platonik aşk

entry1910 galeri23 ses1
    700.
  1. Biliyorum sana giden yollar kapalı
    Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

    Ne kadar yakından ve arada uçurum;
    insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

    Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
    Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

    Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
    Ben artık adam olmam bu derde düşeli

    Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
    Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

    Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
    Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

    Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
    Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

    Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
    Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

    Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
    Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

    Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
    Bu böyle pek de kolay değil gerçi...

    Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
    Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

    Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
    Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

    inan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
    Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

    Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
    Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri

    cemal süreya
    4 ...
  2. 701.
  3. arkadaş çok boktan bir durumdur, yıllar geçer sen sikindirik bir konuda bile onunlar iletişim kurabilmek için bir taraflarını yırtarsın, o o konudan bir bok çakmasa bile, sonra da gelir sözlüğe yazarsın.
    2 ...
  4. 702.
  5. şöyle ilk görüşte aşk hikayesini andırır.gördüğün gibi beğenirsin inceden hoşlanırsın bi süre sonra adeta tapar ne var ne yok her şeyiyle ilgilenmeye başlarsın belki birkaç arkadaşın da 'ya geçen gün bir konuşmasına tanık oldum mantıklı da' dediğinde dahi 'evet, ağzını oynatınca ses çıkıyor değil mi çok hoş abi' dedirtecek kadar saplantı haline getirip uzaktan uzağa ağzını sulandırırsın veya bu kişi aslında arkadaşındır bir dönem aklın bulanır ergen duygularına kapılıp içindeki aşka düşüverirsin.sonra ne mi olur?öyle çok güzel falan olmaz çoğunlukla, tamam bazen mükemmel olabilir ama o bazenler genelde hollywood da olduğu için bizim mahallede görülmez.sizin oraları bilemem tabi.neyse bir de bu aşık olduğun tip platoniden haberdarsa değme keyfine.efendime söyliyim bi kasınmalar, hafiften kabarmalar sanki biri şişiriyor insan evladını; seni gördükçe.indir havasını 'seni seviyorum ya da pardon sevdiğimi sanıyordum ne kadar baltayım değil mi, gittim senin gibi bir oduna saplandım!' deyip çık işin içinden kes eziyeti sonra da naber hacı, olum, abi... gibi lise son kanka hitaplarını da kullandığında tamamdır, buruşmuş balona döner.
    ama sonra dersin ki 'neler yapıyorum ben ya seviyorum ulan!'.diyeceğim o, uyuşturma beynini topla kafayı bak önüne ama ne yapacağını biliyorum tüm doğruları düşünüp yine yanlış olanı seçeceksin, hadi yanılt beni!
    ''önüm
    arkam
    sağım
    solum
    o be''
    tüm platonik aşıkların mutlu olması dileği ile.
    (bkz: tuttum seni dilek)
    1 ...
  6. 703.
  7. aşk iki kişiyle yaşanır bu aşk değildir olsa olsa takıntıdır, dikkat edilmeli aşırı dozda olursa şizofreniye dönüşebilir.
    1 ...
  8. 704.
  9. hiç aşık olmamaktan* iyidir kimi zaman.
    1 ...
  10. 705.
  11. 706.
  12. harbiden b*ktan bi durum. platonik aşkı yaşayana allah sabır versin. ama yine güzel bi duygu. aşk=acı değilmidir sonuçta.
    1 ...
  13. 707.
  14. öle bi duyguya aşk demek aşka haksızlık etmek olur aşk ki karşlıklı olursa aşk olan bi duyguyken...
    0 ...
  15. 708.
  16. bana göre karşılık beklemek veya umut etmek gibi duygulardan arınmış; insanın sadece karşı cinsine değil hemcinsine, ufak bir çocuğa, doğaya, sanata, kutsal değerlere ve buna benzer bir çok şeye hissedilebilinecek duygudur. en zararsız aşktır çünkü karşılıklı yaşanan aşk mutlaka bir gün acı verecektir.
    1 ...
  17. 709.
  18. tanınmayan birine karşılıksız olan aşktır. aşkların en sahicisi falan derler fakat karşıdan en ufak bir adım aldığında sönen aşkta odur. genelde en sancılısı tanınmayan bir kişiye olan platonik aşktır. karşısında ki kişiyi tanımadığı için kafasından ona göre bir karakter yaratan platonik aşık, aşık olduğu kişiyle yaptığı konuşmadan sonra kendini aldatılmış gibi hisseder. çünkü kendi kafasında yarattığı karakterle bir ilgisi yoktur ve bütün hayallerini yıkmıştır. bu durum en tehlikeli durumdur, bazı platonik aşıklar bunu kaldıramaz ve intikam almaya çalışır, bazıları ise görmezden gelir ve kafasında o aşkı yaşamaya devam eder. eğer tanıdığı, arkadaşı olan birine platonik aşıksa bu kişi o zaman platonik aşık değildir yani bir takım sebeplerden dolayı, örneğin; ortak özellikler, birlikte çok fazla eğlenme, kişinin çok güzel veya yakışıklı olması... gibi sebeplerden dolayı aşık olduklarını sanırlar. fakat genelde bunun sebebi yüksek dozda paylaşımlar yani depresyona falan girip diğer arkadaşlarının kafalarını inletmeye hiç gerek yoktur. bunu zaten bir başkasına aşık olunca anlarlar veya arkadaşlıkları sevgililik olayına dönüştüğünde. sonuç olarak platonik aşk tanınmayan birine olan aşktır ve nedeni ise bazı çekimlerden dolayı yıllarca bastırılan hayali bir kişiliği ete kemiğe bürüme isteğidir.
    kaynak: kıçım.
    1 ...
  19. 710.
  20. Belkide en güzel aşktır.En azından sen seviyorsundur,zaten sevildiğinden hiçbir zaman emin olamazsın.
    0 ...
  21. 711.
  22. en güzeli ve en kötüsüdür. yani herşeyin "en"lerini yaşatan duygudur.

    ayrıca bir insanı "en" çok platonik aşıkken seversiniz. (birazda uzak olduğunuzu varsayıyoruz)
    çünkü bir insana yakınken hatalarını, günahlarını, yalanlarını göre göre sevginiz azalır fakat uzaktan sevdiğiniz insan uzun zaman kafanızda hayal ettiğiniz o harika haliyle kalır.
    1 ...
  23. 712.
  24. insanı heyecanlandıran manyak bişeydir fakat gelip geçicidir.
    0 ...
  25. 713.
  26. öncelikle tanım: ilginç bir olay.

    lise 3; manyak gibi öss'ye hazırlanıyorum. dersaneye de göndermişler beni zorla. aralık ayı. dersanedeki sınıfta bir kız var, ilk gördüğümde öylece bakıp geçtiğim ama eros'un beni sonradan kendisiyle imtihan edeceğini bilmediğim bir kız. derken ocak, şubat ve mart oluyor. dersanede haftada tek gün yapılan denemeler iki güne çıkarılıyor. öss kaygısı almış başını gidiyor. başlarda kızla aramızda olan soğukluk yavaştan kayboluyor, aslında onu biraz da havalı buluyorum, bi gıcıklık var belli. ama ne hikmetse merhaba dediğinde bir sıcaklık geliyor suratıma. kızartan cinsten bir sıcaklık. herhangi bir fikrime katıldığında kendimi dünyadaki en şanslı adam sayıyorum; gittikçe saçları, gözleri, gülüşü her şeyi güzel geliyor, ruhuma işliyor adeta. kendi kendime gülüyorum evde, o aklıma geliyor, sırıtıyorum. var bu işte bir hayır deyip uyuyorum. denemelerin haftada tek gün olduğu zamanlarda onunla karşılaşamıyorum ama ikiye çıkınca ve o da tek saate indirgenince pişti oluyoruz cuma akşamları. olur da o sınavdan erken çıkar, yetişemem korkusuyla aceleyle soruları işaretliyorum ve çıkıyorum dışarıya. numaradan bir iki soru kontrol ediyorum cevap anahtarından, gözlerim onu arıyor. gelen geçen bakıyor, garipsiyorlar, bu burada ne bekliyor diye soruyorlar gözleriyle. anlıyorum onları da ama sol tarafım bekle diyor. derken çıkageliyor, ona bakıp da gözlerimle rezil olmamak için hafif sola gidiyorum masada. bir ara gözüm ona kayıyor, sanki bana baktığını hissediyorum. yok yok, olur mu canım öyle şey? aklımın kabul etmediği o bizzat gösteriyor bana. geliyor yanıma ve diyor ki:

    + ya şu soruyu ne yaptın?
    - ee, bak o şöyle olacak.

    başlıyorum anlatmaya. heyecandan zangırdayan eller ve dizler zorla tutuluyor, o da sanki inadına daha da yaklaşıyor bana, dünya duruyor, herkes bizi izliyor.

    eve güle güle gidiyorum, çünkü o bana o gün yaşattıklarıyla bunu zaten söylemiş oluyor, güle güle git. ayaklarımın evin yolunu nasıl bulduğuna şaşıyorum. annem açıyor kapıyı, sende bir iş var diyor, ona da gülüyorum. aslında o akşam hayatımda beni sinir eden ya da edebilecek hiçbir şey etki edemiyor üzerime.

    aylar geçiyor, bendeki bende kalıyor, sınavlar bitiyor, tercih vakti geliyor. bir gün karşılaşıyoruz yolda, nasıl gidiyor diye soruyor bana. susuyorum, sen nasılsın diyorum. hava ve su konu bulmama yardım ediyor. dilimin ucunda o iki sözcük, diyemiyorum. içimde bir his var, uzun süre onu göremeyeceksin diyor, ona inat ediyorum ve gururumu sevindiriyorum. ben gidiyorum diyor, gel istersen işin bu taraftaysa. imkansızlığa inanmış bünyeyle yok işim diyorum, görüşürüz. hoşça kal demek lazım oysa, zira öyle bir veda bu. sonra araya şehirler giriyor, o ayrı mekanda ben ayrı mekanda.
    31 ...
  27. 714.
  28. karşılıksız aşktır, belkide seven kişinin sevdigi kişiye söyleyemedigi aşktır.
    1 ...
  29. 715.
  30. gördüğün ama dokunamadığındır. konuştuğun ama anlatamadığındır. köşe bucak kaçtığın ama her seferinde görmek için binbir türlü oyunlar oynadığındır.
    söylesem mi acaba deyip,dilinin ucunda sıkışandır.
    ne kadar acı verse de varlığını yokluğuna tercih ettiğindir çoğu zaman.
    2 ...
  31. 716.
  32. onu görünce farklı bir korku haline giriyorsanız platonik aşıksınızdır.
    1 ...
  33. 717.
  34. 718.
  35. an itibariyle tecrübe etmeye yakın olduğum.
    0 ...
  36. 719.
  37. platonik aşk, platonik aşkı yaşayan kişi tarafından yaşanıp, istediği zaman bitirilmelidir. itiraf edilipte aşk yaşamaya başlarsa çift, hiç bir şey o eski heyecana erişemeyecektir. platonik aşkı yaşayan kişi hep o eski heyecanı arayacaktır. içinde ukte kalacaktır.

    zor olan tatlıdır. ulaşılamıyor gibi görünen asıl heyecanlı olandır. daha sonrası hayal kırıklığı olur. aslında sevmediğini anlar kişi.
    2 ...
  38. 720.
  39. umutların, hayallerin ve beklentilerin boşa olduğunun bilincine varıldığı zaman insanı daha çok yıkan aşktır. kalbi yerinden fırlayacakmış gibi hissettirendir. ardından bir tebessüm ve empati takip eder bunları. ama işte yolların bir türlü kesişmemesi, kalpteki o bahar havasını kasvetli kışa bırakır.
    0 ...
  40. 721.
  41. aşkın en güzel hali olmadığını profesyonel bir platonik aşık olarak kesinlikle iddia edebilirim. kendi kendini kandırmacadan ibarettir bu aşk türü. mazoşistliğin zirvesidir. insan sürekli gördüğü, aslında deli gibi aşık olduğu fakat günlük konuşmalardaki klişe laflardan öteye geçmeyen muhabbeti olan biriyle nereye kadar yaşayabilir.

    sabah uyanınca güzel sesini duymak yok...
    birlikte en azından bir sinemaya bile gitmek yok...
    onun da seni sevdiğini bilerek sırıtan bir suratla uykuya dalma huzuru yok...

    peki ne var?

    sadece hayaller...
    hergün nasıl olsa da konuşsam diye atılan kırk bin ve üzeri miktarda takla...
    her hareketten olumlu ya da olumsuz bir anlam çıkarmaya çalışırken aküsü boşalan bir beyin...
    ve gün geçtikçe onun sevgisiyle yeşermek yerine bir yanda çürümeye başlayan bir kalp...

    ben derim ki, üstü kalsın.
    6 ...
  42. 722.
  43. 723.
  44. bir kahraman yaratırsın, bir masalın olur, yakışır da senin masalına. Fakat sükut-u hayal olur sonunda hep elde kalan.
    0 ...
  45. 724.
  46. ilkokulda and okunurken arkasına geçmektir. sınıfta arkasında oturmaktır. okula gitme sebebidir.

    ortaokulda derslere dikkat verememektir. bütün arkadaşlarının haberi olmasına rağmen bir o bilmez.söylenemez ona.

    lisede biri ona açılırsa onu dövmektir. deli gibi sevmektir. şiirler yazmaktır. ona açılmaktır. kabul etmese de ısrar etmektir.

    üniversitede herşeyi ona göre yapmaya çalışırsınız. onun gözüne girmeye. onun dikkatini çekmeye. başkasına aşkım der birşey diyemezsiniz.

    ve bu aşk iyice derinleşirse ; intihar sebebidir.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük