namaz kılıyor, namazda okuduğunu anlamıyor, allahuekber diyor ne dediğini bilmiyor, niye abdest aldığının farkında değil, sübhaneke duası neyin nesi bilmiyor kuran'da geçiyor sanıyor, fatiha'dan haberi yok, ihlas suresini yanlış okuyor. ondan sonra diyor ki: bu namaz beni kötülüklerden korumuyor. arzu edildiği gibi kılmadın ki ! ne dediğini bilmiyorsun, dilekçe veriyorsun, dilekçeye ne yazdığını bilmiyorsun.
"kitap'tan sana vahyedileni oku! namazı da kıl! çünkü namaz, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. " ankebut suresi 45. ayet
1) iftitah tekbiri: namaza başlarken tekbir almak demektir.
2) kıyam: namazda ayakta durmak demektir.
3) kıraat: namazda ayakta iken biraz kur'an okumaktır.
4) rükû': namazda eğilmektir.
5) sücûd: rükû'dan sonra ayaklar, dizler ve ellerle beraber alnı yere koymaktır.
6) kade-i ahire: namazın sonunda "ettehiyyatü" okuyacak kadar oturmak demektir.
3 numaralı maddeye dikkat edelim. tilavet demiyor kıraat diyor. bu iki kelime türkçeye okumak olarak çevrilse de, farklı manalar içermektedir.
bir kitap hem kıraat edilebilir ve hem de tilavet edilebilir. tilavette sesli okumak şarttır, sesli olmayan hiçbir okuma tilavet sayılmaz. tilavet başkalarına duyurmak için gereklidir. fakat okumada aslolan kırattır. kıraatte sesli okumak şart değildir, yeter ki okuduğunun manasını anlasın, ne demek istediğini kavrayabilsin. örneğin bir karikatür tilavet olunamaz ancak kıraat edilebilir. keza çivi veya hiyoroglif yazısıyla yazılmış, dillerini de bilmediğimiz antik tabletlerdeki yazılar tilavet olunamaz ancak kıraat olunabilir. demek oluyor ki kıratta asıl olan manasını keşfetmektir, sesli veya sessiz olması önemli değildir.
tilavette de asıl olan sesli telaffuzdur, sesli olmayan hiçbir okuma tilavet sayılmaz. bir kimse bir metni hem sesli okur ve hem de manasını kavrarsa kıraat etmiş olur. peki biz namazlarımızda kıraat mı ediyoruz yoksa tilavet mi, sizce ?
5 vakte başlanmadan önce sağlam bir islam ahlakı ve sağlam bir duruş olması gerekiyor.
aksi halde cumadan çıkıp milletin karısına kızına bakan, oruç tutup yanındaki işçinin maaşını vermeyen, allah deyip hırsızlık yapan insanların namazı yaradanın katında ne kadar samimi olabilir?
Hanbeli mezhebine gore kilmayan kufre dusmustur yani kafirdir. Safii hanefiye gore iman edipte kilmiyorsa gunah olur, kafir olmasi icin kalben inkar etmesi gerekir.
Namaz dinin direğidir. Burdaki direk dini tutar, çökmesini önler, onu bina eder anlamında dır. Peki namazdan başka bir haltı olmayan laik din de namaz neyi tutuyor? Üste birşey yokki neyi tutsun. Namaz sadece direk gibi boşta duruyor. Tek başına direk ten nasıl çatı yada bina olmazsa namazdan da islam olmaz.
Allah ile bulusma.
Bir Müslüman hesaba çekilirken sorulacak ilk amel.
MüslümanIn olmazsa olmaz ibadeti. Sahabeler bir inşan namaz kılıyorsa muslumandir. Kilmiyorsa müslüman değildir gözüyle insanları değerlendirirmis.
Çünkü o zamanlarda insanlar samimiydi. Müslüman olan kisi emredildigini hemen yerine getiriyordu. Namaz farz mi kılındı hepsi namaz kılıyordu. Şimdiki muslumanligin içi boşaldıgi icin namazsiz müslümanlar türedi.
ihlas süresinde "onun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur," denmesine rağmen neden günde beş vakit kılıp tapındığımıza bir anlam veremediğimiz eylemdir. hiçbir şeye ihtiyacı olmayan yaradanın, günde beş kere önünde secdeye yatmamıza mı ihtiyacı var, çözemedik.
sonuçta allaha ve onun emirlerine olan inancın, onunla senin aranda bir gönül bağı değil midir? o senin içini görmüyor mu da, günde 5 kere senden bunu fiziken göstermeni istiyor? şeklinde sorular geliyor insanın aklına...
islam dininin en önem verdiği ibadet. 5 farzdan birisi. Müslüman olan herkesin mükellef olduğu ibadettir. Ne demiş büyüklerimiz ? Namaz ! Namaz ! Adamı yarı yolda komaz.
Namaz kılmak islam’ın Kuran da yazan bir ibadeti değildir. Kuran'ın hiçbir yerinde namaz kılınmasına dair bir açıklama yada ayet yoktur. Ancak ilmihallerde geçer. 5 farzdan biridir.
Kurandaki ruku sücud kıyam gibi kelimeleri bulup yazıp " alın kuranda nasıl kılınacağı yazıyooğğ " diyenleri göstermiştir. Hareketlerin düzeni, şekli, kıraatin miktarını da bulabildin mi bari yoksa orda mecburen hadislere mi bakıyosun.
Müslümanlığın beş şartından biridir. Günde beş vakit kılınır. Ayrıca iki bayram namazı, bir de cuma namazı vardır. Namaz vakitleri ezanla bildirilir. Namaz kılmadan önce abdest almak şarttır.
Namaz kılarken Kıble ‘ye yönelinir. Cuma ve bayram namazı dışındakiler tek veya cemaatle beraber kılınabilir. Namaza dururken önce hangi namaz veya namazın hangi bölümü kılmıyorsa, ona «niyet» edilir. Namaza durduktan sonra bir defa secde edip tekrar doğruluncaya kadar olan namaz süresine bir «rekat» denir.
Namaza durduktan sonra el bağlanır. Fatiha ve zamm-ı sure okunur, «Allahuekber» diyerek öne doğru eğilip elleri dizlere komaya «rüku» denir. Doğrulur doğrulmaz «Rabbena lek-el hamd» (Ey Tanrı, bütün hamd sana yaraşır) diyerek diz çökülür, alın yere, iki el de başın iki yanına konur. Buna «secde» denir. Sonra yeniden Allahu ekber denerek kalkılır. ikinci rekattan sonra kalkılmaz, diz çökerek oturulur. Selamla beraber dört rekat namaz bitmiş olur.
Namaz, islam'ın Beş Şartı'ndan biri olan ibadet. Kur'an'da günün belli vaktilerinde ve abdest şartını yerine getirerek namaz kılınması gerektiği belirtilmiştir. Kur'an ayetlerine göre namaz bir temizlenme aracıdır. Aynı zamanda Allah'ı anarak teslimiyetini yaratıcıya gösterme biçimdir. Kur'an'a göre namaz ibrahim'e öğretilen bir ibadet şeklidir. Kur'an'da namazın bazı şartlarda kısaltılabileceği belirtilmiştir.
Namaz, iftitah tekbiri (Allahu Ekber) ile başlanılan, kıyam (ayakta durmak), içinde Kıraat'ın (Kur'an-ı Kerim'den Fatiha suresi ile en az bir ayet olmak üzere zamm-ı sure okumak), rüku (eğilmek/ tesbihattan sonra) " Semia'llahu limen hamideh " "Rabbena lekel hamd" diyerek doğrulmak ve Sücud (secdeler, yere kapanma/tesbihat), sonrasında Ka'de (oturuş) şartları olan, içinde Tesbihat "Sübhane Rabbiye'l Azim, Sübhane Rabbiye'l A'la" olan ve selam "esselamü aleyküm ve rahmetullah" ile sona eren bir ibadettir.
Kur'an'da namazın kılınışı ile alakalı özel bir bölüm bulunmamakla birlikte, sadece namaz ile alakalı secde vurgusu yapılmış, ayrıca rüku (eğilmek) ve ayaktayken tabirleri de namaz için kullanılmıştır.
islam'ın en önemli ibadeti olan ve Kuran'da bir çok yerde zikredilen namazın, bir şükür vazifesi olmasının yanında, sosyal, psikolojik, ekonomik, ahlakı ve fizyolojik yönleri de vardır.
Namaz, günlük hayatı planlar. Günü 5 kısma ayırır. Günlük bir program oluşturur, insanı zaman mefhumu ile yüz yüze getirir ve her günün dolu dolu yaşanmasına yol açar.
Namaz, temizlikle başlar. Çünkü beden ve çevre temizliği, namazın farzlarındandır.
Bir kimsenin inanç durumunu belirtmek için, "Namazında niyazında bir kişi" deriz. Namaz islam'ın simgesi haline gelmiştir. Müslümanlar namazı, Allah'ın bir emri olduğu için kılarlar. Ancak Allah'ın bu emrini yerine getirirken farkında olmadan, onun sayısız nimetlerinden de yararlanırlar. Aslında dinimizin hiçbir emri akla, mantığa, bilime ve sağlığa aykırı değildir. Hepsinde bir hikmet ve fayda vardır. Namazın bu faydaları çoktur.
Namaz kılmak doktorlarca hastaların eklem romatizmasını önleyen en etkili koruyucu tedbir olarak öğütleniyor. Rükuda sırt ve mide kasları takviye edilir. Mide civarı üzerindeki yağların eritilmesi sağlanır. Secdede baldır ve uyluk kasları hareketlenir. Bağırsakların hareketi sağlanıp kabızlığı önlemeye yarar. Namazdaki tüm hareketler kalbin çalışmasını etkileyip kanın vücudun en uç noktalarına gitmesini hızlandırırken aynı anda sinirlerinde hareketini sağlayıp rahatlatır. Uykusuzluğu giderir. Secdede taze kanla yıkanan beyin zindeleşip namaz kılanda bunamayı engeller. Günde kırk rekatla seksen secde eden vücudun ömür boyu bu hareketi ağır ağır yaptığı düşünülürse tüm vücudun dengeli hareketlere kavuştuğu anlaşılır.