ismini vermek istemiyorum fakat bizzat tasarım ve uygulama ekiplerinde görev almış bir mühendis abimizin "ne fizibilitesi. günü kurtarmak için yaptık" dediği ulaşım aracı.
türk insanının saygı ve hoşgörü gibi kavramları yitirişine; her metrobüs istasyonu biniş noktasında şahit oluyoruz maalesef! koskoca bir araç sıradan gelerek önünüzde duruyor ve üç beş kişi bindikten sonra ön sıradakiler adeta baraj kuruyorlar ve geçişi engelliyorlar. altında yoğun bir tansiyon gizli olan yalandan ricalarla insanlar yol istiyorlar binebilmek için. ama bu sahne en fazla onbeş yirmi saniye sürüyor ve bağrışmalar ve hakaretler takip ediyor bu diyalogları. ne kadar basit şeylere sinirlenen, ne kadar birlikte yaşamaktan aciz ve ne kadar özündeki değerleri yitiren bir toplum oluvermişiz! hayretlere düşüyorum. bir gün bir kitap yazacağım; konusu metrobüs yaşanmışlıkları olan... ve adını; gülelim ağlanacak halimize koyacağım... yazık, çok yazık!
Tren gibi arka arkaya dizilen, insana " bu kadar araca ne gerek var? kim bunlara binecek ? " diye düşündüren, fakat iş saatlerinde kapısından içeri giremeyecek kadar yoğun olan, demiryolu varken kanımca gereksiz araç.
şu sıralar beylikdüzü metrobüs yol çalışması sebebiyle avcılar trafiğinin anasını ağlatan ulaşım hattıdır. eh yol çalışması bittikten sonra nimettir ama şimdi acınası bir hal dir.
Bu sabah bindim ve içinde yaşadığım toplumdan adeta nefret eder hale geldim... 3. dünya ülkesi olduğumuzun en iyi Görüntüsünü orada yakalayabilirsiniz... Gece kondu mahallesiymiş, afet bölgesiyiş, vs. hiç biri tam olarak 3. dünya ülkesi olduğumuza kanıt olamaz.
Ancak metrobüs durağındaki manzara... ne para ne pul ne yokluk tamamen insanlık ile ilgili bir durum. degerli k.clarını 2 durak icin koltuga koyma savasında olan bu insanlar birbirlerini ezerek binmektedirler... aracın yetersiz olması büyük şehir belediyesinin ayıbıdır. Ancak orada yer dusen bir kadını ezerek gecmek tamamen o yolcuların hayvanlığıdır... (Bizzat sahit oldum)
Gelismis bir ülkenin halkını alıp oraya koysak. Arac sayısı ve insan sayısı aynı olsa, eminim manzara cok farklı olacaktır...
Artık güleyim mi aglayayım mı bilemiyorum nasıl bir toplumuz biz kelimelerim yetmiyor... Binenler ara durakta binmek isteyenlere, binmek isteyenler önceden binmiş olanlara nefret kusmaktadırlar... Beyinlerini çalıstırsalar büyük sehirin aracları arttırmak yerine kaldırıma ota boka para harcamasına kızacaklar ama o kadar basit ve acınası bir toplum olmusuz ki....
ilk defa icinde yasadığım toplumdan bu kadar utandım...
ve asla acımadım.. bu iskenceyi bu cileyi hakediyoruz...
bin türlü hataya, yanlış planlamaya ve uygulamadaki sıkıntılara rağmen; sadece araçlarla karşılaşmaması üzerinden övülmekte ısrar edilen, yine büyük pencereyi göremeden güce tapanların iktidar politikalarına tutunma aracıdır. ulaşım aracı falan değildir. aptal olmayın.
(mevcut yoldan ayrılan alan)
(madem yer ayırdın neden ray yerine otobüs)
(teknişk detaylara girmiyorum bile)
şu an için istanbul'daki en iyi ulaşım aracı. balık istifimi evet, klimalar çalışıyor gibi görünüp çalışmıyor mu? evet. ancak insanlar biraz inme binme adabını öğrenirse -özellikle kadınlar- gül gibi kullanılabilir. durakta beş dakika fazla beklemeyi öğrenirlerse biraz daha boş olan aracada tesadüf edebilirler.
edit: avcılar durağında metrobüse binmek için bekliyorum önümde üni'li kızlar. araç geldi millet bindi ters istikametteki koltuklardan bir kaçı boş kaldı. önümdeki hanımlar put gibi duruyorlar. en sonunda müsaadenizle diyip geçerek o koltuklara oturdum. tamam siz oturmuyorsunuz ters koltuğa da milletin yolunu niye kapatıyorsunuz. bir de bunların duraklarda inenlere yol vermeyip binmeye çalışan modelleri var.
balık istifi olması ve kış günü dahi olsa sınırsız sayıda mont atkıyla insanın bindiği araçlarda kalorifer açılmasına karşı olanlar facebook'da toplanıyor.
yüzünden bir çok hattı iptal ettiren şey. ve bu yüzden mecidiyeköy'e cevizlibağ'a giden herkes ama herkes metrobüs kullanmak zorunda. bakırköy meydan'da oturan biri minibüs parası verip konfor da ahırla yarışan ve rahat 100 den fazla kişinin olduğu kaloriferi açılan araçta terlemek zorunda. halbuki eskiden bakırköy mecidiyeköy hattı vardı.
bu sebeple metrobüsün yükü arttı. ee istanbul nüfusuda artıyor. sonuç olarak kaldıramıyor.
unutmadan; 2011 yılında en az 100 kişinin montlarıyla bindiği araçta şoförlerin klimaları açmaması ve camların kilitli olması sebebiyle çok küfür yiyor yetkilileri. hayır en sonunda o camları kıracağım o olacak.
bu akşam bindiğim araç zincirlikuyu-mecidiyeköy arasında ,metrobüs yoluna giren bir yayaya çarptı. yaklaşık 100 km hızla gidiyorduk, sanırım polisten kaçan bir seyyar satıcıydı adamcağız.ekmek parası için öldü...
metrobüs yolunda bir hız sınırlamasına ihtiyaç var, bir metre yakınlıkta 100 km hızla giden iki araç birde uzunsa kaza yapma olasığı çok yüksektir.ayrıca yola her an biri çıktığı zaman, durma şansın olur.
metro agi ile orulu bir sehirde -yurt disi- yasayan birisi olarak, her gordugumde utandigim ulasim aracidir.
utanmamin sebebi hizmetin verilis sekli degil tam tersine temiz, klimali otobusler kullaniliyor ama hayvanlar bile kamyon kasasina sirayla binerken medeniyetten nasibini almamis insan gornumlu yaratiklar kadin, yasli, hamile, cocuk demeden birbirini ezerek otobuse biniyor.
halbuki normal zekali -bakin zeki demiyorum- bir insan, sirada bekler, otobus gelince once inenlere yol verir sonra kalan bosluklara kendi biner, eger yer yoksa bir sonraki araci bekler sakince evine, okuluna, isine yada her nereye gidiyorsa oraya gider.
en cok merak ettigim ise bu ittirip kaktiranlarin nereye yetismeye calistigi... adamin randevusu vardir, derse, ise gec kalmistir anlarim ama biliyorumki bu hayvanlarin yarisi ya kahveye gidecek, ya evinde oturup gobegini kasiya kasiya televizyona bakacak, ya da kufur ede ede mac izleyecek.
bu sabah okulların açılması münasebetiyle bedava olduğu için ekstra daha kalabalıktı.
hatta elinde atmaca * olan bir adam bile metrobüste yolculuk ediyordu. kalabalığa rağmen o kadar doğal davranıyorduki adam , sanki karadeniz dağlarındayız.