Bu akşamki bölüm güzel bir bölümdü ama gülben'in radyoyu arayıp da radyocu kadına sövmesi saçma olmuş. Normalde radyo yayınları 5-10 saniye sonra dinleyicilere ulaşır o esnada konuşan kişinin yanlış bir kelime kullanması halinde sesini kesebilirler (1-2 kere şahit oldum) (bkz: serdar gökalp) radyocuların o sesi kesmemeleri saçma olmuş. Neyse bu dizi sonuçta, çok da kurcalamayalım.
gerçek hikayede safiye’nin hoşlandığı çocuk, otobüs çarpması sonucu vefat ediyor. safiye’nin gözü önünde hem de. geçen bölüm çekilen sahne, gerçek hikayede de maalesef yaşanmış ve gencecik çocuk hayatını kaybetmiş.
annesine dizide bile tahammül edemiyorken, aslında 4 kızının daha olduğunu, erkek doğuramadığı için eşi tarafından sevilmediğini düşündüğü için bu 4 çocukla ilgilenmediğini, maalesef bakımsızlıktan öldüğünü öğrenince resmen yıkıldım.
son olarak baba ise; dizide şu an için çok az bahsedilen ilk ailesi ile yaşadığı şey çok acı. ilk evliliğinden olan eşine, çocuğuna resmen tapıyor tek kusuru adamın işkolik olması. bir gün eşi telefon açıp çocuğun hastalandığını ve doktora götürmelerini söylüyor. baba da “işim var, sen götür” diyor. kadıncağız ve 1,5 yaşındaki oğlu tam taksiye binecekken kamyonun altında kalıyorlar. adamın yaşadığı suçluluk duygusunu, acıyı resmen içimde hissettim.
sonrası da malum, mutsuz bir evlilik, ardında sorunlu çocuklar kaçınılmaz oluyor.
tam istediğim tarzda hem komediyi hem psikolojiyi barindiriyor ama iki üç bölümdür bu gülbenin hayalleri çok baydı ya. Hani tamam gülbenin hayal aleminde yaşadığını anlamamız için evet gerekli gibi görünebilir ama izlesek anlıyoruz zaten. Gülbenin hayal dünyasında olduğunu anlamak için pembe düşlerini görmemiz gerekmez dimi. Çok sıkıyor ya.
Dizinin her bölümünde farklı kamera açıları kullanılıyor. Ayrıca her sahnenin renk kartı da çok hoş. Görüntü yönetmenini daha fazla projede görmek isterim.