bugün

bazı odaklar tarafından türkiye cumhuriyetinin ikinci anadili olması istenmektedir bu dilin..

ama anayasada türkiye cumhuriyetinin anadili türkçe ve kürtçedir yazmasın.. türkçe önde olursa faşizm yapmış oluruz. kürtçe ve türkçe yazmalı. hatta şu türkiye ismide adamları çok rahatsız ediyor. onu da bir değiştirsekde şu faşizm kokan isimden kurtulsak. hiç fena olmaz değil mi?

(bkz: ironi)
(bkz: söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil)
http://www.alptekin.de/tr/html/kurtce-turkce.html

türkçe-kürtçe
kürtçe-türkçe sozluğu içeren web sitesi olan,türkçe kadar eskilere dayanan köklü dil
herkesin çok derin fikirlerinin olduğu dil ne güzel!!..aslında yine de merak etmekteyim sozlüğümüzün filologları bu dil hakkında bu denli geniş bilgilere hangi kaynakları tarayarak , hangi konferanslara katılıp , çalıştıkları konu (yani bir dilin menşei ve semantiği ) üzerinde hangi ilmi metodları uyguladılar??..

ama olsun buradan da görebiliyoruz ki yurdumuzun önü açık..mitlere,efsanelere,dogma ve inaklara geçit yok artık bu ilim cengaveri yazarlarımız sayesinde..
(bkz: medler)
(bkz: pers medeniyeti)
resmi dil olamaz,olmamalıdır...
sebebi faşizanlık falan değildir,burası türkiye'dir. bayrağı birdir,dili de birdir..
eğer ki bir gün kürdistan kurulursa orda kürtçe konuşulur,ama türkiye türkiye olduğu sürece resmi dili türkçedir.. bunda da yadırganacak bir şey yoktur,kimsenin alınmasına veya kırılmasına gerek yoktur...
tanıdığım kürtlerin yaşlı anne babalarının konuştuğu dil. yalnız enteresan bir mevzu var ki, uydu aracılığıyla seyrettikleri dönemin med tv'sinde konuşulanı anlamıyordu bu insanlar. konuştukları bu dille arapça bilen insanlarla daha kolay anlaşabiliyorlardı.

bu dilin perslere bağlanması mantıklı görünmüyor. çünkü farsça çok eski ve yazılı çok fazla eser vermiş bir dildir ve ingilizce ile akrabadır ve arapça ile aynı kökten değildir.

bir internet sitesinde (url vermeyelim de hacklenmesin) Hint-Avrupa dilleri ailesinin iran-Aryen dalının kuzeybatı grubuna mensup olduğu söyleniyor. (sallama bir tarif gibi geldi.) muhtemelen, resmi dil olarak kullanıldığı bir devletin hiç kurulmamış olması, bu dilde kalıcı ve araştırma konusu eserler verilmemiş olması nedeniyle, kürtlerin yaşadıkları bölgelerden fazlaca etkilenip, değişikliğe uğramış gezgin bir lehçedir. (ama neyin lehçesi, onu bilmiyorum. yeterli kaynak bulup okuyunca, doğruluğundan da emin olursam, editlerim.)

on milyon insan tarafından konuşuluyor olması biraz da her kadının en az on çocuk doğurma zorunluluğuyla beslenmiş bir durum. bu on milyon insanın (burada öyle dendiği için on milyon aldım. kim saymış bilmiyoruz) birbiriyle anlaşamadığı da söyleniyor. ama herşey bir yana, 500 kişi konuşup anlaşabiliyor ise, 501. kişi için bu bir dildir. başlık da sadece "kürtçe" olduğuna göre olayı pkk'ya getirmek için başka başlık açmak (veya açılmış onlarcasına yazmak) lazım. biraz daha sıkarsak, moderasyon zaten hepsini silecek.

belki bir filolog gelir ve bize doğrusunu anlatır.
özbekçe, tatarca, türkmence gibi, türkçe' nin bir koludur.
enteresandır kürtçe dil değildir diyenler direk faşist oluyor, ilginçtir türkiye ye t.c. diyenler birbirlerini anlamıyor anlayamıyor.

elemanın biri şöyle yazmış aksan farkından dolayı anlamıyorlar filan ve bunu ingilizce ile bağdaştırmış. bu garip değil sadece gülünç.
1-Kürtçenin sistematiği yok
2-kütler bile birbirini anlayamıyor veya anlayabildiği şekilde konuşamıyor aksandan dolayı olmadığından eminim kelimeler bile cok farklı. hatta birbirlerini anlayamadıklarında türkçe konuşuyorlar. hatta baba başka şehirde yaşayan oğlunu anlamıyor. *
3-bilmemkaç milyon kişi konuşuyorsa bu bir dil mi oluyor onu da bilmek gerek. yani o kadar milyon kişi birbirini anlamıyor ve bu bir dil oyle mi.
4-örneğin azerice diye bir dil var alfabeleri var* kürtçe dilinin alfabesi var da derler bunlar şimdi. hatta devletimiz de var derler.

diyorum ya garip. bi belediye başkanı da kürtler bir millettir diye savunma yapmıştı bir programda. kürtleri millet sanan bi zihniyet var. kürt halkı vardır kürt milleti değil. milleti millet yapan değerleri bu insanlara öğretmek gerek. kürtçenin bir dil olmadığını da...

hatta bunların faşizmden de anlamadıkları ortada karşı görüşteysen direk faşosun. evet bu da garip.
kürtçe dil değildir... o kadar...

edit: bu entrimi girer girmez sayı vermiyim eksi oy aldım ama bunlar gerçek. eksi verseniz de vermeseniz de. sorun oyda değil, sorun böyle bir dilin varlığını ispatlamaya çalışanlarda...
Söylenişi arapça ve rusçanın karışımı gibi olan çirkin* bir dil. Evet bir dildir, yapaymış bilmemneymiş umrumda değildir, iki insan bunu kullanıp anlaşabiliyorsa bu düpedüz dildir.
dil olup olmadığının tartışma mecrası burası veya kişileri buradakiler değildir. kürtçe dil mi değil mi bırakalım onu bilim adamları tartışsın.

her şeyden önce dil bir değerdir. yitirilmemesi gereken bir değer. bugüne kadar bu dili bir şekilde yasakladık. netice olarak da her köyde kürtçe adı altında konuşulan kökü aynı olmasına rağmen diller türedi. elimizi vicdanımıza koyup bir dili öldürmenin bu kadar ucuz olmaması gerektiğini söylemeliyiz.

bakın meselenin siyasi yanı şudur:
bu memlekette lazlar serbestçe dillerini konuşabiliyorlar mı? evet
bu memlekette gürcüler* serbestçe dillerini konuşabiliyorlar mı? evet
bu memlekette çerkezler biz türk değiliz çerkeziz diye dolaşabiliyorlar mı? evet

yani ortada bir ırkçılık bir faşistlik söz konusu olmuyor buraya gelininceye kadar.

peki neden konu kürtçe ye gelince sorun çıkıyor? sorunun çıktığı tek nokta var ki kürtler bugun dağda teroristlik yapan eşkiyayla kendilerini tecrit etmiyor, edemiyor. öyle bir gündem oluşmuş ki kürt denildi mi aklına pkk geliyor vatandaşın. senin oy verdiğin parti pkk ya terorist demiyor, senin önde gelen kişilerin seni mitinglere getirip vatandaşı olduğun devletin bayrağını yaktırıyor..vs şimdi sen bu halkın gözünde ne olduğunu anlayabiliyor musun? millet seni sevmemeyi sana dilini konuşturmamayı maarifet sayıyor bu durumda. şimdi top kürtlerdedir. sevilmenin sayılmanın, yasaklanmamanın yolu pkk ya terorist diyebilmek, onu dışlayabilmektir. kimsenin dilini konuşan bir kürtle problemi yoktur, problem kürtlerin sırtına çıkıp yıllardan beri sömüren pkk iledir.
farsça nın bir koludur,dil değildir**.iranlılar da pek sevmezler kürtleri bu sebeple.
milyonlarca insanın yaşamının ilk yıllarından itibaren duyup konuştuğu ve de düşündüğü dildir. lehçedir, koldur tartışmalarının akademideki ısrarlı cengaverlerin elinde yalama olduğu, abdulhaluk çay gibi kürtçe'yi büyük türk tarihinin kuytu dehlizlerine sığdırmaya çalışanların çoktan fosilleştiğini vurgulamak gerek.
mezopotomya'nın en eski halklarından kürtlerin farklı coğrafyalara taşınmış, farklılaşmış ve bu nedenle de zenginleşmiş dilidir. dağarcığı ve teamülü 600 kelimeyi aşmayan bazılarının kürtçe 600 kelimeden ibaret demeleri de hazindir. koca ehmedé xani'yi (mem u zin), cegerxwin'u bilmeden kürtçe üzerine ahkam kesmenin ne anlamı var! milliyetçi-faşist olmak memleketin tek sahibiymiş gibi konuşmayı haklı çıkarmadığı gibi dilbilimcilerin uğraşı alanını da parsellemeyi mazur göstermez.
kulağa kötü gelebilir, almanca da öyledir. rock'a türkçe'den daha uygun olması da emperyalistlerin oyunudur diyelim o zaman.*

emperyalizmin eline bu kozu verenlerin, kin ve nefretten gözü dönüp kürtlere sövmesi de kışkırtıcılığın daniskasıdır. kendi gibi düşünmeyen, düşünce ne gezer, kendi gibi eylemeyenlerin önüne pkklı, pkk sempatizanı sıfatını yakıştıran aklı hinlerin emperyalizmin ayak oyunlarını görememe faciasıdır 'kürtçe dil değil' demek.
bir kesim insanların konuştuğu dil...
fransızca veya çinceden farkı yoktur,türkiyenin ana dili olamaz..
türkyede fazla konuşulmaması, en azından popüler olmaması gereken dil.ülkenin dili vatan bütünlüğünü sağlayan en önemli unsurlardandır ve eğer bu dil yaygınlaşırsa kürt milleti kavramı güçlenir ve başa bela olur.
yöreden yöreye değişiklik gösteren dilimsi ama dil olmayan oluşum

o zaman kuşdilinide alalım sıraya..
yanlış milliyetçilik bilgileri veya siyasî yaklaşımlarla tartışma platformu kazandırılmış bulunan; ancak, yaşanılan şu topraklarda türk vatandaşı kimliğini cüzdanlarımızda taşımamızı sağlayan ulu önder atatürk ün "ne mutlu türk'üm diyene!" sözünün anlamının bile anlaşılamamış olduğunu ortaya koyan; bir dilin nasıl bölücülük yapabileciğini kavrayamamama sebep olan; kendisinden bahsedilirken dilin sadece dil olduğunu ve kültürel değerin bir parçası olduğunu unutulduğu; hakkında yapılan tartışmalarda ne olursa olsun söz söylemek için işkembeden atılabileceğinin görüldüğü; zihnimde bu durumda sözlükte ingilizce'yi kullanarak başlık açanların da türkçe dışı dil kullandığı için bölücülük yaptığı sinyalini verdiren ve bunları bana söyleten başlığın açılmasına yol açan dil...
araştırmalar sonucu içinde göktürklerinde kullandığı yaklaşık 2000 kadar kelime olan bir dildir.bu dile arapçanın girişi osmanlı döneminde olmuştur ve yaklaşık 1000 kadar da arapça kelime girmiştir.tam olarak yeterli bir denemez bu da kürtlerin kayı boyu türkleriyle karışıp birbirlerini asimile etmesinden dolayıdır.zamanında bölgede bulunan artuklular'la kaynaşmışlar ve bu iki millet birbirlerini kısa sürede benimsemişlerdir.kullandıkları dilinde birbirine benzemesi bunda büyük bir etken olmuştur.fakat şu bir gerçektir ki orta asya'dan geldiğine inanılan kürtlerin dil yapısı m.ö 3000 yıllardan son dönemlere kadar iranlıların dilleriyle etkileşim halinde bulunduğundan dil daha çok hint-avrupa dil ailesine bağlı bir dil olarak gözükmeye başlamıştır.fakat bu tam olarak ispatlanamamıştır.çünkü bu dilin içersinde 2000 küsür göktürkçe kelime bulunması kürtçe'nin türkçe'yle alakası olmadığına dair hazırlanan tüm anti-tezleri çürütmektedir.fakat dilin yapısı oldukça değişiktir ve yıllarca yazıya geçmemiştir.kürt asıllı bilim adamlarının araştırmaları bu dilin yazıya geçmemesinden dolayı yetersiz kalmaktadır
anadilim olmakla birlikte iyi bilmem sayesinde çok iyi para kazandığım türkçeden çok daha köklü ve zengin olduğu dilbilimciler tarafından kanıtlanmış olan hint avrupa dil gurubuna ait dildir. 4 lehçesi bulunmaktadır. lehçelerinin olmasınında sebebi coğrafik olarak bölünüp faklı kültürlerin ve dillerin egemenliklerinin altında olup etkilenmelerinden ötürüdür. lakin lehçeler arasındaki fark trakya türkçesiyle konuşan veya kayserinin köyünden gelen bir adamın türkçe konuşmasından daha fazla farklılık göstermez. kürt dilin zenginliği tartışılmaz bir konudur. isteyen varsa test edebilir üzerimizdeki kıyafetleri önce kürçte söyleyim sonrada türkçe bakalım üstümüzde donumuzdan başka bişey kalıyormu fakat kürtçede böyle değil her nesnenin her kelimenin bir karşılığı vardır. (örnk: yüz-bin ve daha çoğu) her köyün bir lehçesi vardır diyen insnalar için söylüuorum türkiyenin bir ucundan geldim başka bir ülkede ırakta yaşayan kürtlere tercümanlık yapıyorum acaba tesadüfen mi anlaşabiliyorum?

kürdoloji üstüne yapılan bazı çalışmalar

Kürdoloji alanında yapılan ilk kapsamlı çalışma 1787'de "Kürt Dili Grameri ve Sözlüğü" eserini yayınlayan italyan Maurizio Garzoni'dir. Bu eserde yaklaşık 4.600 kelime yer almaktadır. Kürtçe üzerine ilk bilgilerin yer aldığı başka bir çalışma da Rusya‚dan P. S. Pallas da"Tüm Diller ve Lehçelerin Karşılaştırmalı Sözlüğü" çalışmasını yayınlar. Ayrıca 1880 yılında F. Justi "Kürtçe Grameri" adlı çalışmasını Petersburg'da yayınlar.
italyan, Alessandro Coletti (1925-1985) "Kürt Dili ve Grameri Sözlüğü" adını verdiği çalışmasının ilk cildini Kürtçe gramerine ve ikinci cildin ikinci bölümünü de Kürtçe-italyanca sözlüğe ayırmıştır.

Kürtçe üzerine çalışmalar yapan Alman bilim-insanlarının birkaçının adlarını zikretmemiz yerinde olacaktır: E. Rödiger, A. F. Pott, Theodor Nöldekc, Albert Socin, Ferdinand Justi, Oscar Man ve Karl Hedank.
Soane 1913 yılında Londra'da "Kurmanci veya Kürt Dili Grameri" çalışmasını ve 1919 yılında da Bağdat'ta "Temel Kurmanci Grameri" adlı çalışmalarını yayınlar. Yine ingiliz C. J. Edmonds da Tevfik Vehbi ile birlikte "Kürtçe-ingilizce Sözlük" çalışmasını yapar. 1957 yılında "Kuzey ve Merkezi Kürtçeye Lehçebilimsel Bir Bakış" adı altında doktorasını yapan dilbilimci Davit Neil Mackenzie, sonraları bu çalışmasını iki cilt halinde "Kürtçe Lehçesel incelemeler" adıyla yayınlar.

Avusturyalı profesör Freidrich Müller (1843-1898) "Kürt Dilinin Kurmanci Lehçesi" ve "Kürt Dilinin Zazaca Lehçesi" adlı çalışmalarını yayınlar. Viyanalı Hugo Makas dilbilimsel çalışmalar yapmış olup "Kürtçe Metinler-Kurmanci Lehçesinde" adlı bir eser yayınlamıştır. Bunlardan başka, "Kürtçe-Fransızca Sözlük"ün yazarı A. Jaba'yı da unutmamak gerekir.

Amerika'da, Kürt dili üzerine yapılan ilk dilbilimsel çalışmalar misyoner S. A. Rhea tarafından yapıldı. 1851-1865 yılları arasında Hakkari yöresine yerleşmiş olan Rhea, burada Kürtçeyi öğrenmiş ve sonradan Kürtçe gramerini yayınlamış. Rhea bununla yetinmemiş ve 1.600 kelimelik Kürtçe-ingilizce sözlüğü de çalışmasının sonuna eklemiştir.

Yerli Kürdologlar

Güney Kürdistan'daki dilbilimsel çalışmalar genellikle Güney Kürtçesi (Sorani) üzerine yapılmıştır. Bu lehçe üzerinde ilk kez Tevfik Vehbi'nin (1891-1984) çalışmaları olmuştur. Vehbi 1926 yılında "Kürtçe Dilbilgisi" adlı çalışmasını yayınlar.

Giw Mukriyani de 1950 yılında "Rehber, Arapça-Kürtçe Sözlük"ü ve 1955 yılında da "Kürtçe-Farsça Arapça-Fransızca Sözlük"ünü yayınladı.

M. Xal da "Xal Sözlüğü" adlı çalışmasını Kürtçe-Kürtçe yayınladı. Nuri Ali Emini de dilbilgisi kitabını 1956 ve 1960 yılında Bağdat ve Süleymaniye'de yayınladı.

Kürçe üzerine detaylı çalışmalar yapmış bir isim olan Dr. Abdullah Haci Maruf, Cemal Nebez, M. E. Hewremani, Hamid Ferec, Tahır Sadık, izedin Mustafa Resul'u anmakla yetinelim.

Doğu Kürdistan'da Kürtçe üzerine yaptıkları çalışmalarla tanınan yazarlarımız Muhamed Mukri, Qadiri Fetahi Qazi, Şex Merduxi Kurdistani, Sadık Safizade Borekeyi ve Hejar'dır. Bu parçada Güney Kürdistan'a nazaran fazla çalışma söz konusu değildir. Eski Sovyet Cumhuriyetleri'nde yaşayan Kürtlerden dil çalışmaları alanında akla gelen ilk isim Qanate Kurdo'dur. Onun dışında Çerkes Bakaev, isak Sukerman, Kerim Eyubi, Maksime Xemo ve Zera Yusiv gibi isimlerden bahsetmek yerinde olacaktır.

istanbul'da kümelenen Kürt aydınları arasında Kürtçe üzerine tartışmaların yaşandığından ve Arap harflerinin Kürtçe'ye uymadığı, Kürtçe için yeni bir alfabeye gereksinim olduğunu ileri süren aydınlardan Xelil Xeyali, Abdullah Cevdet, Salih Bedirxan, Celadet Bedirxan, Kamuran Bedirxan, Reşide Kürt, Osman Sebri, Kemal Badıllı, Feqe Huseyn Sağnıç ve Tori.

Kürtlerin Kullandığı Alfabeler

Kürtlerin hangi tarihte hangi alfabeyi kullandıkları bilinmiyor. Bilinen bir gerçek var ki o da, tarih boyunca Kürtlerin birden fazla alfabe kullandıklarıdır. Şimdiye kadar Kürtler tarafından kullanılan alfabeler şunlardır:

Çivi yazısı; 36 harf olan bu yazıya Medler altı harf daha ekleyerek, 42 harften oluşan bir alfabeyi kullanmışlar.

Avesta alfabesi; 44 harften oluşan bu alfabe sağdan sola doğru yazılıyordu. Bazı kaynaklar Avesta alfabesinin 48 harften oluştuğuna işaret ediyorlar.

Arami alfabesi; en fazla Kürtçe yazıların yazıldığı ve Kürtçenin en eski yazılı belgeleri olarak kabul edilen ve Hewreman bölgesindeki mağaralarda bulunan belgeler bu alfabeyle yazılmıştır.

Eski Pehlevi alfabesi.

Masi Sorati alfabesi; Arap tarihçi ibn Vahsiye (miladi 856), Kürtlerin bu alfabeyi kullandıklarını ve bu alfabeyle yazılmış üç kitabı gördüğünü söylüyor. 36 harf olan bu alfabeye Kürtler altı ses daha ilave etmişlerdir.

Yezidi Kürtlerin kullandığı alfabe; yüzlerce yıldan beri kullanılan bu alfabe 31 harften oluşuyor. Yezidilerin kutsal dini kitapları Mushefa Reş ve Cilwe, bu alfabeyle yazılmıştır.

Arap alfabesi
Latin alfabesi
Kiril alfabesi

Bu sıraladığımız alfabeler dışında Doğu Kürdistan'ın Zewe bölgesinde gümüş bir tepsi üzerine yazılı farklı bir yazı türüne rastlanmıştır. Araştırmacılara göre milattan önce 8. yüzyıldan kalan bu yazının Medlere ait olduğu ileri sürülüyor. Bu yazı türüne şimdiye kadar başka bir yerde rastlanmamıştır.

Kürtlerde Alfabe Tartışmaları

islamiyetten sonra Kürtler arasında Kürtçeye uyarlanan Arap alfabesinin kullanımı yaygınlaştı. Kürt klasik edebiyatına ait eserlerin büyük çoğunluğu bu alfabeyle yazılmıştır. Ancak 19. yüzyılın sonlarında 32 harfli olan Osmanlı alfabesinin Kürtçedeki sesleri karşılamada yetersiz kaldığını vurgulayan Salix Bedirxan 8 harf ekleyerek, 40 harfli bir alfabe yaptı. Bu alfabeyle Roji Kurd'de birkaç yazı yayınlanmıştır.

20. yüzyılda Güneyli Kürtler Kürt Latin alfabesinden de yararlanarak Kürtçe sesleri karşılamada daha gelişkin bir Kürt Arap alfabesi geliştirdiler.

Yazılı olarak ilk kez Abdullah Cevdet "Roji Kurd" dergisinde Arap alfabesinin Kürtçeye uymadığını ve kendi alfabelerini değiştirmeleri gerektiğini işaret ediyor.

Kemal Badıllı'ya göre o dönem Kürt aydınları Latin alfabesine yakın bir Kürt alfabesi üzerinde çalışmış, fakat I. Dünya Savaşı nedeniyle bu alfabe hazırlanamamıştır.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nde Ermeni asıllı Hakop Xaraziyan 1921 yılında Ermeni alfabesini Kürtçeye uyarladı. Bu alfabe "Şems" adıyla bilinir. Aynı dönemde Asuri asıllı ishak Morogulor tarafından Kürt Latin alfabesi hazırlandı ve 1930 yılında Kürtlerin en uzun süreli yayını olan "Riya Teze" gazetesinde kullanılmaya başlandı. 1944 yılında Rus merkezi hükümetinin dayatmasıyla bu alfabenin kullanılması durduruldu ve Heciye Cindi başkanlığında bir komisyon oluşturularak Kiril alfabesi Kürtçeye uyarlandı.

Günümüzde Kuzey ve Güneybatı Kürtleri arasında yaygın olarak kullanılan Kürt Latin alfabesi 1932 yılında Celadet Bedirxan tarafından ilk kez 'Hawar' dergisinde kullanılmıştır. Ancak Celadet Bedirxan bu alfabe üzerinde çalışmalarına 1919 yılında başlamıştır. C. Bedirxan, Fransız ve Türk Latin alfabelerinden de esinlenerek alfabesine son şekli vermiştir

kaynak: ümit kaya
hiçbir dil grubu ailesine dahil olmayan, yüzlerce yıldır mezopotamya'nın kuzeyinde konuşulan, bugüne kadar hiç devlet kurmamış bir halk olan kürtlerin kullandığı dildir. bu dili ermenistan'da mecusiler kullanmaktadır (ateşe tapan). son dönemde anadilde özgürlük kavramı ile özdeşleştirilmiş fakat zaten özgür şekilde kullanılabilen bir dildir. ayrıca büyük hevesle ve siyasi sebeplerle açılan kurslarıyla gündeme gelmiş fakat rağbet olmadığı için bu kurslar kapanmıştır. türkiye'de kimsenin kimseye "neden kürtçe konuşuyorsun be kardeşim" demediği bir dildir. anayasa'ya 2. anadil olarak eklenmesini ütopik şekilde savunanların olduğu, azınlık haklarından bahsedip "biz azınlık değiliz" gibi çelişkili cümleler kuran "aydınlarının" olduğu ve 15000 şereften nasip almamış için 12 milyonunun potansiyel terörist olarak görüldüğü bir halkın dilidir.
ülkemizde her türlü mevkiye gelebilen, her türlü ülke imkanlarından yararlanan kürt kardeşlerimizin bu kadar lütufa rağmen dış güçlerin baskısıyla resmi dil olarak nankörce kabul ettirmeye çalıştıkları dildir. *
'' hededehödüdü bilmem ne, ahanda bunlar terörist, Allah bunların dillerinin de belasını verecek zaten, terörist olan olmayan anlamam temizlemek lazım bu kürtleri'' diyen faşizan, ırkçı mantığın masa başında uydurulduğunu düşündüğü dildir. Ama tabii ki burda da hedeflerini tutturamamışlardır. Keza Kürtçe de tıpkı Çerkezce, Lazca ve diğer Türkiye halkları dilleri gibi belli bir dil sistemine sahiptir. Unutmayın ki binlerce yıllık geçmişe sahip anadolumuzda Türkiyelilik, Türklükten *her zaman daha mantıklı bir düşüncedir. Ha böyle atgözlüklü adamlar olacak mıdır tabii ki olacaktır, bazen azıtıp mahkeme de basarlar ama bu ülkedeki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Kürt kardeşlerimiz kürtçe'yi onlara rağmen göstere göstere yine rahatça kullanacaklardır, kullanmalıdırlar. Nitekim bu dediğim olay Çerkezler, lazlar, arnavutlar vb. bütün türkiye halkları için geçerlidir. Onlar da kendi dillerini konuşacaklardır, kim engellemeye kalkarsa kalksın. Zaten hukuk devleti, demokratik toplum dediğimiz kavramlar da buradan ileri gelir.
telaffuz bakımından fransızca'ya benzeyen dil.
ülkemizde konuşmak yıllardır serbest olan dil.
hint-irani kolunun kuzey batı irani grubuna dahil olan dil topluluğunun genel adıdır. kurmanci, sorani, gorani ve kelhuri olarak dört lehçeye sahiptir. dünya genelinde yirmi milyon türkiyede ise yaklaşık beş milyon insanın konuştuğu bir dildir. şuan kullanılmakta olan latin kürtçe alfabesinde otuzbir harf yer almaktadır.