bir gün karşıma street spirit dinlerken ağlamış , idipteque de bütün uzuvlarıyla saçma sapan dans etmiş, jigsaw falling into place diye haykırmış, all i need in klibini izlerken o uzakdoğulu çocuğa acımış, i might be wrong dinlerken ne hissettiğini kendisi bile anlayamamış bir kız çıkıcak buna eminim. bir çok şekilde farklı kıza denk geldim ama hayalimin kadınında aradığım özelliklerin hepsi radiohead ile ilgili.
en zor zamanlarımda, hayat gelip boğazımda düğümlendiğinde yanıbaşıma usulca sokuluveren, yalnızlığımın labirentlerinde kaybolduğum zamanlar elimden tutan şarkıların sahibi grup.
hani migren hastaları bilir, şakaklarınızdaki o dayanılmaz ağrı geçtiğinde, beyninizde tatlı bir uyuşukluk hissedersiniz, katıksız mutluluğun ta kendisidir bu anlar. işte radiohead dinlerken acıyı kusup, sonrasında rahatlamayı buna benzetirim. hüznü anlamlandıran şarkıların müellifleri, iyi ki varlar...
son 20 yılda çıkan gruplar arasında, "öyle bir gruptur ki" sözleriyle başlayan cümleleri en çok hakeden müzik grubudur.
öyle bir gruptur ki pablo honey albümüyle, özellikle de creep şarkısıyla rock müzik aleminden müzik dünyasına enfes bir giriş yapmıştır ve creep şarkısı rock müzik klasikleri arasına girmiştir. sadece creep değil, stop whispering ve you gibi muhteşem şarkılar da vardır. farkedene tabi ki. taa o zaman you şarkısının sadece introsu bile nasıl bir grupla karşı karşıya olacağımızı bağırmış adeta.
öyle bir gruptur ki ikinci albümü the bends ile rock müziğin kitabını yeniden yazmıştır. albüm gelmiş geçmiş en iyi rock müzik albümleri arasındadır.
öyle bir gruptur ki üçüncü albümü ok computer ile son 100 yılın en iyi albümlerinden birini yapmıştır. geçmişin popüler rock müziğini geleceğin sounduyla birleştirerek bir "bing bang" yaşatmıştır. bu albümle bir sürü yeni müzik grubunun gözlerindeki perdeleri açmış, bu gruplara en büyük esin kaynağı olmuştur. bu albüm insanlığımızın geldiği hastalıklı, berbat durumu öyle bir anlatmıştır ki konsept albüm olarak çığır açtığı aşikardır.
öyle bir gruptur ki kid a albümü ile müzik dünyasının zirvesindeyken popüler beklentileri reddedip ve her zaman olduğu gibi müzikal yaratıcılığa odaklanarak ok computer ile sound olarak hiç bir alakası olmayan ve ok computer ile zaten dağılmış, müzik dinleme anlayışı kökten değişmeye başlamış dinleyicinin müzik dinleme zevkinin kalitesini 10 basamak daha atlatarak yine gelmiş geçmiş en iyi albümlerden birini yapmıştır.
öyle bir gruptur ki amnesiac albümüyle insanları dumurlara uğratmaya devam etmiş kulaklarda bir sound güzellemesi yapmıştır.
öyle bir gruptur ki hail to the thief albümüyle elektronik bir denize dalarak ve rock müziğinin enerjisini yeniden cebine atarak alternatif müzik gruplarının artık kesin kahramanı haline gelmiş ve dünyanın en iyi müzik grubu ünvanını kesinleştirmiştir.
öyle bir gruptur ki in rainbows albümü ile 2000'li yılların en iyi, en güzel albümlerinden birini yapmış ve bu albümle 3. defa en iyi alternatif müzik albümü dalında grammy kazanmıştır.
öyle bir gruptur ki son albümleri the king of limbs ile kendilerinden esinlenerek daha gösterişli, daha özenli, daha zengin müzikler yapmaya başlayan genç gruplar çoğaldığında bile tekrar minimalist yaratıcılığa dönme cesaretini gösterebilmiştir.
öyle bir gruptur ki, bir çok grup hala kendini tekrar ederken, müzikal yolculuğu boyunca yukarıda sayılan her albümde hiç bir popüler beklenti gözetmeksizin farklı soundlar yaratmış ve farklı tarzlar, konseptler icra etmiştir.
öyle bir gruptur ki, kurumlara köleliği reddederek in rainbows albümünü internetten herkesin dilediğince para ödeyebilerek alacağı, isterse bedava indirebileceği bir imkan sunarak piyasa şartlarına meydan okumuş ve bir ilk gerçekleştirerek ortalığı ayağa kaldırmıştır.
öyle bir gruptur ki the king of limbs albümünün toplam süresini kısa tutmuş, yıl boyunca parça parça diğer şarkılarını bu albümün dışında satışa sunarak, belli bir zaman baskısıyla çalışma anlayışını reddettiğini, bir müzik grubunun istediği zaman istediği şekilde şarkı yayınlayabileceğini göstermiştir.
öyle bir gruptur ki insanın yalnızlığını, kaybolmuşluğunu en vurucu şekilde anlatmış ama herşeye rağmen umudun da olduğunu duygu sömürüsü yapmadan dillendirmiş, son 20 yılda insanlığı kendiyle yüzleştiren en önemli albümleri, şarkıları yaratmıştır.
öyle bir gruptur ki kimi dinleyiciler tarafından depresif müzik yapmakla itham edildikleri halde gözümüzün önünde olan ama inkar edilen sorunlarımızı bize inatla anlatmaya devam etmiştir. kötü yazılmış çiçek böcek şarkılarıyla "her şey harika gidiyor balım" dememiş, dinleyicilere sahte mutluluk sunmamıştır ve hiç bir zaman tekdüze olmamıştır.
öyle bir gruptur ki, dinleyiciye her zaman saklı gizemli bir dünyanın kapısını aralık bırakmış ve bırakmaktadır, dinleyici bu kapıdan girdiğinde hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını anlar.
öyle bir gruptur ki müzik tarihindeki hiç bir büyük grup kendi müziğinde bu kadar büyük değişiklikler yapma, risk alma cesaretini göstermemiş, bu kadar yoğun ve akıl dolu şekilde müziğe kafa yoran bir anlayışa imza atmamıştır. müzik tarihindeki hiç bir büyük grup müzikal yaratıcılık konusunda radiohead kadar cesur olmamıştır.
öyle bir gruptur ki sadece popüler olmak ve çok satmak için değil gerçekten yaratıcı işler yapmak isteyen gruplara, müzisyenlere verdikleri cesaret paha biçilemezdir. bırakın başarılarını falan bu örnek oluşları, cesaretleri bile başlı başına müzik tarihine damgasını vurmuş efsanevi bir iştir ve radiohead'i efsane yapmaya yeter.
öyle bir gruptur ki işte bütün bunları yazdırabilmiştir.
Hayatınız öyle zor bir döneme denk gelmiştir ki...ilişki durumunuzda problemler vardır , okuduğunuz okul çok zordur ,üzerinizde yoğun baskılar vardır veya işinizi sevmeden yapıyorsunuzdur. işte her şey üst üste gelmiştir. Her şey sizi intihara sürükler. Fakat siz o dönemde eğer radiohead le tanışmışsanız her şey farklı olur .Her şarkı sizi dahada karamsarlığa iter. Ama siz intihar edemezsiniz. Yavaş yavaş öldürür sizi o. Aynı sigara gibidir. Dinlemekten vazgeçemezsin onu. Bir zaman sonra hayatının her yanını sarar. Acıtsa da dinlersin her zaman. Thom ' un haykırışlarında kaybedersin kendini. Bazen i m creep dersin bazende no alarms no surprises dersin. Çok acıtır çok lakin vaz geçemezsin. işte radiohead böyle bir şey...
müthiş albümler çıkarmış, duruşuyla başlı başına bir efsane olmuş gruptur. thom'un sesi eşliğinde her şarkıda kendinizi farklı bir anınızda bulabilirsiniz. yolculukların ve gecelerin vazgeçilmezidir. nirvana bu grubun mihenk taşlarından olmuş, yeni nirvana olarak çıkan grup ilerki dönemlerde kendini daha da geliştirmiş ve müthiş şarkılara imza atmıştır. en bilinen ve sevilen şarkısı creep'tir.
Parçalarını taksit taksit yayınlayan taptığım grup. Bugün itibariyle daily mail ve staircase parcalarını web sitelerinden satışa sundular. Klasik albüm çıkartma sonra da köşeye çekilme olayını sevmediler bu yıl.
önceleri alternatif rock sonraları biraz elektroniğede kaçan bi müzik yapan, lotus flowerdaki mükemmel dansına hayran kaldığım thom yorke un solistliğini yaptığı mükemmel grup.
kid a adlı albümleriyle dünyada elektro müzik akımının öncüsü olacaklarını belli etmiş grup. üyeleri;
thom yorke - vokal / elektro akustik gitar
jonny greenwood - music box, klavye, gitar
colin charles greenwood - bas gitar
ed obrien - elektro gitar
phil selway - bateri
ok computerın esin kaynağının, george orwell'ın 1984 adlı kitabı olduğu söylenmektedir. portishead adlı grubun the rip şarkısını da müthiş yorumlamıştır thom yorke abimiz.
ister kahvaltıdan önce, ister sıçarken, ister içerken, ne zaman olursa olsun dinlendiğinde hep farklı şeyler hissetirecek bir gruptur. aslında sözlük diye bir şey olsa, oralarda yazmaya çalışan bir yazar olsa, yazar olmasına rağmen yazabilme yeteneğinin bu grubu tarif etmesine yeterli olmayacağını bilen bir yazarın yorum yaptığı bir başlık altı yorumudur.
