soroscu i$birlikci. ayrica yahudi.soros tan para aldigini herkes bilmekte,ancak kimse kendisine dokunamamakta. kendisi hakkindaki en dogru bilgiler icin yalcin kucuk ustadi oneririm.
Önce, bir romancimizin son kitabinin 50 bin adet basildigi yazildi.
Arkasindan kisa sürede 100 binlik bir satisin gerçeklestigi açiklandi. Bu
romancimizin adi Orhan Pamuk'tu! Ben bu "Büyük" (!) yazarimizin bir
romanini okumayi denemistim. Basladigim seyi bitirme konusundaki tüm
inatçiligima karsin, bitirememistim. Ta ki... Bir okurum "Kara Kitap"ta
gizlenmis bir bölüme dikkatimi çekinceye kadar... "Çocuklugunda kiz
kardesi ile tarlada karga kovalayan sapik bir padisah" gibi bir anlatim
vardi bu bölümde! "O.
Pamuk'taki Atatürk Anlayisi..." Meger benim artik okumayi denemedigim
kitaplarinda daha neler varmis! Iste birkaç örnek: "Sonra kasaba alanina
dolanir. Atatürk heykellerine siçan güvercinleri ayiplar..." "Atatürk
kendini içkiye vermis meyhane kalabaligina, cumhuriyeti emanet etmis
olmanin güveniyle gülümsüyordu... " "Atatürk'ün leblebi zevkinin ülkemiz
için ne büyük felaket oldugunu..." "Sonra bir cumhuriyet, Atatürk, damga
pulu havasina girdigimizi hatirliyoruz. .." Sayiniz, 275 sayfalik bir
kitapta, tam sekiz yerde ve " hiç gerekmedigi halde" Atatürk'e
satasildigini saptamis.
Söyle diyor: "Bunlar kitaptan çikarilsa hiçbir sey degismez. Yalniz
yazarin kimi ruhsal gereksinimleri tahmin edilmemis olur!" Kim bilir,
belki de Orhan Pamuk'un " en birinci aydin" ilan edilmesinde, bu
incelemenin de büyük katkisi olmustur! ***Ben, inandiklarini açikça
savunanlara hep saygi duymusumdur. .. O düsüncelere karsi olsam bile! Ama
o yürekliligi gösteremeyip de bunu sinsice yapmaya çalisanlara.. .. oraya
buraya "bityenigi" sokusturanlara. .. hep tiksinerek bakmisimdir. Bunu hep
zayif bir kisiligin, zavalli bir ruh halinin yansimasi olarak
görmüsümdür. Oyun maskesiz oynanmalidir! Çirkinlikleri gizleyen maskelerin
indirilmesini de tüm "gerçek aydinlar" görev saymalidir! Ve de Pamuk adli
yazari, isteyen okumali, isteyen sevmelidir.. . Ama ne oldugunu, kim
oldugunu bilerek!..
Maskenin arkasindaki gerçek yüzü görerek!...
A. Taner KISLALI - Cumhuriyet, 27 Ocak 1999 (Ben Demokrat Degilim)
bir zamanlar albert camusa verilen nobele layık görülen, türkçesi bozuk, aklı şaibeli, amerikada yazarlık kursları görmüş yazarımız. maalesef bizim evet.
hakkında yapılan eleştirilerin edebi olmaması dikkat çekicidir.eleştiriyle hakareti karıştıran insanlar tarafından kendisine küfredilerek daha da sempatik konuma yükseltilmiştir.bir eleştiri getirmek gerekirse, ki gerekir,''beyaz kale'' isimli romanının iskeletini oluşturan 5-6 sayfanın ''pedronun zorunlu istanbul seyahati'' kitabından, alıntı olduğu gösterilmeden kullanıldığı ortaya çıkmıştır.
ilgililer için:
Türk romancısıdır. Yazarlık serüvenine siyasi ve kültürel erozyonunu da ekleyen yazar olarak da bilinir. Romanlar hakkında bilgi vermeye gerek yok. Dil yanlışlarıyla dolu da olsa kurgusal anlamda kayda değerdir. Kültürel anlayışından bahsetmek daha doğru olur. Sevgili yazarımız "Mario Vargas- Llosa ve üçüncü dünya edebiyatı" başlıklı yazısında ilginç bir kavram kullanır. Buna bazı eleştirmenler dikkati çekmişti. O kavram da "merkez-dışı edebiyat" kavramıdır. Perulu llosa'yı da kendisi gibi bir üçüncü dünya yazarı olarak gören yazarımız bu kavramdaki "merkez" sözcüğünü Batı kültür ve edebiyatını sembolize etmek için kullanır. Elbette "dış"tan kasıt da bizim gibi ülkelerin edebiyatlarıdır. Batı kültür ve edebiyatının merkez olması bir Türk yazarı için nasıl mümkün olur o da ayrı tartışma konusu tabi.
Bakalım ne diyor dahi yazarımız: "insan, Vargas-Llosa'nın o güçlü yazar sesinin arkasında, bir başka kederi, dünya edebiyatının merkezinden uzak olmanın bilincini de hissediyor. Bizim gibilerin çok iyi anlayacağı bir ruh hali... " Kültürel ezilmişlik duygusu bu olsa gerek.
yaratıcı yazarlık kurslarında kitaplarındaki bazı pasajlar; tolstoy, dostoyevski, hemingway, turgenyev gibi isimlerle beraber derslerde örnek olarak gösterilen kişi..
aralarındaki fark ise sayılan diğer yazarlar nasıl yazılması gerektiğiyle ilgili örnek teşkil ederken, orhan pamuk nasıl yazılmaması gerektiği hakkında örnek teşkil eder..
ama ingilizceye çevrilmiş kitapları güzel diyorlar o ayrı..