Yeryüzünün gelmiş geçmiş en büyük bestecisi.Çek Cumhuriyeti'ndeki büyük sel sonrası gezdiğim Prag'daki evi, ne de güzeldir.Özellikle 7'inci senfonisinin 2'inci bölümünün hastasıyım ulennn.
cenazesine 20.000 viyanalının katıldığı büyük bestekâr, musikişinas. klasik musiki dönemini bitiren ve romantik dönemi başlatan kişi. ailesi bonn'a göçmüş hollandalı bir aileydi. babası meşhur bir piskopostur.
asıl önemli eserlerini sağırlık döneminde bestelemiş olan dahi besteci.
canım benim ya. çalmaktan en çok zevk aldığım adam!
für elise'i 6 7 yaşlarında bestelemişti hatırlıyorsam.
egmont üvertürü, fidelyo üvertürü güzeldir.
Bir gün büyük topraklar sahibi görgüsüz ve gösteriş düşkünü kardeşinden bir kartvizit ulaşır elinne üzerinde Johann van Beethoven Toprak Sahibi yazar, kartın arkasını çevirip şunları yazar Ludvig van Beethoven Akıl Sahibi.
Egmont üvertürü'nü Goethe nin aynı isimli kitabından etkilenerek Hollandayı işgal eden napolyon'a karşı savaşan kont lamoral van egmont'a hitap etmiştir.
eroica senfonisini napolyon'a ithaf etmek için yazmaya başlamıştır, fakat napolyon denen şahıs kendini tekrar imparator ilan edince beethoven ithafın bulunduğu sayfayı 'büyük bir adamın anısına' olarak değiştirmiştir.
besteleri tarihi eser işlemi gören bestekar. müzik ordinaryusu. besteleri özellikle wolfgang amadeus mozart'ın eserlerine kıyasla serttir. ideolojilerini ve alkolik müzisyen babasından gördüğü şiddet anılarını bestelerine yansıtmıştır. mozart ile bir kez karşılaştığı ve mozart'ın "bu çocuğa dikkat edin, gelecek vaadediyor" dediği rivayet edilir. meşhur 9.senfonisini tamamen sağır bir vaziyette iken bestelemiştir. adı geçen eser halen avrupa birliği marşı olarak çalınmaktadır.
Bestelerinin bir çok yorumcu tarafından halen tartışıldığı sanatçıdır. Özellikle tempo konusunda büyük ikilemler vardır. Öyle ya da böyle, beklentisiz dinlenince tadına varılır genelde.
işitme kaybı yaşadıktan sonra piyanosunun üstüne bir bardak su koyup, suyun titreşimleri ile beste yapmaya devam etmiştir. mozart'ın ders vermeye değer gördüğü nadide insan.
Beethoven bir çok kişinin "kahraman"ı olabilir, ama pekte iyi bir insan olduğu söylenemez. Üvey kardeşiyle berbat bir ilişkisi vardı ve onu "Gece Kraliçesi" diye çağırırdı. Hayatının 10 yılında kadının oğlu Karl'ı ondan almaya çalışmakla uğraştı. Sonunda Karl'ın vesayeti kendine geçince kadının itibarını lekelemiş oldu ve çocuğa berbat ve istismarcı davrandı. Karl, testislerinin etrafında bir çubukla gezerdi ve Beethoven kızgın olduğu zaman çocuğu sopayla çekerdi. Velayet için uğraştığı o 10 yıl boyunca neredeyse hiç beste yapmadı.
"The clockwork orange" filminde anlatıcımız (narrator) alex' in ilk başlarda sevgili kardeşi; tedavisinden sonra ise nağmı diğer belası ludwig van' dır. Bu adam yüzünden intihara teşebbüs etmiştir.
Hatta pazarda bulup eve attığı "size devasa borazanlar ve erotik filmler teklif ediyorum" diyerek akıllarını çeldiği iki ingiliz bayanla hızlı çekimde işler yaptıkları sırada dolapta (pencerede olabilir) ludwig van ya da onun sevgili kardeşi' nin resmi vardır.
Çoğu klasik batı felsefesi psikolojik tahlil romanlarında özellikle dokuzuncu senfonisinden bahsedilir.
Benzer (ç)alıntıları türk edebiyatçılar da yapmışlardır zira.
Karmaşık manik major depresif borderline durumlarına vurgu yaparak mevcut duygu yoğunluğunu tasvir etmek için uygun olarak görülmüştür dokuzuncu senfoni.
Lakin şahsen ben kendim fanatik bir şekilde mozartçı olmamdan mütevellit olarak beethoven'a hiç içim ısınmamıştır.
Hoş rakip gördüğümden falan değil.
Ama mozart'ın eline kimse su dökemez.
Hatta (bkz: mozart ın peygamber olması) ihtimali üzerine de daha önce konuşmuşumdur. o derece diyorum.
Evet.