bugün

imza gününde, kendisine kitap imzalatmaya gelen okurunun elindeki kitabın korsan olduğunu görünce ''hayatta hiç bir sahteliğin altına imza atmadım, bu kitabı da imzalayamam'' diyerek, okuruna yeni bir kitap hediye etmiş ve imzalamıştır.
unutma hakiki erkek, yuzlerce erkekten meydana gelir. zaten bir zaman
sonra, yuzlerce erkegin sana verdigini, bir erkekten beklemeyecek kadar
olgunlasmis olacaksin sen de... bir kadinin aradigi o bir tek
erkek, her zaman icin hayali bir varliktir. hic olmamistir.... her
erkekte, aradigin erkegin yanlizca bir parcasini bulursun.
gercek bir kadin icin, gercek bir erkek, allah gibidir, her yerdedir ve hicbir
yerdedir. ask da budur zaten! baska bir sey degil. aramaktan
vazgec demiyorum, bulmaktan vazgec
murathan mungan
--spoiler--
Dediler ki; "yaşından çok daha olgunsun." Evet, dedim. Çünkü hep büyüklük bende kaldı.
--spoiler--
(...)

Gün gelir, kalır geride; devrilen günlerin gürültüsü,
Zamanın aldırmazlığına yaslanan şiir.
Görünür kendi hayatının hakikatiyle.

(...)

(Çağ Geçitleri - Murathan Mungan, s.13)
Çocukluk başlı başına bir memlekettir, hatta sılasıdır insanın. Büyüdükçe sıla özlemimiz artar, hayat giderek gurbetleşir. Sanki ne yaşarsak yaşayalım hep gurbetteyizdir. Büyümek, gurbete çıkmaktır.

Harita Metod Defteri.
mardin'lidir.
kadınların ne düşündüğünü ve ne hissettiğini bu kadar iyi bilen (bkz: yüksek topuklar), bir kadının yaşayacağı/yaşadığı acıyı bu kadar net anlatabilen (bkz: yalnız bir opera) başka bir türk yazar tanımadım ben.
Bir Akşam üstü yanımızda kimsecikler olmaz;
yada olması gerekenler yanımızdakiler değildir.

murathan mungan. Saygı duyulası kişilik...
'aşkın bir yolu vardır,her yaşta biraz gecikilen.' demiş.
Yazgını başkalarının ıstakalarının insafına bırakmanın hazin sonuçlarını anlatan cümlelerin sahibi.
...............

Ayrıldığımız gündü.
Mutfaktaydık, buzdolabının yanında, kapısı açıktı,
Her şey bambaşka görünüyordu yüzüne vuran o soğuk ışıkta
"Biliyor musun" dedin.
"Sen neye benziyorsun biliyor musun?"
Epeydir aradığın bir şeyi bulmuş olmanın hem sevinç,
Hem keder veren gizli bir an için bulandırmıştı yüzündeki tedirginliği, kırgınlığı.
Sis ışığa çıkmıştı.
Sonra yavaşça çevirip başını yüzüme baktın kuyuya düşmeye benzeyen derin bir korkuyla.
"Neye?" dedim, yan yanayken yaşadığımız ayrılığın adını sorar gibi, "Neye?"
"Bilardo toplarına."
"Neden?" dedim.
"Yazgını hep başkalarının ıstakalarının insafına bırakıyorsun da ondan..."
Bir uçurum gibi derinleşen sessizlik o an başlamıştı bile bizi birbirimizden uzaklaştırmaya.
Beni terk etmeden önce yaptığın son konuşma oldu bu.
Sonra iki arkadaşım geldi, birinin omzunda ağladım, hangisiydi şimdi hatırlamıyorum.
Sonra birlikte başka bir kente gittik,
Anlarsın ayrılığın ilk günlerinde o eve katlanamazdım,
Sonra ben başka aşklara,
Sonra başka evlerin duvarlarına başka takvimler astım.
Şimdi ne zaman birinden ayrılsam ıstakaların sesi patlıyor kulaklarımda
Ardından bilardo topları dağılıyor dört bir yana
Seni hatırlıyorum o soğuk ışıkta bir daha
Bir daha
Bir daha
Sezen aksu'yla beraber uzaydan bi yerlerden buraya gönderildiğini düşünüyorum. Bu dünyadan olamayacak kadar muhteşem şeyler yazıyor çünkü.
boyacıköyde bir aşk cinayeti adındaki öyküsü, karşılıksız aşk yaşayan arkadaşları ciğerlerinden vuracak bir öyküdür. mümkünse bulunup okunmalıdır.
"Kırılmış bir bardaktan etrafa saçılmış cam parçasıysam,üstüme basmaya çalışanların ayaklarını kanatmak zorundayım". diyen iyi bir yazar.
Aşkın karanlık metali adlı şiiri ile beni benden almış şair...

Karanlıkta duruyorum aşk vurmasın yüzüme
Dokunmasın kimse bana
Kimse ulaşamasın artik tenimin incinen yerlerine...
Uyanmasın bir daha etimdeki yaralı hayvan
Zamanın siyah deltasında çürümek istiyorum
Biliyorum artik kimse yok kimsesizliğime...

Biliyorum aşka kimse yok
Aşkın karanlık metali soğuyor yüreğimin derinliklerinde...
Aşklarım, arkadaşlarım, dostlarım
Dağılıp gitti herkes
içimi sızlatacak kimse kalmadı içimde...
en kaliteli şairdir.