Havanın çok soğuk olduğu bir günde sırf sıcak olduğu için AVM ye girdikten sonra ayıp olmasın diye birde alışveriş yapıyor gibi gözüküp akşam olunca aldıklarını geri koyan şoparlar gibi. Öyle de bir arada kalmışlık.
mutlu.
az önce izledim.
polis ihbara elinde pala bir adam var diye bildirim geliyor.
polis olay yerine gidiyor.
elinde pala ile show yapan, beni vuramazsın siz anca zencileri vurursunuz diye polise diklenen ve polisin üzerine giden adam vurularak gebertildi.
gebermeden önce (bir saat sonra hastanede geberiyor) vurulduğunda akıllıca etmiş olduğu son sözü de yaptığım aptalcaydı demek oldu.
neyse, böyle pisliklerin toplumdan ayıklanmasını görünce seviniyor ve kendimi iyi hissediyor mutlu oluyorum.
tavsiye ederim, bu kanalı takip edin. moraliniz düzelir. şahsen ben mutlu oluyorum bu sorumsuz virüs gibi yaşayan çoğalan insanların bebertilmesine.
düşünüyorum da...
bizde de eli sopalı bıçaklı silahlı şehir eşkiyalarını polise ihbar ediyorum ve polis geliyor elindekini bırak yere yat diyor. şehir eşkiyası dilkleniyor. polis öldürmek amacıyla (ölümcül güç kullanma hakkı kanunen tanımlanmıştır) ateş ederek şehir eşkiyasını gebertiyor. tüm bunlar 5-10 dakikada oluyor.
ne güzel olurdu değil mi?
elinde silah hava atan havaya ateş eden cadde de sokakta sopa demir bıçakla ona buna saldıran parazitler gebertilerek temizlense iyi olmaz mı?
unutmadan; trafikte dur dediğinizde duracaksınız. eğer durmaz devam ederseniz polis sizde silah olmasa bile arabanızı ölümcül bir silah araç olarak görülür ve polise başkalarına ölümcül zarar vereceğiniz için vurulursunuz.
Sözlüğün tek çaylağı benmişim gibi hissediyorum. Dışlanmış, itilmiş, ötelenmiş. Tabi yazarlıktan çaylaklığa düşürülmüşleri saymazsak. Onların hali benden daha beter sanki.
Kötü hissediyorum. Suçlusu olmadığım bir duygu yüzünden suçlu ben ilan ediliyorum. Bizler de birilerini üzüyoruz muhakkak da nasıl olacak bu işler. insan ilişkileri böyle can sıkıcı mı hep.
Sanki biri sorarmış gibi defalarca söylemek istiyorum. Evet bok gibi. Sanki yaşamak için kendimi ittirmem gerekiyor. Azrail şu an gelse bu dünya için zerre endişelenmem gibi.
insan bazen, şimdiye dek hiç eksikliğini hissetmediği şeylere ansızın ihtiyaç duyuyor. Tüm dik duruşlar, dayanıklılık; üst üste dizilmiş taşların arasından biri çekilmiş gibi anlamsız hale geliyor.
Buz mavisi gözlerine bakıyorum.beni nasıl bulmuş olabilirsin ,beni neden çağırdın diyorum, konuşmadan konuşuyoruz,ölülerin diliyle. Oysa ölüler sadece rüyalarda konşabilirler, sen beni uyanıkken buldun. Her şeyi bildiğini biliyorum, sen artık dünyada var olmayan bir kavmin son bilgesisin.
Çok uzaklarda bir çölün kızıl kumullarında, zaman zaman ortaya çıkan antik bir harabenin içindeki kumların üstünde oturmuş ve sırtını kerpiç duvara yaslamış bir varlığın koyu renkli parşömen cildiyle tezat oluşturan cam mavisi gözlerine bakıyorum,aklımda hep o var.
Ormanın ortasında villa satın almış sonra jandarma baskın yaparak bu villa kaçak paranız boşa gitti diyerek apar topar çıkarılmaya çalışılan dolandırılmışlar gibi.