Beni mutlu eden şeylerin hep benimle olmasını istiyorum. içimdeki sonsuzluk isteğine engel olamıyorum. Sonrasında üzülmek kaçınılmaz oluyor.
Çok sevdiğim insanların hep benimle kalmasını, bana karşı sevgilerinin hiç azalmamasını istiyorum.
Beslediğim muhabbet kuşum öldüğünde yakınımı kaybetmiş kadar ağlıyorum.
Eğer bir çikolatayı çok seversem, bıkana kadar her alışımda onu tercih ediyorum.
Bir müzik keşfettiğimde suyu çıkana kadar dinliyorum.
Çok sevdiğim bir yüzüğü, başına bişey gelene kadar takıyorum.
Severek okuduğum kitabım hiç bitmesin istiyorum.
Bişeylerin sınırını sürekli zorluyorum. Sonunda ise bahsettiğim şey, bi şekilde benden kayboluyor veya ben kendimi ondan uzaklaşmış buluyorum.
fiziksel anlamda dengesiz ve sakar olmak. yiyecekleri/içecekleri sürekli üstüme dökmek. sinirlenip dikkatli olmaya çalıştığımda her şey daha kötü oluyor.
bir gün evin her yerini sofra bezleriyle kaplayıp hunharca, döke saça yemek yiyeceğim. kaşıkla duvarlara, tavana yemek fırlatacağım.
belki sakarlığım utanır kendine gelir diye yapacağım bunu.
1-En başa “hayal dünyasında yaşamak,insanları,olayları ve dünyayı kendi istediğim gibi görmek” i koyayım bir taçlansın.Sonra da yaşın ve sorumlulukların artmasıyla bu gerçekliklerin bir bir yüzünü göstermesiyle atmosferden yer kabuğuna düşen herhangi bir canlı gibi hissetmeme sebep oluyor.
2-Tuhaf temizlik alışkanlıklarımı başka insanlarda da görmek istemek ve böyle bir şey mümkün olmadığı için gittiğim bazı yerlerde kendimi diken üstünde hissetmek.
3-Eskiden olsa insanların nasıl biri olduğunu çok geç anlamak derdim ama bu konuda iyi yol kat ettim,artık tek göz hareketinden anlar oldum ahshs bu maddeyi eliyoruz.
4-Biriyle bir yerde birlikteysem bir süre sonra yalnız kalma isteği geliyor,nasıl tarif edilir bilmiyorum ama çok çok sevdiğim biri de olsa mesela evine gittim ama saatler geçince kendi evime gitmek istiyorum.
Kararsızlığım. Yedi bitirdi beni şu meret. Etraflıca düşününce bütün seçenekleri mantıklı bulmamın hayatımda bu kadar zorluk çıkarması katlanılamaz. Öyle ki hedeflerimde bile sapmalar oluyor. Düşüncelerim, fikirlerim çok çabuk değişebiliyor. Kendi hızına yetişemeyen bir insan olup çıktım başıma.
birine karşı olumsuz herhangi bir hisse kapıldığımda (güvensizlik, soğuma, hoşnutsuzluk vs.) o hissi üstümden günler, haftalar sonrasında anca atabilmem ya da atamamam.
süre bahsettiğim kişinin bana karşı çabasının nasıl olduğuna göre değişiyor. tabii kapımda ömrünü tüketmesini istemem, kul köle olmasın. yüce birisi değilim, kulluğunu istemek ne haddime? zaten bana karşı mahçup olmuş birine aynı gözle bakamıyorum. mahçup olacak şeyi yapmasaydın, değil mi?
kötü hislerimi atana kadar sağ gösterip sol vurmasın, seviyorum diyip sonra küfretmesin mesela. bunları yapınca eskisi diyeceğim duygulara erişmem mümkün olmuyor. Bir kez tokat atıldığında canının acısı dakikalar sonra geçiyor belki ama o anı unutmuyorsun.
affedemiyor muyum yoksa kinleniyor muyum yoksa kalbim mi kırılıyor bilmiyorum.
adını koyamadığım bir özelliğimi sevmiyorum yani.
yaptıranlar utansın.
ilişkiler konusunda fazla materyalist ve realist olmak.
sürekli mantıklı oluşum bir yandan daimi bir haz almamı sağlarken öte yandan ruhumun emilmesine sebep oluyor. neyse ki romantizmi hala yaşayabilen biriyim, başka formlarda da olsa.