türkiye'de ümmetcilikle çok fazla iç içe geçmiş bulunan kavram. (bkz: türk islam sentezi) halbuki dünyanın pek çok yerinde ümmetçilikle milliyetçilik aynı safta bulunmazlar, çünkü birbirlerine alternatif olarak ortaya çıkmışlardır.
irkçiliktan kesinlike çok farkli anlamlari olan ve aslen temelleri 1789 fransiz devrimine dayanan kavramdir. o gune kadar tanri egemenligi kabulu varken, güçlenen burjuvazi, siyasal haklarini da almak için farkli bir sisteme ihtiyaç duyuyordu, zira tanrisal egemenlik kaynagi bu hak dagitimini dogustan engellemis durumdaydi. bunun yerine ulus egemenligine dayanan iktidar kavrami ortaya çikti ve bunun yan ürünü olarak ulusçuluk (yani milliyetçilik) ortaya çikti. belli bir ulusa dahil olan kisilerin bu ulus bilincini elde etmesiyle pozitif bir birliktelik kurmalari hali seklinde bir tanim bu kavram için son derece uygun olacaktir, irkçilik ise ayni etnisiteden insanlarin disariya karsi negatif bir biçimde siki birlikler olusturmasi olarak basitçe tanimlanabilir.
türkiye için ilginç olan sudur; türk milliyetçisi gruplar dini motifleri siklikla kullanmaktadir, o kadar ki artik bize normal gelmektedir bu. ancak milliyetçiligin dogusu aslinda din egemenligine "karsi" bir harekettir. burada içsel bir çeliski yüzeysel olarak bakildiginda kendi içinde mantikli görülebilir, yani türk kültürünü islami temellere dayandirmak olasidir fakat bu daha çok osmanli-türk iliskisi açisindan boyledir, her firsatta orta asyadan bahseden milliyetçi düsüncenin orta asyada müslümanligin olmadigini da gözardi etmesi ayri bir çeliskidir
milliyetçilik bir fikri yapı olarak evrensel bir görüntü arz ederken, yüceltmeye ve korumaya çalıştığı
şeyler yerel değerler ve özgün biçimlerdir. Bu paradoks ilk defa pratikte 1930'larda oluşturulmaya çalışılan faşistenternasyonal tecrübesinde somut olarak ortaya çıkmıştır.
And dağları'ndan sierralar'dan
Che'nin yürüdüğü patikalardan
Hiç yılmadan yorulmadan savaşan
Küba'dan selam dostlara
Beyrut'un harabe sokaklarından
Çocuk yaşta savaşan aslanlarımdan
Zafer ellerimizdedir diyen
Filistin'den selam dostlara
Bu memleket bizim bu dünya bizim
Hep birlikte güneşin sofrasında
Bir kez daha haykırıyoruz
Savaşan kazanır sonunda
Belfast bizimle soluk alıyor
Boby sands'ların göğüs kafesinde
Bir gün özgür doğacak çocuklarımız
irlanda'dan selam dostlara
Şafağın ilk sahibi biz olmuşken
Kopardılar her şeyi ellerimizden
Bir kez daha gürleyecek halklarımız
Sovyetler sovyetler ufukta
sovyetler'den selam dostlara
Afrika bir gün özgür olacak
Ruanda somali cezayir fas'ta
Açlık yoksulluk elbet son bulacak
Afrika'dan selam dostlara
Mao'nun ho amca'nın yürüyüşünde
Kalbimiz sarı nehir'e doğru akıyor
Özgür bir uzak asya durur yakında
Asya'dan selam dostlara
Kawa'dan bedrettin'lerden mahir'lere
Sabo'lardan sinan'lardan bugünlere
Sözümüzdür bizim bütün halklara
Gücümüz dünyayı sarsacak
Bütün dünya hakları kardeştir
Dil kültür renk değil emek yücedir
Bu dünya bizim onlara kalmayacak
Selam dünya halklarına
teorisyenlerini de sevmemekle beraber teorisyenlerini ve fikrin babalarını hele bir yana bırakıp konuşacak olursak: dahil olunması en kolay fikriyat. vatan, millet vs. gibi derinden etkiyelen fikirleri en çok zikreden akım olmasından mütevellit insanları pek çarpıyor. (vatan, millet kavramlarının içini boş sandığımı sananlar yanıldı.)
maslow denen adamın bir ihtiyaçlar hiyerarşisi vardı. kaçıncı kademesiydi hatırlayamıyorum ama kademelerden birisinde "sosyal bir varlık olma sosyalleşme ihtiyacı" diyordu maslow. insan en nihayetinde bir cemiyete dahil olmak istiyor. [ hanzo seviyesindekilerden bahsetmiyorum. ki o bile kendi cinsleriyle bir cemiyet en nihayetinde ] şimdi mesela bizim bu milliyetçi hassas kesim de tıpkı böyle. birşeylere , bir yerlerre dahil olma kaygısı çok ciddi bir kaygı aslında. milliyetçiliğin aslında ne olduğuna dair birşeyler okumak, teorik birşeyler kapmak gibi zor şeylerle ilgilenmeyen bizim gençler mahalle aralarında milliyetçi takılıyorsa sebebi tam da budur. bizim milliyetçilerin hepsinin büyük pratisyenler ! olması sizi hiç düşündürmedi mi ? [ ünlem işareti edebiyatta daşşak geçmek için kullanılır bazen. (tdk böyle açıklıyor ) ]*
gencecik pratisyen ! milliyetçilerimiz var. şehit cenazeleri devşiren, bağıracak , kendini ispatlıyacak mekan arayan siyasallaşmış çocuklarımız var. paşalarımız var bu vatan evlatlarıyla öcalan'ı 24 saate asacak kadar azametli ve haşmetli!
güzel birşey milliyetçilik güzel. çaya banınca pek leziz.
konu turklerse ikiye ayrılarak incelenmesi gereken -izm.
1. zaten 2000 yıldır var. bence 3000 yıldır var. binlerce yıl boyunca surecek olan.
2. 200 yıldır olan. fransız ihtilaliyle yayılan. yavasca isi biten.
gelişen teknoloji ve kültürler arası ilişkilerin artması sonucu ve ayrıca kapitalizmin başka bir mecra aramaya ihtiyaç duymasından dolayı eskimiş olan ama yerine yenisi şu an için konulamayan sırtımızdaki esvab. çıkarırsak çıplak kalıp hastalanacağız ama değiştirmezsek eskiliğinden yine üşüyüp hastalanacağız.
(bkz: Allah kolaylık versin)
bir insanın genelevdeki kadın ile kendi annesini bir tutmaması, bütün insanları konumuna göre değerlendirmesi olayı.
milliyetçiler insanları konumlarına göre değerlendirir ve buna göre yaklaşır; bazılarına göre ise bütün insanlar eşittir. örneğin parayla anal seks yapan abdulvahap ile babasını bir tutar. veya pavyondaki şule ile kız kardeşi arasında fark yoktur.
hop hop napıyosun ne alakası var demeyin; aile nasıl mikro toplumsa, toplumda makro ailedir. velhasıl kendi milletini başkalarıyla bir tutan hederönkler resmen psikoz elindedir. normal değildirler.
milliyetçi olmayanlar için sokak köpeği ile dobermanın, çayır kurdu ile bozkurdun farkı yoktur. veyahut çingenelerin sütçü beygiri ile safkan bir ingiliz atının arasında fark görmez milliyetçi olmayanlar. ne kadar salakça değil mi?
oysa dünya üzerindeki bütün canlılar ırk ırk, familya familya ayrılmış, hepsinin bir gen özelliği, zeka ve beceri seviyesi vardır. ama pigme ile çinli, türk ve kürt birdir bazılarına göre. çok yalın, çok saçmaca bir eşitlik saçmalığı güderler.
milliyetçilik; insanın özünde olan, binlerce yıl evvel toplumların beraberce hareketini sağlayan bir güdüdür. ve milliyetçi olmayan insanın; insanlık dışında değişik bir kategoride değerlendirilmesi gerekir. çünkü millet bilinci gelişmiş olan, örf adet gibi insani olarak geliştirilen kültürlerini, sınırlarını muhafaza derdindeki evrimini tamamlamış insanlara; iğrenç sürü psikolojileriyle köstek olmaktadırlar.
Türk milliyetçiliği olarak tanımlandığında faşistlik olan, ama atatürk milliyetçiliği olunca her zamanki gibi bir uluhiyet kazanan düşünce yapısı. atatürk'ün türk milliyetçiliğinden başka bir şey yapmadığı düşünülürse, atamızın isminin nasıl aptalca alet edildiği gözler önüne serilir.
dünyadaki en kolay kavram. tutunacak dalı olmayanların, nerde olduğunu bilmeyenlerin, sığındıkları bir türk içi boşaltılmış kavram. şimdi ülkü ocaklarında sürekli çay demleyip, okul çıkışı gurup halinde tek kişiye dalan insanlardan oluşuyor.
fransız ihtilaliyle ortaya çıkmış bi siyasi akımdır. devletlerin çekirdek şekilleriyle kalmasını öngören düşünce. genel anlamıyla çok uluslu emperyalizme karşı çıkmayı ifade eder. şekilleri vardır:
-liberal millyetçilik: woodrow wilson'un 1. dünya savaşı sırasında ortaya çıkardığı ilkerlerle(meşhur wilson ilkeleri) şekillenir. bireycilik akımının izleri görülür. her devlet birer birey olarak görülür. bu şekil milliyetçilikte millet kavramı daha çok vatandaş kavramıyla ilintilidir.
-muhafazakar milliyetçilik:ulusal değerleri öne çıkaran eski kahramanları ve tarihsel zaferleri gündemde tutarak ulus bağını kuvvetlendiren bir milliyetçiliktir.ulus organik bi yapıya sahiptir. özelci bir kültür anlayışı vardır. kendi kültürünü üstün sayar.
-yayılmacı milliyetçilik: günümüzde milliyetçilik denilince akla gelen türdür. yine kendi kültürünü özel sayan bir milliyetçilik türüdür. ancak kendi kültürünün herkesçe kabul edilmesi gibi bir histeriye sahiptir. aslen etnosentrik(ırkçılık) değildir. daha çok şovenist bir yapısı vardır. emperyalist işgaller kutlamalarla karşılanır.pan-milliyetçilikler bu milliyetçilik kavramıyla uyuşur
-antikolonyal milliyetçilik: daha çok 3. dünya ülkelerinin bağımsızlık anlayışını simgeler. ulusların kendi kaderini tayini ilkesiyle ilintilidir. milli bağımsızlık ilkesi savaşım sonrası sosyalist ekonomik gelişimle pekişir.
"bir insan topluluğunun millet sayılabilmesi için zengin bir hatıra mirasına, birlikte yaşamak hususunda ortak istekte samimi olmaya, sahip olunan mirasın korunmasını birlikte sürdürebilmek konusunda iradelerin ortak bulunmasına, gelecekte gerçekleştirilecek programın aynı olmasına, birlikte sevinmiş, birlikte aynı ümitleri beslemiş olmaya" ihtiyaç vardır, işte bu ana şartları taşıyan bir insan topluluğu millet sayılır."
"az zamanda çok ve büyük işler yaptık. bu işlerin en büyüğü, temeli, türk kahramanlığı ve yüksek türk kültürü olan türkiye cumhuriyeti'dir. .... asla şüphem yoktur ki, türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafıyla, atinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır. .... ne mutlu türk'üm diyene!"
"benim yagane üstünlüğüm türk oluşumdandır!"
türk milliyetçiliğin (atatürk milliyetçiliğinin) ne olduğu ulu önderin ağzından böyle anlam bulur....