sağlığa doğrudan değil ama şartlara bağlı olarak yani dolaylı olarak zararlı olabilen şey. az içip de sorun yaşamayan da olabilir, o yüzden tamamen her şartta kötüdür denebilir mi? tartışmalıdır...
bilimsel istatistikler zararlı olduğunu söylüyorsa bu zararın tüm bağımsız değişkenlerini de hesaba katıyor mu? içip de bütçesi sarsılmayan, az içip de zarar görmeyenler yok mu?
sigara bırakmak isteyen arkadaşlar hatta bırakmak istemeyen arkadaşlar. az önce rastladığım şu yazıyı 1 kere okusun bakalım bir daha içmek isteyebilecekler mi... bu neymiş böyle yahu
Hastalık. Şöyle ki sigara içmiyorum. Ama odanın bir köşesinde 50 paket kadar sigaram var. Jelatinleri üzerinde, viceroy switch gibi tedavülden kalkmış sigaralar da var. Lucky strike nin o meşhur duble click de var. 15 civarında yarım paketim var çoğundan 1 tane alınmış. Sigara içme hastalığı değilde, alma hastalığı var.
Duruyor öyle bir gün yanlışlıkla çocuğum falan olursa ona verrim.
“Sis varken içerseniz, dumanı göremezsiniz. Dertliyken içtiğinizde de aynı şekilde keyif alamazsınız.” Demişti bir arkadaşım. Hiç denemedim, sigaraya para vermeye kıyamam.
ne zaman ve neden başladığımı hatırlamayacak kadar uzun süredir kullandığım nane.
bırakmayı hiç düşünmedim.
verdiğim parayı hiç hesaplamadım.
bana zarar verdiğini gün geçtikçe daha fazla hissediyorum.
ama çok da yaşama hırsı olmayan biri olarak sallamıyorum bu durumu.
Başta akciğer olmak üzere; mesane, larenks... diye listesi uzayan birçok organın kansere yakalanma sıklığını artıran, bununla kalmayıp neredeyse tüm hastalıklara zemin hazırlayan, neyse ki yıllar geçtikçe yaygınlığı azalan ve daha da azalması umulan “hede”.
kokusunu da kendisini de çok seviyorum ama içmiyorum. sebebi ise dişlerimi sarartacak bedenimi kötü kokutacak olması. ayrıca zararlı olduğunu bildiğim için vicdanımın beni rahat bırakmaması da eklenebilir.
Bırakmaya niyetleniyorum bıraksam ne olur sanki diye düşünmeye başlıyorum. Açıkçası onun yerine koyacak bişey bulamıyorum. Yavaş yavaş kendimi tüketiyorum işte...