türkiye'den az olan bir ülke, buna rağmen suriyeli mülteci almıyorlar maalesef. hepsini alsalar keşke. üstelik lehçe farklı olsa da dil aynı.
bursa inegölde; sikini sallasan, illa ki birine çarpacak kadar çokturlar. yoğunlukla ağaç işleri mobilya sanayindeki yüzlerce atölye ve fabrikada çalışırlar. ucuza iş yaparlar ama aynı aileden olan birden fazla kişi hep beraber çalışınca; aile bütçelerine sağlam katkıda bulunurlar.
bir evde en az 10, en fazla 25 kişi kalırlar ve bu yüzden de genelde 130-150 metrekare dairelerde otururlar ve de tahmin edeceğiniz gibi ilçedeki kira bedellerinin anormal yükselişinde büyük pay sahibidirler zira kalabalık oluşlarından gözü korkan ev sahiplerine uçuk rakamlar teklif ederler..
öyle ki bir ay ev arayan bize bile emlakçıların, ev sahiplerinin mütemâ söylediği : suriyeler dışındakilere ev kiralamaya sıcak bakmıyoruz, iyi para veriyorlar, yerli halka 600e vereceğime suriyeliye 1300-1500e veririm; şeklindeki sözler durumu iyi özetliyor ve böyle böyle ederi maksimum 700 olan bir eve 1500e kadar kira isteniyor!?
bir başka ayrıntı da ; ilçe içinde son zamanlarda açılan lokanta, spotçu, berber, tütüncü, telefoncu, bakkal, tamirci gibi işyerlerinin büyük yüzdesinde onların imzası vardır.
toplum yaşantılarına değinecek olursak;
genelde kendi halkından olanlardan alışveriş yapıp onlardan hizmet alırlar. yollarda yüksek sesle konuşup gür kahkahalarla dolanırlar.
kadınları çalışmayıp paso bebek doğurup çocuk bakarlar, adamlar çok çalışkandır, gerektiğinde uzun saatler boyu fazla mesai yaparlar, altlarında hemen hepsinin ya motor ya şarjlı bisiklet ya da en olmadı normal vitessiz bisiklet vardır.
genç erkekler filinta gibi fit; boğazına düşkün ama zayıf, genç kızlar ise bakımdan bihaber, full tesettür, burka ve ferace ile kuşanmayı severler; okul ve iş ile falan da alakaları yoktur..
bendeki analizler bu kadar, hepsi de doğrudur zira her gün onlarla içiçe yaşayan. bir inegöllü olmak hiç de kolay değil.
bu kriz şu an Adana'da yaşanıyor. gelişmemiş bir bölgede bile 3+1 düzgün satılık evler icin, hatta kötü evler için bile 250.000-300.000 tl isteyenler var.
Ben bu insanlara özel haklar tanınsın falan demiyorum. Ama üniversite mezunu bir insan ülkesindeki siyasi nedenlerden dolayı kalkmış başka yere gelmiş Ve devlet ona çalışma imkanı sunmuşsa Bundan daha güzel bir şey yoktur. Bu insanlar toplumun dışına itildikçe asıl ülkemizde büyük sorunlara neden olurlar. Bir yerden başlayıp bu ülkeye kazandırılmaları lazım. 2. Sınıf insan muamelesi yapılmamalı.
Onun dışında, bir suriyeli cinayet işlediyse, taciz ettiyse bundan bütün suriye halkı sorumlu değildir. Türklerde bunlari yapan yok mu? Çok var. Ama kalkıp da "türklere lanet olsun!" demezsin.
Bir insan yardıma muhtaçsa yardım edersin. Dini, ırkı önemli değildir. Şimdiki türkler gibi mahalle baskısı yapmaya da hakkı yok kimsenin. Dışlamak gereksiz. Nefret beslemek daha da gereksiz.
şuan 5 milyon, 10 sene sonra 10, 15 sene sonra 15 milyon olurlar. şunu hatırlatıyor: özalın 3-5 çapulcudan birşey olmaz deyip yurda aldığı enikler gibi.
Bizde bu ülkede yaşıyoruz ve kimsenin bana üvey evlat muamelesi yaptığı falan yok. Çocuğun ateşi 37 miş de falan filan. insan vücut ısısının kaç olduğundan haberi olmayan bir yazar bulduk.
Benim yıllardır görüştüğüm suriyeliler var. Bitli insanlardı birlikte kurtulduk mesela. Herhangi bir sikintilarinda beni ararlar. Şimdi insan gibi yaşıyorlar ve allah a şükür bunda payım olduğu için çok mutluyum.
Madem bu insanlar hasta, size geçmesinden korkuncaya kadar yardımcı olun o zaman. Siz insansınız da onlar değil mi? Zaten o salgın olayi da gayet şehir efsanesi gibi geliyor kulağa ama neyse.
Bizim bir komşumuz var. Hiç dışarı çıkmaz, ev hanımı ve akşama kadar dedikodu yapar. Suriyelilerle de başı dertte. Daha bir kişiyle konusmuslugu yok ama her hucresiyle onlardan nefret etmekte. Ah cahil teyzem diye gülerim hatta, bana da kızar. Onu bu sözlüğe üye yapiyim diyorum. Ciddi anlamda iyi anlaşacağı çok fazla insan var çünkü.
hiç hazetmiyorum hergün burnumun dibinden amacım ırkçılık değil benim askerim onun ülkesini kurtarmaya çabalarken bunlar burada zevki sefa yaşamaları kanıma dokunuyor.
türkiye ye gelenlerin çoğu çürük denilmiş. garip bir tanim.
insan doğuştan mı çürüktür, yoksa yaşam şartları mı insanı çürütür?
bu aşağılayıcı dilden vazgeçin. kimse o duruma düşmek istemez. gönül isterdi ki hükümetimiz bunlar için doğru düzgün politika üretsin. bm den destek alsın. ancak ne yazık ki hükümetimiz lafa gelince aktif uygulamaya gelince fazlasıyla pasif. bağırıp çağırmakla olmuyor her şey.
bunlar zaten akp hükümetinin saçma sapan politikaları yüzünden oldu. yazının sonunda en çok ta hükümeti eleştirdim. bazıları sadece başını okumuş yazdığım önceki yazının. suriye'yi afganistan'a çevirenler yaşam koşullarını düzeltmiyorsa, ve bu hükümet kendi vatandaşına üvey evlat muamelesi yapıyor ise elden tepki göstermekten başka bir şey gelmez.
öncelikle taa t.c. kurulmadan önce Suriye'den türkiye'ye göç eden arap alevi topluluğuna mensup bir babanın kızı olarak suriyeliler hakkında şunları söylemek istiyorum.
Her milletin sağlam olanı da var çürük olanı da. aynı şekilde suriyeliler'in de hem sağlam olanı hem de çürük olanı var. ama ne yazık ki türkiye'ye gelenlerin çoğu çürük. sağlam olanlar azınlığı oluşturuyor gelenler arasında. ve gelenlerin çoğu aynı zamanda eğitimsiz olanlar. petrol zengini körfez ülkeleri bunları almayıp şerefsizlik yaptıkları için türkiye ile lübnan'da ciddi sorunlara neden oldu bunlar. artık isid'den dolayı lübnan'in da suriye sınırını kapattığı söyleniyor. bunun dışında lübnan hükümetinin suriyelilere vatandaşlık vermeyecegi söyleniyor. urdün'e giden suriyeliler, yaşam koşulları kötü diyerek oradan ayrılmışlar.
durum böyle olunca türkiye'nin başındaki bela daha da büyüdü.
akp hükümeti bunlara vatandaşlık verme, bunları öğretmen olarak okullara atama planları yaparken, aynı zamanda kendi vatandaşına üvey evlat muamelesi yaparken adana'da birçok suriyelinin hastalıklı olduğu ve salgın olduğu söyleniyor.
bizim mahallede oturan manevi bir ablamın 6 yaşındaki oğlu ağır bir hastalık geçiriyor bir süredir. çocuğun ateşi çok yüksek,havale geçiriyor. bir türlü düşmüyor ateşi.
dün fenalasinca ilk önce bize yakın olan tıp merkezine götürmüşler çocuğu.
Sonra orada da çocuğun ateşi düşürülemeyince özel bir hastaneye götürdüler. orada "buraya gelen suriyelilerin çoğu aşısız. salgın var" dediler ve iğne yapıp çocuğu eve gönderdiler. çocuk yine tam duzelmedi ve tekrar hastaneye götürecekler. işin kötü tarafı maalesef bizim mahallede de çok sayıda suriyeli var. ve birçok kişi bunlara evini kiraya veriyor. hatta evini bunlara satanlar da var.
suriye'yi afganistan'a çevirenlerin...
diyorum başka da bir şey demiyorum.
içlerinde ne kadar işe yaramaz, sorunlu asalak varsa hepsi petrol zengini körfez ülkelerine defolup gitsinler.
Yeter artık. bizim çocuklarımıza bizim insanımıza oluyor olan.
sırf onlar rahat etsin diye başka insanlarının canını yakmaya kimsenin hakkı yok.
sırf bunlar rahat etsin diye eli kanlı teröristler askerlerimizi yakıyor.
bunları öğretmen olarak alıyorlar türkiye'de çok sayıda diplomasız işsiz olduğu halde.
bir de bunlar aşısız diye çocuklarımız hastalanıyor şimdi.
tarih başkaları için kendi ülkesinin ve kendi çıkarları için başka bir ülkenin içine edenleri affetmeyecek.
hakkımı bir vatandaş olarak suriye'yi ve türkiye'yi mahvedenlere helal etmiyorum.
Götleri ülkesini savunmayı yemeyen, gelip burada sabahtan akşama kadar çakışan...
Onlar burda gece gündüz pompa yaparken gencecik fidanlar canlarını veriyor.
Korkak yavşaklar.
Ülkeye gelip sıcacık yataklarda uyuyan, ceplerinde paralar, en iyi mekanlarda yemek yiyen, bununlada kalmayıp ülkede yaşayan insanlara memnun değilseniz siz gidin biz burda mutluyuz diyorlar.
Ülkesini vatanını seven korumak için çabalamayanlar gelip burada yaşıyor bizim gencecik yaştaki askerlerimiz ise onların ülkesinde çatışıp can veriyor.
Diyecek bişey yok onları savunana yazıklar olsun.
Hüseyin Nihal Atsız'ın da dediği gibi KAHRAMANLAR CAN VERiR,YURDU YAŞATMAK iÇiN! Ülkesini bırakıp kaçmaz.